Taraflar arasındaki “istirdat, tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesince davanın reddine dair verilen 31.12.2007 gün ve 2006/337 E., 2007/866 K. sayılı kararın incelenmesi davacı ile davalı ... A.Ş. vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 17.11.2008 gün ve 2008/3842-11045 sayılı ilamı ile; (...Davacı vekili, dava dışı ...Seiki firmasınca üretilen CL 2000 AM model makineyi üretici firmanın Türkiye temsilcisi olan ...A.Ş. aracılığı ile davalı ....A.Ş.’den 05.08.2005 ve 12.09.2005 tarihli finansal kiralama sözleşmesi ile satın aldıklarını, makinenin tesliminden sonra “Punto” işlemi yapılmasının mümkün olmadığının tespit edildiğini, oysa kendilerine tanıtımı yapılan ve satılan makinede bu işlemin yapıldığını, öte yandan makinenin katalogunda belirtilen işleri de yapamadığını, davalıların başka bir ayıplı ürünü kendilerine sattığını iddia ederek, ödenen 37.808 USA’nın ve 1000 YTL maddi zararın tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı T... A.Ş. savunmasında, kendilerinin acenta olmadıklarını sadece makine alımında aracılık ettiklerini, yedek parça ve bakım garantisi ile sorumlu olduklarını bu nedenle husumet yöneltilemeyeceğini beyan ederek davanın reddini istemiştir.
Davalı S.. A.Ş. savunmasında, davacıya satışı yapılan makinenin sipariş edilen ürün olduğunu beyan ederek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, acenteye karşı ayıptan dolayı şahsi sorumluluk davası açılamayacağı, davacıya teslim edilen makinenin sipariş edilen makine ile aynı olduğu gerekçesiyle davalı T.. A.Ş. hakkındaki davanın husumet, davalı S.. A.Ş. hakkındaki davanın esastan reddine karar verilmiş, hüküm davacı ve davalı T.. A.Ş. vekillerince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve özellikle davalı T.. A.Ş.’nin acente olarak kabulü ile TTK.’nun 119/2. maddesi hükmü uyarınca acenteye karşı dava açılamayacağı gözetilerek yazılı şekilde karar verilmesinde bir usulsüzlük bulunmamasına göre davalı T.. A.Ş.’nin tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Davacının iddiası kendisine başka ürün verildiği ve verilen ürünün de ayıplı olduğu yönündedir.
Mahkemece alınan bilirkişi raporunda belirtildiği üzere davacıya teslim edilen makinenin sipariş formu ve proforma faturada belirtilen makine olduğu ve bir başka ürün teslim edildiği iddiasının yerinde olmadığı anlaşılmaktadır.
Ne var ki, davacı teslimi yapılan makinenin kataloğunda belirtilen teknik özelliklerine uymadığı ve ayıplı olduğunu iddia ederek, makine üzerinde dava öncesi tespit yaptırmıştır. Davalılar bu tespite, makinenin sözleşme uyarınca yetkili servis tarafından kurulup çalıştırılması ile teknik özelliklerinin uygun olup olmayacağının belirlenebileceği, oysa makinenin henüz kurulumunun gerçekleştirilmemesinden dolayı tespitin kabul edilemeyeceğini bildirerek bu yöndeki itirazlarını yargılama sırasında da tekrar etmişlerdir.
Bu durumda mahkemece öncelikle satım konusu makinenin yetkili servis tarafından kurdurulması için davalıya süre tanınarak daha sonra bilirkişi kurulu aracılığı ile makinenin teknik özelliklerine uygun olup olmadığı üzerinde yapılacak deney ve test sonucu belirlenecek rapor alınıp uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmek gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, satım konusu ürün yerine, ayıplı başka bir ürün verildiği iddiasına dayalı satış bedelinin iadesi ve tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, bilirkişi raporuna itibar edilerek; davacıya teslim edilen makinenin sipariş edilen makine ile aynı olduğu, diğer bir anlatımla “aluid satış” olmadığı gerekçesiyle, davalı S.. A.Ş. hakkındaki davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı T.. A.Ş.nin acente olması ve acenteye karşı doğrudan husumet yöneltilemeyeceği; ancak izafeten dava açılabileceği ve hükmün de acente için değil asıl firma için kurulabileceği gerekçesiyle, bu davalı hakkındaki davanın reddine karar vermiştir.
Yüksek Özel Daire, yukarıda açıklanan nedenlerle, kararı bozmuştur.
Yerel mahkeme, önceki kararında direndiğini açıklamakla birlikte makinenin yetkili servisçe kurulumu yapılmasa dahi fiilen kurulmuş ve gerek davacının yaptırdığı ve gerekse talimat yolu ile mahkemece yapılan incelemelerde makinenin çalıştırılarak özellikleri ve performansının incelendiği, bu nedenle tekrar kurulum için süre verilmesinin sonucu değiştirmeyeceği kanaatine varıldığı, teslim edilen ürünün, sipariş edilen makinenin teknik özelliklerini taşıdığı, üst modelin teknik özelliklerini beklemenin ise işin tabiatına aykırı olduğu, malın tüm bunlara rağmen ayıplı olduğunun kabulü halinde dahi, davacının sipariş ettiği mal, aynen ve hasarsız teslim edilmiş olmakla, varsa ayıba karşı tekeffüle ilişkin hükümlerin ancak üretici firmaya karşı ileri sürülebileceği, bu anlamda davalı finansal kiralama şirketinin malın iddia edilen şekilde ayıptan dolayı bir sorumluluğunun bulunmadığı belirtilmek suretiyle önceki gerekçeyi değiştirerek, direnme kararı vermiştir.
Bu durumda, mahkemece; ilk kararda, her iki davalı yönünden pasif husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmişken, direnmede; işin esasına girilerek yeni bir hüküm oluşturulmuştur.
Hal böyle olunca kurulan bu yeni hükmün incelenmesi için Özel Daireye gönderilmesi gerekir.
S O N U Ç : Davacı vekilinin kurulan yeni hükme ilişkin temyiz nedenlerinin incelenmesi için dosyanın Yargıtay 19.Hukuk Dairesine gönderilmesine, 23.12.2009 gününde oybirliği ile karar verildi.