"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki "alacak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; (Ankara Onyedincî Asliye Hukuk Mahkemesi)"nce "davaya bakmakta görevsizliğine" dair verilen 20.06.2007 gün ve 2007/2 E., 29 K. sayılı kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay Onbeşinci Hukuk Dairesi"nin 12.02.2008 gün ve 2008/799-829 sayılı ilamı ile: (...Davacı Şanlıurfa İl Özel İdare Müdürlüğü davasında; yanlar arasında yapılan 08.09.2000 tarihli sözleşme gereğince davalı MTA Genel Müdürlüğümün sıcak su sondajı yapılmasını yüklendiğini; ancak, sondaj tamamlanmadan işin terk edildiğini ileri sürerek ödenmiş olan 57.474.832.000 TL tutarındaki iş bedelinin tahsilini istemiştir. MTA Genel Müdürlüğü ise, yanlar arasındaki 08.09.2000 tarihli sözleşme uyarınca hak edilen 1.395.000.000 TL iş bedelinin tahsilini dava etmiştir.
Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde Ankara Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle davalar görev yönünden reddedilmiş ve verilen karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
3533 sayılı Umumi Mülhak ve Hususi Bütçelerle İdare Edilen Daireler ve Belediyelerle Sermayesinin Tamamen Devlete veya Belediyeye veya Hususi İdarelere Ait Daire ve Müesseseler Arasındaki İhtilafların Tahkim Yoluyla Halli Hakkında Kanun"un 1. maddesi uyarınca; bu Daireler arasında çıkan uyuşmazlıklar adliye mahkemelerinin görevi dahilinde bulunanlar bu kanunda yazılı tahkim usulüne göre çözümlenir. Anılan yasa hükmüne göre, Şanlıurfa Özel İdare Müdürlüğü ve MTA Genel Müdürlüğü arasında çıkan uyuşmazlığın çözümünde davalı-davacı MTA"nın bulunduğu yerin yüksek dereceli hukuk mahkemesi başkanı veya hakimi, hakem sıfatıyla görevlidir. Bu yasal nedenle, yüksek dereceli hakim tarafından hakem sıfatıyla davalara bakılması gerekirken, yazılı gerekçelerle davanın görev yönünden reddine karar verilmesi doğru olmamış ve kararın bozulması gerekmiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz Eden: Taraf vekilleri
Hukuk Genel Kurulu"nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, haksız ödenen iş bedelinin istirdadı istemine ilişkindir.
Birleşen dava, bakiye iş bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Davacı Şanlıurfa Valiliği Özel İdare Müdürlüğü vekili dava dilekçesinde; 08.09.2000 tarihli sözleşme gereğince davalı MTA Genel Müdürlüğü"nün sıcak su sondajı yapmayı yüklendiğini, ancak davalının kusuru nedeniyle borunun koparak toprak içinde kalması nedeniyle sondaj işinin tamamlanmadığını ve işin terk edildiğini, malzeme bedeli, işçi tahsis bedeli ve ödenmiş iş bedeli olan toplam 57.474.832.000 TL"nin yasal faiziyle (fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak) tahsiline hakem sıfatıyla karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı MTA Genel Müdürlüğü vekili cevap dilekçesinde; kopan boruyu davacı idarenin temin ettiğini, fabrika hatası olduğunu, davanın reddine karar verilmesini cevaben istemiştir.
İhbar olunan H... A... Y... San. Ltd. Şti. vekili 30.01.2002; tarihli dilekçesinde; davalı yüklenici idarenin H... A... Y... Sanayi Şirketi"nden satın aldığı ve kullandığı malzemelerin TSE ve İSO-2000 belgeli olduğunu, yüklenicinin kusuru nedeniyle boruların toprak altında kaldığını, zararın davalıdan tahsili gerektiğini beyan etmiştir.
MTA Genel Müdürlüğü vekili birleşen dava dilekçesinde; 08.09.2000 tarihli sözleşme gereği yapılan sıcak su sondaj işi nedeniyle ödenmeyen bakiye 1.395.000.000 TL iş bedelinin reeskont faiziyle tahsilini talep ve dava etmiştir.
İl Özel İdare Müdürlüğü vekili birleşen davanın cevap dilekçesinde; birleşen davanın reddini savunmuştur.
Yerel mahkemece, MTA Genel Müdürlüğü"nün özel bütçesinin oluşu ve ticari faaliyette de bulunuşu nedeni ile taraflar arasında ihtilafın çözümünde özel hukuk hükümlerinin uygulanması gerektiğinden, özel hukuk hükümleri uygulanması gereken hallerde de davaya genel hukuk mahkemelerinde bakılması gerektiği belirtilerek davanın ve birleşen davanın görev yönünden reddine karar verilmiştir.
Özel Daire, yukarıda açıklanan nedenlerle kararı bozmuştur.
Mahkemenin direnmeye ilişkin kararı taraflar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Bozma ve direnme kararlarının içerik ve kapsamları itibariyle Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, davalının 3533 sayılı Kanun kapsamında bulunup bulunmadığı; bu konudaki saptamaya bağlı olarak da, eldeki davaya anılan Kanun çerçevesinde mecburi hakem tarafından mı, yoksa genel mahkemece mi bakılacağı noktasında toplanmaktadır.
3533 sayılı Yasa"nın 1. maddesinde; "Umumi, mülhak ve hususi bütçelerle idare edilen daireler ve belediyelerle sermayesinin tamamı Devlete veya belediye veya hususi idarelere aid olan daire ve müesseseler arasında çıkan ihtilaflardan adliye mahkemelerinin vazifesi dahilinde bulunanlar bu kanunda yazılı tahkim usulüne göre halledilirler." hükmüne yer verilmiştir.
Aynı Yasa"nın 4. maddesinde; "Katma bütçe ile idare edilen daireler, belediyeler, özel bütçe ile idare olunan veya sermayesinin tamamı Devlet, belediye veya özel idarelere ait olan daire ve müesseselerin veya bu daire ve müesseselerden biriyle ikinci maddede yazılı dairelerden biri arasında çıkan uyuşmazlıklar, bulunduğu yerin ve taşınmaza ilişkin uyuşmazlıklarda, taşınmazın aynına yönelik olanlar hariç olmak üzere o taşınmazın bulunduğu yerin ve taraflar değişik yerlerde bulunuyorlarsa davalı durumunda olan daire veya müessesenin ve davalılar birden çok olduğu takdirde bunlardan birinin bulunduğu yerin yüksek dereceli hukuk mahkemesi başkanı veya hakimi tarafından hakem sıfatıyla çözümlenir." hükmü yer almaktadır.
Yasalarımızda biri ihtiyari, diğeri mecburi olmak üzere iki tür tahkim öngörülmüştür. Bazı hallerde, taraflar arasında ortaya çıkan özel hukuk alanına ilişkin uyuşmazlıkların, evvelce bu konuda bir tahkim sözleşmesi yapılmamış olmasına rağmen, sıfatları belirtilen kişiler tarafından bakılması zorunlu kılınmıştır ki, buna mecburi ya da kanuni tahkim denilmektedir. Tahkimin hangi hallerde mecburi olduğu, özel kanun hükümleri ile tayin edilir; mecburi tahkime tabi iş ve davalarda, taraflar Devlet mahkemelerinde yani genel mahkemelerde dava açamazlar; kanunla gösterilen hakemlere başvurmaya, bir başka söyleyişle hakemlerde dava açmaya mecburdurlar.
Anılan yasanın gerekçesindeki sözlere ve bilimsel görüşlere göre; 3533 sayılı Yasa"nın kabul edilmesiyle gerçekleştirilmesi istenen amaç; bu kanun kapsamına giren idare ve müesseselerin aralarında çıkan uyuşmazlıkların, gerçek kişiler arasında çıkan uyuşmazlıklardan farklı nitelikleri ve özellikleri bulunması, bu kuruluşların hukuk müşavirliklerine sahip olmaları nedeniyle işi kolaylıkla inceleyip az masrafla kısa zamanda uyuşmazlıkların sonuçlandırılması ve genel mahkemelerin işlerinin azaltılmasıdır. Nitekim, bir kısım hakemler tarafından verilen kararların kesin olması ve bir kısım kararların da ancak itirazının mümkün bulunması, gerçek amacının bu olduğunu belirlemektedir (Prof. Dr. Baki Kuru; Hukuk Muhakemeleri Usulü, 1991, Cilt 4, Sayfa 3966).
Bir uyuşmazlığın 3533 sayılı "Umumi Mülhak ve Hususi Bütçelerle İdare Edilen Daireler ve Belediyelerle Sermayesinin Tamamı Devlete veya Belediye veya Hususi İdarelere Ait Daire ve Müesseseler Arasındaki İhtilafların Tahkim Yolu ile Halli Hakkında Kanun" çerçevesinde çözülebilmesi için, anılan Kanun"un 1. maddesindeki açık hükme göre, uyuşmazlık; umumi, mülhak ve hususi bütçelerle idare edilen daireler ve belediyelerle sermayesinin tamamı Devlete veya belediye veya hususi idarelere ait olan daire ve müesseseler arasında çıkmış olmalı ve adli yargının görev alanı içerisinde bulunmalıdır. Uyuşmazlığın her iki tarafının da bu hüküm kapsamında olması zorunludur; aksi takdirde, davaya anılan Kanun çerçevesinde mecburi hakem sıfatı ile bakılamaz.
Somut olayda davacının anılan Kanun kapsamında bulunduğu çekişmesizdir. Keza, uyuşmazlığın adli yargının görev alanı içerisinde olduğunda da kuşku ve duraksama yoktur.
"MTA Genel Müdürlüğümün, 3533 sayılı Kanun kapsamında bulunup bulunmadığının aydınlığa kavuşturulabilmesi için, bu davalının tabi olduğu mevzuat ve hukuksal statüsü ortaya konulmalıdır.
2804 sayılı Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü Kanunu"nun 1. maddesinde, MTA Genel Müdürlüğü"nün hükmi şahsiyeti haiz olmak ve bütün muamelelerinde bu kanun ile hukuku hususiye ahkamına tabi bulunmak üzere kurulduğu belirtilmiş ise de; anılan Yasa"nın 11. maddesinde, MTA"nın gelirlerinin, bağlı bulunduğu Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı"nın bütçesine "genel bütçeden" ayrılan ödeneklerden ve sayılan diğer kaynaklardan sağlanan gelirlerden oluştuğu belirtilmiştir. Ayrıca MTA Genel Müdürlüğü; 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu"nun (II) sayılı cetvelinin "özel bütçeli idareler" sütununun 15. sırasında yer almaktadır. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı"na bağlı bir "Genel Müdürlük"dür. Kaldı ki, MTA Genel Müdürlüğü 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkındaki Kanun Hükmünde Kararname kapsamındaki kuruluşlardan da değildir. Bu hali ile 3533 sayılı Kanun"un 1. ve 4. maddelerinde sayılan hususi bütçeli müessese kapsamına girdiğinin kabulü ile uyuşmazlığın anılan yasa maddeleri gereğince zorunlu tahkimde çözümlenmesi gerekir.
Yukarıda belirtilen maddi ve yasal olgular dikkate alındığında yerel mahkemenin direnme kararı isabetli bulunmamaktadır.
Hukuk Genel Kurulu"nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
Sonuç: Taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK"nın 429. maddesi gereğince (BOZULMASINA), istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 24.09.2008 gününde oybirliği ile karar verildi.