
Esas No: 2015/2125
Karar No: 2015/7486
Karar Tarihi: 07.04.2015
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2015/2125 Esas 2015/7486 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk İş Mahkemesi
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava; davacının davalı işyerinde 01.01.1977 tarihinde çalıştığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece ilk olarak davanın kabulüne dair verilen karar, Dairemizin 31.03.2014 Tarih ve 2013/7944 E, 2014/6478 K sayılı kararı ile; “Dönem bordrosunda adı yazılı bordro tanıklarından en azından davacı ile aynı köyden olanların tespit edilerek dinlenilmesi, davacının sigorta sicil numarasının Kurum"un hangi ünitesince verildiğinin ve hangi yılın/ayın serilerinden olduğunun sorulması, davalı işyerinin 506 sayılı Yasa kapsamına alınma tarihi ile tespiti istenen dönem içerisinde Kurum müfettişlerince yapılan bir inceleme olup olmadığının araştırılması” belirtilerek bozulmuş, her ne kadar mahkemece bozma kararına uyularak köy muhtarlıklarından bordrolarda isimleri bulunan kişilerin tespiti istenilmiş ve herhangi bir kişi tespit edilemediği, bordro tanığı bulunmadığı bu itibarla da davacının çalışmalarını ispatlayamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmişse de Dairemizin anılan bozma kararındaki diğer hususlar yerine getirilmeden, davalı Kurum"a yazılan yazının bildirilmesi istenilen hususları içermediği dikkate alınmadan sonuca gidilmesi isabetsiz olmuştur.
Bozmaya uyulduğu halde, bozma gerekleri yerine getirilmemiştir. 09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca bozma kararına uyan mahkeme artık bozma kararı gereğince işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır.
Mahkemenin, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 06.03.2002 gün ve 1/119-135 sayılı kararında da belirtildiği üzere; bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak doğar ve mahkemenin bozma kararı doğrultusunda işlem yapma ve hüküm verme yükümlüğü vardır. Bu ilke Usul Kanunu"nun dayandığı ana esaslardan olup kamu düzeni ile ilgilidir. Yargıtay"ın bozma kararına uymuş olan mahkemenin, bu uyma kararı ile bağlı olup bozma gereğince değerlendirme yaparak yeni hükümünü tesis etme zorunluluğu vardır.
O halde mahkemece yapılacak iş; davalı Kurum"dan, davacının sigorta sicil numarasının Kurum"un hangi ünitesince verildiğini ve hangi yılın/ayın serilerinden olduğunu sormak, davacıdan dosyada mevcut bordrolarda isimleri bulunan ve kendisi ile aynı köyden olan ya da aynı çalışma alanında çalışan kişilerin isimlerini bildirmesini isteyerek bu kişilerin nüfus kayıtları ile sicil dosyalarını da dosya arasına alarak davacı ile aynı köyden olup olmadıklarını ve talep edilen tarihte davalı işyerinde çalışmaları bulunup bulunmadığını tespit etmek ve böylece toplanan deliller değerlendirilmek sureti ile varılcak sonuca göre hüküm kurmaktan ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine
07.04.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.