Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/14250
Karar No: 2015/18068
Karar Tarihi: 12.10.2015

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2015/14250 Esas 2015/18068 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2015/14250 E.  ,  2015/18068 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Karacabey 1. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
    TARİHİ : 11/09/2013
    NUMARASI : 2011/449-2013/347

    Davacı-karşı davalı F.. I.. ile davalı-karşı davacı H.. A.. aralarındaki katılma ve katkı payı alacağı davasının reddine dair Karacabey 1. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi"nden verilen 11.09.2013 gün ve 449/347 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı-karşı davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    KARAR

    1-Davacı-karşı davalı vekili, 1985 yılından beri sigortalı çalışarak elde ettiği gelirin davalı koca tarafından tasarruf yapıldığı, evlilik birliği içinde edinilen malların tasfiyesi ile, tasfiye tariihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 50.000,00 TL alacağın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, dava konusu yapılan 129 ada 50 ve 129 ada 57 parsel sayılı taşınmazların evlenemmeden önce edinildiği, 257 parsel sayılı taşınmazın maliki olmadığı taşınmazların edinilmiş mal olmadığı, gerekçesiyle açılan davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, dava konusu taşınmazların kişisel mal olduğu, davacının katkısı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacı/ karşı davalı vekili tarafından asıl dava yönünden temyiz edilmiştir.
    Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 sayılı HMK m. 33). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, artık değere katılma alacağı ve katkı payı alacağı isteğine ilişkindir.
    01.01.2002 tarihinden önce 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi" nin (TKM) yürürlükte olduğu dönemde, eşler arasında yasal mal ayrılığı rejimi geçerliydi (TKM m.170). TKM" de, mal rejiminin tasfiyesine ilişkin düzenleme mevcut olmadığından, eşlerin bu dönemde edindikleri malvarlığının tasfiyesine ilişkin uyuşmazlık, aynı kanunun 5.maddesi yollamasıyla Borçlar Kanunu"nun genel hükümleri göz önünde bulundurularak "katkı payı alacağı" hesaplama yöntemi kurallarına göre çözüme kavuşturulmalıdır. Zira Borçlar Kanunu, Medeni Kanunun tamamlayıcısı olarak kabul edilmiştir (eBK m. 544, TBK m. 646).
    Mal ayrılığı rejiminde; eşler kendi malları üzerinde tasarruf yetkisine ve intifa hakkına sahiptir ve mallarının idaresi kendisine aittir (TKM m. 186/1). Her birinin malları, geliri ve kendi kazançları yine kendilerine ait kişisel mallarıdır (TKM m. 189). Kadın veya kocanın, mal rejiminin devamı sırasında diğerinin edindiği malvarlığına katkısı nedeniyle katkı payı alacağı isteğinde bulunabilmesi için mutlaka para ya da para ile ölçülebilen maddi veya hizmet değeriyle katkıda bulunması gerekir.
    Mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde satın alınan tasfiyeye konu mala çalışma karşılığı elde edilen gelirlerle(maaş, gündelik, kar payı vs gibi) katkıda bulunulduğunun ileri sürüldüğü durumlarda; çalışarak, düzenli ve sürekli gelire sahip eşin, aksi kanıtlanmadıkça, yapabileceği tasarruf oranında katkıda bulunduğunun kabulü gerekir. Yargıtay"ın ve Dairemizin devamlılık gösteren uygulamaları da bu yöndedir.
    Mal rejiminin devamı süresince, bir eşin sahip olduğu edinilmiş malda, diğer eşin artık değerin yarısı oranında katılma alacak hakkı vardır. Artık değere katılma alacağı; eklenecek değerlerden (TMK m.229) ve denkleştirmeden (TMK m.230) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere, eşin edinilmiş mallarının (TMK m. 219) toplam değerinden, bu mallara ilişkin borçlar çıktıktan sonra kalan artık değerin (TMK m. 231) yarısı üzerindeki diğer eşin alacak hakkıdır (TMK m. 236/1). Katılma alacağı Yasa"dan kaynaklanan bir hak olup, bu hakkı talep eden eşin gelirinin olmasına veya söz konusu mal varlığının edinilmesine, iyileştirilmesine ya da korunmasına katkıda bulunulmasına gerek yoktur.
    Artık değere katılma alacak miktarı hesaplanırken, mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan malların, bu tarihteki durumlarına göre, ancak tasfiye tarihindeki sürüm(rayiç) değerleri esas alınır (TMK m. 227/1, 228/1, 232 ve 235/1). Yargıtay uygulamalarına göre, tasfiye tarihi karar tarihidir.
    Belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse, iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen mallar onların paylı mülkiyetinde sayılır. Bir eşin bütün malları, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal olarak kabul edilir (TMK m. 222).
    Sözü edilen değer tespiti, belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için gerek görülmesi durumunda konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden de yardım alınmalıdır. Tasfiyeye konu birden fazla malın bulunması durumunda, her biri için aynı yöntem uygulanır.
    Somut olaya gelince; eşler, 30.07.1980 tarihinde evlenmiş, 08.11.2007 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK m. 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK"nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 sayılı TKM m. 170), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı yasanın m. 10, TMK m. 202/1). Tasfiye talebine konu edilen 257 parsel sayılı taşınmaz 22.08.1980 tarihinde Ş.. S.. adlı kişi tarafından satın alınmış olup; eşler adına oluşturulmuş bir tapu kaydı mevcut değildir. 129 ada 50 ve 129 ada 57 parsel sayılı taşınmazlar 13.02.1989 tarihinde hükmen davalı ve kardeşi N.. A.. adına 1/2"er paylı olarak, hisseli kaydedilmiş, davalı Halil kardeşine ait olan 1/2 payı 21.05.2002 tarihinde satın almış ve taşınmazlara tamamen malik olmuştur. Davacı Fatma"nın yurtdışında sigortalı olarak çalıştığı anlaşılmaktadır. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK m. 179).
    Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde yapılan incelemede; toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davacının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine karar verilmesi gerekmiştir.
    2-Alacak talebine konu edilen 129 ada 50 ve 129 ada 57 parsel sayılı taşınmazların 02.08.1979 tarihli Karacabey Noterliği"nin düzenleme şeklindeki satış vaadi sözleşmesi gereğince ferağ-icbar suretiyle hükmen tescil yoluyla edinildiği; ancak hükmen tescil kararının verildiği dava sırasında 09.04.1987 tarihinde satış vaadi sözleşmesi gereğince bakiye satış parası olan 52.282 liranın o davanın davalısı A.. E.. adına .. Bankasına depo edildiği ve A.. E.."ye ödendiği, taşınmazın 1/2"er paylı hisseli olarak davalı H.. A.. ve kardeşi N.. A.. adına hükmen tesciline karar verildiği anlaşılmaktadır.
    Bu durumda taşınmazlar için satış vaadi sözleşmesinin düzenlendiği 02.08.1979 tarihinde peşin olarak ödenen 456.500 lira ile 09.04.1987 tarihinde depo edilen 52.282 lira olmak üzere toplam 508.782 lira ödendiği, bunun 52.282 lirasının evlenmeden sonra ödendiği, geriye kalan 456.500 liranın ise satış vaadi sözleşmesinin düzenlendiği evlenme tarihinden önceki dönemde ödendiğine göre; davacının ancak evlenmeden sonraki dönemde ödenen 52.282 liranın davalının 1/2 payı karşılığı ödenen 26.141 lira içerisinden katkı payı alacağı talep edilebilmesi mümkündür. Katkı payı talep edilebilecik miktarın ödendiği dönemde tarafların her ikisi de çalıştığına göre, davacının bir miktar katkı payının olduğunun kabulü gerekir. Bu amaçla, evlenme tarihinden, ödeme tarihi olan 09.04.1987 tarihine kadar eşlerin tüm gelirleri ayrı ayrı belirlenmeye çalışılmalı; sonra her bir eşin alışkanlıkları, ekonomik ve sosyal statüleri gözetilerek, kişisel harcamaları ile ayrıca kocanın 743 sayılı TKM"nin 152. maddesi gereğince evi geçindirme yükümlülüğü nedeniyle yapabileceği harcama, eşlerin kendi gelirlerinden düşülerek, gerçekleştirebilecekleri tasarruf miktarları ayrı ayrı tespit edilmeli, daha sonra her eşin tasarruf miktarının, birlikte yaptıkları toplam tasarruf miktarı içerisindeki oranı belirlenmelidir. Her bir eşin bulunan bu tasarruf oranı, çalışmaları karşılığı elde ettikleri gelirleriyle malın alımına yaptıkları katkı oranı olarak kabul edilmelidir. Bu şekilde de bir katkı oranı belirlenemediği takdirde TMK 4. ve TBK 50. madde uyarınca hukuk ve hakkaniyete uygun bir katkı oranı takdir edilmelidir. Açıklanan şekilde bulunacak katkı oranı ile tasfiyeye konu malın dava tarihi itibariyle belirlenecek sürüm (rayiç) değeri ile çarpılmak suretiyle ulaşılacak miktar davacının katkı payı alacağı olacaktır.
    3-Alacak talebine konu edilen 129 ada 50 ve 129 ada 57 parsel sayılı taşınmazların geriye kalan 1/2 hissesi davalı koca tarafından 21.05.2002 tarihinde kardeşinden satış suretiyle satın edinildiğine göre; TMK 222/son maddesi uyarınca, aksi kanıtlanıncaya kadar edinilmiş mal sayılır. Davalı Halil taşınmazların 1/2 hissesinin kişisel mal kapsamında olduğunu gösterdiği delillerle kanıtlayamamıştır. O halde, her iki taşınmazda mevcut 1/2 payından davacı Fatma"nın % 50 oranında katılma alacağı bulunduğu kabul edilmek suretiyle hesaplama yapılması gerekir (TMK m. 227/1, 228/1, 229, 230, 231, 232 ve 235/1, 236/1).
    Yukarda 2 ve 3. bentlerde açıklandığı gibi, mahkemece gerekirse keşif ve uygun bilirkişi incelemesi yaptırılarak gerçekleşecek sonuca göre davacı Fatma"nın katkı payı alacağı ve katılma alacağına hükmedilmesi gerekirken; yazılı şekilde davanının reddine karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarda 2 ve 3. bentlerde gösterilen sebeplerle 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA; davacının diğer temyiz itirazlarının ise, 1. bentte gösterilen sebeple REDDİNE, taraflarca HUMK"nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK"nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 24,30 TL peşin harcın istek halinde davalıya iadesine, 12.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi