11. Ceza Dairesi 2017/14412 E. , 2021/1331 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik, dolandırıcılık, güveni kötüye kullanma, iftira
HÜKÜM : Mahkumiyet
A) Resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik sanığın temyiz talebinin incelenmesinde:
5237 sayılı TCK’nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte infaz aşamasında yeniden değerlendirilmesi mümkün görülmüştür.
Yapılan yargılamaya, toplanıp gerekçeli kararda gösterilerek tartışılan delillere, Mahkemenin oluşa uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre, sanığın yerinde görülmeyen diğer temyiz nedenlerinin reddine, ancak;
Sanık hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan TCK’nin 204/1. maddesi ile belirlenen temel cezanın yarı oranında artırılması sırasında uygulanan kanun maddesinin gösterilmemesi,
Yasaya aykırı, sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı Kanun’un 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; hüküm fıkrasının “B-2” sırasındaki 7. paragrafa “... cezasının yarısı oranında artırımı ile...” ibaresinden önce gelmek üzere “TCK’nin 204/3. maddesi gereğince” ibaresinin eklenmesi suretiyle diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
B) Dolandırıcılık, güveni kötüye kullanma ve iftira suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik sanığın temyiz nedenlerinin incelenmesinde:
1- Sanığın, üzerinde kendi fotoğrafı bulunan ... adına düzenlenmiş sahte nüfus cüzdanı ve sürücü belgesinin fotokopilerini kullanarak katılan ...’e ait ...plaka sayılı aracı, şikayetçi ...’a ait “Bovis Rent A Car” isimli iş yerinden bir haftalığına kiralayarak teslim aldıktan sonra ... adına düzenlenmiş sahte vekaletname ile katılan ...’a sattığı iddia ve kabul olunan olayda; ...plaka sayılı aracın, kamu kurumu olan nüfus müdürlüğü ve trafik tescil müdürlüğünün maddi varlıkları olan nüfus cüzdanı ve sürücü belgesinin araç olarak kullanılması suretiyle kiralandığı, sanığın başlangıçtan itibaren kastının dolandırıcılık suçuna yönelik olduğu, şikayetçi ...’dan kiralanan aracın katılan ...’a satılması fiilerinin iki ayrı mağdurunun bulunduğunun anlaşılması karşısında; sanığın katılan ... ve şikayetçi ...’a yönelik fiilinin TCK"nin 158/1-d maddesi kapsamında nitelikli dolandırıcılık suçunu, katılan ...’a yönelik fiilinin ise TCK’nin 157/1. maddesi kapsamında dolandırıcılık suçunu oluşturacağı gözetilmeden, sanığın katılan ... ve şikayetçi ...’a yönelik tek olan fiili ikiye bölünerek, katılanlar ... ve ...’a yönelik fillerinin birbirinden ayrı ve bağımsız suçları oluşturmasına rağmen tek suç olarak kabul edilerek ve suçların niteliğinde de hataya düşülerek, sanığın katılanlar ... ve ...’a yönelik fiileri nedeniyle TCK’nin 157/1. maddesinde düzenlenen dolandırıcılık, şikayetçi ...’a yönelik fiili nedeniyle TCK’nin 155/1. maddesinde düzenlenen güveni kötüye kullanma suçlarından mahkumiyet hükümleri kurulması,
2- TCK"nın 268. maddesinde tanımlanan başkasına ait kimlik bilgilerinin kullanılması suçunun oluşması için, failin işlediği suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla, başkasına ait kimlik bilgilerini kullanması; TCK"nin 267/1. maddesinde tanımlanan “iftira” suçunun oluşması için ise, yetkili makamlara ihbar veya şikayette bulunmak suretiyle işlemediğini bildiği hâlde hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat etmesi gerekir. Somut olayda, sanığın, başkasının kimliğini veya kimlik bilgilerini adli veya idari bir makam önünde kullanmadığı, başkasının kimliğini veya kimlik bilgilerini kullanması fiilinin dolandırıcılık suçunun hile unsuru olarak kullanıldığı, başkasının kimliğini ya da kimlik bilgilerini kullanarak kendisini suçsuz, kimliğini ya da kimlik bilgilerini kullandığı gerçek kişiyi ise işlemediği bir suçun faili olarak göstermediği, buna göre, başkasına ait kimlik bilgilerinin kullanılması ve iftira suçlarının unsularının oluşmadığı gözetilmeden, sanığın beraati yerine isabetsiz gerekçe ile mahkumiyetine karar verilmesi,
3- Kabule göre de;
a) 24.10.2019 tarih ve 30928 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 7188 sayılı Kanun’un 26. maddesi ile 5271 sayılı CMK"nin 253. maddesinin üçüncü fıkrasına “birlikte” ibaresinden sonra gelmek üzere “aynı mağdura karşı” ibaresi eklenmiş olup, anılan yasa maddesinde yapılan değişiklikle uzlaştırma kapsamına giren bir suçun, bu kapsama girmeyen bir başka suçla birlikte aynı mağdura karşı işlenmiş olması hâlinde uzlaşma hükümlerinin uygulanamayacağı nazara alındığında; sanığın üzerine atılı resmi belgede sahtecilik suçunun mağdurunun Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 22.04.2014 tarihli, 2013/11-397 Esas ve 2014/202 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere kamu olduğu, güveni kötüye kullanma suçunun mağdurunun ..., dolandırıcılık suçunun mağdurunun ... olduğu, dolayısıyla sanığa isnat edilen resmi belgede sahtecilik suçu ile güveni kötüye kullanma ve dolandırıcılık suçlarının mağdurlarının farklı olduğu anlaşılmakla, sanığa yüklenen ve 5237 sayılı TCK’nin 155/1. ve 157/1. maddelerinde düzenlenen güveni kötüye kullanma ve dolandırıcılık suçları nedeniyle, 24.10.2019 tarih ve 30928 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 7188 sayılı Kanun’un 26. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK"nin 253. ve 254. maddeleri gereğince uzlaştırma işlemleri yapılmasından sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi zorunluluğu,
b) 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin 5320 sayılı Kanun‟un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 11.02.2021 tarihinde Üye ..."ın sahtecilik suçu ile birlikte aynı kişilere karşı işlenen dolandırıcılık ve güveni kötüye kullanma suçlarından uzlaştırmaya gidilemeyeceği yönündeki değişik gerekçesi ile oyçokluğuyla sair yönlerden oy birliği ile karar verildi.
Başkan Üye Üye (M.) Üye Üye
... ... ... ... ...
KARŞI OY
Dairemizin 2017/14724 esas, 2020/1903 karar sayılı 27.02.2020 tarihli, 2017/14699 Esas, 2020/755 Karar sayılı 03.02.2020 tarihli, 2017/16549 Esas, 2020/1332 Karar sayılı 13.02.2020 tarihli kararlarına ilişkin "uzlaştırma kapsamında olan suç ile uzlaştırma kapsamında olmayan sahtecilik suçunun birlikte aynı gerçek kişiye karşı işlenmesi halinde uzlaşma hükümlerinin uygulanamayacağına" dair karşı oylarımızda ayrıntılı olarak açıkladığımız üzere;
CMK"nin 253. maddesinin 3. Fıkrasının son cümlesi ile uzlaşma kapsamına giren bir suçun uzlaşma kapsamına girmeyen bir başka suç ile birlikte farklı mağdura (gerçek kişi) karşı işlenmiş olması halinde uzlaşma hükümlerinin uygulanacağı düzenlenmiştir.
Sanık ..."nın sahte belgeler ile katılan ... den araç kiraladığı ve bu aracı iade etmeyerek sahte belgeler ile katılan ..."a sattığı iddia ve kabul edilen somut olayda ise ... ye yöneltilen güveni kötüye kullanma (mahkemenin kabulüne göre) suçunun uzlaştırma kapsamına girmeyen sahtecilik suçu ile birlikte aynı kişiye karşı işlenmiş olması ve yine ..." a yöneltilen basit dolandırıcılık suçunun da uzlaştırma kapsamına girmeyen sahtecilik suçu ile birlikte aynı kişiye karşı işlenmiş olması nedeni ile güveni kötüye kullanma ve dolandırıcılık suçları yönünden uzlaşma hükümleri uygulanamayacağından;
Sayın çoğunluğun güveni kötüye kullanma ve basit dolandırıcılık suçları yönünden uzlaşma hükümlerinin uygulanması gerektiğine ilişkin bozma düşüncesine katılmıyorum. 11.02.2021
...