
Esas No: 2008/13-297
Karar No: 2008/292
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2008/13-297 Esas 2008/292 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Şanlıurfa 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 27.11.2007
NUMARASI : 2007/905 E-2007/972 K.
Taraflar arasındaki “işlemin iptali ve muarazanın giderilmesi” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Şanlıurfa Asliye 1.Hukuk Mahkemesince davanın hukuki yarar yokluğundan reddine dair verilen 14.12.2006 gün ve 2005/353- 2006/711 sayılı kararın incelenmesi Davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 13.Hukuk Dairesinin 26.06.2007 gün ve 2007/5855-9036 sayılı ilamı ile; (“...Davacı, eczacı olduğunu, davalı kurum ile aralarındaki sözleşmenin, protokolün 1.maddesinin “m” bendi gereğince 7 yıl süre ile feshedildiğinin bildirildiğini, feshin haksız olduğunu ileri sürerek, feshe ilişkin işlemin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davacının Sağlık İl Müdürlüğüne verdiği dilekçe ile sözleşmesi fesih edilen Emek eczanesini 5.7.2005 tarihinde kapattığını, yeni eczane açma ve eczacılar odasına yeniden üye olma talebinin ise ret edildiğini, kapattığı eczane ile kurum arasında yapılan sözleşmenin fesih işleminin iptalini isteyemeyeceğini, bu nedenle dava açmakta hukuki yararı bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında Bağ-Kur ve Türk Eczacılar Birliğinin imzaladığı protokol hükümlerine uygun olarak sözleşme ilişkisi kurulduğu uyuşmazlık konusu değildir. Davalı kurum, davacının fatura ettiği reçetelerde ilaç firmasına ait olmayan sahte kupürler mevcut olması nedeniyle sözleşmeyi fesih etmiş, davacı fesih işleminin geçersizliğini istemiştir. Taraflar arasındaki sözleşme iltihaki mahiyette bir sözleşmedir. Davalı kurum fesih işlemi ile kendisi ve diğer kamu kuruluşlarını da etkiler şekilde davacı ile muaraza yaratmıştır. Davacının, sözleşmesi fesih edilen eczaneyi kapatmış olması ileride başka ad ile eczane açmayacağı anlamına gelmez. Bu durumda mevcut fesih davacının ileride açmak isteyeceği eczanenin sözleşme yapmasını da etkileyecektir. Davacı tarafından açılan dava mahiyeti itibariyle muarazanın meni niteliğindedir. Bu nedenle dava açmakta davacının hukuki yararı vardır. Dairemizin istikrarlı uygulaması da bu yöndedir. Mahkemece, işin esasına girilerek ortaya çıkacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, yanlış değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir...”) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
S O N U Ç : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine 02.04.2008 gününde, oybirliği ile karar verildi.