17. Hukuk Dairesi 2015/10686 E. , 2018/5315 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ile davalılar ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili dava dilekçesinde; zorunlu mali sorumluluk ... poliçesi gereği davalı .... tarafından sigortalı, mülkiyeti davalılardan ..."a ait, sürücü ..."in sevk ve idaresindeki aracın trafik ışıklarında kendisine (yayalara) yeşil ışık yanmaktayken karşıdan karşıya geçişini tamamlamak üzere olan davacıya çarpması neticesi sol kolunda çok ciddi oranda sürekli işgücü kaybına sebep olacak şekilde sakatlanmasına sebep olduğunu, sol kolunu kullanamaz hale geldiğini, müvekkilinin emekli olmakla birlikte ailesini geçindirmek için inşaatlarda kalfalık yaptığını, yaptığı inşaat işlerinden ortalama aylık 1.000,00 TL civarı gelir elde ettiğini, bu kaza sonucu ailesini geçindirmek için ek iş yapamayacağından bahisle sürekli iş gücü kaybına dair maddi tazminat için ıslah talebi de nazara alınarak 30.636,80 TL’nin davalılar ... ve ... için olay tarihinden başlayarak, davalı .... içinse sigortaya başvuru tarihinden itibaren ödemesi gerekli kanuni süreden başlayarak işleyecek faizi ile birlikte tahsiline, sol kolu sürekli sakat kalacak davacının yaşamış bulunduğu ve yaşamaya devam edeceği ağır sıkıntı, elem ve ızdıraplara karşılık 60.000,00 TL manevi tazminatın, müştereken ve müteselsilen davalılar ... ve ..."dan olay tarihinden itibaren başlayacak faizle tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar ... ve ... vekili cevap dilekçesinde; dava konusu olayda asli kusurlunun kırmızı ışıkta karşıya geçmeye çalışan davacının bizzat kendisinin olduğundan bahisle, haksız, mesnetsiz ve maddi unsurları oluşmamış davanın reddini istemişlerdir.
Davalı ...-Kredi ... AŞ. vekili cevap dilekçesinde; sigortalının kusuru olması halinde kusur oranıyla ve poliçe limiti ile sorumlu olduğunu, davacının sakatlığının belirlenmesi gerektiğini, ayrıca tazminat hesabının hazine müsteşarlığı aktüerler siciline kayıtlı aktüer bir bilirkişi tarafından yapılması gerektiğini savunarak haksız ve yasal dayanağı bulunmayan davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davanın ıslah talebiyle birlikte kabulüne, 30.636,80 TL maddi tazminatın (Davalı ... şirketinin sorumluluğu poliçede yazılı limitle sınırlı olmak üzere) davalı ... şirketi için sigortaya başvuru tarihi olan 07.01.2010 tarihinden, diğer davalılar olay tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa verilmesine; manevi tazminat yönünden davanın kısmen kabulüne, her bir davalı için 7.500,00’ er TL olmak üzere 15.000,00 TL manevi tazminatın davalılar ... ve Mert Şahinden müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa verilmesine karar verilmiş, hüküm davacı vekili ile davalılar ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-6100 Sayılı HMK"nun 297/1-2 maddeleri uyarınca, mahkeme kararında; hüküm sonucunun, taraflara yükletilen hak ve sorumlulukların şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde ayrı ayrı ve açıkça gösterilmesi gerektiği gibi, HMK"nın 297/c maddesinde hükmün gerekçesinde tarafların iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli konular hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin gösterilmesi gerekir, yine HMK"nun 297/2. maddesinde hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin taleplerden herbiri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği hüküm altına alınmıştır. Başka bir anlatımla, tesis edilen hüküm, infazı kabil ve uygulanabilir olmalıdır. Bu halde mahkeme, taleplerin her biri hakkında ayrı ayrı karar vermek zorundadır.
Bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerektiği T.C. Anayasası"nın 141/3. maddesinde de açıkça belirtilmiştir.
Bu hükümler yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereği ve kamu düzeni ile ilgili olup, yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar, kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içerisinde, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta olması zorunluluğundan kaynaklanmaktadır.
Zira, tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri, davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini bilmeleri gerekir. ..."ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için de ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş bir hükmün bulunması gerekliliği açıktır.
Eldeki davada; kısa kararda, “…Davanın Islah talebiyle birlikte kabulüne, 30.636,80 TL. Maddi tazminatın (Davalı ... şirketinin sorumluluğu poliçede yazılı limitle sınırlı olmak üzere) davalı ... şirketi için dava tarihinden...” denilmiş, hüküm fıkrasında ise; “Davanın ıslah talebiyle birlikte kabulüne, 30.636,80 TL maddi tazminatın (Davalı ... şirketinin sorumluluğu poliçede yazılı limitle sınırlı olmak üzere) davalı ... şirketi için sigortaya başvuru tarihi olan 07.01.2010 tarihinden…” denilmek suretiyle kısa karar ile hüküm fıkrası arasında çelişki yaratılmıştır, bu durum usul ve yasaya aykırı olup, bozma sebebidir.
2-Bozma ilamının kapsam ve şekline göre; davacı vekili ile davalılar ... ve ... vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekili ile davalılar ... ve ... vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı ile davalılar ... ve ..."a geri verilmesine, 21/05/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.