14. Hukuk Dairesi 2016/12784 E. , 2017/5366 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 14.10.2004 gününde verilen dilekçe ile suya elatmanın önlenmesi talebi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 07.04.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, suya vaki elatmanın önlenmesi istemine ilişkindir.
Davacılar, tarlalarını sulamak ve gerektiğinde içme suyu olarak kullanmak için kadim haklarının bulunduğunu iddia ettikleri kaynak sularına, davalı köy muhtarlığının boru çekmek suretiyle müdahale ettiğini belirterek suya elatmanın önlenmesini talep etmişlerdir.
Davalı köy muhtarlığı, meradan çıkan suları içme suyu olarak kullandıklarını, davacıların kaynak suları üzerinde herhangi bir haklarının bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile dava konusu suyu, sulama mevsimi olan Mayıs, Haziran, Temmuz, Ağustos, Eylül aylarında davacıların 13.12.2012 tarihli nöbet listeleri doğrultusunda kullanmalarına; Ekim, Kasım, Aralık, Ocak, Şubat, Mart ve Nisan aylarında ise davalı köyün içme suyu olarak içme suyu şebekesine aktarılmasına dair verilen kararın davacılar vekili ile davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 10.05.2013 tarihli 2013/4112 Esas, 7148 Karar sayılı ilamıyla mahkemece, Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyulmasına rağmen bozma gereğinin tam olarak yerine getirilmediği, davalı köyün sonradan açtığı yarmalar nedeniyle davacıların kadim kullanma hakları bulunan su kaynaklarına kadim kullanma biçimini değiştirir şekilde müdahalede bulunduğunun saptandığı, bu nedenle bozma ilamında belirtildiği üzere 3 kişilik (Jeoloji, Hidrolog ve Ziraat Mühendisinden oluşacak) bilirkişi heyeti ile mahallinde keşif yapılarak davalı köyün açmış olduğu yarmadan, davacıların eskiden beri kadim kullanma biçimlerine uygun bir düzeneğin sağlanmasına ilişkin bilirkişilerden ortak bir rapor alınarak hüküm kurulması gerektiği gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, davanın kabulü ile davalı tarafın suya müdahalesinin men"ine, su kaynakları ve debisi ile arazi varlıkları dikkate alınarak suların tamamı açıktan akıp toprak havuzda toplandıktan sonra 31.03.2016 tarihli bilirkişi heyet raporunda belirtildiği şekilde 24 gün üzerinden Mustafa oğlu ..."e 10 gün, Şaban oğlu ..."e 4 gün, Ömer oğlu ..."e 5 gün, Ömer oğlu ..."e 5 gün olmak üzere su düzeneği kurulmasına karar verilmiştir.
Hükmü, davalı ... Belediyesi vekili ve dahili davalı ... Genel Müdürlüğü vekili temyiz etmiştir.
1- Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya kapsamına göre davalılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2- Yargılama sırasında, 6360 sayılı Kanun kapsamında, Malatya ili büyükşehir olmuş ve il belediyesi büyükşehir belediyesine dönüştürülmüş; 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununun 7.maddesinin (r) bendinde de "Su ve kanalizasyon hizmetlerini yürütmek, bunun için gerekli baraj ve diğer tesisleri kurmak, kurdurmak ve işletmek, kaynak suyu veya arıtma sonunda üretilen suları pazarlamak" büyükşehir belediyesinin görev, yetki ve sorumlulukları arasında sayılmıştır.
Öte yandan, 6360 sayılı Kanunun Geçici 1.maddesinin 8.fıkrasında "Bu kanunla büyükşehir ilçe belediyesi olan belediyelerce yürütülen su, kanalizasyon, katı atık depolama ve bertaraf, vb. hizmetlerine ilişkin olmak üzere personel, her türlü taşınır ve taşınmaz malları ve bu hizmetlerin yerine getirilmesine yönelik yatırım, alacak ve borçları, komisyonca ilgilisine göre büyükşehir belediyesi ile ilgili bağlı kuruluş arasında paylaştırılır." hükmüne yer verilmiş; bu kapsamda Malatya ilinde içme ve kullanma suyu işlerinin yürütülmesi için Malatya Su ve Kanalizasyon İdaresi (...) Genel Müdürlüğü kurulmuş; anılan kuruluş eldeki davaya müdahil olarak katılmıştır.
Ayrıca, davalı Kozalak Köyünün tüzelkişiliği kaldırılarak Akçadağ Belediyesine dönüştürüldüğünden ... da davaya davalı olarak dahil edilmiştir.
Somut olayda, dava konusu kaynak suları üzerinde davacıların tarım arazilerini sulamak şeklinde kadim yararlanma haklarının bulunduğu tartışmasızdır. Davalı köyün ise içme suyu olarak dava konusu kaynak sularına ihtiyacının bulunduğu anlaşılmaktadır.
Bu durumda mahkemece, içme suyu ihtiyacının öncelikli olduğu da göz önüne alınarak mahallinde suların en az olduğu dönemde jeoloji, hidrolog ve ziraat mühendisinden teşkil edecek bilirkişi heyetiyle keşif icra edilmek suretiyle tarafların suya ihtiyaç durumu bilimsel verilere uygun olarak tespit ettirilmeli, davalının içme suyu ihtiyacının öncelikli olduğu, davacıların da kadim yararlanma haklarının bulunduğu gözetilerek davalının içme suyu ihtiyacından fazlasının bulunduğunun saptanması halinde bu sudan yararlanma şekil ve şartları belirlenmek suretiyle gerekirse depolama tesisi kurularak taraflar arasında bir su rejimi oluşturulmalıdır. Mahkemece, değinilen bu yönler gözetilmeksizin, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20.06.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.