
Esas No: 2008/21-335
Karar No: 2008/321
Karar Tarihi: 16.04.2008
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2008/21-335 Esas 2008/321 Karar Sayılı İlamı
Hukuk Genel Kurulu 2008/21-335 E., 2008/321 K.
"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki "Bağ-Kur sigortalılığının tespiti" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; (Manisa İkinci îş Mahkemesi)nce davanın kabulüne dair verilen 16.05.2007 gün ve 2006/1976-2007/562 sayılı kararın incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay Yirmi-birinci Hukuk Dairesi"nin 19.11.2007 gün ve 2007/15318-20768 sayılı ilamı ile; Ç..l- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı kanuni gerektiriri nedenlere göre davalı Bağ-Kur"un ve davalı SSK Başkanlığının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2- Dava, davacının 1994 yılında sattığı ürün bedelinden yapılan prim kesintisinin kurum hesabına yattığı tarihi takip eden aybaşından itibaren SSK"lı çalıştığı günlerin dışında kalan sürede 2926 sayılı Yasa kapsamında tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece davacının 29.12.1994 tarihinden itibaren SSK zorunlu sigortalılığı dışında kalan sürede tarım Bağ-Kur sigortalısı olarak kayıt ve tescil edildiği 01.01.2004 tarihine kadar olan dönemde 2926 sayılı Yasa kapsamında tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının 06.06.1984 tarihinde Ziraat Odası"na kaydının yapıldığı, Tarım Kredi Kooperatifi ortaklığının bulunmadığı, sattığı ürün bedellerinden ilk prim kesintisinin 20.06.1994 tarihinde yapıldığı, 1996, 1998, 1999, 2000, 2001, 2002 yıllarında ürün bedellerinden prim kesintisinin yapıldığı, 1995, 1997, 2003, 2004 yıllarında kesinti yapılmadığı 05.01.1988-28.12.1994 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasa"ya tabi sigortalı olduğu, 1994 yılında 45, 1998 yılında 45, 2000 yılında 94 gün 506 sayılı Yasa"ya tabi çalışmalarının olduğu, 01.01.2004 tarihinde tarım Bağ-Kur sigortalısı olarak kayıt ve tescil edildiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece, davacının 29.12.1994-01.01.2004 tarihleri arasında 506 sayılı Yasa"ya tabi sigortalı ile süresi dışında tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine ilişkin olarak verilen karar doğrudur.
Ancak davacı tarafından davalı Bağ-Kur yanında SSK Başkanlığı da hasım olarak gösterilmiş ve her iki kurum vekili de yargılamayı kurumları adına sonuna kadar takip etmiştir. Mahkeme kararlarının HUMK"nın 388 ve 389. maddelerindeki unsurları taşıması ve infaz kabiliyetinin bulunması gerekir. Mahkemece davalı SSK Genel Müdürlüğü hakkında lehe ya da aleyhe bir karar verilmemesi, kararda "yargılama gideri ve avukatlık ücretinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine" şeklinde hüküm kurularak yargılama gideri ve avukatlık ücretinin hangi davalıdan alınacağı hususunun belirtilmemiş olması, ayrıca kısmen kabule karar verildiği halde davalı Bağ-Kur yararına avukatlık ücretine hükmedilmemiş olması isabetsiz olmuştur.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır...") gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz Edenler: Sosyal Güvenlik Kurumu adına SSK ve Bağ-Kur vekilleri
Hukuk Genel Kurulu"nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, Esnaf Bağ-Kur ve SSK sigortalılığı dışında kalan sürede 2926 sayılı Yasa kapsamında Tarım Bağ-Kur sigortalısı olunduğunun tespiti istemine ilişkindir.
Davalılar Sosyal Sigortalar Kurumu (SSK) ve Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu (Bağ-Kur)"dur.
Dava, önce sadece Bağ-Kur Genel Müdürlüğü hasım gösterilerek 26.12.2006 tarihinde açılmış; 03.05.2007 tarihinde harçlandırılan ıslah ve dahili dava dilekçesi ile Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığı da davaya dahil edilerek davalı kurumun çıkardığı çekişmenin giderilmesi istenmiştir.
16.05.2007 tarihli ilk ve aynı zamanda kararın verildiği oturuma SSK ve Bağ-Kur vekilleri katılmış; cevap dilekçesi vererek davanın reddini istemişlerdir.
Aynı celse dosya karara bağlanmış; SSK hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiştir. Kararı SSK ve Bağ-Kur vekilleri ayrı ayrı temyiz etmiştir
Mahkemece, davacının 29.12.2004 tarihinden itibaren SSK"ya tabi olarak kısa süreli olarak çalıştığı 02.02.1998-20.10.1998 tarihleri ile 01.04.2000-04.07.2000 tarihleri arasındaki süreler dışlanmak suretiyle tarım Bağ-Kur sigortalılığının başladığı 01.01.2004 tarihine kadar 2926 sayılı Yasa kapsamında zorunlu Bağ-Kur Tarım Sigortalısı olduğunun tespitine ilişkin karar bozma dışında kalmakla kesinleşmiştir.
Bozmaya konu husus; mahkemece SSK hakkında olumlu veya olumsuz bir hüküm kurulmamış olmasının HUMK"nın 388-389. maddelerine aykırı olduğu, yargılama giderinin hangi davalıdan alınacağı konusunda bir belirleme yapılmaması ve kısmen kabule karar verildiği halde davalı Bağ-Kur lehine avukatlık ücretine hükmedilmemiş olmasıdır.
Mahkemece, davada kısmen reddedilen dönem bulunmadığından Bağ-Kur lehine vekalet ücretine hükmedilemeyeceği, yargılama gideri ve avukatlık giderinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine yönelik hükmün ise infaz kabiliyetinin olduğu, zira 5502 sayılı Kanunla davalı kurumların tüm hak ve alacakları ile birlikte Sosyal Güvenlik Kurumu"na devredildiklerinden tek çatı altında aynı bütçeye tabi oldukları gerekçesiyle Önceki kararda direnilmiştir.
Hükmü Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekili sıfatıyla SSK vekili ve yine aynı sıfatla Bağ-Kur vekilleri ayrı ayrı temyiz etmişlerdir.
Davanın açıldığı, ilk kararın, bozma kararının ve direnme kararının verildiği tarihlerde 5502 sayılı Kanun yürürlükte bulunmaktadır.
Bozma ve direnme kararlarının kapsamına göre direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davalı Bağ-Kur ve sonradan davaya dahil edilmekle davada kendisini vekille temsil ettirip yargılamaya katılan ve davanın reddini savunan SSK"nın, 5502 sayılı Kanun hükümleri karşısındaki hukuki statülerinin ne olduğu; bu cümleden olarak, mahkemece verilen kararın HUMK"nın 388-389. maddeleri anlamında infazı mümkün bir karar olup olmadığı, SSK hakkında ayrıca karar verilmesi ve her iki davalı hakkında ayrı ayrı yükümlülüklerin gösterilmesinin gerekip gerekmediği, davanın kısmen kabule mi tam kabule mi ilişkin olduğu ve reddedilen kısmın varlığının kabulü halinde her bir davalı yönünden ayrıca vekalet ücreti takdiri gerekip gerekmediği, noktalarında toplanmaktadır.
Davalılar 4958 sayılı Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu ile kurulan Sosyal Sigortalar Kurumu (SSK) ile 1479 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu ile kurulan Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu (Bağ-Kur), 20 Mayıs 2006 gün ve 26173 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 16.04.2006 tarih ve 5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu ile tek çatı altında birleştirilmiştir.
5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu"nun 1. maddesinde;
"Bu Kanunun amacı, Sosyal Güvenlik Kurumu"nun kuruluş, teşkilat, görev ve yetkilerine ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.
Bu Kanun ile Kuruma görev ve yetki veren diğer kanunların hükümlerini uygulamak üzere; kamu tüzel kişiliğini haiz, idari ve mali açıdan özerk, bu Kanunda hüküm bulunmayan durumlarda özel hukuk hükümlerine tabi Sosyal Güvenlik Kurumu kurulmuştur. Kurum, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının ilgili kuruluşudur. Kurumun merkezi Ankara"dadır.
Kurum, Sayıştay"ın denetimine tabidir."
Kanunun 4. maddesinde "Kurumun organları" Genel
Kurul, Yönetim
Kurulu ve Başkanlık olarak gösterilmiş; 5/ç maddesinde
Genel Kurulun
Yönetim Kurulunun seçimle gelen asıl ve yedek üyelerini
beşinci fıkrada
belirtilen usule göre seçmekle görevli olduğu belirtilmiştir.
"Yönetim Kurulunun oluşumu ve üyeleri" başlıklı 6. maddede ise;
"Yönetim Kurulu bir karar organı olup, Kurumun en yüksek karar, yetki ve sorumluluğunu taşır. Yönetim Kurulu;
a)
Başkan,
b)
Başkanın teklifi üzerine müşterek kararname ile atanan bir başkan yardımcısı,
c)
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı"nı temsilen, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı"nın teklifi üzerine müşterek kararname ile atanan bir üye,
ç) Maliye Bakanlığı"nı temsilen, Maliye Bakanı"nın teklifi üzerine müşterek kararname ile atanan bir üye,
V K ©
© CİLT: 34 o S A Yİ: 10 o EK/M 200B
HUKUK BÖLÜMÜ
d)
Hazine Müsteşarlığını temsilen, Hazine Müsteşarlığımın bağlı olduğu Bakanın teklifi üzerine müşterek kararname ile atanan bir üye,
e)
İşverenleri temsilen seçilecek bir üye,
f)
İşçileri temsilen seçilecek bir üye,
g)
Kamu görevlilerini temsilen seçilecek bir üye,
h) Kendi nam ve hesabına çalışanları temsilen seçilecek bir üye,
ı) Kurumdan gelir veya aylık alanları temsilen seçilecek bir üye,
olmak üzere 10 üyeden oluşur. Başkan, Yönetim Kurulunun da başkanıdır. Yönetim Kuruluna, Başkanın bulunmadığı hallerde Başkana vekalet eden kişi başkanlık eder. Yönetim Kurulu üyesi başkan yardımcısının bulunmadığı hallerde, Başkan tarafından görevlendirilen başkan yardımcısı Yönetim Kuruluna katılır.
Yönetim Kurulu en az haftada bir defa ve asgari altı üye ile toplanır. Kararlar toplantıya katılan üyelerin çoğunluğu ile alınır. Oylarda eşitlik olması halinde, Başkanın bulunduğu taraf çoğunluk sayılır. Gerekli görüldüğünde Başkanın veya altı üyenin talebi ile Yönetim Kurulu olağanüstü toplantıya çağrılabilir..." düzenlemesi yer almıştır.
Sosyal Güvenlik Kurumu Genel Kurulunun Toplanması, Çalışması, Temsilcilerin Görevlendirilmesi ve Yönetim Kurulunun Seçilmesine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 18. maddesinde Yönetim Kurulu üyelerinin seçimi, 19. maddesinde de Yönetim Kuruluna seçilen üyenin göreve başlaması düzenlenmiş; seçim sonuçlarının ilgililerine yazılı olarak bildirilmesini müteakip üyelerin 15 gün içinde göreve başlayacakları, bildirimin gecikmesinin seçilen üyelerin göreve başlamasını geciktirmeyeceği, belirtilmiştir.
5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu"nun "Devredilen Kurumlar ve Devre İlişkin Hükümler" başlıklı geçici madde l"de;
"4947 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Teşkilatı Kanunu ile kurulan Sosyal Güvenlik Kurumu, 4958 sayılı Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu ile kurulan Sosyal Sigortalar Kurumu, 1479 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu ile kurulan Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu ile 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile kurulan Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandıgı"nın; merkez ve taşra teşkilatiannın kadroları ile kadrolarında görev yapan memur ve işçileri, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu"nun 4. maddesinin (B) bendi gereği çalıştırılan personeli mevcut statüleri ile her türlü taşınır ve taşınmazları, tapuda bu Kurumlar adına kayıtlı olan taşınmazları ve hizmet binaları, araç, gereç, malzeme, demirbaş ve taşıtları, alacakları, hakları, borçları, iştirakleri, dosyalan, yazılı ve elektronik ortamdaki her türlü kayıtları ve diğer dokümanlar ile birlikte hiçbir işleme gerek kalmaksızın bu Kanunun yürürlük tarihi itibarıyla görevleri ile birlikte Kuruma devredilmiştir. Devir işlemleri her türlü vergi, resim ve harçtan muaftır.
Devredilen kurumların kullanımında bulunan veya mülkiyeti Hazine"ye ait olup da devredilen kurumlara tahsisli taşınmazlar hiçbir işleme gerek kalmaksızın Kuruma tahsis edilmiş sayılır.
Devredilen kurumlar tarafından yapılmış olan sözleşmeler, kredi anlaşmaları, yatırım projeleri, bu kurumların leh ve aleyhine açılmış davalar, icra takipleri Kurum tarafından yürütülür ve bütün hak, yetki, yükümlülük, alacak ve borçlarıyla birlikte Kuruma geçer.
Devredilen kurumlarla ilgili kamu kurum ve kuruluşlarına; sözleşmeler, kredi anlaşmaları, yatırım projeleri ve davalar dolayısıyla bankalarca verilmiş olan teminat mektupları ile ipotek belgeleri hiçbir işleme gerek olmadan Kurum muhatap alınarak verilmiş sayılır.
(Değişik beşinci fıkra: 01.07.2006-5538/33 md.) Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı, Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı, Sosyal Sigortalar Kurumu ile Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu"nun 2006 yılı bütçelerinin mevcut esas ve usuller çerçevesinde uygulanmasına 2006 yılı sonuna kadar devam edilir. Bu Kanun gereğince Kurumun yeni teşkilatlanma nedeniyle ihtiyaç duyacağı her türlü gider Bakan onayı ile devredilen kurum bütçelerinden karşılanabilir.
Devredilen kurumlara şartlı olarak yapılan her türlü taşınır, taşınmaz, taşıt ve diğer bağışların, devirden sonra bağışlama şartlarına uygun olarak kullanılmalarına devam olunur."
Aynı Kanun geçici madde 2, fıkra 2 ve 3"de ise;
"Bu Kanun gereği Yönetim Kurulu oluşturuluncaya kadar, devredilen kurumların yönetim kurulları ilgili mülga kanunları gereği görevlerini yapmaya devam ederler. Kurum Yönetim Kurulunun en az toplanma yeter sayısı kadar üyesi göreve başladıktan sonra devredilen Kurumların Yönetim Kurullarının görevleri ve tüzel kişilikleri sona erer, yetkileri Kurum Yönetim Kurulu tarafından ilgili kanunların mülga hükümlerine göre kullanılır ve bu yetkilerden uygun gördüklerini Başkana veya ilgili birimlere devredebilir. Bu madde gereği görev süreleri sona eren Yönetim Kurulu üyeleri hakkında 43. madde ile yürürlükten kaldırılan kanun hükümlerindeki Yönetim Kurulu üyeliği sürelerinin dolmasına ilişkin hükümler uygulanır. Yönetim Kurulu üyelerinden bu fıkra gereği görevi sona erenlere, normal Yönetim Kurulu üyeliği sürelerinin dolmasına kadar geçecek süre için Yönetim Kurulu kadrolarına bağlı olarak almakta oldukları mali hakları ödenmeye devam edilir. Bakan bu süre içinde bu kişileri, Bakanlıkta ya da Kurumda durumlarına uygun görevlerde görevlendirebilir.
Bu Kanuna; ekli (1), (2) ve (4) sayılı listelerde belirtilen kadrolar ihdas edilerek 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararname"nin eki (III) sayılı cetvele Sosyal Güvenlik Kurumu bölümü olarak, ekli (3) sayılı listede belirtilen kadrolar ihdas edilerek 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararname"nin eki (1) sayılı cetvelin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı"na ilişkin bölümüne ve ekli (5) sayılı listede belirtilen kadrolar ihdas edilerek 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararname"nin eki (1) sayılı cetvelin Maliye Bakanlığı"na ilişkin bölümüne eklenmiştir."
Hükümleri yer almaktadır.
Bu yasal düzenlemeler göstermektedir ki, anılan Kanun gereği Sosyal Güvenlik Kurumu Yönetim Kurulu oluşturuluncaya kadar, devredilen kurumların yönetim kurulları ilgili mülga kanunları gereği görevlerini yapmaya devam edecek ve Kurum Yönetim Kurulunun en az toplanma yeter sayısı kadar üyesi göreve başladıktan sonra devredilen kurumların yönetim kurullarının görevleri ve tüzel kişilikleri sona erecektir.
Nitekim, Sosyal Güvenlik Kurumu çatısı altında SSK ve Bağ-Kur devredilen kurumlar sıfatıyla varlığını sürdürmekte iken 24.11.2006 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurulda yapılan seçim sonucunda yönetim kurulu üyeleri seçilmiş ve toplanması için gereken en az attı üyeden daha fazla üye göreve başlamakla devredilen kurumların yönetim kurullarının görevleri ve tüzel kişilikleri sona ermiştir.
Öyle ki, devredilen kurumlar adına davayı takip eden vekilleri de direnme kararını temyiz ederken kurumları adına değil Sosyal Güvenlik Kurumu adına hareket etmişler; böylece, tek tüzel kişiliği yani Sosyal Güvenlik Kurumu"nu temsil etmişlerdir.
Şu durumda; davanın açıldığı 26.12.2006 ve SSK"nın davaya katıldığı 03.05.2007 tarihleri ve yargılama aşamasında devredilen SSK ve Bağ-Kur Kurumlarının yönetim kurullarının görevleri ve tüzel kişilikleri sona ermiş olmakla davada yasal hasım Sosyal Güvenlik Kurumu"dur.
Açıklanan nedenlerle; davalı Bağ-Kur ile SSK Genel Müdürlüklerinin davada sıfatları kalmadığından, bozmada işaret olunan davalı SSK hakkında ayrıca bir karar verilmemiş olmasında bir isabetsizlik görülememiştir.
Ne var ki, infazda kolaylık sağlamak açısından, mahkeme kararının "Davacı vekili için ... avukatlık ücretinin davalı" ve "Davacının yaptığı ... yargılama giderinin davalı" ibarelerinden sonra gelmek üzere "Sosyal Güvenlik Kurumu"ndan" ibaresinin eklenmesi suretiyle düzeltilmesi yoluna gidilmiştir.
Diğer taraftan, bozma ilamında davanın kısmen kabul edildiği halde davalı Bağ-Kur yararına avukatlık ücretine hükmedilmemiş olmasının isabetsiz olduğu belirtilmiş ise de, mahkeme kararı davanın tümüyle kabulüne ilişkin olup, kısmen kabule ilişkin bir hüküm bulunmamakta; Daire kararı bu yönüyle maddi hataya dayanmaktadır.
Sonuç itibariyle; usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının hüküm fıkrasının işaret olunan kısımlarına "Sosyal Güvenlik Kurumu"ndan" ibaresi eklenmek suretiyle onanması gerekir.
Sonuç: Davalı vekillerinin temyiz itirazlarının reddi ile, yukarıda açıklanan nedenlerle; 06.03.2008 gün ve 2008/45-336 sayılı direnme kararının, hüküm fıkrasının "5" nolu bendine "avukatlık ücretinin" ibaresinden ve yine "6" nolu bendine "yargılama giderinin" ibaresinden sonra gelmek üzere "Sosyal Güvenlik Kurumu"ndan" ibaresi eklenmek suretiyle, (ONANMASINA),
16.04.2008 gününde oybirliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.