Taraflar arasındaki "istirdat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Antalya Tüketici Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 25.04.2007 gün ve 2006/22 E.-2007/162 K. sayılı kararın incelenmesi davalı T.Vakıflar Bankası T.A.O vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 14.01.2008 gün ve 2007/10418 E.-2008/200 K. sayılı ilamı ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davalı T.Vakıflar Bankası T.A.O. vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava; kredi kartı sözleşmesine dayalı istirdat istemine ilişkindir.
Direnme kararını temyiz eden davalı T.Vakıflar Bankası T.A.O."ndan peşin temyiz harcı ile Yargıtay"a başvuru harcının alındığına dair dosyada herhangi bir bilgi ve belgeye rastlanmamıştır.
Hukuk Genel Kurulundaki görüşmede; Direnme kararını temyiz eden davalı T.Vakıflar Bankası T.A.O."nın temyiz ve Yargıtay başvuru harcından müstesna tutulup tutulmayacağı konusu önsorun olarak değerlendirilmiştir.
Önsorunun çözümünde etkili olduğu düşünülen davanın maddi olgusu, hukuki niteliği ve uygulanacak yasal hükümlerin açıklanmasında yarar görülmüştür.
Davacı vekili, müvekkilinin 1997 yılında davalı bankadan arkadaşı G. Y.. adına imzalanan kredi kartı sözleşmesine kefil olduğunu, asıl borçlu G. Y..ın kredi kartı borcunu zamanında ödememesinden dolayı davalı banka tarafından Antalya ...Noterliğini"nin 04.01.2005 tarih 1380 yevmiye nolu ihtarnamesinin keşide edilerek 4.529,52 YTL"nin ödenmesinin talep edildiğini, bunun üzerine davacı tarafından 11.01.2005 tarihinde bu miktarın ödendiğini, ancak yapılan araştırma sonucunda davacının kredi limiti ile sorumlu olduğunu, kredi kartı limitinin de davacının hatırladığına göre 90,00 YTL olması gerektiğini, bu yönde sözleşme örneğinin 16.01.2006 tarihinde davalıdan istenilmesine rağmen olumsuz cevap verildiğini, davacının borçlu olmadığını bildiği halde ileride kendisini hukuki açıdan zor durumda bırakacağı kuşkusu içerisinde ödemede bulunduğunu, bu nedenle yapılan ödemenin iradi olup, borcun hataen ödendiğini belirterek davacının kefalet sözleşmesinden kaynaklı sorumlu olduğu miktarın tespiti ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, davalıya yapılan fazla ödemeden 1.000,00YTL"nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiş, davacı vekili tarafından talebi miktarı itibariyle 09.02.2007 tarihinde verilen dilekçe ile ıslah edilerek fazla ödenen 3.654,00YTL"nin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, sebepsiz zenginleşme davasının 1 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açılmadığını, husumet yönünden davanın asıl borçluya yöneltilmesi gerektiğini, kredi sözleşmesinde davacının 5.000,00YTL"ye kadar kefaletinin bulunduğunu, ayrıca husumet itirazında bulunarak reeskont faizi talep edilmesinin de yasaya aykırı olduğunu belirterek, davanın reddini istemiştir.
Taraflar arasında varlığı konusunda çekişme bulunmayan kredi kartı üyelik sözleşmesi göre, davalı T.Vakıflar Bankası T.A.Ortaklığı"na ait sözleşmenin, kart hamili asıl borçlu G. Y..(dava dışı kişi), müşterek ve müteselsil borçlusu S. K..(davacı)olan, 14.02.2000 tarihinde düzenlenmiş olduğu anlaşılmaktadır.
Görülmekte olan davada, davacı kefilin sözleşme gereğince sorumlu olduğu kefalet limitinin üzerinde davalı bankaya fazla ödemede bulunduğu iddiasına dayalı istirdat istemine ilişkin olduğu anlaşılmıştır.
Buna göre, eldeki davanın davacısı gerçek kişi, davalısının ise tüzel kişiliğe haiz banka olduğu anlaşılmaktadır.
Harçlar, kamu hizmetinden yararlananların bu hizmetler dolayısıyla hizmetin maliyetine bir ölçüde katılmak üzere ödedikleri meblağlardır. Yani, idarece yapılan belirlenmiş bir hizmet sonucu, kamu hizmetinden yararlanma karşılığı olarak, bu hizmetten yararlananlar tarafından ödenmesi gereken kamu geliri niteliği taşımaktadır. Bir kamu hizmetinden dolayı harç alınabilmesi, bu hizmetin kanunla belirlenmesine ve bu hususla ilgili harç alınmasına ilişkin düzenlemelerin de, kanunda yer almasına bağlıdır.
Nitekim T.C. Anayasası"nın 73.maddesinde; “Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır.”hükmünü içermektedir.
492 sayılı Harçlar Kanununun “Özel Kanunlardaki Hükümler” başlığını taşıyan 123.maddesinin 3.fıkrasında aynen; “(Değişik fıkra: 25.12.2003 – 5035 S.K./31. md.) Anonim, eshamlı komandit ve limited şirketlerin kuruluş, sermaye artırımı, birleşme, devir, bölünme ve nev"i değişiklikleri nedeniyle yapılacak işlemler ile (Ek ibare: 28.03.2007–5615 S.K./15.mad) Esnaf ve Sanatkârlar Kredi ve Kefalet Kooperatifleri (Bu kooperatifler ile Kredi Garanti Fonu İşletme ve Araştırma Anonim Şirketi tarafından bankalardan kullandırılacak krediler için verilecek kefaletler dâhil) bankalar, yurt dışı kredi kuruluşları ve uluslararası kurumlarca kullandırılacak kredilerin temini ve bunların teminatları ile geri ödenmelerine ilişkin işlemler bu Kanunda yazılı harçlardan müstesnadır.”
492 sayılı Harçlar Kanununda, 4/6/2008 günü kabul edilen ve 6/6/2008 tarihinde yayımlanan 5766 sayılı Kanunun 11/ç. maddesi ile yapılan değişikle; 2.7.1964 tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanununun 123.üncü maddesinin son fıkrasında yer alan "harca tabi tutulmaz" ibaresi "bu Kanunda yazılı harçlardan müstesnadır" şeklinde değiştirilmiştir.
5766 sayılı Kanunun 11/ç. maddesi ile yapılan değişikliğin gerekçesinde ise aynen; “492 sayılı Harçlar Kanununun 123. üncü maddesinde kredilere ilişkin istisna hükmünün yargı harçlarını da kapsamı içine aldığı hususu açıklığa kavuşturularak uygulamadaki tereddütlerin giderilmesi amaçlanmaktadır(madde gerekçesinin 7.fıkrası).” denmektedir.
İstisna ve muafiyet kavramları vergi hukukunda ayrı ayrı düzenlenmiş olup; istisna bir işleme, muafiyet ise şahsa ilişkindir. Maddede açıkça müstesna ifadesi kullanılmış olması karşısında, yapılan bu son değişiklikle, bankalar, yurt dışı kredi kuruluşları ve uluslararası kurumlarca kullandırılacak kredilerin temini ve bunların teminatları ile geri ödenmelerine ilişkin işlemler, 492 sayılı Harçlar Kanununda yer alan yargı harçlarından da müstesna tutulmuştur.
Getirilen bu yeni yasal düzenleme ile bankaların veya ilgili kredi kuruluşunun yukarıda belirtilen madde kapsamında Harçlar Kanununu gereğince alınması zorunlu olan temyiz harcı ile Yargıtay"a başvuru harcından müstesna tutulabilmesi için, kullandırılacak kredilerin temini ve bunların teminatları ile geri ödenmelerine ilişkin işlemler olması gerekmektedir.
Maddenin düzenleniş şeklinden, bankaların veya ilgili kredi kuruluşunun belirtilen işlemler nedeniyle davacı/alacaklı sıfatına sahip olması gerektiği sonucu ortaya çıkmaktadır.
Bununla bankanın kullandırmış olduğu kredi alacağı ile alacağın teminatına ilişkin olarak, dava açması veya takip yapması gerekir. Böylece kullandırılan kredilerin tahsili için dava açılması veya rehin gibi teminat verilmiş olması durumunda bu rehnin paraya çevrilmesi için icra takibi yapılması hallerinde banka veya ilgili kredi kuruluşunun bu dava veya takipler için Harçlar Kanununda öngörülen yargı harçlarından müstesna tutulacağı, her türlü duraksamadan uzaktır.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında önsorun değerlendirildiğinde; temyiz isteminde bulunan T.Vakıflar Bankası T.A.O."nın, görülmekte olan davada davalı/borçlu sıfatına sahip olması nedeniyle, temyiz ve Yargıtay başvuru harcından müstesna tutulmadığı sonucu ortaya çıkmaktadır.
O halde, 25.1.1985 günlü ve 1984/5 Esas, 1985/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca, harca tabi olmasına rağmen harç alınmadan temyiz defterine kayıt edilen temyiz dilekçesi hakkında HUMK.nun 434/3. maddesi uyarınca işlem yapılması gerekir.
Ayrıca 492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli 1 sayılı tarifenin 04/06/2008 gün ve 5766 sayılı Kanunun 11.maddesiyle değişik “Temyiz ve itiraz harçları” başlıklı Ek Bölümü uyarınca, 06/06/2008 tarihinden itibaren Yargıtay’a yapılacak temyiz başvuruları sırasında, temyiz eden taraftan 67YTL tutarında başvuru harcının da alınması zorunludur.
Söz konusu harç eksikliklerinin tamamlanması için dosyanın Yerel Mahkemeye geri çevrilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda yazılı noksanlığın tamamlanması için dosyanın mahkemesine, GERİ ÇEVRİLMESİNE, bu aşamada davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına 25.11.2009 gününde oyçokluğu ile karar verildi.