11. Hukuk Dairesi 2016/14495 E. , 2017/134 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 29/03/2016 tarih ve 2015/24-2016/308 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili, müvekkillerinin 04.06.2012 tarihinde ticaret sicilinden ortaklar kurulu kararına istinaden terkin edilen ....Sağ. Hiz. San. ve Tic. Ltd. Şti"nin ortakları olduğunu, şirket muhasebecisi olan ... .... hakkında vaki suç duyuruları üzerine açılan kamu davası sonucunda adıgeçen muhasebecinin cezalandırılmasına karar verildiğini, muhasebecinin görevini kötüye kullanması nedeniyle Vergi Dairesi tarafından şirkete tahakkuku yapılan vergi ve cezaları kendilerinin ödediğini, şirket tarafından muhasebeci aleyhine dava açmak için şirketin ihyasının gerektiğini bildirerek TTK 547. maddesi gereğince ek tasfiye işlemleri yapılmak üzere şirketin ihyasına, tasfiye memuru atanmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı, dava dışı şirketin ortaklar kurulu kararına istinaden sicilden terkin edildiğini, işlemlerde Yasa"ya aykırılık bulunmadığını, sorumluluğun tasfiye memuruna ait olduğunu beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, Vergi Dairesince dava dışı şirkete tahakkuk ettirilen vergi ve cezaların şirketin sicilden terkininden sonra davacılar tarafından ödendiği, ödemeleri yapan davacıların davadışı muhasebeciden talepte bulunabilecekleri, bu halde şirketin ihyasında davacıların hukuki yararlarının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, davacılardan başka ortağı bulunmayan davadışı şirketin 6102 sayılı TTK 547. maddesi gereğince ihyası istemine ilişkindir.
Somut uyuşmazlıkta, Vergi Dairesince davadışı şirkete tahakkuk ettirilen vergi ve cezalar, davacı ortaklar tarafından ödenmiş olup davadışı muhasebeciden talep edilmek üzere şirketin dava açması için ihyasına karar verilmesi talep edilmektedir.
Vergi ve cezalar davacılar tarafından ödenmiş olmakla birlikte doğan zarar, ihyası talep edilen şirketin zararıdır. Tazmin davasınında davadışı muhaseciye karşı şirket tarafından açılması gerekmektedir.
Bu halde, alacaklarını şirketten talep edecek olan davacıların, davadışı şirketin ihyasını istemekte hukuki yararları bulunduğundan davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın BOZULMASINA, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz eden davacılara iadesine, 09.01.2017 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun"un 35. maddesinde "Limited şirket ortaklarının, tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olacakları ve 6183 sayılı yasa hükümleri gereğince takibe tutulacakları" düzenlenmiştir.
Somut uyuşmazlıkta, davacılardan başka ortağı bulunmayan ve ihyasına karar verilmesi istenilen şirket ortaklar kurulu kararı ile feshedilmiş, keyfiyet 08.06.2012 tarihinde Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edilmiştir.
Sicilden terkin edilen şirketin geçmiş döneme ait vergi ve cezaları davacılar tarafından ödenmiş olup, şirket muhasebecisinin görevini kötüye kullanması nedeniyle muhasebeci aleyhine açılacak dava için şirketin ihyası talep edilmektedir.
Ceza mahkemesi kararı ile mahkum olan davadışı muhasebecinin, şirketin vergi ve cezasına mahkum edilmesindeki iddia olunan eylemi şirket yönünden haksız fiil teşkil ettiği gibi, 6183 sayılı Yasanın 35. maddesi gereğince şirket ortakları yönünden de haksız fiil teşkil etmektedir.
Yerel mahkemenin de kabulunde olduğu üzere davacıların, kendi ödemelerine istinaden haksız fiile dayalı rücuen alacak davasını davadışı muhasebeciye karşı açmaları mümkün bulunduğundan, sicilden terkin edilen şirketin ihyasını talep etmekte davacıların hukuki yararları bulunmamaktadır.
Usul ve yasaya uygun yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde bozulmasına ilişkin sayın çoğunluk görüşüne karşıyım.