17. Hukuk Dairesi 2017/1550 E. , 2019/9970 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili; 03.01.2001 tarihinde davalı ..."a ait, ..."un sevk ve idaresindeki araç ile seyir halinde iken karşıdan karşıya geçmeye çalışan davacı ..."e çarparak yaralanmasına neden olduğunu, davacının 17 kez ameliyat olduğunu, tedavi giderlerinin bir kısmının Emekli Sandığı tarafından karşılandığını, davacı ..."in öğretmen olduğu için eşinin bakımına yardım edecek ve ev işlerini görecek birisini ayda iki kez aldığını, bunun dışında iyileşmesi için pek çok masraf yaptığını, davacı ..."in de olaydan dolayı maddi manevi şekilde mağdur olduğunu belirterek, Muhabbet için 3.500,00 TL manevi, iş gücü kaybı ve tedavi gideri olarak 1.750,00 TL maddi, Nurettin için 1.5000,00 TL manevi, belgelenemeyen tedavi, yol, refakatçi, yardımcı gideri için toplam 1.250,00 TL maddi tazminatın fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
Davalılar vekilleri; davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, davanın kısmen kabulü ile 547,00 TL maddi tazminatın davalılardan İsviçre Sigorta A.Ş"nin teminat sınırında olduğundan davalı sigortadan dava tarihinden
itibaren işleyecek yasal faizi ile alınarak davacılara verilmesine, Muhabbet için 1.500,00 TL, Nurettin için 500,00 TL manevi tazminatın ..."dan tahsili ile davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde bir usulsüzlük bulunmamasına göre, davacılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davacılar vekili son celsede davalı ..."in öldüğünü beyan etmiş, davacı taraf Mehmet mirasçılarını davaya dahil etmeyeceklerini, diğer davalı ... yönünden davaya devam edeceklerini beyan etmiş, mahkemece sadece davalı ... yönünden karar verilmiştir. Ancak dosya kapsamından, ..."un karar tarihinde hayatta olduğu, Hasan Yavuz"un 03.08.2011 de vefat ettiği ve gerekçeli kararın Hasan mirasçılarına tebliğ edildiği, anlaşılmaktadır. Bu durumda karar tarihinde sağ olan davalı ... yönünden olumlu olumsuz bir karar verilmemesi doğru olmamıştır.
3-Dava trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeni ile maddi tazminat ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya yeterli değildir. Somut olayda davacı ..."in meydana gelen kazadan dolayı yaralandığı, malul kaldığı, birçok operasyon geçirdiği iddia edilerek, iş gücü kaybı ve tedavi giderine ilişkin zararın tazmini talep edilmiştir. Eksik inceleme ile hüküm kurulamaz.
Sorumluluğu doğuran olayın, zarar görenin vücut bütünlüğünü ihlâl etmesi hali BK m. 46/I’de özel olarak hükme bağlanmıştır. Bu hüküm gereğince “Cismani bir zarara düçar olan kimse külliyen veya kısmen çalışmaya muktedir olamamasından ve ileride iktisaden maruz kalacağı mahrumiyetten tevellüt eden zarar ve ziyanını ve bütün masraflarını isteyebilir”. Bu hüküm gereğince, vücut bütünlüğünün ihlâli halinde mağdurun malvarlığında meydana gelmesi muhtemel olan azalmanın ve dolayısıyla maddî zararın türleri; masraflar, çalışma gücünün kısmen veya tamamen kaybından doğan zararlar ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan zararlar şeklinde düzenlenmiştir. Borçlar Kanunu"nun 46. maddesinde belirtilen “bütün masraflar” deyimi çok geniş kapsamlıdır. Bu giderlere zarara uğrayanın katlanmak zorunda
kaldığı bütün giderler dahildir. Bu giderlere zarara uğrayanın katlanmak zorunda kaldığı bütün giderler dahildir. Bu bakımdan zarara uğrayan barınma, beslenme, ulaşım, paramedikal ve bu gibi giderleri de isteyebilir.
Dosya kapsamından davacı ..."in kaza sonrasında Dokuz Eylül Ün. Tıp Fakültesi hasta dosyasına göre, sol tibia kırığı ve sol humerus fraktürü nedeni ile ameliyat olduğu, omuz protezi kullanıldığı, en son 07.12.2001, 19.11.2001, 09.07.2001, 19.01.2001, 19.03.2001 tarihli hastane girişine ilişkin epikrizlerin mevcut olduğu anlaşılmaktadır. Maluliyete ilişkin alınacak raporların 11.10.2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013 tarihinden sonrada Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. Kaza tarihinin 03.01.2001 olmasından dolayı davacı ..."in maluliyet oranının belirlenmesi için ATK 3. İhtisas Kurulu"ndan Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğüne uygun şekilde rapor alınması gerekirken, davacının talebi yönünden olumlu olumsuz karar verilmemesi ve eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru olmamıştır.
4-31.07.2006 tarihli Mali Müşavir bilirkişi raporunda, dosyada mevcut faturalı ancak sosyal güvenlik kuruluşu tarafından karşılanmayan tedavi giderlerinin 2.187,92 TL olduğu, kusura göre talep edilebilecek miktarın 547,00 TL olduğu belirlenmiş, mahkemece söz konusu rapor hükme esas alınmıştır. Ancak bilirkişi raporu hüküm kurmaya elverişli değildir. Olayın niteliği gereği bütün giderlerin belgelendirilmesi olağan hayat tecrübelerine aykırıdır. Bu konuda 818 sayılı BK 42/II. maddesi yol gösterici nitelikte olup aynı zamanda zararın gerçek miktarını belirleyecek olan hakime de bir görev yüklemektedir. Bu durumda, davacıya ulaşım, refakatçi ve belgelenemeyen tedavi giderlerini kanıtlama imkanı tanınmalı, davacının bu giderleri kanıtlayamaması durumunda belgelenemeyen ancak tedaviye bağlı olarak yapılması olanaklı bulunan giderler yönünden davacının tüm tedavi evrakları değerlendirilerek, yaralanma derecesi ve iyileşme süreci de gözetilerek uzman doktor bilirkişiden gerekçeli, açıklamalı ve denetime elverişli rapor alınarak sonucuna göre 818 sayılı BK"nın 42. maddesi gereğince olayın özelliği değerlendirilmek suretiyle, davacıların bu kalem isteklerine ilişkin karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
5-Vücut bütünlüğü ihlâl edilen kişi bu ihlâl nedeniyle tamamen veya kısmen çalışamaz duruma gelmişse Borçlar Kanunu 46. maddesi gereğince, bundan doğan zararının tazminini de talep edebilir.
Vücut bütünlüğü ihlâl edilen zarar gören kişi hüküm anında tamamen iyileşmiş, çalışma gücündeki azalma ortadan kalmış ise; çalışma gücünün kaybı nedeniyle istenebilecek tazminat, zarar görenin iyileşme anına kadar çalışamaması nedeniyle ortaya çıkan kazanç kayıplarından ibarettir.
Somut olayda davacı ..., geçici ve sürekli çalışma gücü kaybına ilişkin zararın tazminini talep etmiş, mahkemece bu hususta olumlu olumsuz bir karar verilmemiştir. BK"nın 46. maddesi (6098 sayılı TBK md. 54) gereğince vücut bütünlüğünün ihlali sonucu ortaya çıkan zararlardan olan geçici ve sürekli çalışma gücü kaybı ihlâlin doğrudan bir sonucu olarak ortaya çıktığından zorunlu mali sorumluluk sigortası teminat kapsamında olup davacının bu yöndeki talebinin de toplanan deliller değerlendirilerek, konusunda uzman bilirkişiden denetime elverişli, gerekçeli rapor alınarak, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, olumlu olumsuz karar verilmemiş olması doğru olmamıştır.
SONUÇ:Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2), (3), (4) ve (5) bentlerde açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine, 24/10/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.