Abaküs Yazılım
11. Ceza Dairesi
Esas No: 2015/6883
Karar No: 2017/22
Karar Tarihi: 09.01.2017

Resmi belgede sahtecilik - resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunmak - Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2015/6883 Esas 2017/22 Karar Sayılı İlamı

Özet: (Bu özet Yapay Zeka tarafından yazılmıştır. Hukuki olarak geçerliliği yoktur.)


Sanığın resmi belgede sahtecilik ve resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunmak suçlarından yargılandığı ve resmi bir belgenin sahte olduğu tespit edilerek mahkumiyetine karar verildiği belirtilmiştir. Ancak sahte sürücü belgesinin aldatıcı nitelikte olduğu ve sahteciliğin kolayca fark edilemeyeceği gerekçesiyle dosyada delil olarak saklanması gerektiği vurgulanmıştır. Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunmak suçunun oluşabilmesi için beyanın doğruluğunu ispat edici güce sahip olan resmi bir belgenin olması gerektiği belirtilmiştir. Sanığın kimlik bilgilerini kullanarak başka bir kişi adına düzenlenmiş sahte sürücü belgesini ibraz etmesi nedeniyle başkasına ait kimlik bilgilerini kullanmak suçunun oluşmadığına karar verilmiştir. 5237 sayılı TCK'nun 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilerek yeniden değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir. Kanun maddeleri olarak, TCK'nun 53. ve 206. maddeleri ve 268. maddesi ile 267/1. maddelerine atıfta bulunulmuştur.
11. Ceza Dairesi         2015/6883 E.  ,  2017/22 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
    SUÇ : Resmi belgede sahtecilik, resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunmak
    HÜKÜM : Mahkumiyet

    I- Sanığın, resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan hükme yönelen temyiz itirazlarının incelenmesinde,
    Suça konu belgenin aldatma yeteneğinin bulunup bulunmadığının tespiti açısından belgenin nesnel olarak çok sayıda kişiyi aldatacak nitelikte olması ve yapılan sahteciliğin ilk bakışta basit bir kontrol sonucu farkedilip edilmeyeceğinin belirlenmesi gerektiği, belge konusunda uzman olanların detaylı incelemesi sonucunda belirlenen ayrıntılara ilişkin farklılıkların aldatma yeteneğinin bulunmadığı anlamında değerlendirilemeyeceği cihetle; suça konu olup, aslı dosya içerisinde bulunan sahte sürücü belgesi üzerinde heyet olarak yapılan incelemede, aldatıcılık özelliğinin bulunduğunun görülmesi karşısında tebliğnamedeki bu hususa ilişen bozma düşüncesine iştirak edilmemiş, 5237 sayılı TCK’nun 53. maddesinin uygulanmasında, Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
    Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
    Suça konu sürücü belgesinin dosyada delil olarak saklanması ile yetinilmesi gerekirken ayrıca TCK"nun 54. maddesi gereğince müsaderesine karar verilmesi,
    Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK"nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı Yasanın 322. maddesi gereğince düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; hüküm fıkrasından “5237 sayılı TCK 54. madde gereğince” ve “müsaderesine ve” ibareleri çıkartılmak suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
    II- Sanığın, resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunmak suçundan kurulan hükme yönelen temyiz itirazlarının incelenmesine gelince,
    1- TCK"nun 268. maddesinde tanımlanan başkasına ait kimlik bilgilerinin kullanılması suçunun oluşması için; failin işlediği suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla, başkasına ait kimlik bilgilerini kullanması, TCK"nun 267/1. maddesinde tanımlanan “iftira” suçunun oluşması için ise, yetkili makamlara ihbar veya şikayette bulunmak suretiyle işlemediğini bildiği halde hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat etmesi gerekir.
    TCK"nun 206. maddesindeki "resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunmak" suçunun oluşabilmesi için, sanığın açıklamaları üzerine oluşturulan resmi belgenin, bu beyanın doğruluğunu ispat edici bir güce sahip olması gereklidir. Beyanı alan memur bu beyanın doğruluğunu araştırıp tahkik etmek ve daha sonra edindiği kanaate göre resmi belgeyi düzenlemek durumunda ise, bir başka ifade ile resmi belge sadece sanığın beyanına göre değil de memur tarafından yapılacak inceleme sonucuna göre meydana getirilmekte ise maddede tanımlanan suç oluşmayacaktır.
    Somut olayda; şüphe üzerine durdurulup kimliği sorulan sanığın, ... adına düzenlenmiş sahte sürücü belgesini görevlilere ibraz etmesinden ibaret eyleminde, işlediği suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engelleyip başkasının kimliğini ya da kimlik bilgilerini kullanarak kendisini suçsuz, diğer kişiyi ise işlemediği bir suçun faili olarak göstermediği cihetle, 5237 sayılı TCK"nun 268. maddesindeki suçun unsurları oluşmayacağının, yine tutanağın görevlilerce yapılan kontrol sonrasında ve gerçek kimlik bilgileri ile düzenlenmiş olması nedeniyle TCK"nun 206. maddesindeki suçun da oluşmadığının gözetilmemesi, yasaya aykırı,
    2- Kabule göre de, 5237 sayılı TCK’nun 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
    Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 09.01.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.








    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi