14. Hukuk Dairesi 2015/14440 E. , 2017/5041 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 08.04.2013 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 18.07.2017 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, ortaklığın giderilmesine ilişkindir.
Davacı vekili,... İli, ... İlçesi, 7827 ada 1, 2 ve 3 parsel sayılı taşınmazlardaki ortaklığın mümkünse aynen taksim, değilse satış sureti ile giderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, dava konusu taşınmazlardaki ortaklığın aynen taksim suretiyle giderilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile aynen taksim suretiyle ortaklığın giderilmesine karar verilmiştir
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları iki taraflı, taraflar için benzer sonuçlar doğuran davalardır. Bu davalarda davalı da davacı gibi aynı haklara sahiptir. Bu nedenle davacının satış suretiyle ortaklığın giderilmesini istemesi davalıların aynen paylaşma istemesine engel teşkil etmez.
Paydaşlığın giderilmesi davalarında mahkemece malın aynen bölünerek paylaştırılmasına karar verilebilmesi için taşınmazın yüzölçümü, niteliği, pay ve paydaş sayısı ve tarım arazilerinin niteliği ile imar mevzuatına göre aynen taksimin mümkün olup olmadığının araştırılması gerekir. Taşınmazın önemli ölçüde bir değer kaybına uğraması söz konusu ise aynen bölünerek paylaştırılmasına karar verilemez. Keza paydaşlar rıza göstermedikleri takdirde taşınmazın bir bölümü paylı bırakılamaz.
Aynen bölünerek paylaştırmanın (taksimin) mümkün olması durumunda bölünen parçaların değerlerinin birbirine denk düşmemesi halinde eksik değerdeki parçaya para (ivaz) eklenerek denkleştirme sağlanır. Paydaşlar arasında anlaşma olmadıkça hakim kendiliğinden bazı taşınmazların bir kısım paydaşlara, kalanın diğer paydaşlara verilmesi şeklinde aynen bölünerek paylaştırmaya karar veremez.
Aynen bölünerek paylaştırma (taksim) halinde teknik bilirkişiye ifraz projesi düzenlettirilerek bu projeye göre taşınmaz belediye ve mücavir alan sınırları içerisinde ise ilgili belediyeden, belediye dışında ise İl İdare Kurulundan bölüşmenin (taksimin) mümkün olup olmadığı sorulur.
Belediye Encümeni veya İl İdare Kurullarınca 3194 sayılı İmar Kanunu ve ilgili Yönetmelik hükümlerine uygun bulunması halinde onaylanması gereken ifraz projesinde kimlere nerelerin verileceği, bu konuda paydaşlar aralarında anlaşamazlarsa hakim huzurunda kura çekilerek belirlenir.
Onay makamından olumsuz cevap gelmesi halinde paydaşlığın satış suretiyle giderilmesine karar verilmesi gerekir.
Somut uyuşmazlıkta; dava dosyasında yer alan mimar ve harita kadastro teknisyeni bilirkişilerin hazırladığı 04.11.2013 tarihli raporda "taşınmazların ayrı ayrı taksim edilerek her bir paydaşa hissesi oranında ayrı ayrı parseller oluşturulacak şekilde parseller oluşturulması, kanun ve yönetmelikteki minimum parsel genişliği ve parsel derinliği şartlarını sağlamadığından bu parsellerin aynen taksiminin mümkün olmadığı, ancak 7827 ada 1, 2 ve 3 parsel sayılı taşınmazların iki hissedarı olması, tapudaki hisselerinin de 1/3 - 2/3 oranında olmasından dolayı ilgili belediyenin de uygun görüş vermesi halinde parsellerin önce tevhit edilip tek parsel haline geldikten sonra aynen taksimin mümkün olacağı, belediye tarafından parsellerin tevhidi sağlandığı takdir de taksim krokisinin ek rapor halinde hazırlanacağı" yönünde görüş bildirilmiştir. Sancaktepe Belediye Başkanlığı"nın 22.11.2013 tarihli 7965 sayılı Emlak ve İstimlak Müdürlüğü, 15.05.2014 tarihli 13323 sayılı Plan ve Proje Müdürlüğü ve 16.06.2014 tarihli 18384 sayılı İmar ve Şehircilik Müdürlüğü cevabi yazılarında dava konusu taşınmazların tevhit edilmesinde sakınca bulunmadığı belirtilmiştir. Bu durumda mahkemece tevhit ve ifraz konusunda tarafların beyanlarının alınması, uzman bilirkişiler vasıtasıyla keşif yapılarak tevhit ve ifraza ilişkin rapor alınması, raporun ilgili belediye başkanlığına gönderilerek onay makamı belediye encümeninden ifrazın mümkün olup olmadığı yönünde karar alınması ve bu işlemlerden sonra bir karar verilmesi gerekirken, açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapılmaksızın yalnızca dosyada mevcut bilirkişi raporuna göre yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 13.06.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.