8. Hukuk Dairesi 2015/3502 E. , 2015/18069 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Elazığ 2. Aile Mahkemesi
TARİHİ : 04/11/2014
NUMARASI : 2012/239-2014/678
Davacı-karşı davalı Z.. Ü.. ve davalı-karşı davacı B.. S.. aralarındaki katılma alacağı ve katkı payı alacağı davasının kabulüne dair Elazığ 2. Aile Mahkemesi"nden verilen 04.11.2014 gün ve 239/678 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı-karşı davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili, davacının çalışarak yaptığı birikimleri ile davalı adına dava konusu evin alındığını, evin alınmasında büyük oranda katkısının bulunduğunu, katkı oranının tespiti ile, katkı payının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının taşınmazın alınmasında katkısı olmadığı gerekçesiyle açılan davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, dava konusu taşınmazın edinilmesinde davacının % 62.20 oranında katkısı bulunduğu gerekçesiyle 79.221,03 TL alacağın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 sayılı HMK m. 33). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, artık değere katılma alacağı ve katkı payı alacağı isteğine ilişkindir.
01.01.2002 tarihinden önce 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi" nin (TKM) yürürlükte olduğu dönemde, eşler arasında yasal mal ayrılığı rejimi geçerliydi (TKM m.170). TKM" de, mal rejiminin tasfiyesine ilişkin düzenleme mevcut olmadığından, eşlerin bu dönemde edindikleri malvarlığının tasfiyesine ilişkin uyuşmazlık, aynı Kanunun 5.maddesi yollamasıyla Borçlar Kanunu"nun genel hükümleri gözönünde bulundurularak "katkı payı alacağı" hesaplama yöntemi kurallarına göre çözüme kavuşturulmalıdır. Zira Borçlar Kanunu, Medeni Kanun"un tamamlayıcısı olarak kabul edilmiştir (eBK m. 544, TBK m. 646).
Mal ayrılığı rejiminde; eşler kendi malları üzerinde tasarruf yetkisine ve intifa hakkına sahiptir ve mallarının idaresi kendisine aittir (TKM m. 186/1). Her birinin malları, geliri ve kendi kazançları yine kendilerine ait kişisel mallarıdır (TKM m. 189). Kadın veya kocanın, mal rejiminin devamı sırasında diğerinin edindiği malvarlığına katkısı nedeniyle katkı payı alacağı isteğinde bulunabilmesi için mutlaka para ya da para ile ölçülebilen maddi veya hizmet değeriyle katkıda bulunması gerekir.
Mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde satın alınan tasfiyeye konu mala çalışma karşılığı elde edilen gelirlerle (maaş, gündelik, kar payı vs gibi) katkıda bulunulduğunun ileri sürüldüğü durumlarda; çalışarak, düzenli ve sürekli gelire sahip eşin, aksi kanıtlanmadıkça, yapabileceği tasarruf oranında katkıda bulunduğunun kabulü gerekir. Yargıtay"ın ve Dairemizin devamlılık gösteren uygulamaları da bu yöndedir.
Somut olaya gelince; eşler, 09.12.1994 tarihinde evlenmiş, 16.08.2011 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibariyle sona ermiştir (TMK m. 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK"nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 sayılı TKM m. 170), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı yasanın m. 10, TMK m. 202/1). Tasfiyeye konu 3403 parsel 34 nolu bağımsız bölüm 12.11.1996 tarihinde davalı adına satış suretiyle edinilmiştir. Taşınmaz edinildiği tarihte davacı kadın belediyede sözleşmeli mühendis, davalı koca ise aynı yerde yazı işleri müdürü olarak çalışmaktadır. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK m. 179).
Mahkemece, davacının evlenme tarihinden, malın edinildiği tarihe kadar ki döneme ilişkin gelirlerine esas belgeleri getirtilmiş, davalının ise aynı döneme ilişkin gelirlerine esas belgeleri getirtilip incelenmeden bilirkişi raporuna göre karar verilmiştir.
Mahkemece yapılacak iş; davacının evlenmeden önceki gelirlerinden katkısı ispatlanmadığına göre evlenme tarihi olan 09.12.1994 tarihinden, malın edinildiği 12.09.1996 tarihine kadar, davalının çalışma sürelerine ve gelirlerine ilişkin belgeler bulundukları yerlerden eksiksiz olarak getirtilmelidir. Çalışmanın sabit olmasına rağmen, bir kısım döneme ilişkin belgelere ulaşılamaması durumunda, ilgili meslek kuruluşlarından ve/veya bilirkişilerden o döneme ilişkin yaklaşık gelir durumu sorulup öğrenilerek, malın edinildiği tarihe kadar ki eşlerin tüm gelirleri ayrı ayrı belirlenmelidir. Sonra, her bir eşin alışkanlıkları, ekonomik ve sosyal statüleri gözetilerek, kişisel harcamaları ile ayrıca kocanın 743 sayılı TKM"nin 152. maddesi gereğince evi geçindirme yükümlülüğü nedeniyle yapabileceği harcama, eşlerin kendi gelirlerinden düşülerek, gerçekleştirebilecekleri tasarruf miktarları ayrı ayrı tespit edilmeli, daha sonra her eşin tasarruf miktarının, birlikte yaptıkları toplam tasarruf miktarı içerisindeki oranı belirlenmelidir. Her bir eşin bulunan bu tasarruf oranı, çalışmaları karşılığı elde ettikleri gelirleriyle malın alımına yaptıkları katkı oranı olarak kabul edilerek, tasfiyeye konu malın dava tarihi itibariyle belirlenecek sürüm(rayiç) değeri ile çarpılmak suretiyle katkı payı alacak miktarı hesaplanır.
Sözü edilen değer tespiti, belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için gerek görülmesi durumunda konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden de yardım alınmalıdır. Eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarda gösterilen sebeplerle 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK"nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 1.352,00 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalı-karşı davacıya iadesine 12.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.