Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/10998
Karar No: 2015/6766
Karar Tarihi: 31.03.2015

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2014/10998 Esas 2015/6766 Karar Sayılı İlamı

21. Hukuk Dairesi         2014/10998 E.  ,  2015/6766 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi

    Davacı, davalılardan işverenlere ait işyerinde geçen ve Kuruma bildirilmeyen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
    Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

    K A R A R

    Davacı 16.08.1993 - 16.06.2005 tarihleri arasında davalı işverenlere ait tarımsal sulama motorunun kullanımı, bakımı ve suyun dağıtımı işinde geçen ve Kuruma bildirilmeyen sigortalı çalışmalarının tespitini istemiştir.
    Mahkemece, davaya konu motopompun şebekeye bağlanması işleminin Temmuz 1995 tarihinde ikmal edildiği, 11.07.1995 tarihinde elektriğin bağlandığı, aboneliğin davalılardan...adına olduğu, davalı ... ... ile diğer davalılar arasında motopompun birlikte kullanılması hususunda yazılı bir anlaşma olmadığı gibi davalıların bu sudan sulama yaptıklarına ilişkin bir delil de sunulmadığı, bir kısım davalıların suyu kullanmadıklarını beyan ettikleri, davacının yaptığını iddia ettiği işin, sulama yapılan motopompun çalıştırma ve bakım işine ilişkin olup işin niteliği ve tanık beyanları birlikte değerlendirildiğinde sürekli olarak çalışmayı gerektiren bir iş olmayıp sadece yaz aylarında sulama zamanlarında ve motopompun çalışması gereken saatlerde yapılması gereken bir iş olduğu, ayrıca davacının da aynı sudan sulama yaptığı ve kendi şahsına ait olarak da bu motopompu kullandığının iddia edildiği, davacının yaptığını iddia ettiği işin niteliği, işin devamlılık arz etmemesi ve tanık beyanları ile aynı sudan davacının da yararlanması
    nedeniyle motopompun kullanımı ve bakımı işinde aynı zamanda işveren sıfatına da sahip bulunması birlikte değerlendirildiğinde, tanık anlatımlarının davacının davalılar yanında 12 yıl sürekli ve kesintisiz olarak hizmet akdi ile çalıştığının kabulü için yeterli olmadığı, davacı ile davalılar arasında bağımlılık ve diğer unsurları içerecek şekilde bir hizmet akdinin bulunmadığı, davalılar arasında, sözkonusu motopomp kullanılarak sulama yapılması hususunda üyelik sözleşmesi yapıldığına ve bu şekilde bir sulama birliği kurulduğuna ilişkin delil bulunmadığı bu nedenle davalıların işveren sıfatlarının da sübuta ermediği, davacının davalılar yanında sigortalı niteliğini kazandıracak çalışma tarihlerinde yürürlükte olan 506 sayılı yasanın ve 1475-4857 sayılı iş yasalarının aradığı anlamda çalışmalarının bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise de bu sonuca eksik araştırma ve inceleme ile gidilmiştir.
    Uyuşmazlık, davacı ile davalılar arasındaki ilişkinin hizmet akti olup olmadığı hizmet akdi ise somut olayda fiili çalışma olgusunun yöntemince kanıtlanmış olup olmadığı, mahkemece bu yönde yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
    Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
    Olayda sağlıklı bir sonuca ulaşılabilmesi için sigortalılık niteliğini edinmenin koşulları üzerinde durulmalıdır. Bir kimsenin sigortalı sayılabilmesi için aradaki iş ilişkisi kural olarak hizmet akdine dayanmalı, hizmet akdinin çalıştırana yüklendiği edim işverene ait işyerinde görülmeli, çalıştırılan 506 sayılı Yasa"nın 3. maddesinde belirtilen sigortalı sayılmayan kişilerden olmamalıdır.
    Uyuşmazlığın çözümü için davacı ile davalı arasındaki ilişkinin hizmet akdine dayanıp dayanmadığının tartışılması gerekmektedir. Baskın olan bilimsel ve yargısal görüşlere göre "zaman" ve "bağımlılık" unsurları hizmet akdinin ayırıcı ve belirleyici özellikleridir. Çalışan kişi Borçlar Kanunu"nun 313. maddesinde öngörülen çerçeve içinde "zaman" ve "bağımlılık" unsurlarını gerçekleştirecek biçimde çalışmaktaysa aradaki çalışma ilişkisi hizmet akdine dayanıyor demektir. Bilindiği gibi zaman unsuru çalışanın iş gücünü belirli ya da belirli olmayan bir süre içinde işverenin buyruğunda bulundurmasını kapsar. Hiç kuşkusuz çalışan bu süre içinde işveren veya vekilinin buyruğu ve gözetimi altında (bağımlı olarak) edimini yerine getirecektir.
    Burada sözkonusu olan bağımlılık ise her an ve durumda çalışanı denetleme ve buyruğuna göre edimini yaptırma olanağını işverene tanıyan, çalışanın edimi ile ilgili buyruklar dışında çalışma olanağı, bulamayacağı nitelikte bir bağımlılıktır.
    Öte yandan davanın yasal dayanağını oluşturan; 506 sayılı ... Sigortalar Yasa’sının 2 ve 6. maddelerinde açıkça belirlendiği üzere, sigortalılığın oluşumu yönünden çalışma olgusunun varlığı zorunludur. Eylemli veya gerçek biçimde çalışmanın varlığı saptanmadıkça, hizmet akdine dayanılarak dahi sigortalılıktan söz edilemez. Fiili veya gerçek çalışmayı ortaya koyacak belgeler, işe giriş bildirgesiyle birlikte 506 sayılı Yasa’nın 79. maddesinde belirtilen sigortalının gün sayısını, kazanç durumunu, çalışma tarihleriyle birlikte ortaya koyan aylık sigorta gün bilgileri ile ... Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 17. maddesinde belirtilen 4 aylık prim bordroları gibi Kuruma verilmesi zorunlu belgelerdir. 506 sayılı Yasa"nın 79/10. maddesinde bu tür hizmet tespit davalarının kanıtlanması yönünden
    özel bir yöntem öngörülmemiştir. Kimi ayrık durumlar dışında resmi belge veya yazılı delillerin bulunması sigortalı sayılması gereken sürelerin saptanmasında güçlü delil olmaları itibariyle sonuca etkili olurlar. Ne var ki bu tür kanıtların bulunmaması salt, bu nedene dayalı istemin reddine neden olmaz. Somut bilgilere dayanması koşuluyla, bordro tanıkları veya iş ilişkisini bilen veya bilmesi gereken komşu işyerleri kayıtlı çalışanları gibi kişilerin bilgileri ve bunları destekleyen kim diğer kanıtlarla dahi sonuca gitmek mümkündür. Kamu düzenine dayalı bu tür davalarda hâkim, görevi gereği doğrudan soruşturmayı genişleterek sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemelidir. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578, 10.11.2004 gün 2004/21-538 ve 1.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
    Somut olayda; davacının sulama motorunun kullanımı, bakımı ve suyun dağıtımı işlerini yaptığı Mahkemenin kabulündedir. Davacının da sudan ve sulama motorundan istifade etmesi tespite engel değildir. Davacının çalıştığını iddia ettiği arazilerin büyüklüğünün, birbirine ve suya olan uzaklığının, davacının çalışmasının neleri kapsadığı ve bu çalışmaların hangi zamanlarda yapıldığı hususunun araştırılmadığı, resen tanık araştırılarak beyanlarının alınmadığı görülmüştür.
    Yapılacak iş; mahallinde keşif yapılarak davacının sulandığını iddia ettiği arazilerin ve bu arazilerin su ile su motoruna olan uzaklığının tespit edilmesi, bu arazilerin toprak yapısı, üzerindeki bitki örtüsü ve dava konusu dönemde yapılan tarımın niteliğine göre sulanmasının gerekip gerekmediği, gerekiyorsa dava konusu dönemde sulamasının ne şekilde yapıldığı konusunda uzman bilirkişilerden rapor alınması, sulama yapılıyor ise bu işin mevsimlik olup olmadığının ve mevsimin ne zaman başlayıp ve ne zaman bittiğinin araştırılması, kolluk ve muhtarlık marifetiyle davacının çalışmalarını bilebilecek nitelikteki kimseler araştırılıp tespit edilerek davacının çalışmasının niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarının alınması, hizmet akdinin unsurlarının oluşup oluşmadığının, hizmet akdinin unsurları oluşuyor ise davacının günlük çalışma süresinin belirlenmesi ve sonucuna göre karar verilmesinden ibarettir.
    Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmadan eksik araştırmaya dayalı yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde, davacı avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 31/03/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.








    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi