17. Hukuk Dairesi 2015/8840 E. , 2018/3526 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; müvekkilerinden ..."ın kocası diğer davacıların babası ..."ın 03/08/2011 tarihinde plakası ve sürücüsü tespit edilemeyen bir aracın çarpması sonucu ölümü nedeni ile davalı kurum tarafından eksik ödeme yapıldığını beyan ederek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 5.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren hesaplanacak faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 25/11/2014 havale tarihli ıslah dilekçesi ile, dava miktarını toplam 129.464,00 TL olarak arttırmıştır. Davalı vekili; davacılara daha önce ödeme yapıldığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece iddia, savunma, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre,davanın kabulü ile; eş ... için 68.040,07 TL, ... için 11.705,36 TL , ... için 15.895,15 TL, Hanımcan için 15.948,63 TL, ... için 17.874,79 TL"den ibaret toplam 129.464 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine, dair karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava davacılar murisinin ölümü nedeni ile Borçlar Kanunu"nun 45. maddesi (6098 sayılı TBK m. 53) gereğince destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
Bir insanın ölümü hukukî anlamda bir zarar olmamakla beraber, bu yüzden yine de bazı zararlar meydana gelmiş olabilir. İşte BK"nın 45/II. maddesinin (6098 sayılı TBK m. 53) öngörmüş olduğu hal, ölüm sonucu vukua gelen bir kısım zararların tazminini hükme bağlamaktadır. Bu hükme göre, ölenin yardımından faydalananlar, bu yüzden yoksun kaldıkları faydayı, tazminat olarak, sorumludan isteyebilirler. Buna “destekten yoksun (muinden mahrum) kalma tazminatı” denir. Yasa metninden de anlaşılacağı gibi destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Yani haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse BK"nın 45/II. maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir.Destekten yoksunluk zararının hesabında müteveffanın gelirinin belirlenmesi tazminatın doğru tespitinde önemli bir yer tutmaktadır. Somut olayda mahkemece alınan bilirkişi raporunda müteveffanın (destek) geliri hesaplanırken, ...Şoförler ve Otomobilciler Odası"nın ücrete ilişkin müzekkere cevabına istinaden aylık 2.000,00TL elde edebileceği değerlendirilerek bu miktar üzerinden tazminat hesabı yapıldığı anlaşılmaktadır. Davalı vekilinin temyiz itirazında belirttiği üzere, desteğin gelirinin doğru şekilde tespiti için Sosyal Güvenlik Kurumuna sorulmaksızın, sadece esnaf odasından alınan belgeye dayalı olarak, asgari ücretin 3.049 katı gelir elde ettiğinin kabulü ile hesaplama yapılması doğru olmamıştır.Desteğin uluslar arası nakliyecilik yaptığına dair taşıt belgesi ve yetki belgesi vardır. Ancak her hangi bir vergi kaydı, v.b resmi belge dosyaya ibraz edilmemiştir.Böyle bir davada gerçek zararın belirlenmesi için, farazi desteğin gelirinin daha net ve ispata yarar somut delilerle ortaya konulması gerekmektedir.
Bu bakımdan müteveffanın gelirinin somut ve ispata yarar delillerle subuta ermediği dikkate alınarak, nakliye şoförlüğünden elde ettiği gelirin resmi belgelerle doğru bir şekilde tespit edilmesi, bu iddiaların ispatlanamaması halinde ise asgari ücretin neti tutarında gelir sağladığının kabulü ile bu miktar üzerinden destek zararının hesaplanması gereklidir.Desteğin elde ettiği gelirin belirlenmesi ile uzman aktüer bilirkişiden yeniden bilirkişi raporu alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmesi doğru görülmemiştir.
2-Sigorta şirketi poliçede yazılı limitle sınırlı olmak üzere gerçek zarardan, işletenin(sürücünün)kusuru oranında sorumludur. 6100 Sayılı HMK’nin 266. (1086 Sayılı HUMK m. 275) maddesinde, çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınması gerektiği hükmüne yer verilmiştir. Somut olayda, mahkemece kusur yönünden hiçbir inceleme yaptırılmadan ... Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma dosyası ve savcılık dosyası içerisinde mevcut olay yeri tespit tutanağına göre hüküm kurulmuştur. Olay yeri tespit tutanağında, yaya üst geçidine 20-30 metre mesafede aracın yayaya çarpması neticesinde kazanın meydana geldiği, olayı gören görgü tanığının bulunmadığı, olaydan sonra araç sürücüsünün olay yerinden kaçtığı, olay yerinde orta refüje yakın yerde küçük siyah renkte plastik parçalar bulunduğu, yine orta refüjde kan izleri olduğu, yol üzerinde fren izi bulunmadığı, kaza mahallini gösteren kamera kayıt sisteminin olmadığı,belirtilmiştir. Mahkemece kaza yapan araç belirlenemediği için kusur durumunun tespiti mümkün olmadığından desteğin kusursuz olduğu kabul edilerek hüküm kurulmuştur.O halde mahkemece, ... Teknik Üniversitesi Trafik Kürsüsü veya Karayolları Genel Müdürlüğü Trafik Fen Heyeti gibi kurumlardan seçilecek uzman bilirkişiden dosyadaki tüm deliller ve soruşturma dosyası ile soruşturma dosyasında varsa eğer alınan bilirkişi raporları da birlikte değerlendirilerek kusur oranlarının belirlenmesi yönünden ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli biçimde rapor alınarak sonucuna karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir.SONUÇ:Yukarıda (1) ve (2)nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 28/03/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.