17. Hukuk Dairesi 2016/1013 E. , 2018/5542 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalı ...’un müvekkili bankadan aldığı kredi taksitlerini ve kredili mevduat hesabı borcunu ödememesi yüzünden hakkında icra takibi yapıldığını, borçlunun adresine hacze gidildiğini ve haczi kabil malı bulunmadığının tespit edildiğini, haciz tutanaklarının aciz vesikası hükmünde olduğunu, icra takibi sırasında borçlunun ... köyündeki 1250 parsel sayılı taşınmazını 12.03.2010 tarihinde teyzesinin oğlu olan diğer davalıya 4.500,00 TL karşılığı devrettiğini, taşınmazın kredi borcunun doğumundan sonra ve gerçek bedelinin çok altında devredildiğini, davalı ...’nın borçlu ...’un mali durumunu bilebilecek durumda olduğunu, bu satışın mal kaçırmak amacıyla muvazaalı yapıldığını ileri sürerek davalılar arasında satışa ilişkin tasarrufun iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ..., diğer davalı ... ile akraba ve arkadaş olmadığını, kendisini taşınmaz alım satımı nedeniyle tanıdığını, dava konusu taşınmazı birikimlerini değerlendirmek amacıyla ... ’ın söylemesi üzerine diğer davalı ile anlaşarak satın aldığını, icra dosyalarından haberi olmadığını ve davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Davalı ... vekili ise 25.12.2014 tarihli dilekçesinde, müvekkilinin satın aldığında taşınmazın harap halde olduğunu, müvekkilinin bina yapıp ağaçlar dikerek ve emek harcayarak taşınmazı şimdiki hale getirdiğini savunmuştur.
Davalı ..., diğer davalı ile akrabalığının olmadığını, taşınmazı mal kaçırmak amacı ile satmadığını, işi bozulduğu için takip konusu taksitleri ödeyemediğini ancak
kredi taksitlerini ödemeye devam ettiğini, taşınmazı işleri bozulmadan önce araba tamirciliği yapan Murat ustanın aracılığıyla sattığını savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere göre; taşınmazın tapudaki satış bedeli ile gerçek değeri arasında yaklaşık 6 kat fark bulunmakta ise de bu tek başına muvazaanın varlığını kabul için yeterli olmadığından davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
2-Dava, İİK.277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
İcra ve İflas Kanunu"nun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nisbi nitelikte yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.
Borçlunun aciz ya da iflasından önce yaptığı iptale tabi tasarrufları, üç grup altında ve İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde düzenlenmiştir. Ancak, bu maddelerde iptal edilebilecek bütün tasarruflar, sınırlı olarak sayılmış değildir. Kanun, iptale tabi bazı tasarruflar için genel bir tanımlama yaparak hangi tasarrufların iptale tabi olduğu hususunun tayinini hakimin takdirine bırakmıştır (İİK.md.281). Bu yasal nedenle de, davacı tarafından İİK.nun 278, 279 ve 280.maddelerden birine dayanılmış olsa dahi, mahkeme bununla bağlı olmayıp, diğer maddelerden birine göre iptal kararı verebilir (Y.H.G.K.25.11.1987 Tarih, ... Esas ve 1987/872 Karar sayılı ilamı). Genelde denilebilir ki, borçlunun iptal edilebilecek tasarrufları, alacaklılarından mal kaçırılmasına yönelik olarak yapılan ivazsız veya aciz halinde yapılan tasarruflar ile alacaklılarına zarar verme kastıyla yapılan tasarruflardır.
Somut olayda,dava konusu taşınmaz tapuda 4.500,00 TL bedelle satılmış, bilirkişi tarafından satış tarihindeki gerçek değeri 27.777,06 TL olduğu belirlenmiştir. Davalı ...’in tapudaki 4.500,00 TL dışında bir ödeme yaptığı ispatlanmamıştır. Bu durumda İİK"nın 278/2. maddesi gereğince edimler arasındaki aşırı farkın bağışlama hükmünde sayılıp yapılan tasarrufun iptale tabi olduğundan ve bu halde 3.kişinin iyi niyet iddiası dinlenemeyeceğinden bu taşınmaz ile ilgili tasarrufun iptaline karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 28.5.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.