14. Hukuk Dairesi 2016/11039 E. , 2017/2803 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 16.02.2003 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi ve ecrimisil (şahsi hakka dayalı) talebi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 08.03.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istemine ilişkindir.
Davacı vekili, dava dışı ... Konut Yapı Kooperatifine ait 6502 parsel sayılı taşınmazda bulunan ... nolu bağımsız bölümlere düşen ortaklık payının önceki maliki olan dava dışı ...tarafından .... Noterliğinin 02.07.1999 tarihli sözleşmesi ile müvekkiline satıldığını ve kooperatif tarafından nama yazılı devir senedi verildiğini, daha sonra müvekkilinin bunlardan 3 nolu daireye isabet eden üyelik haklarını vekili vasıtasıyla davalı ..."a devrettiğini ancak davalının 3 nolu daire yerine satış konusu olmayan 2 nolu daireye yerleştiğini ileri sürerek davalının müdahalesinin önlenmesini ve aylık 200,00 TL üzerinden hesaplanacak ecrimisil bedelinin davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, her ne kadar davacı tarafından müvekkiline 3 nolu daire satılmış ise de kooperatif tarafından müvekkiline 2 nolu dairenin gösterildiğini ve bu daireye ilişkin nama yazılı devir senedinin verildiğini, daireye birçok masraf yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, elatmanın önlenmesi isteminin kabulüne, ecrimisil isteminin reddine ve davalının taşınmaz için yaptığı masraflar karşılığı depo edilen 13.200,00 TL"nin davalıya ödenmesine dair verilen hükmün taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 03.03.2014 tarihli 2013/15209 Esas 2014/2761 Karar sayılı ilamıyla; davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile davalının dava konusu 2 nolu daireyi haksız kullanması nedeniyle davacı yararına ecrimisile hükmedilmesi gerektiği gibi davalının taşınmazda gerçekleştirdiği faydalı masraflara ilişkin bir davası olmamasına karşın bu masraflara ilişkin karar verilmesinin de doğru olmadığı gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, elatmanın önlenmesi istemi yönünden verilen kararın kesinleşmiş olduğu gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına, ecrimisil isteminin ise kısmen kabulü ile 2.767,00 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Hükmü, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1- Davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
1086 sayılı HUMK"un 433/3. maddesi uyarınca temyiz dilekçesine cevap veren karşı tarafın, temyiz dilekçesinin kendisine tebliğ tarihinden itibaren on gün içerisinde cevap dilekçesini mahkemeye sunması gerekmektedir.
Somut olayda, davalı vekilinin temyiz dilekçesi, davacı vekiline 05.05.2016 tarihinde tebliğ edilmiş olup davacı vekilinin temyize cevap dilekçesini yasal on günlük süre geçtikten sonra 17.05.2016 tarihinde mahkemeye sunduğu anlaşılmakla davacı vekilinin süresinde olmayan temyiz isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Hükmün hangi hususları kapsayacağı 6100 sayılı HMK’nun 297. maddesinde belirtilmiştir. Ayrıca hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır, hükmün hedefine ulaşmasını engeller, kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz. Bozma kararı ile ilk hüküm hayatiyetini ve ifa kabiliyetini yitirir.
Bozma kararından sonra bozmaya uyularak verilen hüküm yeni bir hükümdür. Bozmaya uyularak tesis edilen hükmün, tüm istekleri karşılar şekilde yeniden yazılması gerekir. Mahkemece bu husus gözetilmeden, hükmün diğer yönlerinin kesinleşmiş olduğundan bahisle “elatmanın önlenmesi istemi hakkında yeniden karar verilmesine yer olmadığına” şeklinde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin süresinde olmayan temyiz isteminin REDDİNE, (2) numaralı bentte
açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
05.04.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.