17. Hukuk Dairesi 2015/16259 E. , 2018/3736 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı alacaklı vekili, borçlu davalı ... hakkında takipler başlatıldığını, borçlunun alacağı karşılayacak mal varlığı bulunmadığı, alacaklılardan mal kaçırma amacı ile dava konusu 209 ada 23 parseli 02.06.2009 tarihinde davalı ..."e, ... ada ... parseli 29.06.2009 tarihinde davalı ..."a devrettiğini belirterek, bu tasarrufların iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... vekili, müvekkilinin taşınmazları ekonomik sıkıntıları nedeni ile sattığını, diğer davalılar ile akrabalık bağı olmadığını, haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Davalı ..., taşınmazı 45.000,00 TL"ye aldığını ancak tapu masrafını az ödemek için tapuda değerini düşük gösterdiğini belirtmiştir.
Davalı ..., taşınmazın 1/2 hissesini borçludan 1/2 hissesini borçlunun eşinden satın aldığını, tapu masrafını az ödemek için tapuda değerini düşük gösterdiğini, haksız açılan davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, dava konusu taşınmazların tapudaki satış bedelleri ile gerçek değerleri arasında önemli fark olmadığı, davacı alacaklının mal kaçırma amacını ispatlar nitelikte delil sunmadığından bahisle, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, İİK.277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillere hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre davacı vekilinin aşağıda yazılı bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-İcra ve İflas Kanunu"nun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nisbi nitelikte yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.
Borçlunun aciz ya da iflasından önce yaptığı iptale tabi tasarrufları, üç grup altında ve İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde düzenlenmiştir. Ancak, bu maddelerde iptal edilebilecek bütün tasarruflar, sınırlı olarak sayılmış değildir. Kanun, iptale tabi bazı tasarruflar için genel bir tanımlama yaparak hangi tasarrufların iptale tabi olduğu hususunun tayinini hakimin takdirine bırakmıştır (İİK.md.281). Bu yasal nedenle de, davacı tarafından İİK.nun 278, 279 ve 280.maddelerden birine dayanılmış olsa dahi, mahkeme bununla bağlı olmayıp, diğer maddelerden birine göre iptal kararı verebilir (Y.H.G.K.25.11.1987 Tarih, 1987/15-380 Esas ve 1987/872 Karar sayılı ilamı). Genelde denilebilir ki, borçlunun iptal edilebilecek tasarrufları, alacaklılarından mal kaçırılmasına yönelik olarak yapılan ivazsız veya aciz halinde yapılan tasarruflar ile alacaklılarına zarar verme kastıyla yapılan tasarruflardır.
Somut olayda, dava konularından 209 ada 23 parsel borçlu tarafından 02.06.2009 tarihinde davalı ..."e satılmıştır. Taşınmaz üzerindeki ipotek miktarı dikkate alındığında mahkemenin taşınmazın satış bedeli ile gerçek değeri arasında fark olmadığı yönündeki tesbit yerindedir. Ancak davalı borçlu ve üçüncü kişi aynı yer nüfusuna kayıtlı ve aynı mahallede oturmakta olup, taşınmazın 02.06.2009 tarihindeki satışına rağmen 08.02.2013 tarihli keşif sırasında dahi taşınmazda oturmaya devam ettiği sabittir. Bu
husus borçlunun taşınmazda 5 yıl süre ile bedelsiz oturacağının satışta kararlaştırıldığı şeklinde açıklanmaya çalışılmış ise de bu iddia ve olgunun yaşam deneyimlerine aykırı olup olmadığı, İİK"nun 280.maddesi gereğince davalı ..."in borçlunun mali durumu ve alacaklılarını ızrar kastını bilip bilmediği değerlendirilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 03/04/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.