17. Hukuk Dairesi 2016/1272 E. , 2018/5539 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; müvekkili şirketin, davalı ... Hastanesinden ... İcra Müdürlüğünün ... esas sayılı dosyası ile yaptığı takipten dolayı alacaklı olduğunu, borçlunun, müvekkilini haciz nedeni ile işlerinin durduğunu belirterek haczin kaldırılması konusunda ikna ettiğini, müvekkilinin de haczi kaldırdığını, ancak haciz kalktıktan sonra muvazaalı olarak ... İcra Müdürlüğünün 2009/3410 sayılı dosyası ile 600.000,00 TL miktarlı muvazaalı haciz işlemi yaptıklarını, bu işlemin müvekkilinin alacaklarını ödememek amacı ile ve kötü niyetle yapıldığını belirterek muvazaalı yapılan bu icra takibinin iptaline, dosyada tahsil edilen bedelden şimdilik 150.000,00 TL’lik kısmının faizi ile birlikte istirdadına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılara usulüne uygun tebligata rağmen davaya cevap vermemişlerdir.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere göre; Davalıların sadece dayı ve yeğen olmalarının, mevcut işlemlerin muvazalı olduğunu kanıtlamadığını, davacının kendi serbest iradesi icra dosyasında haczi kaldırıp, yıllar sonra işbu davayı açmasının M.K"nun 2.maddesiyle bağdaşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava İİK"nun 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise, İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278.maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.
Dava; borçlu ... Sağlık Şirketinin SGK alacakları üzerine muvazaalı takip nedeniyle konulan hacizlerin iptali istemiyle açılmış olup, mahkemece yazılı gerekçeyle red kararı verilmişse de; tasarruf konusu olan muvazaalı takibin borçlusu şirketin Yönetim Kurulu Başkanı ... ile, 3.kişi ... arasında dayı-yeğen ilişkisi olup, tasarruf konusu olan icra takibinde borçlu ... Şirketinin borcu kabul edip, SGK dan olan borçlu şirket alacakları üzerine haciz konulması kararlaştırılmıştır. Bu muvazaalı takibe konu senedin gerçek bir alacak olduğu da ispatlanamamıştır. Davacı alacaklının,
borçlu şirket adresinde haciz yaptırması, borçlu şirketin SGK dan olan alacağı üzerine önce haciz koyup sonra kaldırması da bu davayı açmasına engel değildir ve davanın reddi için de sebep olamaz. Buna göre 15/03/2010 tarihinde yapılan hacizde de borçlu şirket adresinin tamamen boşaltılmış olduğu görülmekle aciz halinin ve muvazaanın varlığı kabul edilip davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddedilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 28/05/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.