"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki "tapu iptali ve tescil" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; (Kadıköy Birinci Asliye Hukuk Mahkemesi)"nce davanın kabulüne dair verilen 08.02.2007 gün ve 2007/71-23 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay Sekizinci Hukuk Dairesi"nin 10.05.2007 gün ve 2327-2865 sayılı ilamı ile; (...Davacılar vekili, vekil edenleri adına tapuca kayıtlı bulunan 1166 ada 51 parsel sayılı taşınmaza bitişik olan ve idari işlem sonucu Hazine adına tescil edilen 2965 ada 63 parselin, 1166 ada 51 parselin evvelki maliki tarafından İstanbul Defterdarlığı"nca verilen 17.12.1940 tarihli izne dayanılarak denizden doldurulduğunu, taşınmazın o tarihten Hazine adına tapuya tesciline kadar vekil edenlerinin ve bayileri olan 1166 ada 51 parsel malikleri tarafından tasarruf edildiğini ileri sürerek Hazine adına olan tapu kaydının iptali ile vekil edenleri adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili ise, uyuşmazlık konusu yerin denizden doldurularak elde edilen yer olduğunu, bu yerin doldurulması için verilmiş herhangi bir iznin bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olan denizin, verilen İzne dayanılarak doldurulması yolu ile elde edilen taşınmaza yönelik tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Taraflar arasında uyuşmazlık konusu taşınmazın denizden doldurularak edinilen yer olduğu ve 30.10.1989 tarihinde idari işlem sonucunda 1166 (değişmeyle 2965) ada 63 parsel olarak Hazine adına tapuya tescil edildiği hususunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Dos-ya arasında bulunan bilgi, belge ve kayıtlar da bu durumu doğrulamaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, doldurma yolu ile denizden kazanılan bir yerin, özel mülke konu olabilecek şekilde edinilip edinilemeyeceği ve eğer edinilebilir ise, bunun hangi durumlarda geçerli olacağına ilişkindir. Yürürlükten kaldırılan Medeni Kanun ve Türk Medeni Kanunu"nda taşınmaz mal edinme yolları arasında doldurma kurumuna yer verilmemiştir. Türk hukuk sisteminde, kanun koyucu bu hususu hep özel kanunlarla düzenleme yolunu seçmiştir. Cum-huriyet döneminde ilk defa doldurma ve kurutma kavramları 1934 yılında yürürlüğe giren 2644 sayılı Tapu Kanunu ile getirilmiştir. Bu kanunun 8-12. maddelerinde denizden doldurma yolu İle taşınmaz edinme koşulları dü-zenlenmiş ve adı geçen kanunun 8, 9. madde hükümleri denizden izinli veya izinsiz doldurulan yerlerin bazı usul ve esaslar dairesinde mülkiyetinin dol-durana devredileceğini, özel mülke konu olacak şekilde sicil oluşturula-bileceğine imkan tanınmıştır. Ancak bu uygulama 1956 yılında yürürlüğe giren 6785 sayılı İmar Kanunu"nda bazı değişiklikler yapılmasına ilişkin bulunan ve 20.07.1972 tarihinde yürürlüğe giren 1605 sayılı Yasa"nın ek 7. maddesinin son fıkrası hükümleri uyarınca 20.07.1972 tarihine kadar kazanılmış haklar saklı tutulmak kaydıyla, dolgu ile mülk edinme yolu tamamen kapatılarak ortadan kalkmıştır.
Somut olayda davacı taraf, dava konusu yerin 1940 yılında verilen izne bağlı olarak halen adlarına tapuca kayıtlı bulunan 51 parselin evvelki tapu maliki tarafından 19401ı yıllarda denizden doldurularak edinildiğini ve o tarihten günümüze kadar da sırasıyla tüm 51 parsel sayılı taşınmaz malikleri tarafından tasarruf edildiğini İleri sürmüşler ve bu sav, yerinde yapılan keşifte dinlenen tanıklar tarafından da doğrulanmış ise de, İstanbul Defterdarlığı, Milli Emlak Müdürlüğü"nün aslı dosya içerisinde bulunmayan 17.12.1940 tarihli Helen"e hitaben düzenlenen yazıda eski 292 yeni 314/3 en yeni 3 numaralı gayrimenkulun tevdi edilen krokide gösterildiği şekilde denizden doldurul-masında bir mahsur bulunmadığı bildirilmiştir. Ancak bu yazının aslı ibraz edilemediği için belge olarak kabul edilmesi olası değildir. Bir an için dol-durmaya izin verildiği kabul edilse bile, 2644 sayılı Yasa"nın doldurmaya izin veren 8. maddesi az yukarıda açıklanan nedenlerle 1972 yılı itibariyle yü-rürlükten kaldırılmış ve böylece kamu kurumları dışında özel, gerçek ve tüzel kişilerin denizden doldurma yolu ile taşınmaz edinmesi yasaklanmıştır. Ya-saklama getiren 6785 sayılı İmar Kanunu"nda bazı değişiklikler yapılmasına ilişkin bulunan ve 20.07.1972 tarihinde yürürlüğe giren 1605 sayılı Yasa"nın ek 7. maddesi hükmü kamu düzenine ilişkin olup, kişi tarafından doldurma koşullan yerine getirilmiş olsa dahi doldurmaya izin veren idare tarafından ilgili Tapu Sicil Müdürlüğü"ne yerin dolduran adına tescili için yazı yazılmamış ise, kazanılmış bir hakkın varlığından söz edilemez. Diğer bir deyişle, doldurma için izin verilmiş olsa bile, doldurma şartlarının yerine getirilip getirilmediğini denetleme işi idareye aittir. İdarece doldurma işinin tamamlandığı ve tescile hak kazanıldığı ayrıca bir yazı ile belirlenmediğine göre, doldurma işleminin ka-nunun aradığı koşullara uygun olarak yapılıp bitirildiği kanıtlanmış sayılamaz. Dolayısıyla yukarıda açıklanan tüm nedenlerle davanın reddine karar verilmesi gerekirken; aslı bulunamayan ve davacı tarafça da İbraz edilemeyen sadece bir fotokopiden ibaret tek bir yazının varlığına dayanılarak koşulların oluştuğu görüşünden hareketle davanın kabulüne karar verilmesinde isabet bulun-mamaktadır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda dilenilmiştir.
Temyiz Eden: Davalı vekili
Hukuk Genel Kurulu"nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görü-şüldü:
Tarafların karşılıklı İddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve ka-nıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle aynı görüşlerin Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 04.04.1990 gün ve 1990/8-68 Esas, 1990/227 Karar sayılı ilamında da aynen benimsenmiş olmasına göre, Hukuk Genel Kurulu"nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
Sonuç: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK"nın 429. maddesi gereğince (BOZULMASINA), 16.04.2008 gününde, oybirliği ile karar verildi.