Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/24969
Karar No: 2015/6740

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2014/24969 Esas 2015/6740 Karar Sayılı İlamı

21. Hukuk Dairesi         2014/24969 E.  ,  2015/6740 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

    Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
    Hükmün davalılar vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

    K A R A R

    Dava, davacının davalı işyeri nezdinde 01/07/2008-24/08/2010 tarihleri arasında geçen hizmetinin tespiti istemine ilişkindir.
    Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Uyuşmazlık, hizmet tespitinin talep edildiği dönem içerisinde davalı işyerinin 5510 sayılı Yasa kapsamında olup olmadığını ve 16/08/1992 doğum tarihli olan davacının hizmet tespitini talep ettiği süreler içerisinde davalı işyerinde çırak olarak çalışıp çalışmadığını belirlemek noktasında toplanmaktadır.
    Öncelikle belirtilmelidir ki, 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı ... Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun Geçici 7. maddesinde yer alan “Bu Kanunun yürürlük tarihine kadar 17/07/1964 tarihli ve 506 sayılı, 02/09/1971 tarihli ve 1479 sayılı, 17/10/1983 tarihli ve 2925 sayılı, bu Kanunla mülga 17/10/1983 tarihli ve 2926 sayılı, 08/06/1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanunlar ile 17/07/1964 tarihli ve 506 sayılı Kanunun geçici 20"nci maddesine göre sandıklara tabi sigortalılık başlangıçları ile hizmet süreleri, fiilî hizmet süresi zammı, itibarî hizmet süreleri, borçlandırılan ve ihya edilen süreler ve sigortalılık süreleri tabi oldukları kanun hükümlerine göre değerlendirilir.” hükmü uyarınca, davanın yasal dayanağı mülga 506 sayılı ... Sigortalar Kanunu’nun 3, 79 ve 108. maddeleridir.
    506 sayılı Kanun’un 2"nci maddesine göre sigortalılık niteliği, hizmet akdinin kurulması ve 6"ncı madde gereğince çalışmaya başlanması ile edinilir. Aynı Kanun’un “Sigortalı Sayılmayanlar” başlıklı 3/II-B maddesinde; “Özel kanunda tarifi ve nitelikleri belirtilen çıraklar hakkında, çıraklık devresi sayılan süre içinde analık, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları ile bu Kanunun 35"inci maddesi hükümleri uygulanmaz.” hükmü öngörülmüştür.
    Atıf yapılan ve dava konusu dönemde yürürlükte bulunan özel kanun olan 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanunu"nun 3. maddesi, çırağı; “çıraklık sözleşmesi esaslarına göre bir meslek alanında mesleğin gerektirdiği bilgi, beceri ve iş alışkanlıklarını iş içerisinde geliştirilen kişi” olarak tanımlanmıştır.
    Anılan Kanun"un “Çıraklık Şartları” başlıklı 10"uncu maddesine göre çırak olabilmek için,
    a)14 yaşını doldurmuş, 19 yaşından gün almamış olmak. (Bu bentte yer alan "onüç yaşını" ibaresi, 16/8/1997 tarih ve 4306 sayılı Kanunun 6 ncı maddesiyle "ondört yaşını" olarak değiştirilmiştir.)
    b)En az ilköğretim okulu mezunu olmak.
    c)Bünyesi ve sağlık durumu gireceği mesleğin gerektirdiği işleri yapmaya uygun olmak gerekmektedir.
    Ancak, 19 yaşından gün almış olanlardan daha önce çıraklık eğitiminden geçmemiş olanlar, yaşlarına ve eğitim seviyelerine uygun olarak düzenlenecek mesleki eğitim programlarına göre çıraklık eğitimine alınabilir. Kanun"un 13"ncü maddesi hükmüne göre ise; “Bu Kanunun uygulandığı yer ve meslek dallarında 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun çıraklık sözleşmesine dair hükümleri ile 18 yaşını doldurduktan sonra sözleşmesi devam eden çıraklar hakkında 1475 sayılı İş Kanunu"nun, İşçi Sağlığı ve Güvenliği başlıklı beşinci bölümünde yer alan hükümleri dışındaki hükümler uygulanmaz.”
    Bu hükümler çerçevesinde taraflar arasındaki ilişkinin niteliği belirlenirken, başka bir ifade ile, davacının uyuşmazlığa konu dönemde çırak olup olmadığına karar verilirken, çalışma ilişkisine bakılmalıdır.
    Gerçekten de çıraklık sözleşmesinde, akdi ilişkinin üstün niteliği çalışma olgusu değil, sigortalıya bir meslek ve sanatın öğretilmesidir. Ancak çırak, işyerinde üretimle ilgili çalışmalara bilfiil katılıyor, meslek ve sanat eğitimi arka planda tutuluyorsa, bu durumda çıraklık ilişkisinden söz edilemeyecektir.
    Sözü edilen öğrencilerin sigortalı sayılmamaları, “tatbiki mahiyetteki yapım ve üretim işleri” nin gördükleri öğrenimin doğal bir gereği olmasından ötürüdür. Bir başka anlatımla, bu işler -... anlamında sigortalı işçilerin gördükleri iş görünümünde bulunsalar bile- belirgin olarak öğrenim çevresine girmektedir. Bu bakımdan, bu gibi durumlarda, esasen bir hizmet akdinin varlığından söz edilemeyeceği için sigortalılık niteliği edinme hali de söz konusu değildir (..., ... Sigortalar Kanunu Şerhi; ..., 1977 Baskı, s;130).
    Öte yandan, 3308 sayılı Kanun"un 13. maddesinde, işyeri sahibinin çırağı çalıştırmaya başlamadan önce bunların velisi veya vasisi veya reşit ise kendisi ile yazılı çıraklık sözleşmesi yapma zorunluluğundan bahsedilmekte ise de, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 11.06.2003 gün ve 2003/21-412 E. 2003/405 K. sayılı kararında da belirtildiği üzere, yazılı çıraklık sözleşmesinin bulunmaması çıraklık ilişkisinin oluşumu bakımından geçerlilik koşulu sayılmamaktadır. Yazılı sözleşme bulunmadığı durumlarda da işyeri çalışma düzeni çalıştırılan kişinin yaşı, aldığı ücret, mesleği öğrenme gibi unsurlar dikkate alınarak sonuca gidilmelidir.
    Görüldüğü üzere, davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Kanun"un 3/II-B bendine göre; özel kanunda nitelikleri belirtilen çıraklar, çıraklık devresi sayılan süre içerisinde malullük yaşlılık, ölüm sigortaları hükümlerine tabi olamazlar ve bu hükmün sonucu belirtilen sürelerin sözü edilen Kanun"un 108. maddesinde belirtilen sigortalılık başlangıcı olarak kabul edilemez. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 02.07.2003 gün ve 2003/21-464 E. 2003/444 K. sayılı kararı)
    Dosyadaki kayıt ve belgelerden; 16/08/1992 doğumlu davacı adına 1032645 sicil numaralı davalı işyerince düzenlenmiş olan 24.08.2010 ve 04.01.2011 tarihli işe giriş bildirgelerinin Kurum kayıtlarına intikal ettiği, 24.08.2010 -05.09.2011 tarihleri arasında geçen toplam 368 çalışma gün sayısının davalı işyerince davacı adına Kurum"a bildirilmiş olduğu, davacının Kurum"a bildirilen bu hizmet sürelerinden önce davalı işyerinde geçen hizmet sürelerinin tespiti için işbu davayı açmış olduğu, 24/08/2010 tarihli belirsiz süreli iş sözleşmesinin taraflar arasında akdolunduğu, 2010/8. ay ve sonrası dönem ve ücret bordrolarının getirtilmiş olduğu, işyeri tescil dosyasının getirtilmediği, alınan bilirkişi raporunun dosyaya sunulmuş olduğu, duruşmalarda davacı tanıklarının dinlenmiş olduğu anlaşılmaktadır.
    Somut olayda, davacının davalı işyerinde geçen hizmetinin mahiyetini belirlemeksizin; davacı ile davalı işyeri sahibi arasında çıraklık sözleşmesinin olup olmadığının, davacının çalışmasının üretime yönelik mi yoksa bir mesleğin öğrenilmesine yönelik mi olduğunun aydınlatılmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olmuştur. Öte yandan hizmet tespitinin talep edildiği ihtilaf konusu dönem içerisinde davalı işyerinin 5510 sayılı Kanun kapsamında olup olmadığı ya da kapsama alınabilecek nitelikte faal olup olmadığı hususunun hiç bir tereddüte yer vermeyecek şekilde aydınlatılmaksızın sonuca gidilmesi de hatalı olmuştur.
    Hizmet akdinin oluşabilmesi için işyerinin varlığı öncelikli koşul olduğundan yapılacak iş; davalı işyerinin Kanun kapsamında bulunduğu tarihi tespit etmek, ihtilaf konusu dönem içerisinde davalı işyerinin Kanun kapsamında bulunmaması halinde, faal ve kapsama alınabilecek nitelikte olup olmadığını davalı işyerine ait ticaret sicili kaydı, vergi kaydı, elektrik, su faturaları ile araştırmak, Belediye, zabıta aracılığıyla davalı işyerinin hangi tarihlerde faal olduğunu belirlemek, buna göre var ise ihtilaf konusu dönem bordrolarını getirtmek, davacı ile davalı işveren arasında çıraklık sözleşmesi bulunup bulunmadığını belirlemek, eğer çıraklık sözleşmesi yapılmış ise çıraklık sözleşmesini getirtmek, davacının 31/07/2008 tarihinde başlayan çalışmasında üstün tutulan yönün sigortalıya bir meslek ve sanatın öğretilmesi olup olmadığını ya da davacının işyerinde üretimle ilgili çalışmalara bilfiil katılıp katılmadığını ve meslek ve sanat eğitiminin arka planda tutulup tutulmadığını araştırmaya yönelik olarak davacının çalışması hakkında bilgi verebilecek nitelikteki bordrolarda adı geçen işyeri çalışanlarını tanık olarak tesbit ederek bu kişilerin yöntemince beyanlarını almak, gerektiğinde zabıta marifetiyle tespit edilecek işyerine o tarihte komşu olan diğer işyerlerinin işverenleriyle, bu işyerlerinde bildirge tarihinde çalıştığı tespit edilen kayıtlı işverenler ile komşu işyeri çalışanlarının; aynı konuda tanıklıklarına başvurmak ve tüm delilleri birlikte değerlendirmek suretiyle sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
    Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma neticesi yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde, davalı taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan ... San Mermer Otomotiv İnş. San Tic Ltd Şti."ne iadesine, 30/03/2015 gününde oybirliği ile karar verildi




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi