16. Ceza Dairesi 2017/4025 E. , 2018/1259 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ceza Dairesi
Suç : Silahlı terör örgütüne üye olma
Hüküm : TCK’nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 62, 53, 58/9, 63 maddeleri uyarınca mahkumiyet (istinaf başvurusunun düzeltilerek esastan reddine)
Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle;
Temyiz edenin sıfatı, başvurunun süresi, kararın niteliği ve temyiz sebebine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü;
Temyiz talebinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi;
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Silahlı terör örgütüne üye olma suçu temadi eden suçlardan olup, yakalanma ile temadi kesileceğinden karar başlığında suç tarihinin sanık için "23.10.2016" olarak yazılması gerekirken temyize gelmeyen diğer sanıklarla birlikte suç tarihinin genel olarak “2015-2016 yılları” olarak yazılması mahallinde düzeltilmesi mümkün maddi hata olarak görülmüştür.
Bir siyasi partinin ilçe teşkilatı başkanı olan sanığın, eylem ve faaliyetlerinin siyasi nitelikte olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
Siyasi partiler Anayasamızın 68/2. maddesinde vurgulandığı gibi, demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurlarıdır. Siyasi partiye üye olma ve bir siyasi partinin çatısı altında siyasi faaliyetlerde bulunma örgütlenme özgürlüğü kapsamında iken, özgürlüğün topluca kullanımı bağlamında ifade özgürlüğü ile de ilişkilidir. Demokrasilerde özgürlüklerle doğrudan ilişkili olan ve yüksek bir meşruiyete sahip bulunan siyasi partilere üye olma ve siyasi faaliyette bulunma özgürlüğünün, başka özgürlükler gibi; terör örgütlerince kötüye kullanılmak istenebileceği açıktır. Nitekim bir takım siyasi faaliyetteki asıl hedef ve amaçların, açıklanan hedef ve amaçlardan daha başka olabileceği gibi, asıl hedef ve amaçların gizlenebileceği Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin “yazar ve diğerleri” kararında da vurgulanmıştır.
Anayasamızın 68. maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 11. maddesi ile tanınan siyasi partilere üye olma ve siyasi faaliyette bulunma özgürlüğünün kötüye kullanımı Anayasamızın 14/2. maddesinde Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 17. maddesi uyarınca yasaklanmıştır.
Bir faaliyetin siyasi faaliyet/örgütlenme özgürlüğü kapsamında değerlendirilebilmesi ve anayasa ile sözleşmenin korunmasından yararlanabilmesi için gerçekleştirilmekte olduğu bağlam ile birlikte cebir ve şiddet ile ilişkisi, kullanılan yöntem ve takip edilen amacın hukuk ve demokrasi kurallarına uygun olup olmadığı ve bir terör örgütü ile amaç veya yöntem bakımından ya da yapısal bir bağlantısının bulunup bulunmadığına bakılmalı ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 17.07.2001 tarihli “Sadak ve diğerleri” kararında yaptığı ayrımda dikkate alınmalıdır.
Dairemizin ve geçmişte terör suçlarına bakan dairelerin yerleşik kararlarında yer aldığı üzere; PKK/... terör örgütünü, bir devlet sistemi gibi yapılandırmayı hedefleyip birimlerini ve üyelerini sistematik bir yapıya kavuşturmayı amaçlayan örgütün yasama meclisi ... tarafından kabul edilip sistemin anayasası olarak nitelendirilen KCK (Koma ... Kürdistan) sözleşmesinde, KCK ile PKK’nın ideolojik, ahlaki, felsefi ve örgütsel bağlantısının açıkça vurgulandığı, KCK yapılanması bakımından PKK’nın amaç ve stratejisinin benimsendiği, tespitinden sonra KCK’nın PKK ile organik bağlantısı açıklanan amaç ve stratejisi hiyerarşik yapısı üye sayısı sahip olduğu silah ve zorlayıcı gücü itibarıyla Devletin egemenliği altında bulunan topraklardan bir kısımını Devlet idaresinden ayırmaya yönelik amaç suçu gerçekleştirmeye elverişli silahlı terör örgütü niteliğinde bulunduğu sonucuna varılmıştır. KCK yapılanması ile Devletin egemenliği altında bulunan bir kısım topraklarda Paralel Devlet yapısı oluşturulmaya çalışılmıştır. Özyönetim ve benzeri açıklamalar örgütün bu amacını gerçekleştirmeye yönelik faaliyetlerdendir.
Yukarıda ayrıntılarına yer verilen gerekçeler ışığında; dosya kapsamındaki tüm delillere göre; "Diyarbakır ve Şırnak illerinde PKK/KCK terör örgütü mensuplarının hendek kazarak, barikat kurup ... ve Özerklik ilan ederek bombalı ve silahlı saldırıda bulunanların güvenlik güçleri ile aralarında yaşanan çatışmaları protesto etmek amacıyla 16.12.2015 günü Bingöl HDP (Halkların Demokratik Partisi), DBP (Demokratik Bölgeler Partisi) İl teşkilatları organizesinde, .... (Bingöl Üniversitesi Öğrencileri Derneği) içerisinde faaliyet gösteren şahısların da katılımı ile HDP İl binasından çıkan ve bazı şahısların elinde taşıdığı "Öz Yönetimleri ve Halkın Direnişini Selamlıyoruz. DBP ve HDP İl Örgütü" yazılı pankart ve terör örgütünün propagandası niteliğindeki sloganlar eşliğinde yürüyüşe geçip Saat Kulesine gelen yaklaşık 150 kişilik gruba karşı, öz yönetim ilanlarını ve buna karşı harekete geçen
kamu otoritesini tanımamayı ve itaatsizliği destekler içerikteki kendisinin kaleme aldığı basın açıklamasını yapan HDP ilçe başkanı olan sanığın eyleminin ifade özgürlüğü ya da siyasi parti faaliyeti olarak değerlendirilmesine olanak bulunmaması, ikametinde yapılan aramada örgüt elebaşı ... ...’ın kitaplarının ve örgüte müzahir yayınların bulunması, parti binasında ele geçen terör örgütü elebaşına, örgüt kurucularına ve ölen örgüt mensuplarına ait poster ve resimlerin yanında, terör örgütünün silahlı kanadı olan HPG’nin sözde ... Eyalet Komutanlığınca hazırlanmış, uyuşturucu ve fuhuş ile mücadele konusundaki alınan kararları, bu konudaki emir ve talimatları, uymayanlara öngörülen yaptırımları içeren "Tüm Yurtsever Halkımıza!" başlıklı, “Uyuşturucu, TC’nin Kürt gençliğini bitirme aracıdır!” alt başlıklı, “HPG ... ... Komutanlığı” ile biten 01.03.2015 tarihli yazıda, tarih itibariyle sanığın başkanı olduğu HDP İlçe Başkanlığı mührünün bulunması, terör örgütü üyeliği suçunun, diğer yasal unsurların yanında, örgütün hiyerarşisine dahil olmayı, örgütün amacı doğrultusunda verilen emir ve talimatları sorgulamaksızın yerine getirmeye hazır bulunmayı da ifade etmesi, PKK/KCK sözde yürütme konseyinin öz yönetimden başka seçenek kalmadığına yönelik çağrısını destekler mahiyetteki basın açıklamasını kendisinin güvenemeyeceği örgüt hiyerarşisine dahil olmayan kişilere görev verip yaptırmasının ve sanığında bu görevi üstlenmesinin hayatın olağan akışına aykırı olması, olay öncesinde de terör örgütü ile bağlantısının bulunduğuna dair somut deliller bulunması karşısında, sanığın terör örgütü üyesi olduğunun kabulünde isabetsizlik görülmemiş olup,
Yargılama sürecindeki usulü işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımların kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı anlaşılmakla; sanık müdafiilerinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmediğinden CMK’nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davasının esastan reddiyle hükmün ONANMASINA, 17.04.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.