4. Ceza Dairesi 2020/18437 E. , 2020/16645 K.
"İçtihat Metni" Hakaret suçundan sanık ..."in, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 125/1, 62/1 ve 52/2. maddeleri gereğince 1.800,00 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına ilişkin Gümüşhane Asliye Ceza Mahkemesi"nin 17/09/2019 tarihli ve 2018/632 esas, 2019/449 sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın, 18/02/2020 gün ve 2020/21295 sayılı istem yazısıyla Dairemize gönderilen dava dosyası incelendi.
İstem yazısında; “1- Gümüşhane Asliye Ceza Mahkemesi"nce sanık hakkında 5237 sayılı Kanun"un 125/1. maddesi gereğince hükmolunan 120 gün karşılığı adlî para cezası üzerinden, anılan Kanun’un 62/1. maddesi gereği 1/6 oranında indirim yapıldığında 100 gün karşılığı adlî para cezasına hükmedilmesi gerektiği halde, sanığa eksik ceza tayini ile 90 gün adlî para cezasına hükmedilmesinde ve sonrasında bu rakam üzerinden 5237 sayılı Kanun’un 52/2. maddesi gereğince günlüğü 20 Türk lirası üzerinden 2.000,00 Türk lirası yerine, 1.800,00 Türk lirası adlî para cezasına hükmolunmak suretiyle eksik ceza tayin olunmasında,
2- Sanık hakkında "duruşmada gözlemlenen tutum ve davranışları lehine takdiri indirim sebebi kabul” edildiği gerekçesiyle 5237 sayılı TCK"nın 62. maddesi uyarınca takdiri indirim uygulandığı halde, "sanığın kişilik özellikleri, duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurulmuş, yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılamadığı" gerekçesiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verildiği nazara alındığında, aynı gerekçelerin hem lehe hem aleyhe değerlendirmede esas alınarak çelişki yaratıldığı anlaşılmakla, adlî sicil kaydı bulunmayan sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesinde,
İsabet görülmemiştir.” denilmektedir.
Hukuksal Değerlendirme:
Bir nolu isteme yönelik incelemede;
Sanık hakkında belirlenen temel ceza üzerinden TCK’nın 62/1. maddesi uyarınca indirim yapılırken hesap hatası neticesinde, 100 gün adli para cezası yerine 90 gün adli para cezasına hükmedilmek suretiyle sonuç cezanın 2.000 TL yerine 1.800 TL olarak eksik belirlenmesi hukuka aykırıdır.
İki nolu isteme yönelik incelemede;
Öğretide “olağanüstü temyiz” olarak adlandırılan kanun yararına bozma olağanüstü yasa yolunun koşulları ve sonuçları, “kanun yararına bozma” adı ile 5271 sayılı CMK’nın 309 ve 310. maddelerinde düzenlenmiştir.
5271 sayılı Kanun’un 309. maddesi uyarınca, hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddî hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtayca bozulması istemini yasal nedenlerini açıklayarak, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak Yargıtay ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtayca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm yasa yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir.
Böylece ülke sathında uygulama birliğine ulaşılacak, hâkim ve mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıklar ile uygulamadaki esaslı yanlışlar ve esasa etkili usul yanılgılarının, toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesi sağlanacaktır.
Kanun yararına bozma yasa yoluna, istinaf ve temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmiş hüküm ve kararlara karşı gidilmesi nedeniyle kesin hükmün otoritesinin bütünüyle zedelenmemesi amacıyla bu yola başvurabilmek için hukuka aykırılık halinin ciddi boyutlara ulaşması gerekmektedir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu"nun 14/11/1977 gün ve 3-2 sayılı kararında da açıkça vurgulandığı üzere, bu yasa yolunun olağanüstü bir yasa yolu olması nedeniyle, her türlü hukuka aykırılık iddiası, yasa yararına bozma konusu yapılamayacak, bu kapsamda hâkimlerin takdir hakkı alanına giren ve suç işleyenler için bir hak teşkil etmeyen hususlar ile mahkemenin takdirine bağlı istekler ve uygulamadaki takdir yanılgıları veya takdirin yerinde olup olmadığının denetlenmesine ilişkin başvurular, temyiz yasa yolundan farklı olarak yasa yararına bozma konusu yapılamayacağından, bu yolla denetlenemeyecektir. (Ceza Genel Kurulu"nun 23/03/2010 tarih ve 2/29-56 sayılı kararı da bu doğrultudadır.)
Ceza Genel Kurulu"nun 25/10/1993 gün ve 260/281 sayılı kararında ise, olaya ilişkin tüm deliller toplanıp, değerlendirilip suçun oluştuğu kabul edilerek mahkumiyet hükmü kurulduğuna göre, delil takdiri yapılarak verilen karar aleyhine, takdirde yanılgıya düşüldüğünden ve suçun yasal unsurlarının oluşmadığından bahisle, kanun yararına bozma yoluna başvurulamayacağı belirtilmiştir.
Bu açıklamalar ışığında iki nolu istemle ilgili olarak; kanun yararına bozma istemine konu edilen 5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinde düzenlenen “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesinin uygulanabilmesi için öncelikle;
- Sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünde, hükmolunan cezanın iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezasından ibaret olması,
- Suçun CMK’nın 231. maddesinin 14. fıkrasında yazılı suçlardan olmaması,
- Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,
- Sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına itiraz etmemesi,
- Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tamamen giderilmesine ilişkin koşulların birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.
Anılan bu objektif koşulların gerçekleşmesi ile birlikte ayrıca “Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılmasına” ilişkin takdire dayalı subjektif koşulun da gerçekleşmesi halinde “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesinin uygulanması olanağı bulunmaktadır.
Kanun koyucu CMK’nın 231. maddesinde düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun uygulanıp uygulanmaması hususunda mahkemeye takdir hakkı tanımıştır. Objektif koşulların oluşmasına karşın koşullu bir düşme nedeni olan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun tartışılmamasına yönelik mahkeme uygulamasının yerinde veya yeterli olup olmadığı temyiz incelemesinde değerlendirilebilecekken, takdire müteallik konuların inceleme dışı bırakıldığı olağanüstü kanun yolu olan, Kanun yararına bozma yoluyla denetlenemeyecektir.
İnceleme konusu somut olayda; adli sicil kaydı bulunmayan sanık hakkında hakaret suçundan kurulan hükümde, sanığın "Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri, duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurulmuş, yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılamadığı" şeklindeki gerekçeyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verildiği anlaşılmıştır.
Takdire ilişkin olan subjektif koşula ilişkin değerlendirme kanun yararına bozma konusu yapılamayacağından iki nolu kanun yararına bozma istemi yerinde görülmemiştir.
Sonuç ve Karar:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, kanun yararına bozma isteği doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünce kısmen yerinde görüldüğünden,
1- İki nolu isteme yönelik Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görülmediğinden, CMK"nın 309. maddesi uyarınca KANUN YARARINA BOZMA İSTEĞİNİN REDDİNE,
2- Bir nolu isteme ilişkin olarak, hakaret suçundan sanık ... hakkında, Gümüşhane Asliye Ceza Mahkemesi"nin 17/09/2019 tarihli ve 2018/632 esas, 2019/449 sayılı kararının, 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesi uyarınca aleyhe sonuç doğurmamak üzere HÜKMÜN BOZULMASINA,
3- Kararının diğer yönlerinin olduğu gibi bırakılmasına, dosyanın Yüksek Adalet Bakanlığı"na sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na TEVDİİNE, 17/11/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.