Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :
1) İşin niteliği bakımından temyiz tetkikatının duruşmalı olarak yapılmasına HUMK’nun 438. ve İİK’ nun 366. maddeleri hükümleri müsait bulunmadığından bu yoldaki isteğin reddi oybirliğiyle kararlaştırıldıktan sonra işin esası incelendi;
2) İİK.nun 134/2. maddesi hükmü gereği ihalenin feshini ilgililer ihale tarihinden itibaren 7 gün içinde isteyebilirler. İlgililerin ihale yapıldığı ana kadar cereyan eden muamelelerdeki yolsuzluklara en geç, ihale günü ıttıla peyda ettiği kabul edilir. Öte yandan, anılan maddenin 6.fıkrası hükmüne göre satış ilanı tebliğ edilmemiş veya satılan malın esaslı vasıflarındaki hataya veya ihalede fesada bilahare vakıf olunmuşsa şikayet süresi ıttıla tarihinden başlar. Şu kadarki, bu müddet ihaleden itibaren bir seneyi geçemez.
Somut olayda, borçlu hakkında Ankara 22.İcra Müdürlüğünün 2008/1139 esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığı, anılan icra müdürlüğünce Kayseri 1.İcra Müdürlüğüne yazılan 23.09.2009 tarihli talimatla, ipotekli taşınmazın satılmasının ve borçlu M.D.Ö "ye satış ilanının “..... Mahallesi, ..... Caddesi ..... Apartmanı No:.... Kayseri” adresine 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine göre tebliğinin istendiği ve ayrıca borçlu adresi olarak “..... Caddesi No:... Kayseri” adresinin talimatta belirtildiği, Kayseri 1.İcra Müdürlüğünün 2008/226 talimat sayılı dosyasından düzenlenen satış ilanının da, asıl icra dairesinin talimatı doğrultusunda “..... Mahallesi, ...... Caddesi ..... Apartmanı No:.... Kayseri” adresinde borçluya doğrudan Tebligat Kanununun 35.maddesine göre tebliğ edildiği, “...... Caddesi No:...Kayseri” adresine gönderilen tebligatın ise bila tebliğ iade edildiği anlaşılmaktadır.
Ankara 22.İcra Müdürlüğünün 2008/1139 esas sayılı dosyasında örnek 6 numaralı icra emrinin, borçlunun takip dayanağı ipotek akit tablosunda bulunan “..... Caddesi No:.... Kayseri” adresine gönderildiği, bila tebliğ dönmesi üzerine tapu sicil müdürlüğünden borçlunun adresinin sorulduğu, Kocasinan Tapu Sicil Müdürlüğünün 17.07.2008 tarihli cevabı ile borçlu adresinin “.... Mahallesi, ..... Caddesi ..... Apartmanı No:.... Kayseri” olarak bildirildiği, bu adrese çıkarılan icra emri tebliğ evrakının bila tebliğ dönmesi üzerine de aynı adrese 7201 Sayılı Tebligat Kanunun 35.maddesi uyarınca tebliğ işleminin yapıldığı görülmüştür. Öte yandan, icra müdürlüğünce sorulması üzerine tapu sicil müdürlüğün 27.05.2009 tarihli cevabında borçlunun adresini “Hastane Caddesi No:84 Kayseri” olarak bildirdiği belirlenmiştir..
Satış ilanının tebliğ tarihi itibari ile yürürlükte olan ve olayda uygulanması gereken 7201 Sayılı Tebligat Kanununun “Bilinen Adreste Tebligat” başlığını taşıyan 10.maddesinde; “Tebligat tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. Şu kadar ki; kendisine tebliğ yapılacak şahsın müracaatı veya kabulü şartiyle her yerde tebligat yapılması caizdir.” düzenlemesi yer almaktadır.
Tebligat Tüzüğünün 13.maddesinin 1.fıkrasında; “Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa kendi müracaatı, diğer alakalıların bildirmesi, mevcut vesaik tahkikat veya sair suretlerle bilinen en son adresinde yapılır.”
Yukarıdaki maddeler hükmü gereğince, tebliğ yapılmak istenen kişinin bilinen en son adresine tebligatın çıkartılması gerektiği anlaşılmaktadır. İcra takip dosyasında, borçlunun bilinen en son adresi tapu sicil müdürlüğünün 27.05.2009 tarihli yazısı ile bildirilen “Hastane Caddesi No:84 Kayseri” adresidir.
O halde borçluya 7201 Sayılı Tebligat Kanununun 35.maddesi uyarınca satış ilanı tebliğ edilen adres borçlunun bilinen son adresi olmadığından, satış ilanı tebliğ işlemi usulsüzdür. (Hukuk Genel Kurulu"nun 04.11.2009 tarih ve 2009/12-408 esas, 2009/486 karar sayılı kararı)
7201 Sayılı Tebligat Kanununun 32.maddesi gereğince, tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğ işleminden haberdar olmuş ise geçerli sayılır. Muhatabın beyan ettiği öğrenme tarihi tebliğ tarihi olarak kabul edilir.
Hukuk Genel Kurulunun 12.02.1969 tarih ve 1967/172-107 sayılı kararında da benimsendiği üzere öğrenme tarihinin aksi tanık beyanıyla ispat edilemez.
Satış ilanı tebliğ edilmeyen şikayetçinin dava açma süresi belirlenirken, ihaleden haberdar olma durumu, tanık dinleme yolu ile saptanamaz. (HGK.nun 25.3.1998 tarih ve 1998/12-233 248 K.)
Öte yandan, İİK. nun 127. maddesi gereğince taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneği borçluya tebliğ edilmelidir. Bu işlemin yapılmamış veya usulsüz yapılmış olması başlı başına ihalenin feshini gerektirir.
Bu durumda, borçlunun öğrenme tarihi olarak bildirdiği 05.03.2010 tarihi itibari ile 12.03.2010 tarihinde yaptığı ihalenin feshi istemi 7 günlük yasal sürede olup, mahkemece şikayetin kabulü ile ihalenin feshine karar verilmesi yerine yazılı gerekçe ile istemin süre aşımı nedeniyle reddi isabetsizdir.
SONUÇ : Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K.’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 24.02.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.