17. Hukuk Dairesi 2015/10286 E. , 2018/5561 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yargılaması sonunda kararda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, 10.05.2002 tarihinde davalıların işleten ve sürücüsü olduğu aracın dava dışı araçla çarpışması sonucu meydana gelen trafik kazasında davalı sürücünün aracında yolcu olarak bulunan müvekkilinin eşinin (Filofteia Simion) vefat ettiğini, davalı sürücü Ali"nin 8/8 oranında kusurlu olduğunu belirterek, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile, 40.000,00 TL maddi ve 20.000,00 TL manevi tazminatın faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
Davalılar vekilleri, davanın zamanaşımına uğradığını belirterek ve diğer sebeplerle davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davanın kabulü ile 40.000,00 TL maddi ve 20.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde ve özellikle, davanın zamanaşımı süresi dolmadan açıldığının anlaşılmasına göre, davalılar vekillerinin aşağıdaki bendlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda; davacının 164.050,56 TL destekten yoksunluk zararı belirlenmiş, gerekçede, bu miktardan sigorta şirketi tarafında yapılan ödeme ile hatır taşıması indirimi yapılması gerektiği, ancak bu halde dahi istenen tazminat miktarı 40.000,00 TL ye davacı tarafça hak kazanıldığı, davanın ıslah edilmediği, bu açıdan 40.000,00 TL tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verildiği gerekeçesi ile yazılı olduğu şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkemece, bilirkişi raporu ile tespit edilen zarar miktarından, dava açılmadan önce yapıldığı anlaşılan sigorta şirketi ödemesi güncelleştirilmek ve hatır indirimi düşülmek suretiyle gerçek zarar miktarı hesaplanmalıdır. Davacının davasını ıslah edip etmemesi, gerçek zararın tespitine etki eden bir husus olmayıp, davanın ıslah edilmemesi halinde talep edilen miktar üzerinden karar verilmesi gerektiği tabidir. Mahkeme gerekçesi bu nedenle uygun olmayıp, bozma sebebi yapılmıştır.
3-6098 sayılı TBK. md. 56. maddesi hükmüne göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı
ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nasafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, Türk Medeni Kanununun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Yukarıda belirtilen hususlar ile kaza tarihi dikkate alındığında, davacı lehine takdir olunan manevi tazminatın fazla olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekillerin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) ve (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılara geri verilmesine 28.05.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.