
Esas No: 2014/12380
Karar No: 2014/12380
Karar Tarihi: 8/11/2017
Anayasa Mahkemesinin bu kararı bireysel başvuru kararı olup kişisel veri içerme ihtimali bulunmaktadır. Her ne kadar yayınlamakta yasal bir sakınca bulunmasa da bunun kişilere zarar verme ihtimali karşısında bu kararı yayınlamıyoruz.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
BEKİR CEM CERRAHOĞLU BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2014/12380) |
|
Karar Tarihi: 8/11/2017 |
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Engin YILDIRIM |
Üyeler |
: |
Serdar ÖZGÜLDÜR |
|
|
Osman Alifeyyaz
PAKSÜT |
|
|
Muammer TOPAL |
|
|
M. Emin KUZ |
Raportör Yrd. |
: |
Hikmet Murat AKKAYA |
Başvurucu |
: |
Bekir Cem CERRAHOĞLU |
Vekili |
: |
Av. Aytekin EROL |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, astsubay başçavuş olarak görev yapmaktayken Türk
Silahlı Kuvvetleri ile ilişiği kesilen başvurucunun açtığı iptal davasında,
hükme esas alınan gizlilik dereceli belgelerin başvurucuya incelettirilmesine
ilişkin bir karar alınmadan karar düzeltme isteminin reddedilmesi nedeniyle adil
yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 25/7/2014 tarihinde
yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
8. 4. Ana Jet Üs Komutanlığı emrinde görev yaptığı sırada Astsubay
Sicil Yönetmeliği"nin mülga 60. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendine göre;
silahlı kuvvetlerin itibarını sarsacak şekilde ahlak dışı hareketlerde
bulunduğu gerekçesiyle başvurucu hakkındasıralı sicil
üstleri tarafından 27/6/2012 tarihinde ayırma işlemi
başlatılmıştır. 14/12/2012 tarihli kararnameyle
başvurucunun Türk Silahlı Kuvvetleri ile ilişiği kesilmiştir.
9. Başvurucu, 25/12/2012 tarihinde
Askeri Yüksek İdare Mahkemesi (AYİM) Birinci Dairesinde iptal davası açmıştır.
Dava dilekçesinin idareye tebliğinden sonra davalıya otuz gün ek süre
verilmiştir. 19/3/2013 tarihli savunma dilekçesi
başvurucuya gönderilmek üzere aynı gün Başkanlığa teslim edilmiştir. Ayrıca
savunma dilekçesinden ayrı olarak idari işlemin dayanağını teşkil eden
bilgileri içeren evrak 4/7/1972 tarihli ve 1602 sayılı
Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanunu"nun 52. maddesinin dördüncü fıkrasının ikinci
cümlesi kapsamında incelenmek üzere "gizli" gizlilik dereceli olarak
Mahkemeye sunulmuştur.
10. Gizlilik dereceli belgeler dışındaki evrak başvurucuya 26/3/2013 tarihinde tebliğ edilmiştir. Bunun üzerine
başvurucu tarafından 11/4/2013 tarihinde cevaba cevap
dilekçesi sunulmuştur. Davalı idare tarafından bu defa cevaba cevap dilekçesine
karşılık teşkil etmek üzere 17/5/2013 tarihli üst
yazıyla "gizli"
gizlilik dereceli bazı belgeler Mahkemeye gönderilmiştir.
11. AYİM Birinci Dairesinin 9/10/2013
tarihli ve E.2013/55, K.2013/970 sayılı kararıyla dava reddedilmiştir. Dava
sonunda gizlilik dereceli belgelerin iadesine karar verilmiştir. Gerekçenin
başvuruyla ilgili kısmı şu şekildedir:
"...
Bu açıklamalar ışığında davacının durumu
değerlendirildiğinde; davalı idarece 1602 sayılı AYİM Kanunun 52"nci maddesi
kapsamında savunma ekinde gizlilik dereceli olarak gönderilen belgeler
içerisinde yer alan ve disiplin hukuku çerçevesinde değerlendirilmek üzere
idari tahkikat kapsamında alınmış olduğu ve bu şekilde tespit edilen ifadesi
esnasında iradesinin fesada uğratıldığı, yanıltıldığı ya da ifadesinin hukuka
aykırı bir şekilde veya yasak yöntem ve usullerle alınmış olduğuna dair dosya
kapsamında herhangi somut bir bilgi ve belge bulunmadığı görülen davacı
tarafından imzalanmış bulunan davacıya ait ifade tutanağı ile yine bu kapsamda
alınmış olduğu anlaşılan diğer personellere ait olup davacının ifadesinde geçen
olayları doğrulayan ve teyit eden ifadelere, idari tahkikat ve istihbarat
raporlarına nazaran; Ankara genelindeki pavyonlara devamlı surette gitmekte
olduğu, burada çalışan yabancı uyruklu konsomatris bayanlarla tanıştığı, anılan
bayanlarla cinsel ilişki yaşadığı, üzerine kayıtlı telefonu bu bayanlara
verecek kadar samimi olduğu, internette bir çok
arkadaşlık sitelerine üye olduğu ve anılan siteler aracılığı ile tanıştığı
bayanlarla cinsel ilişki yaşadığı, farklı ortamlarda ve farklı kişilerle
birlikte esrar içip kullandığı, yaşam tarzı ve uyku problemi nedeniyle bir çok
kez mesaiye geç kaldığı ve bu nedenle disiplin cezası aldığı; ayrıca meslek
safahatındaki diğer disiplin cezaları ve hakkında farklı sicil üstlerince
bildirilmiş olan menfi kanaatler ile 15-23.05.2009, 04-08.02.2011 ve
07-14.05.2011 tarihleri arasında üç ayrı "yabancı memlekete firar"
eylemini gerçekleştirmiş olduğu hususları hep birlikte göz önüne alındığında;
tavır ve hareketlerini hizmetin gerektirdiği şekilde düzenleyemeyip disiplin
bozucu ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin itibarını sarsacak şekilde ahlak dışı
hareketlerde bulunduğu anlaşılan davacının bu mevcut durumu itibarı ile
TSK"daki kamu hizmetini devam ettirmesine olanak kalmadığı, bu itibarla 926
Sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununun 94/b madde ve fıkrası ile
Astsubay Sicil Yönetmeliğinin 60 ve 61"nci maddeleri uyarınca tesis edilen
ayırma işleminde idarece takdir yetkisinin objektif kıstaslara bağlı kalınarak,
kamu yararı amacına yönelik olarak ölçülü bir şekilde kullanıldığı
anlaşıldığından dava konusu işlemde hukuka aykırı bir yön bulunmadığı sonuç ve
kanaatine varılmıştır..."
12. Ayrışık gerekçe gösteren üyenin değerlendirmesi şu
şekildedir:
"Davacı hakkında, Hv.K.K.lığı Askeri Mahkemesi tarafından 22 Mayıs 2013
tarihli kararıyla üç ayrı "yabancı memlekete firar" suçundan dolayı
karar verildiğini ve davacının fiilen hizmetten uzak kaldığını gözönüne alarak ve sadece bu sebebe bağlı olarak genel
gerekçeye katıldım.
Davacı hakkında ileri sürülen diğer hususlara
hukuka aykırı elde edilen soyut ifade tutanaklarına dayandırılması ve davacının
özel hayatına ilişkin olması nedeniyle katılamadım."
13. Başvurucu karar düzeltme isteminde bulunurken özetle;
gerekçeli karar ile birlikte kendisi hakkında oluşan kanaatlerden bilgi sahibi
olduğunu, kişiliği hakkında ileri sürülen hususların sahih olmayan kaynaklara
dayandığını ve bunun dikkate alınmasının uygun olmayacağını belirterek gizli
bilgilerin incelenmesine izin verilmesini talep etmiştir.
14. Başvurucunun bu talebine ilişkin olarak herhangi bir karar
alınmaksızın, karar düzeltme isteminin aynı Dairenin 22/4/2014
tarihli ve E.2014/23, K.2014/405 sayılı kararıyla reddedildiği anlaşılmaktadır.
15. Anılan karar 4/7/2014 tarihinde
başvurucuya tebliğ edilmiştir.
16. Başvurucu 25/7/2014 tarihinde
bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
A. Ulusal Hukuk
17. 1602 sayılı Kanun"un "Dosya
dışında inceleme" kenar başlıklı 52. maddesi şöyledir:
"Daireler veya Daireler Kurulu, bakmakta
oldukları davalara ait her çeşit incelemeleri kendiliklerinden yapabilecekleri
gibi, tayin edecekleri süre içinde, lüzum gördükleri evrakın gönderilmesini ve
her türlü bilgilerin verilmesini taraflardan ve ilgili diğer yerlerden
isteyebilirler. Bu husustaki kararların, ilgililerce, süresi içinde yerine
getirilmesi mecburidir. Haklı sebeplerin bulunması halinde bu süre, bir defaya
mahsus olmak üzere uzatılabilir.
Taraflardan biri ara kararının icaplarını
yerine getirmediği takdirde bunun verilecek karar üzerindeki etkisi, görevli daire
veya kurulca önceden takdir edilir, ara kararında bu husus ayrıca belirtilir.
Ancak, istenen bilgi ve belgeler Türkiye
Cumhuriyetinin güvenliğine ve yüksek menfaatlerine veya Türkiye Cumhuriyetinin
güvenliği ve yüksek menfaatleri ile birlikte yabancı devletlere de ilişkin ise,
Başbakan, Genelkurmay Başkanı veya ilgili Bakan gerekçesini bildirmek
suretiyle, söz konusu bilgi ve belgeleri vermeyebilir.
(Değişik dördüncü fıkra: 19/6/2010-6000/20
md.) Dava dosyasındaki bilgi ve belgeler taraf ve
vekillerine açıktır. Şu kadar ki; mahkeme tarafından getirtilen veya idarece
gönderilen bilgi, belge ve dosyalardan, başka şahıs ve makamların özel
bilgileri ile şeref, haysiyet ve güvenliğinin korunması veya idarenin
soruşturma metotlarının gizli tutulması maksatlarıyla taraf ve vekillerine
incelettirilmemesi kaydı konulanlar ile personelin özlük dosyasındaki dava
konusu haricindekiler taraf ve vekillerine incelettirilemez.
(Ek fıkra: 19/6/2010-6000/20
md.) Taraf ve vekillerine incelettirilemeyecek
nitelikteki bilgi ve belgeler; bulundukları yer itibarıyla taraf ve vekillerine
açık olan diğer evraktan ayrılamaz nitelikte iseler, taraf ve vekillerine
incelettirilecek suretleri, ilgili bölümleri idare tarafından karartılarak
ayrıca gönderilir.
(Ek fıkra: 19/6/2010-6000/20
md.) Davacı taraf veya vekili, karartılan veya
verilmeyen bilgi ve belgelerin savunmaya esas teşkil edecek unsurlar olduğu
iddiası ile mahkemeye itiraz edebilir. Yapılan bu itiraz, mahkeme tarafından
incelenerek haklı görülen hususlarda, mahkemenin belirleyeceği çerçevede daha
önce karartılan veya verilmeyen bilgi ve belgeler karşı tarafa
incelettirilebilir.
(Ek fıkra: 19/6/2010-6000/20
md.) Bu hükümlere göre elde edilen ve gizlilik
derecesine sahip bilgi ve belgeler, taraf ve vekillerince mahkeme haricinde,
diğer bir maksatla kullanılamaz. Aksine davranışta bulunanlar hakkında ilgili
kanun hükümleri saklıdır."
18. 19/6/2010
tarihli ve 6000 sayılı Kanun"un 20. maddesiyle 1602 sayılı Kanun"un 52.
maddesinin dördüncü fıkrası değiştirilmiş ve maddeye beşinci ve altıncı
fıkralar eklenmiştir. Yapılan bu yeni düzenlemede dava
dosyasındaki bilgi ve belgelerin taraf ve vekillerine açık olduğu ancak mahkeme
tarafından getirtilen veya idarece gönderilen bilgi, belge ve dosyalardan başka
şahıs ve makamların özel bilgileri ile şeref, haysiyet ve güvenliğinin
korunması veya idarenin soruşturma metotlarının gizli tutulması maksatlarıyla
taraf ve vekillerine incelettirilmemesi kaydı konulanlar ile personelin özlük
dosyasındaki dava konusu haricindekilerin taraf ve vekillerine
incelettirilemeyeceği; taraf ve vekillerine incelettirilemeyecek nitelikteki
bilgi ve belgeler bulundukları yer itibarıyla taraf ve vekillerine açık olan
diğer evraktan ayrılamaz nitelikte iseler incelettirilecek suretlerin veya ilgili
bölümlerin idare tarafından karartılarak ayrıca gönderileceği, davacı taraf
veya vekilinin karartılan veya verilmeyen bilgi ve belgelerin savunmaya esas
teşkil edecek unsurlar olduğu iddiası ile mahkemeye itiraz edebileceği ve bu
itirazın mahkeme tarafından incelenerek haklı görüldüğü hususlarda mahkemenin
belirleyeceği çerçevede daha önce karartılan veya verilmeyen bilgi ve
belgelerin karşı tarafa incelettirilebileceği kural altına alınmıştır.
B. Uluslararası Hukuk
19. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme) 6. maddesinin
(1) numaralı fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:
“Herkes
medeni hak ve yükümlülükleri ile ilgili uyuşmazlıklar ya da cezai alanda
kendisine yöneltilen suçlamalar konusunda karar verecek olan, kanunla kurulmuş
bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından davasının makul bir süre içinde,
hakkaniyete uygun ve açık olarak görülmesini istemek hakkına sahiptir...”
20. Kural olarak başvurucular, davanın karşı tarafına tanınan
bir avantajın kendisine zarar vermiş olduğunu veya bu durumdan olumsuz
etkilendiğini ispat etmek zorunda değildirler. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
(AİHM), taraflardan birine tanınan, diğerine tanınmayan avantajın, fiilen
olumsuz bir sonuç doğurduğuna dair delil bulunmasa da silahların eşitliği
ilkesi ihlal edilmiş saymaktadır (Zagorodnikov/Rusya,
B. No: 66941/01, 7/6/2007, § 30).
21. Çelişmeli yargılama ilkesi ise taraflara dava malzemesi
hakkında bilgi sahibi olma ve yorum yapma hakkının tanınmasını ve bu nedenle
tarafların yargılamanın bütününe aktif olarak katılmasını gerektirmektedir. Bu
anlamda, mahkemece tarafların dinlenilmemesi, delillere karşı çıkma imkânı
verilmemesi, yargılama faaliyetinin hakkaniyete aykırı hâle gelmesine neden
olabilecektir (Ruiz-Mateos/İspanya, B. No.12952/87, 23/06/1993, § 63).
22. AİHM, hükme esas olan ve gizli olduğu belirtilen belgelere
tarafların erişiminin kısıtlanmasını ihlal sebebi saydığı birçok kararından
biri olan Miran/Türkiye kararında
(B. No: 43980/04, 21/4/2009), AYİM"de
görülen davada "gizli"
ibareli belgelere başvuranın erişiminin imkânsız olmasına ilişkin şikâyet
yönünden Sözleşme"nin 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasının ihlal edildiğine
karar vermiştir. AİHM, bundan önce de benzer kararlarında "gizli" ibareli belgelere erişimin
sağlanmamasının silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkesine aykırı
olduğu gerekçesiyle aynı hükmün ihlal edildiğini belirtmiştir (Güner Çorum/Türkiye, B. No: 59739/00, 31/10/2006, §§ 21-30; Aksoy
(Eroğlu)/Türkiye, B. No: 59741/00, 31/10/2006, §§ 24-31).
V. İNCELEME VE GEREKÇE
23. Mahkemenin 8/11/2017 tarihinde
yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Askeri Yüksek İdare
Mahkemesinin Bağımsız ve Tarafsız Olmadığı İddiası
24. Başvurucu, AYİM"de görev yapan iki
üye dolayısıyla Mahkemenin bağımsız ve tarafsız olmadığını, adil yargılanma
hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.
25. Anayasa Mahkemesi tarafından bu konu daha önce incelenirken
belirtildiği üzere AYİM’in oluşumu, statüsü ve
görevleri Anayasa ve ilgili Kanun’da hüküm altına alınmıştır. AYİM’e atanan askerî hâkimlerin bağımsızlığının Anayasa ve
ilgili Kanun hükümleri ile garanti altına alındığı, atanma ve çalışma usulleri
yönünden askerî hâkimlerin bağımsızlıklarını zedeleyecek bir hususun olmadığı,
kararlarından dolayı idareye hesap verme durumunda bulunmadıkları, disipline
ilişkin konuların AYİM Yüksek Disiplin Kurulunca (Disiplin Kurulu) incelenip
karara bağlandığı görülmektedir (Yaşasın
Aslan, B. No: 2013/1134, 16/5/2013, § 29).
Diğer yandan sınıf subayı üyelerin en fazla dört yıllık bir süre ile görev
yapmaları, disiplin konularında Disiplin Kuruluna tabi kılınmaları, görev
süreleri zarfında idari veya askerî yetkililerce herhangi bir değerlendirmeye
tabi tutulmamaları, bu subayların idareye karşı bağımsızlıklarını
güçlendirmiştir (Yaşasın Aslan, §
30).
26. Açıklanan nedenlerle başvurunun bu kısmının, diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Gizli Belgelerin İncelettirilmediği İddiası
1. Başvurucunun İddiaları
27. Başvurucu, dava sırasında öğrendiği ve aleyhine kullanılan
deliller ile ilgili talebinin karşılanmaması ve anılan belgelerin hükme esas
alınması nedeniyle hak arama hürriyetinin engellendiğini, bu sebeple savunma
hakkının kısıtlandığını belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini
ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
a. Kabul
Edilebilirlik Yönünden
28. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan
silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkesinin ihlal edildiğine ilişkin
iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
b. Esas
Yönünden
i. Genel
İlkeler
29. Adil yargılanma hakkının unsurlarından biri silahların
eşitliği ilkesidir. Silahların eşitliği ilkesi, davanın taraflarının usuli haklar bakımından aynı koşullara tabi tutulması ve
taraflardan birinin diğerine göre daha zayıf bir duruma düşürülmeksizin iddia
ve savunmalarını makul bir şekilde mahkeme önünde dile getirme fırsatına sahip
olması anlamına gelmektedir (Yaşasın Aslan,
§ 32).
30. Çelişmeli yargılama ilkesi, silahların eşitliği ilkesi ile
yakından ilişkili olup bu iki ilke birbirini tamamlar niteliktedir. Zira
çelişmeli yargılama ilkesinin ihlal edilmesi durumunda, davasını savunabilmesi
açısından taraflar arasındaki denge bozulacaktır. Çelişmeli yargılamanın medeni
haklara ilişkin davalarda da kabul ediliyor olması, medeni bir hakka ilişkin
yargılamada tarafların duruşmada hazır bulunması da dâhil olmak üzere
yargılamanın bütününe aktif olarak katılmalarını gerektirir (Tahir Gökatalay,
B. No: 2013/1780, 20/3/2014, § 25).
31. Ceza davaları ile medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin davaların
usul kuralları da dâhil olmak üzere yargılamanın tüm aşamalarında silahların
eşitliği ilkesi ve çelişmeli yargılama hakkının güvence altına alınarak adil
yargılanma hakkının korunması hukuk devleti olmanın bir gereğidir. Asıl kural
tarafların eşit şartlarda yargılamaya katılımının sağlanması, gösterdikleri
kanıtlardan ve sundukları görüşlerden bilgi sahibi olması ve bunlarla ilgili
görüşlerini bildirebilme imkânının verilmesi olup kamu güvenliği, misilleme
riski altında olan şahitlerin korunması, soruşturma usullerinin gizli tutulması
gibi bazı istisnaların yargılama usulünde yer alması mümkündür. Bu durumda dahi
verilmeyen veya karartılan bilgi ve belgelere karşı ilgilinin mahkemeye
itirazda bulunabilme imkânı getirilmesi adil yargılanmanın garanti altına
alınması için bir gerekliliktir. Bu hususlar 1602 sayılı Kanun"un 52.
maddesinde değişiklik yapan 6000 sayılı Kanun"un genel gerekçesi ile madde
gerekçesinde de ifade edilmiş olup değişikliğin sebebi olarak da AİHM"in 31/10/2006 tarihinde
verdiği Aksoy(Eroğlu)/Türkiye
kararı gösterilmiştir (Bülent Karataş,
B. No: 2013/6428, 26/6/2014, § 74).
ii. İlkelerin Olaya
Uygulanması
32. Somut olayda AYİM"de
görülen davada davalı idare tarafından sunulan gizlilik dereceli belgelerin
başvurucuya bildirilmediği, başvurucunun ancak davanın esası hakkında verilen
karar ile dava dosyasına bazı belgelerin sunulduğunu öğrendiği, karar düzeltme
dilekçesinde gizli bilgilerin incelenmesine izin verilmesini talep ettiği ve bu
belgelere karşı savunma yapma imkânı verilmediği belirtilmesine karşın anılan
belgelerin incelettirilmesi konusunda başvurucuya bir imkân tanınmadan karar
düzeltme talebinin reddedildiği görülmektedir.
33. Bu durumda, başvurucu, kendisine bildirilmeyen ve hükme esas
alındığı görülen belgelerden davanın esası hakkında verilen karar ile haberdar
olmuş olup, başvurucunun, 1602 sayılı Kanun"un 52. maddesindeki usul gözönüne alındığında, anılan belgelerin incelettirilmesi
talebinde bulunması, AYİM tarafından bu talebin kabul edilmesi ve belgelerin
incelettirilmesine izin verilmesi ve ardından başvurucunun bu belgelere karşı
savunma yapması, on beş günlük karar düzeltme süresi içinde tüm yükümlülüğün
başvurucuya yüklenmesi sonucunu doğuracaktır (benzer yönde bkz. M.Ş.B., B. No: 2013/2202, 20/11/2014, § 47).
34. Sonuç olarak AYİM tarafından gizlilik dereceli belgelerin,
başka şahıs ve makamların özel bilgileri ile şeref, haysiyet ve güvenliğinin
korunması veya idarenin soruşturma metotlarının gizli tutulması veya benzeri
haklı görülebilecek hususlar nedeniyle başvurucunun incelemesine açılmadığını
ortaya koyacak hiçbir argümanın ortaya konulmadığı,
anılan belgelerin başvurucunun incelemesine açılıp açılmayacağına ilişkin bir
karar dahi alınmadığı ve bu belgelerden başvurucunun haberdar edilmediği
görülmektedir. Olayda, davalı idare tarafından sunulan ve AYİM kararında hükme
esas alınan gizlilik dereceli belgelere karşı başvurucuya savunma yapma imkânı
verilmemesi nedeniyle başvurucunun silahların eşitliği ilkesi ve çelişmeli
yargılama hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır.
35. Açıklanan nedenler çerçevesinde başvurucunun, Anayasa"nın
36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar
verilmesi gerekir.
C. 6216 Sayılı Kanun"un
50. Maddesi Yönünden
36. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı
Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50.
maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları şöyledir:
“(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun
hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı
verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması
gerekenlere hükmedilir.
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından
kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama
yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında
hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya
genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama
yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı
ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar
verir.”
37. Başvurucu, ihlalin tespitiyle 50.000 TL maddi tazminat
talebinde bulunmuştur.
38. Başvuru konusu yargılamada silahların eşitliği ve çelişmeli
yargılama ilkesinin ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.
39. İhlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden
yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunduğundan kararın bir örneğinin yeniden
yargılama yapılmak üzere ilgili yargı merciine gönderilmesine karar verilmesi
gerekir.
40. Yeniden yargılama kararı verilmesi sebebiyle ayrıca maddi
tazminat verilmesine gerek görülmemiştir.
41. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.800
TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.006,10 TL yargılama giderinin başvurucuya
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1.Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin bağımsız ve tarafsız
olmadığına ilişkin iddianın açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Gizlilik dereceli belgelerin incelettirilmemesine ilişkin
iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Gizlilik dereceli belgelerin incelettirilmemesi nedeniyle
Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkının İHLAL
EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin adil yargılanma hakkının ihlalinin
sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere
-Anayasa"nın 21/1/2017 tarihli ve 6771 sayılı Kanun
ile getirilen geçici 21. maddesinin birinci fıkrasının (E) bendiyle Askeri
Yüksek İdare Mahkemesi kaldırılmış olduğundan anılan bendin (b) alt bendi
gereğince- YETKİLİ İDARİ YARGI MERCİİNE GÖNDERİLMESİNE (Karar, Askeri Yüksek
İdare Mahkemesi Birinci Dairesinin 9/10/2013 tarihli ve E.2013/5, K.2013/970
sayılı dosyasıyla ilgilidir),
D. Başvurucunun maddi tazminat talebinin REDDİNE,
E. 206,10 TL harç ve 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam
2.006,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,
F. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede
gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 8/11/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.