2. Ceza Dairesi 2014/31127 E. , 2017/3642 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hırsızlık
HÜKÜM : Mahkumiyet
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
5237 sayılı TCK"nın 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptaline ilişkin Anayasa Mahkemesi"nin 24/11/2015 tarihinde yürürlüğe giren 08/10/2015 gün ve 2014/140 esas, 2015/85 karar sayılı kararı da nazara alınarak bu maddede öngörülen hak yoksunluklarının uygulanmasının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüş; dosya kapsamına göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılan hilenin şekli, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Dolandırıcılık suçunun dinî inanç ve duyguların istismar edilmesi suretiyle işlenmesi, bu suçun temel şekline göre daha ağır ceza ile cezalandırılmayı gerektiren bir durum olarak TCK"nın 158/1-a maddesinde düzenlenmiştir. Madde gerekçesine göre, burada dikkat edilmesi gereken husus, dinin bir aldatma aracı olarak kullanılmasıdır.
Din, bir topluluğun sahip olduğu kutsal kitap, peygamber ve Allah kavramını da genellikle içinde bulunduran inanç sistemi ve bu sisteme bağlı olarak yerine getirmeye çalıştığı ahlaki kurallar bütünüdür. Dini inanç, dine inanan, belirli bir dine mensup kişinin duygularıdır. Bu nitelikli unsurun gerçekleşebilmesi ve suçun oluşabilmesi için, dini kurallara bağlı olanların, önem verdiği değerler, dini inanç ve duygular aldatma aracı olarak kötüye kullanılmalı, bu suretle gerçekleştirilen hile ile haksız bir yarar da sağlanmış olmalıdır.
Somut olayda; gündüz vakti, sanıkların, müşteki..."nın kapı zilini çaldıkları, Van depremi için yardım topladıklarını söyleyerek yardım talebinde bulundukları, ısrarcı oldukları,müştekinin sanıkları eve aldığı,bu sırada diğer müştekiler ..."nin de bu evde kahvaltı yaptıkları, eve giren sanıkların müştekilere “evde büyü var” diyerek müştekilerden altın istedikleri,sırayla altınları getirdikleri,bir erkek çorabının içine koydukları,bunu tülbent ile bohça yaparak başları üzerinde gezdirdikleri,bu esnada altınları el çabukluğu ile aldıkları,bohçayı evin yatak odasına bırakarak kapısını kitledikleri,müştekilere bohçayı yarım saatten önce açmamalarını söyleyerek evden ayrıldıkları,geriye dönen müştekilerin yaptıkları kontrolde altınların yerinde olmadıklarını görmeleri şeklinde gerçekleşen olayda, sanıkların hileli söz ve ustaca davranışlarla dini duygularını istismar ettiği ve denetim olanağını önemli ölçüde azalttığı müştekilerden haksız menfaat sağladıkları anlaşılmakla, sanıkların eyleminin bu niteliği itibariyle 5237 sayılı TCK"nın 158/1-a maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerekebileceği ve bu suçla ilgili davaya bakma ve delilleri değerlendirme görevinin ağır ceza mahkemesine ait olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar müdafiileri ve sanık ..."in temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebepten dolayı BOZULMASINA, bozma sonrası kurulacak hükümde 1412 sayılı CMUK"nın 326/son maddesinin gözetilmesine,29.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.