
Esas No: 2020/491
Karar No: 2022/382
Karar Tarihi: 12.05.2022
BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/491 Esas 2022/382 Karar Sayılı İlamı
T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/491 Esas
KARAR NO : 2022/382
DAVA : Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/09/2020
KARAR TARİHİ : 12/05/2022
DAVA: Davacı vekili mahkememize ibraz etmiş olduğu dava dilekçesinde, müvekkili şirketin kurucularından davalı ...'ın şirkette halihazırda %9,5 oranında pay sahibi olduğunu, şirketin kuruluş tarihi olan 28/04/2016 tarihinden itibaren ilk üç yıl için münferit imza yetkisini haiz yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptığını, görev süresinin 28/04/2019 da sonra erdiğini, şirket içerisinde yapılan araştırmalar neticesinde davalının şirketten kendi yararı ve şahsi menfaatine birtakım usulsüz harcamalar yaptığının tespit edildiğini, davalı, müvekkili şirket ile aynı alanda faaliyet gösteren ... şirketini kurduğunu ve bu şirketin kuruluşunun ... tarafından 26/06/2019 da tescil edilerek 02/07/2019 da Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edildiğini, davalının yönetim kurulu üyeliği devam ederken müvekkili şirket ile aynı sektörde faaliyet gösteren bir şirket kurmasının TTK 396 Maddesi uyarınca rekabet etmeme yükümlülüğünün bir ihlali olduğundan ve sorumluluğunu gündeme getireceğinden davalının riske girmek istemediğini, bu planı doğrultusunda rekabet hükmüne takılmamak ve bu konuda bir sorumluluğun gündeme gelmemesi amacıyla şirket kuruluş tarihinden itibaren 1 ay gibi kısa bir süre içinde yönetim kurulu üyeliğinden istifa ettiğini, bunun üzerine yönetim kurulu üyeliğinin son bulduğuna dair 10/07/2019 tarihli yönetim kurulu kararının 12/07/2019 tarihinde tescil edildiğini, 19/07/2019 tarihinde Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinden yayımlandığını, daha sonra müvekkili şirketten 16 çalışanın 2019 yılının Temmuz ve Ağustos aylarında yakın aralıklı tarihler ile istifa dilekçelerini vererek ayrıldığını, bahsi geçen aynı çalışanların ...'de işe başladığını, davalının yönetim kurulu üyesi şirket imza yetkilisi iken kendi lehine yarar sağlamak amacı ve bilinci ile kasıtlı bir şekilde usulsüz işlemlerde bulunarak 2018 ve 2019 mali yılları içinde şirketi yaklaşık olarak 380.000 TL zarara uğratmış olduğunu yapılan incelemelerde tespit edildiğini, ayrıca dilekçe ekinde belirtilen ve şirket muhasebecisi tarafından oluşturulan kişisel harcamalarını şirket harcaması gibi gösterdiğini, satın alınan ürünleri müvekkili şirkete teslim etmediğini, kendisine tahsis edilmiş olan şirket arabasını da müvekkili şirkete 1 sene geçtikten sonra teslim ettiğini, 1 sene boyunca söz konusu arabayı haksız zilyet sıfatını haiz olarak kendi şahsi amaçları için kullandığını, davalı yönetim kurulu üyeliğinin yanında 2017-2018 döneminde yönetim kurulu başkanlığı görevini de icra ettiğini, yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olduğunu, davalının usulsüz ve hukuka aykırı ve zilyetliğin devri amacı dışında yaptığı tasarrufların kasıtlı ve bilinçli olarak yapıldığı gözönüne alındığında söz konusu usulsüz , hukuka ve esas sözleşmeye aykırı fiil ve işlemlerinden dolayı evleviyetle sorumlu olduğunu belirterek davalının yönetim kurulu üyeliği ve başkanlığı görevini ifa ettiği süreçte kanuna, esas sözleşmeye ve kendisine görevini ifa etmesi amacıyla tevdi ve teslim edilmiş eşyalar üzerinde söz konusu eşyaların zilyetliğinin devri amacına aykırı olacak şekilde birtakım tasarruflarda bulunması, şirket fonlarını kendi şahsi menfaatleri için kullanması, aynı alanda faaliyet gösteren ...'yi kurarak müvekkili şirkette elde edebileceği gelir ve kazançları ...'de elde etmeye çalışması sebebiyle müvekkili şirketi elde etme imkanı olan gelir ve kazançlardan mahrum bırakarak zarara uğrattığından şirket malvarlığında azalmaya sebebiyet vererek şirket tüzel kişiliğinin ortaklarını ve alacaklılarını kasıtlı bir şekilde zarara uğratması sebebiyle HMK 107. Maddesi uyarınca belirsiz alacak davası olarak fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydı ile şimdilik tespit edilen miktar olan 380.000 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde, dava dilekçesinde ifade edilen hususların gerçekle ilgilisi olmadığını, müvekkili tarafından şirketi zarara uğratma adına yapılan tek bir işlem dahi bulunmadığını, müvekkilinin yönetim kurulunda olduğu ve sorumluluk aldığı dönemde davacı şirketin karlılığının net bir şeklide artış gösterdiğini, müvekkilinin sermaye arttırımı öncesi pay oranının %25 iken arttırım sonrası payının düşürüldüğünü, sermaye arttırımı talebi diğer yönetim kurulu üyelerinin bakısı ile alınmış bir karar olduğunu, müvekkilinin dava açmasının önüne geçmek isteyen diğer ortakları, sermaye arttırım oranını müvekkilinden gizleyerek, müvekkilinin sermaye oranını %10 olarak hazirun cetvelinde belirttiğini, hemen akabinde müvekkilinin sermayesinin %10 un altında olduğunu iddia ettiğini, müvekkilinin sermaye arttırımına katılımı 24 ay içinde sermaye ödeme hakkını kullanmasını engelleyerek hisse oranının %25'ten aşağı düşmesine ve bu nedenle de azınlık pay sahibi olmasına kötüniyetli olarak sebebiyet verdiğini, yeni pay sahipliği oranlarının hakkaniyetsiz olarak oluşmasından sonra müvekkilinin oluşturduğu bütün kadro görevinden ayrılmaya zorlandığını, dava dilekçesinde ileri sürülen ... ...A.Ş'nin kuruluş süreci ile ilgili verilen bilgilerin tamamen mahkemeyi yanlış yönlendirmeye yönelik olduğunu, müvekkilinin kurucusu ve yönetim kurulu başkanı olduğu ...'nin tamamen ilgili kanunlara göre kurulmuş bir şirket olduğunu, davacının iddialarının aksine, davacı şirketin tüm müşteri çevresi ve demirbaşları ile birlikte ... A.Ş'ye transfer edildiğini, bu kapsamda şirketin içinin boşaltıldığını, şirketin atıl vaziyete getirildiğini, davacıdan istifa ederek ... bünyesinde çalışmaya başlayan 16 çalışan ile ilgili iddiaların dava konusuyla ilgisi olmayan mesnetsiz bir iddia olduğunu, toplu halde istifanın söz konusu olmadığını, çalışanların şirketin diğer ortakları tarafından istifaya zorlandığını, davacı tarafından belirtilen zarar miktarının ayıştırılmadığını, müvekkili tarafından muhasebeye sunulan tüm kalemlerin zarar adı altında mesnetsiz olarak talep edildiğini, müvekkilinin yapmış olduğu tüm eylem ve işlemlerde muhasebeye evrak ve faturaları sunarken açıklamaları yaptığını, ancak belli bir şirket muhasebesi tarafından söz konusu harcamaların işlenmesinde hataya düşüldüğünü, şirkete ait kredi kartından yapılan harcamaların, müşterilerin ağırlanması, personelin özel sağlık sigortası, şirket araçlarının .../'leri, müşteri ağırlama ve ikramları, ofisin ihtiyaçları, seyahat masrafları, yakıt v.b giderlerden oluştuğunu, söz konusu kalemlerin şahsi harcama gibi gösterilmesinin iyi niyetten uzak ve gerçek dışı olduğunu, hesap kalemlerinde gösterilen şirket lojmanı giderinin ise müvekkili tarafından kullanılan değil, şirket çalışanları tarafından kullanılan lojman olduğunu, söz konusu harcamaların müvekkilinin şahsi menfaatleri için yapıldığı iddiasının yine müvekkilinin örtülü sermaye aktarımı konusunda diğer ortakların uyarılması sonrasına denk geldiğini, kaldı ki müvekkilinin 11/07/2019 tarihli genel kurul toplantı tutanağında da görüleceği üzere 2018 mali yılı için ibra edildiğini, ibra nedeniyle şirketin sorumluluk davası açma hakkının ortadan kalktığını belirterek davacının mesnetsiz ve hukuki dayanaktan yoksun davasının reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava, şirket yöneticisinin sorumluluğundan kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
DELİLLER: Davalı şirketin sicil kaydı, dava dışı ... A.Ş'ne ait sicil kaydı ve tüm sicil dosyası, ... CBS'na ait 2020/... Sor nolu dosya, davacı şirkete ait 10/07/2019 tarihli olağan genel kurul toplantı tutanağı, davalı şirketin sicil dosyası, ticari defter ve belgeleri, bilirkişi incelemesi.
Sorumluluk davasının ilgili şirket tüzel kişiliği tarafından açılması nedeniyle, yöneticiye karşı sorumluluk davası açılabilmesi için alınan ya da alınacak genel kurul kararının dosyaya ibraz edilmesi için davacı vekiline süre verilmiş, davacı vekilinin 04/02/2021 tarihli dilekçesi ekinde sunmuş olduğu 03/02/2021 tarihli olağanüstü genel kurul toplantı tutanağı incelendiğinde; şirkete, davalı yöneticiye karşı sorumluluk davası açılması için onay verildiği görülmüştür.
Davacı vekiline her bir zarar kalemini, bu zarar kalemine denk gelen tazminat talebini ve her bir zarar açısından ispat vasıtası ile olarak sunduğu delilleri açıklaması için süre verilmiş, 19/02/2021 havale tarihli dilekçesi incelindiğinde, davanın 380.000 TL üzerinden belirsiz alacak davası olarak açıldığını, şirket kredi kartı ile şirketle ilgisi bulunmayan kişisel harcamaların kapsamında, kredi kartı ekstreleri ve faturalara dayalı olarak 150.000 TL talep ettiklerini, rekabet etmeme yükümlülüğüne aykırılık nedeniyle (TTK 396 ve TTK 626 hükmü hilafı nedeniyle) 230.000 TL talep ettiklerini, buna istinaden ... ....A.Ş'nin SGK kayıtları , ticari defterlerini delil olarak gösterdiklerini bildirmiştir.
TTK 553/1 fıkrasına göre "Kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurları , kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklarına karşı verdikleri zarardan sorumludurlar" denilmektedir.
Davalı şirket yöneticisinin şirket ait paraları şahsi menfaat ve şahsi ihtiyaçları için kullanıp kullanmadığı, şirkete ait eşyaların şahsi menfaatleri için kullanıp kullanmadığı, davacı şirket ile aynı konuda faaliyet gösteren ... .....AŞ'ni kurarak davacı şirketi zarara uğratıp uğratmadığını tespiti amacıyla, davacı ve dava dışı ......A.Ş ne ait ticari defter ve belgeler üzerinde mahkememizce resen belirlenen bir finans uzmanı ile bir de ticaret hukuku alanında nitelikli hesaplama uzmanına tevdi edilerek rapor tanzim edilmesi istenmiştir.
14/06/2021 tarihli heyet raporu incelendiğinde, davalı şirketin 28/04/2016 tarihinde tescil edildiğini, şirketin amaç ve konusunun "kara, hava, deniz ve demiryolları araçları ile her türlü ticari emtianın yurtiçi yurtdışı transit nakliyesini yapmak ve yaptırmak, ilgili makamlarının iznini almak şartı ile yatırımlar yapmak , her türlü tasnifleme ve depolama işlerini yapmak, bu konulara ilişkin temcilcilik, acentelik , disbritörlük ve komisyonculuk yapmak......olarak belirlendiğini, şirketin kurucularının davalı ile İspanya uyruklu firma olduğunu, ilk üç yıl için İspanyol firmanın yöneticisinin yönetim kurulu başkanı, davalının ise yönetim kurulu üyesi olarak belirlendiğini, daha sonra iki kez sermaye arttırımının yapıldığını, en son duruma göre davalının şirketteki sermaye oranının %09,96 olduğunu, 10/07/2019 tarihinde gerçekleşen genel kurul toplantısında davalının şirket temsil yetkisinin kaldırıldığı ve yönetim kurulundan çıkartıldığı, yeni yönetim kurulunun İspanyol firmanın yöneticisi ile ispanyol şahıstan oluştuğu ve bu genel kurul toplantısında ayrıca davalının ibra edildiğini, 02/07/2019 tarihli ve 9860 Sayılı TTSG'de ilan olunan ... ... Şirketinin kuruluş kayıtlarında davalı ...'ın 100.000 TL sermaye ile kurulan şirkete 400 adet pay ile %10 oranında kurucu ortak ve yönetim kurulu üyesi olarak seçilerek münferiden temsile yetkili kılındığı, şirketin amacının, davacı şirket ile aynı olduğunun anlaşıldığını, davalı eski yönetim kurulu üyesinin 10/07/2019 tarihinde yapılan genel kurul toplantısının 7nolu gündem maddesi ile "yönetim kurulu üyelerinin 2018 mali yılı çalışmalarında, eylem ve işlemlerinden dolayı ibra edilmelerinin oy birliğiyle karar verildi" denilerek ibra edildiğini, ibranın tek taraflı yenilik doğuran hukuki bir işlem olduğunu, ibra kararının karşı tarafa ulaştıktan sonra etkisini doğuracağını, öğretide ibranın menfi borç ikrarı olarak nitelindirildiğini, ibra kararından sonra anonim şirketin ibra edilen dönemden dolayı yönetim kurulu üyelerine karşı sorumluluk davası açamayacağını, 03/02/2021 tarihli davacı şirkete ait genel kurul toplantı tutanağının dosyaya sunulduğunu, bu toplantıda alınan 3 nolu gündem maddesi ile 21/04/2016- 10/07/2019 dönemleri arasında yönetim kurulu üyeliği yapmış olan ... hakkında yönetim kurulu üyeliği sırasında gerçekleştirdiği iş ve işlemlere ilişkin şirket tarafından TTK 555. Maddesi uyarınca açılmış olan ... Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/... Esas sayılı davaya onay verilmesini oylamaya sunulduğu ve oylama sonucu kabul edildiğini ancak TTK 558/1 hükmüne göre" ibra kararı genel kurul kararı ile kaldırılamaz, 445. Madde hükmü saklıdır" denildiğini, buna göre genel kurulda ibra ile ilgili bir karar alındıktan sonra başka genel kurul toplantısında bu ibra kararının kaldırılması yönünde karar alınamayacağını açıkça belirtildiğini, ibra edilen dönemlerle ilgili olarak şirkete sorumluluk davası açamayacağını, 2019 dönemine ilişkin ibra kararının bulunmadığını fakat davalının 2018 dönemine ilişkin ibra edildiğinin görüldüğünü, bu nedenle en azından 2018 dönemi için şirketin dava açamayacağını belirttikleri görülmüştür. Raporda devamla davacı şirket ile aynı konuda faaliyet gösteren .......A.Ş'yi kurarak şirketi zarara uğratıp uğratmadığı hususunda ise TTK 396. Maddesine göre , "Yönetim kurulu üyelerinden biri genel kurulun iznini almaksızın şirketin işletme konusuna giren ticari iş türüne bir işlemi kendi veya başkası hesabına yapamayacağı gibi, aynı tür ticari işlerle uğraşan bir şirkete sorumluluğu sınırsız ortak sıfatıyla da giremez bu hükme aykırı hareketle bulunan yönetim kurulu üyelerinden şirket tazminat istemekte......serbesttir" denildiğini, anonim ortaklıkta yönetim kurulu üyesi olmayan pay sahipleri hakkında rekabet yasağının geçerli olmadığını, ... ....A.Ş'nin kurulmasının davacı şirketteki yönetim kurulu üyesi sıfatının sona ermesinden sonra olduğunu, somut uyuşmazlık bakımından davalı tarafça tek başına yeni bir anonim ortaklık kurulmasının davacı şirketin yönetim kurulu üyeliği sıfatının sona ermesinden sonra gerçekleştiği için, sıfatın sonra ermesinden sonraya ilişkin taraflar arasında rekabet yasağı anlaşmasının tespit edilememesi ve pay sahiplerinin anonim ortaklıklarda herhangi bir rekabet etme yasaklarının bulunmaması nedeniyle sorumluluk doğuracak nitelikte olmadığını, davacı şirkete ait çalışanların yeni şirkete geçirilmesi iddiasının ayrıca incelenmesi gerektiği, bu durumun rekabet yasağı değil haksız rekabet kapsamında irdelenmesi gerektiğini, iş ilişkisi sona erdikten sonra sözleşmede haksız rekabete ilişkin hüküm var ise 16 çalışanın tasarruf ve tercihinden davalının sorumlu tutulamayacağı, davalının yeni bir şirket kurması nedeniyle davacı şirketi zarara uğratma iddialarını davacının ispatlayamadığını , davalının yönetim kurulu üyeliği sıfatının sona ermesi ve davalının yeni şirket kurmasının aynı ay içeresinde gerçekleştiğini, bu nedenle davacı şirketin zarara uğradığı iddialarının soyut olduğunu, davalı şirket yöneticisinin şirkete ait paraları şahsi menfaat ve şahsi ihtiyaçları için kullanıp kullanmadığı, şirkete ait eşyaların şahsi menfaatleri için kullanılıp kullanılmadığı irdelendiğinde, davacı tarafça bu iddiasına dayanak yapılan harcamaları gösterir excel raporunun dosyaya sunulduğunu, liste incelendiğinde, 2018 yılına ilişkin harcamaların listeye dahil edildiğini, davalı tarafın ise şirketin olağan işleyişi içerisinde yapılması gereken müşteri ziyaretleri, yemek organizasyonları, sağlık harcamaları, seyahat harcamalarının şirket için yapıldığını iddia ettiğini, 2019 yılı harcamaları bakımından dosyaya delil olarak sunulmuş yemek, çiçek , ... vb harcamalarının görevi kötüye kullanma, şirketi zarara uğratmak olarak iddia edilmesinin ve şirketin içinin boşaltıldığına dair iddiaların ispatlanmamış iddialar olduğunu belirterek davacının iddiasını ispatlamayamadığı yönünde rapor verildiği görülmüştür.
Bilirkişi raporuna karşı davacı tarafça itiraz edilmesi üzerine başka bir bilirkişi heyetinden itirazları da değerlendirir şekilde rapor alınması cihetine gidilmiştir.
09/03/2022 tarihli ikinci bilirkişi heyeti raporu incelendiğinde, 10/07/2019 tarihinde yapılan genel kurulda davalının yönetim kurulu üyeliğinden çıkartıldığı, davalının 2019 yılında yapılan ve 2018 yılına ait faaliyetlerinden dolayı ibra edildiğini, dolayısıyla davacı vekilince sunulan 19/02/2019 tarihli dilekçedeki yapıldığı iddia edilen 150.000 TL içerisinde yer alan 2018 yılına ait olanların bu tutardan düşülmesi gerektiğini, kalan kısım içerisinde davalının sorumlu tutulabileceği kısmın davalının yönetim kurulu üyeliğinin temsil ve ilzam yetkisinin son bulduğu 28/04/2019 tarihine kadar olan kısımdaki tutarlar olduğunu, ancak bunun için davacı tarafın, davalının bu kısımdan sorumlu tutulabilmesi için bu kısma isabet eden tutarların şirketin ana faaliyetleri kapsamında yapılması gereken giderler kapsamında olmadığının ortaya koyması gerektiğini, şirket yönetim kurulu üyelerine şirket için yapacakları harcamalar için genel kurulda bir tutar veya limitin belirlenmediğini ve davacı tarafın yapılan harcamaların şirketin ana faaliyeti kapsamında olmadığını ispatlamayamadığını, davalının yeni kurulan ... şirketinin 02/07/2019 tarihinde kurduğunu, davacı şirketteki temsil yetkisinin ise daha önce tarih olan 28/04/2019 tarihinde sona erdiğini belirttikleri görülmüştür.
Toplanan tüm deliller, alınan bilirkişi raporlarında da belirtildiği üzere, anonim şirket yönetim kurulu üyelerine karşı sorumluluk davası açabilmek için kanunda veya şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinin ihlal edilmesinin yanı sıra, zarar, kusur ve uygun illiyet bağı olarak özetlenebilecek diğer sorumluluk koşullarının da mevcut olması gerekmektedir. Bunun yanı sıra bazı durumların varlığı halinde tazminat talebinin ileri sürülmesi mümkün değildir. Bu bağlamda yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmiş olması bu hali örnek gösterilebilir. Nitekim şirketin 2019 tarihli genel kurulunda davalının 2018 mali yılı faaliyetinden dolayı ibra edildiği görülmektedir. Bu ibra nedeniyle şirket tarafından 2018 yılına ilişkin olarak davalı yöneticiye karşı sorumluluk davasının açılması mümkün değildir. İbra ancak bilançolar gerçeği yansıtmıyorsa veya zarar kalemi genel kurulun bilgisi dışındaysa sorumluluk davası açılmasına engel tekil etmez. Oysa davada bilançonun gerçeği yansıtmadığı veya bu zarar kaleminin genel kurulda saklandığına dair bir veri yoktur. Aksine bu harcamalar şirket kredi kartından yapılmış ve finans müdürünün bilgisi dahilinde giderleştirilmiştir. Bu durumda ibranın söz konusu harcamaları kapsamadığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Davalının ibra edildiği dönem dışında kalan harcamaları bakımdan sorumluluğuna gidilebilmesi için bu harcamaların şirket faaliyetleri kapsamında olmadığı örneğin telefonun ve bilgisayarın şahsi ihtiyacına binaen satın alındığı ve şirkete iade edilmediği , yemek vs gibi harcamaları temsil giderlerini aştığı hususlarının davacı tarafından ispatlanması gerektiğini ancak bu konuda davacı tarafın ispat vasıtası sunamadığı, diğer bir zarar kalemi olarak ileri sürülen davalının yeni şirket kurmak suretiyle davacı ile rekabete girdiği ve bu yolla davacı şirketin malvarlığında azalmaya yol açtığı iddiası bakımından ise pay sahiplerinin yönetim kurulu üyelerinin aksine rekabet yasağına tabi olmadıkları, davalının yönetim kurulu üyeliğinden ayrıldıktan sonra ...'yi kurduğu dikkate alındığında açılan davanın aşağıdaki şekilde reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacının davasının reddine,
2-Davalı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinden bırakılmasına,
4-Gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinden resen ilgilisine iadesine,
5-Tarafların zorunlu arabuluculuk toplantısına katıldıkları halde anlaşamadıkları anlaşıldığından 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A maddesi ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL'nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
6-Bu dava sebebiyle 80,70 TL maktu karar ve ilam harcı alınması gerektiğinden peşin alınan 6.489,45 TL'den mahsubu ile kalan 6.408,75 TL'nin karar kesinleştiğinde istek halinde davacıya iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde ... Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 12/05/2022
Başkan ...
¸e-imzalıdır
Üye ...
¸e-imzalıdır
Üye ...
e-imzalıdır
Katip ...
¸e-imzalıdır
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.