ESAS NO : 2009/13-483
KARAR NO : 2009/591
MAHKEMESİ : İstanbul 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 30/04/2009
NUMARASI : 2009/48-2009/98
Taraflar arasındaki “İtirazın İptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 2. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 28.02.2008 gün ve 2007/361 E.- 2008/50 K. sayılı kararın incelenmesi taraf vekillerince istenilmesi üzerine, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 28.11.2008 gün ve 2008/7253 E.-2008/14202 K. sayılı ilamı ile; (...Davacılar, davalının avukatı olduklarını, 14.12.2002 ve 20.10.2003 tarihli sözleşmeler gereği davalının Asliye hukuk ve Kadastro Mahkemesindeki davalarını takip ettiklerini, karar aşamasına gelindiğinde davalının kendilerini haksız olarak azlettiğini, sözleşme gereği ücretin tamamına hak kazandıklarını, tahsili amacıyla yapılan icra takibine itiraz edildiğini ileri sürerek itirazın iptali ile inkâr tazminatını talep etmişlerdir.
Davalı, icrada yetkiye, borca ve faize itiraz ettiğini, takibin ikametgâhı olan Bakırköy İcra Dairesinde yapılması gerektiğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, sözleşmede davalı adresinin Kadıköy olarak belirtilmesinin yetkili yer mahkemesi tayininde esas alınamayacağına ve borçlunun icra dairesine yaptığı yetki itirazının doğru olduğuna dayanılarak yetki itirazının kabulü ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
1-HUMK. nun 9. maddesi gereğince bir davada genel yetkili mahkeme, davalının ikametgahının bulunduğu yer mahkemesidir. Aynı kanunun 10. maddesinde sözleşmeden doğan davalar için, sözleşmenin ifa edildiği veya davalı ya da vekilinin dava tarihinde orada bulunması kaydıyla, sözleşmenin yapıldığı yer mahkemesinin de yetkili olduğu belirtilmiştir ki bu da özel yetkiye ilişkin bir düzenlemedir. Öte yandan yine aynı kanunun 22. maddesinde tarafların yetki sözleşmesi yapmak suretiyle yetkili olmayan bir mahkemenin yetkisini kabul edebilecekleri belirtilmiştir. Tarafların sözleşmede yetkili mahkemeyi kararlaştırmış olmaları, HUMK.nun 9. maddesi uyarınca genel yetkili olan ve 10. maddedeki kural gereğince özel yetkili bulunan mahkemelerin yetkilerini kaldırmaz. Dolayısıyla dava, davacının seçimine göre, hem genel ve hem de özel yetkili mahkemede açılabilir. (Bkz. HGK. 5.11.2003, 2003/13-640-627 sayılı kararı)
Somut olayda davalının ikametgâhı İstanbul‘da bulunduğundan ve sözleşme gereği İstanbul mahkemelerinin ve icra dairelerinin yetkili olacağı kabul edilmiş olduğundan İstanbul mahkemeleri yetkilidir. Bu durumda icra takibinin yapıldığı ve eldeki davanın açıldığı İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi davaya bakma yetkisine sahiptir. O halde mahkemece davanın yetkili mahkemede açıldığı gözetilerek işin esasına girilip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde yetkisizlik kararı verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
2- Bozma sebebine göre davalının temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davacılar vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesine dayalı itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, takipte davalı-borçlunun adresinin; Bahçelievler olduğu, bu nedenle yetkili icra dairesinin, davalı borçlunun adresinin bulunduğu yer icra dairesi olduğu, takibin yapıldığı Kadıköy İcra Dairelerinin yetkili olmadığı, borçlunun icra dairesine yaptığı yetki itirazının doğru olduğu, davacıların öncelikle yetkili icra dairesinden borçluya ödeme emri göndermesi ve bu şekilde takibe devam edilmesi gerektiği gerekçesiyle davacıların itirazlarının iptali talebinin reddine karar verilmiştir.
Hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiş, Özel Dairece, yukarıda belirtilen gerekçe ile bozulmuştur.
Yerel Mahkemece, önceki gerekçelerle ve ayrıca mahkemenin yetkisizliğine ilişkin karar verilmemesi ve borçluya Bakırköy İcra Dairelerinin yetki çevresinde tebligat yapılması nedeniyle Kadıköy İcra Dairelerinin yetkili olmadığına karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Mahkemenin direnmeye ilişkin kararı, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; takibin yetkili icra dairesinde yapılıp yapılmadığı, dolayısıyla itirazın iptali davasının yetkili mahkemede açılıp açılmadığı noktasında toplanmaktadır.
Yargıtay’ın kararlılık kazanmış uygulamasına göre, itirazın iptali davasını gören mahkeme, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı inceleyebilir. Mahkemenin yetkisine yönelik bir itirazın var olup olmaması, bu sonuca etkili değildir. Başka bir ifadeyle, itirazın iptali davasında, mahkemenin yetkisine itiraz edilmiş olsun veya olmasın, mahkeme öncelikle tetkik merciinin (icra hukuku mahkemesinin) yerine geçerek, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı inceleyerek, kesin olarak sonuçlandırmalıdır. (Hukuk Genel Kurulunun 28.3.2001 gün ve 2001/19-267-311 sayılı; 20.3.2002 gün ve 2002/13-241-208 sayılı; 11. H.D.nin 08.11.1999 gün ve 1999/6901-8904 sayılı; 19. H.D.nin 04.04.1997 gün ve 1996/7286-1997/3995 sayılı kararları). Bu yetki itirazının incelenmesi sonucunda mahkeme, kendisinin yetkili olup olmadığını da belirlemiş olacaktır (Saim Üstündağ, İcra Hukukunun Esasları, İstanbul 1995, 6. Bası, sayfa:101-102 Aynı doğrultuda H.G.K.20.3.2002 gün 2002/13-241-208 sayılı kararı).
Diğer yandan, usul kuralları (görev konusu, hak düşürücü süre, kesin hüküm itirazı, harç ve maddi hata) kamu düzeni ile doğrudan bağlantılı olup, taraflar yararına usulü kazanılmış hak oluşturmamaktadır. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 15.03.1972 gün ve 1968/1-277-176, 01.03.1995 gün ve 1995/7-641-117, 23.01.2002 gün ve 2001/1-1010-2002/1, 12.07.2006 gün ve 2006/4-519-527 sayılı kararları, Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü-2001 Baskı, cilt 5, sayfa 4771 vd.)
Somut olayda, mahkemece, mahkemenin yetkisizliğine ilişkin bir karar verilmemiş, borçluya Bakırköy İcra Dairelerinin yetki çevresinde tebligat yapılması nedeniyle Kadıköy İcra Dairelerinin yetkili olmadığına karar verilmiştir. Diğer bir ifade ile mahkemenin yetkisi ile ilgili bir hüküm kurulmamış, sadece icra dairesinin yetkisine dair hüküm kurulmuştur. Bu nedenle, bozma ilamında yer alan; “…sözleşme gereği İstanbul mahkemelerinin ve icra dairelerinin yetkili olacağı kabul edilmiş olduğundan İstanbul mahkemeleri yetkilidir. Bu durumda icra takibinin yapıldığı ve eldeki davanın açıldığı İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi davaya bakma yetkisine sahiptir. O halde mahkemece davanın yetkili mahkemede açıldığı gözetilerek işin esasına girilip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir…” şeklindeki ibarenin, maddi hataya dayalı olduğu anlaşılmıştır.
Ayrıca yanlar arasında imzalanan Avukatlık Ücret Sözleşmesinde, davalının ikametgâhı; .. Sok., ..Apt., ..Blok, No:...., ..(Kadıköy)-İstanbul olarak belirtilmiştir. Bozma ilamında yer alan, “davalının ikametgâhı İstanbul‘da bulunduğundan” şeklindeki ibarenin, maddi hataya dayalı olduğu anlaşılmıştır.
Hal böyle olunca, Özel Dairece maddi hataya dayalı olarak hüküm kurulması nedeniyle işin esasının incelenmesi görevi Hukuk Genel Kurulu’na değil, Özel Daireye ait olup, temyiz incelemesi yapılmak üzere dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
SONUÇ: Açıklanan gerekçeyle, maddi hata nedeniyle temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 13. HUKUK DAİRESİNE gönderilmesine 23.12.2009 gününde ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.