17. Hukuk Dairesi 2017/3316 E. , 2019/10087 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, 14.12.2008 tarihinde, müvekkilinin yolcu olarak bulunduğu, davalıların sürücüsü, maliki, işleteni, zorunlu koltuk ferdi kaza sigortacısı ve zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olduğu otobüsün karıştığı kazada, yaralandığını, üniversite eğitimine ara vermek zorunda kaldığını, hayata bu nedenle geç atıldığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 2.500,00 TL maddi tazminatın tüm davalılardan ve 30.000,00 TL manevi tazminatın sigorta şirketleri dışındaki davalılardan yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı sürücü, davaya cevap vermemiş; diğer davalılar, ayrı ayrı davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre; davanın kısmen kabulü ile 1.594,24 TL maddi tazminatın sigorta şirketlerinden dava, diğer davalılardan kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle müştereken ve müteselsilen; 3.000,00 manevi tazminatın sigorta şirketleri dışındaki davalılardan kaza tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen, tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Davalı ... vekilinin maddi tazminata ilişkin temyiz talebinin incelenmesinde; 6100 sayılı HMK"nun geçici 3/2. maddesi delaletiyle 1086 sayılı HUMK"nun 427. maddesinde öngörülen kesinlik sınırı 01.01.2014 tarihinden itibaren 1.890,00 TL"ye çıkarılmıştır.
Temyize konu kararda, davalılar aleyhine hükmolunan maddi tazminatın 1.594,24 TL olduğu görülmektedir. Karar, anılan yasanın yürürlüğünden sonra verildiğinden, hüküm altına alınan maddi tazminat kesin niteliktedir. Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01.06.1990 gün 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtay"ca da temyiz isteminin reddine karar verilebileceğinden; davalı ... vekilinin bu yöne ilişkin temyiz isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde bir usulsüzlük bulunmamasına göre davacı vekilinin aşağıdaki 3 nolu bendin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
3-Dava, trafik kazası sonucu cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili, dava konusu kazada yaralanan ve olay tarihinde üniversite öğrencisi olan davacının eğitimine devam edemediğini, ara vermek zorunda kalması nedeniyle hayata geç atıldığını ve kazanç kaybına uğradığını da ileri sürerek maddi tazminat talep etmiş, mahkemece bu hususta yapılan araştırma yetersiz kalmıştır.
O halde mahkemece; davacının eğitim gördüğü üniversiteden kaza nedeniyle eğitimine ara verip vermediği hususunun araştırılarak dönem kaybı bulunması halinde de ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde eksik incelemeyle hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
4-Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre (6098 sayılı TBK. md. 56), hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, Türk Medeni Kanununun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, davacı lehine takdir olunan manevi tazminatın bir miktar çok olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı ... vekilinin temyiz dilekçesinin, davalı aleyhine hükmolunan maddi tazminata ilişkin kısım yönünden, mahkeme hükmünün kesin olması nedeniyle REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin, (4) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı ve davalı ..."a geri verilmesine, 04/11/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.