12. Ceza Dairesi 2017/755 E. , 2019/7761 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık
Hüküm : CMK’nın 223/2-a maddesi gereğince beraat
2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanıkların beraatlerine ilişkin hükümler, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
1- Sanıklar ..., ... ve ...’nın beraatlerine ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
12.05.2014 havale tarihli bilirkişi raporunda, sanıkların davaya konu uygulamaları kaldırmış olduklarının tespit edildiği görülmekle;
Yapılan yargılama sonunda, yüklenen suçun unsurlarının oluşmadığı gerekçe gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılan vekilinin, beraat kararının kanuna aykırı olduğuna ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, beraatlere ilişkin hükümlerin isteme uygun olarak ONANMASINA,
2-Sanık ...‘in beraatine ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Anayasa Mahkemesinin 13/10/2012 tarih, 28440 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanan 2011/18 Esas, 2012/53 sayılı kararı ile 08/10/2013 tarih ve 6498 sayılı Kanun ile 2863 sayılı Kanun"da yapılan değişiklikler değerlendirildiğinde; Yüksek Mahkemece “mülkiyet hakkı ihlali” iddiasının kabul edilmediği, ancak, hukuk devletinin temel ilkelerinden olan “belirlilik ilkesi” ne göre, kişilerin maliki bulundukları taşınmazların korunması gerekli kültür ve tabiat varlığı niteliğiyle tescilli olduğunu ya da sit alanı içerisinde kaldığını öğrenmeleri gerektiği hususunun vurgulandığı, iptal hükmündeki gerekçeler doğrultusunda, 2863 sayılı Kanunun “tespit ve tescil” başlıklı 7. maddesinin 6498 sayılı Kanun ile değiştirildiği, buna göre, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin tescil kararlarının, 7201 sayılı Tebligat Kanunu uyarınca maliklere tebliğ edilmesi; sit alanlarının, tabiat varlıklarının ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin tescil kararlarının da Resmî Gazete’de yayımlanmakla birlikte, Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulması gerektiği; belirtilen değişiklik öncesinde yapılan tescil işlemleri bakımından ise, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin olarak, taşınmaza ait tapu kaydının beyanlar hanesinde tescil şerhi bulunup bulunmadığına; sit alanları, tabiat varlıkları ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin olarak, tescil kararının mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilip edilmediğine bakılacağı; 6498 sayılı Kanun ile getirilen değişikliklerin amacının ilgili kurul kararlarından muhataplarını haberdar etmek olduğu;
Bu açıklamalar ışığında somut olay ele alındığında, İzmir I numaralı Kültür ve Tabiat Varkılarını Koruma Kurulunun 07.05.1992 tarih 3683 sayılı kararı ile 1. derece doğal sit alanın içerisinde kalan sanığın taşınmazına, 20.11.2011 tarihli yapı tatil zaptı ile çiçeklik kısmının beyaz pimapen ile kapattığı, teras kısmını büyüttüğü ve ortak alana seramik kaplama yaptığının tespit edildiği, sanığın aşamalarda verdiği beynalarında, anılan taşınmazın 1. derece doğal sit alanı içinde kaldığını bilmediğini beyan ettiği, her ne kadar tescil kararı Karaburun Belediye Başkanlığı tarafından 14.04.2000 – 01.05.2000 tarihleri arasında ilan edilmiş ise de, sanığın doğum yerinin ve ikamet adresinin Amasya İli olması ve tapu kaydının incelenmesinden de sanığın 2010 yılında taşınmazı satın alması ve tapu kaydında tescil şerhinin bulunmaması karşısında, sanığın yapı tatil zaptı ile tescil şerhinden haberdar olduğunun kabulü gerekeceğinden, 12.05.2014 tarihli bilirkişi raporunda sanığın sadece yaptığı çiçekliğe yönelik incelemede bulunulduğu ancak büyütülen terasa ve ortak alana yapılan seramik kaplamaya ilişkin herhangi bir tespitte bulunulmadığı, sanığın anılan yapı tatil zaptından sonra anılan zapta belirtilen müdahalelere ekleme yapması halinde atılı suçtan sorumlu olacağından, yeniden teknik bilirkişiler ile dava konusu yerde keşif yapılarak anılan yapı tatil zaptındaki tüm müdahalelere ilişkin rapor alındıktan sonra sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri yerine eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm tesisi,
Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi uyarınca, hükmün aykırı olarak BOZULMASINA, 26.06.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.