17. Hukuk Dairesi 2017/3307 E. , 2019/10090 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat (itirazın iptali) davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı asil tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; 23.10.2011 tarihinde, davalının maliki olduğu sevk ve idaresindeki, müvekkili şirkete zorunlu mali mesuliyet sigortalı araçla karıştığı trafik kazasında vefat eden ..."in yakınlarına 127.425,62 TL destekten yoksun kalma tazminatı ödendiğini, davalının kaza anında alkollü olup olay yerini de terk ettiğini, rücu şartlarının oluştuğunu, bu nedenle davalı aleyhine Serik 2. İcra Müdürlüğü"nün 2012/2844 sayılı dosyasında başlatılan takibe vaki itirazın iptaline, %20"den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı; davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davanın kabulü ile davalının Serik 2. İcra Müdürlüğü"nün 2012/2844 sayılı dosyasına yaptığı itirazının iptaline, asıl alacağın %20"si oranında hesaplanan 25.485,12 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı asıl tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi kapsamında ödenen tazminatın, alkollü araç kullanma ve olay yerini terk nedeniyle rücuen tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece davalının %100 asli ve ağır kusurlu oluşu, sigorta genel şartlarının B.4-f ve B.1 maddeleri uyarınca davacının rücu hakkı doğduğuna karar verilmiş ise de Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın B.4.a maddesinde; tazminatı gerektiren olay, işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kasti bir hareketi veya ağır kusuru sonucunda meydana gelmiş ise, sigortacının sigortalısına rücu edebileceği hüküm altına alınmıştır.
Daire’nin yerleşmiş uygulamalarına göre; Genel Şartların bu maddesinde “tam kusur” dan değil, “kasıt” veya “ağır kusur” dan söz edilmekte olup, ağır kusur kavramının kasta yakın bir kusurun varlığını ifade ettiği kabul edilmektedir.
Somut olayda, ceza dosyasında alınan bilirkişi raporunda; davalının alkollü şekilde sevk ve idaresindeki aracıyla önünde seyreden motorsiklete çarptığı, daha sonra olay yerinden kaçtığı, meydana gelen trafik kazasında davalının %100 kusurlu olduğu belirlenmiştir. Yukarıda anılan ilkeler doğrultusunda, Ceza Mahkemesinin kabul biçimi ile sürücünün açıklanan bu ihlali kasıt veya ağır kusur olarak nitelendirilemez.
Bunun yanında; dava konusu olaydan sonra davalı olay yerinden kaçmıştır. Sigortalı araç sürücüsü davalının kaza sonrası olay yerinden ayrılması tek başına rücu nedeni olmasa bile davalının olay yerini terk etmesi ve kaza sonrası 1,57 promil alkollü olduğunun tespit edilmesi karşısında trafik kazasının münhasıran alkolün etkisi altında gerçekleşmediğinin belirlenmesi gerekir. Bu nedenle Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarında; sürücünün aldığı alkol oranının her zaman doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, mahkemece İTÜ veya Karayolları Genel Müdürlüğü gibi kuruluşlardan seçilecek iki trafik uzmanı ve bir nörolog bilirkişiden oluşan bilirkişi kurulundan, olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurların da olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının tespit edilmesi, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisi ile meydana geldiğinin tespit edilmesi durumunda, rücu şartlarının gerçekleştiğinin kabulü gerekirken eksik inceleme neticesi ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
2-Bozma sebep ve şekline göre davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, 04/11/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.