Abaküs Yazılım
İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
Esas No: 2020/576
Karar No: 2022/374
Karar Tarihi: 11.05.2022

BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/576 Esas 2022/374 Karar Sayılı İlamı

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/224 Esas
KARAR NO : 2022/300

DAVA TARİHİ : 25/02/2015
KARAR TARİHİ : 12/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali), Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Alacak) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Asıl Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Banka bünyesinde devren birleştirilen ... A.Ş. ile dava dışı ...Şti. arasında genel kredi sözleşmeleri akdedildiğini, işbu kredi sözleşmelerinin davalılar tarafından müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, işbu sözleşmelere dayanarak, dava dışı asıl borçlu ... Şti.'ne müvekkili banka tarafından (devren birleştirilen ... A.Ş. ... Şubesi tarafından) ihracat taahhütlü döviz kredileri kullandırıldığını, kullandırılan bu kredilerin bazılarına ait ihracat taahhütlerinin asıl borçlu firma tarafından gerçekleştirilemediğini, vergi resim harç istisnası uygulanarak kullandırılan kredilerle ilgili müeyyide uygulandığını, ( uygulanan vergi resim ve harç istisnalarının geri alınarak) BSMV anapara + ceza olarak toplam 43.891,85 TL asıl borçlu firma adına vergi dairesine ödendiğini, Ödenen bu cezanın asıl borçlu firma ve kefillerinden talep edildiğini ancak ödenmediğini, asıl borçlu ve davalılara ... 17. Noterliğinin ... / ... t ve y nolu ihtarnamesi nin keşide edilerek borcun ödenmesinin istendiğini, borcun ödenmemesi üzerine davalılar aleyhinde olmak üzere; ... 3. İcra Müdürlüğünün ... E sayılı dosyası ile ilamsız takip yapıldığını, davalıların takibe itirazı ile takibin durduğunu, haksız ve dayanaksız itirazın iptali ile takibin devamını, davalı/ borçlunun icra inkâr tazminatı ile cezalandırılmasını, yargılama giderleri ile ücreti vekâletin davalılara yükletilmesine karâr verilmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl Dava: Davalı ... vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu, 3505 sayılı kanunun geçici 2. maddesi ile ilgili olarak 23566 sayılı resmi gazetede yayımlanan 4 seri nolu ihracat ve yatırımlarda damga vergisi ve harç istisnası uygulanması hakkındaki tebliğe dayandığını, işbu tebliğ gereği ... Şti. ihracat şirketi olmadığı halde, tebliğin verdiği istisnalara dayanarak ihracat teşvik belgesine bağlanan döviz kazandırıcı faaliyetlere ilişkin belge kapsamında kredi kullanıldığını, yasa hükmü gereği bu kredinin banka tarafından kullandırılması için, ilgili bankanın mutlaka bu belgeyi görmesi ve krediyi belgeye işlemesi gerektiğini, ilgili bankanın görevini ihmal ederek belgeyi krediye işlememesi, bankanın ağır görev kusuru olduğunu, ilgili ...'ın Merkez Bankası'nın taahhüt kapama yazılarını kendi kayıtlarına işlemeyerek ağır görev kusuru işlemesinin yasal sorumluluğunun müvekkiline yükletilmesinin mümkün olmadığını, belgeleri kendi kayıtlarına işlemeyerek ağır görev kusuru işleyen ilgili ... Bank'ın ...'na devredilen ... Bank A.Ş ile birleştirilmesi, daha sonra, ... Bank A.Ş.'nin de unvanın da ... olarak değiştirilmesi esnasında, taahhütlerin kapandığına ilişkin Merkez Bankası yazılarının gerek ... Bank, gerekse ... Bank, gerekse ... ve ... görevlilerince kaybedilmesini, krediye işlenmemesi gibi ağır görev kusurlarının müvekkiline yükletilmesi için dava açılmasının yasal dayanaktan yoksun olduğunu, davanın reddi gerektiğini, dava dışı ... Ltd. Şti.'ne kullandırılan döviz kredilerine ait ihracat taahhüdü yerine getirilmediğinden Bmv Anapara+Ceza olarak 43.891,85 TL firma adına vergi dairesi'ne ödendiği iddiası ile dava açıldığını, Merkez Bankası'nın taahhüt kapama yazısını kredi üzerine işlemeyerek ve bankaya teslim edilen işbu yazıları kaybederek ağır görev kusuru işleyen davacının, işbu ağır görev kusurunun sorumluluğunu müvekkiline yükleyerek talepte bulunmasının yasal dayanaktan yoksun olduğunu, davanın zaman aşımına uğradığını, esasa girilmeden öncelikle davanın zaman aşımı yönünden reddini, müvekkili davalı ...'nun ...Şti. İle hiçbir hukuki ilişkisinin bulunmadığını, ...Ltd. Şti'nin işbu dava konusu işlemi nedeni ile müvekkili davalı ...'na husumet yöneltilmesinin yasal açıdan mümkün olmayıp, davanın husumet yönünden reddedilmesi gerektiğini, arz ve izah edilen nedenler ile ilk itirazları da göz önüne alınarak davanın usul ve esas yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Asıl Dava: Davalı ... İhr. Ltd. Şti. ve ... vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Alacaklı olduğunu iddia eden davacı banka tarafından işbu itirazın iptali davasına dayanak ... 3. İcra Müdürlüğü'nün ... E. sayılı takibi başlatılmadan önce müvekkillere iki kez ihtarname gönderilmiş olup. ... 17. Noterliği'nin ...tarihli ... yevmiye numaralı ihtarnamesine, ... 1. Noterliği'nin... tarihli ... yevmiye nolu ihtarnamesi ile Bankanın kendisi tarafından ... tarihinde ... numarayla gönderilen ihtamamesine de 08.10.2012 tarihli ihtarname ile cevap verdiğini, cevabi ihtarnameler içeriğini aynen tekrar ettiğini, dava konusu alacağı kabul etmediğini, ... Bank A, Ş. tarafından, kredi borcunun ödenmemesi nedeniyle ... 14. İcra Müdürlüğü'nün ...E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, müvekkiller tarafından bu takibe 07.01.2002 tarihinde itiraz edildiğini, itiraz neticesinde takibin durduğunu, ... Bank A.Ş., Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu ...'na devredildiğini, ... tarafından, müvekkilleri ile kredi borçlusu hakkında itirazın iptali davasının açıldığını, bu dava süreci içerisinde, ... ile kredi borçluları arasında 05.61.2004 tarih ve 14 sayılı komisyon kararı çerçevesinde 06.01.2004 tarihli protokol düzenlenilerek, kredi borcu asıl kredi borçlusu tarafından ödendiğini, kredi sözleşmelerinin bazılarında müvekkillerinin kefil olarak imzalarının bulunduğunu, bazılarında ise bulunmadığını, buna rağmen davacı tarafından hatalı olarak tüm kredilerden dolayı borcun tamamından sorumlu tutulmaya çalışıldığını, dava dışı ...Ltd. Şti. tarafından, ihracat şirketi olmamasına rağmen, 3505 sayılı kanunun geçici 2. maddesi ile ilgili olarak 23566 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 4 seri nolu ihracat ve yatırımlarda damga vergisi ve harç ihtisası uygulanması hakkındaki tebliğin verdiği istisnalara dayanarak ihracat teşvik belgesine bağlanan döviz kazandırıcı faaliyetlere ilişkin belge kapsamında kredi kullanıldığını, bu kredinin kullanılması için ise ilgili bankanın mutlaka bu belgeyi görmesi ve krediyi belgeye işlemesi gerektiğini, fakat ilgili banka, belgeyi krediye işlemeyerek şahsi görevini kusurlu olarak ihmal ettiğini, dava dışı ... Ltd. Şti. tarafından işbu yasa hükmü gereğince ihracal teşvik belgesine bağlanan döviz kazandırıcı faaliyetlere ilişkin tüm taahhütler Merkez Bankası nezdinde kapatıldığını, Merkez Bankası tarafından ... Ltd. Şi ne ail ihracat taahhütlerinin kapandığına ilişkin yazıların bulunduğunu, Zaman aşımı itirazının, dava açma süresinin geçtiğine ilişkin itirazının ve husumet itirazları da göz önüne alınarak haksız ve yersiz açılan işbu davanın usul ve esas yönünden reddini, icra takibinde haksız ve kötüniyetli olan davacı aleyhine %20'den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı yandan tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili banka bünyesinde birleşen ... A.Ş. İle dava dışı ...şirketi arasında akdedilen Genel Kredi Sözleşmesini müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, borcun ödenmediği, .. 17. Noterliğinin ... ve ... yevmiye nolu ihtarnamesi ile hesabın kat edildiğini, alacağın tahsili amacıyla ... 3. İcra Müdürlüğünün ... Esas sayılı dosyası ile takibe geçildiğini, davalının takibe haksız olarak itiraz ettğini, takip konusu borç ile ilgili olarak diğer müşterek borçlu müteselsil kefiller olan ..., ... ve ... Şti. Olarak icra takibine itiraz ettikleri ve itirazın iptali için mahkememizin ... Esas sayılı dosyası ile itirazın iptali davası açıldığını, davanın halen devam ettiğini, davalıların zamanaşımı itirazlarının haksız olduğunu, alacağın fon alacağı olduğunu, zamanaşımı süresinin 20 yıl oduğunu, izah nedenler ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davalı borçlunun haksız ve hukuki mesnetten yoksun itirazlarının iptali ile takibin devamına karar verilmesine, davalı borçlunun icra inkar tazminatı ile cezalandırılmasına, yargılama harç ve masrafları ile avukatlık ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen Dava: Davalı ... vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Davaya ve icra takibine konu alacak; müvekkili ...’ın kısa bir dönem ortağı bulunduğu (1996-1997 )...Ltd. Şti’nin, ... A.Ş. ... Şubesinden kullandırılmış bulunan 03.09.1998-30.03.2001 tarihleri arasındaki “döviz kredilerine ait ihracat taahhüdünün yerine getirilmemiş olduğu iddiasından kaynaklı, müeyyide, BMV anapara +ceza olmak üzere 43.891,85 TL.den kaynaklı olduğunu, müvekkili 25/12/1997 tarihi itibari ile ...Ltd. Şti’nin şirket ortaklığından ayrıldığını, bu durumun 25.12.1997 tarihli ticaret sicil gazetesinde ilan edildiğini, davaya konu alacağın dayanağı olarak bildirilmiş olan 03.09.1998-30.03.2001 tarihleri arasında şirket tarafından kullanıldığı bildirilmiş kredilerde müvekkilinin imzasının bulunmadığını, her ne kadar davacı taraf, genel kredi sözleşmesine atıfta bulunmakta ise de Genel Kredi Sözleşmelerinin imzalandığı tarihte müvekkilinin şirket ortağı olmadığını, borç, müvekkilinin imzası bulunmayan ek kredi arttırım sözleşmelerine dayandığını, geri ödenmeyen borç, kredi borcu olmadığını, döviz kredilerine ait ihracat taahhüdünün yerine getirilmemiş olduğu iddiasından kaynaklı müeyyideye dayandırılmış bir borç olduğunu, müvekkilinin şirkete ortak olduğu tarih aralığında ihracat taahhütlü döviz kredisi kullanılmadığını, müvekkilinin imzası bulunan ek kredilerin sadece TL cinsinden olduğunu, dava konusu alacağın dayanağı olan “döviz kredilerine ait ihracat taahhüdünün yerine getirilmemiş olduğu iddiasından kaynaklı, müeyyide, BMV anapara +ceza olmak üzere 43.891,85 TL.den” sorumlu tutulmasının hiçbir yasal dayanağının bulunmadığını, davacı tarafça dosyaya sunulmuş bulunan 05.09.1995 ve 27.10.1995 tarihli genel kredi sözleşme tarihlerinde müvekkilinin şirket ortağı olmadığını, bu durumun Ticaret Sicil Müdürlüğünden sorulmakla açıkça ispat olunacağını, müvekkilinin ortak olmadığı bir tarihte imzalanmış bulunan Genel Kredi Sözleşmelerinden müvekkilinin müşterek-müteselsil kefil olarak sorumlu tutulmasının kefalet hükümlerine aykırı olduğunu, itirazın iptali davasının yasal süresinde açılmadığını, dava konusu alacağın zamanaşımına uğradığını, haksız ve yasal dayanaktan yoksun bulunan davanın reddini, icra takibinin müvekkil yönünden iptalini, davacı tarafın asıl alacağın %20 sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen Dava: Davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde özetle; Dava dışı ... Ltd. Şti. firmasının ... Şubesi’nden 1998 ve 2000 yıllarında kullandığı DEM.1.075.000 ve USD.200.000 tutarlı döviz kredilerinin ihracat taahhüdünün açık olduğunun tespit edildiğini, dava dışı ... Ltd. Şti.’nin ana iştigal konusunun taşımacılık olması nedeniyle VRHİB kapsamında döviz kredisi kullandırılması gerektiğinden hareketle firmanın kapatıldığını belirttiği 4 adet Vergi Resim Harç İstisna Belgesi (VRHİB) T.C. Merkez Bankasından istenildiğini, incelenmeleri sonucunda ... Şubesi tarafından kullandırılan kredilerle ilgili düşümlere rastlanamadığını, bu sebeple sözkonusu kredilerin belgesiz olarak kullanıldığını, taahhütlerinin kapatıldığına dair dosyalarında herhangi bir belge bulunmadığını, dava dışı firmanın başka ...’si ya da yapılmış ihracata ait belgesi varsa müvekkiline ulaştırılmasını, aksi takdirde müeyyide uygulanması gerekeceği tespit edildiğini, kredi taahhüt kapatma süreleri Bakanlar Kurulu Kararlarıyla uzatıldıkça firmaya bilgi verilmiş ve en son 27.01.2006 tarih 68 sayılı yazımızla 2005/988 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca 31.12.2006 tarihine kadar yapılan ihracata ait belgelerin 31.01.2007 tarihine kadar bankaya ibraz edilmesi halinde ihracat taahhüdünün kapatılacağının dava dışı ...Ltd. Şti. ve davalılara bildirildiğini, dava dışı ...Ltd. Şti.’ne 12.04.2007 tarih 262 sayılı yazıyla bildirildiğini, ek DAB ve fatura talep ancak dava dışı firma tarafından herhangi bir belge ibraz edilmediğini, dava dışı ...Şti.’nin belge tutarından daha fazla döviz kredisi kullandığı ve kullandığı kredinin karşılığı olan dövizi de getirmediği anlaşıldığını, davalı, genel kredi sözleşmelerini ve teminat olarak alınan kefalet senetlerinin üzerini de müşterek borçlu mütesesil kefil sıfatıyla imzaladığını, borçtan asıl borçlu gibi sorumlu olduğunu, dava dışı ... Ltd. Şti. ve/veya davalılar Bakanlar Kurulu Kararlarıyla belirtilen sürelerde belge ibraz etmediğini, bunun üzerine T.C. Merkez Bankası ile görüşülerek söz konusu kredilerin daha önce kapatılmış belgeler kapsamında değerlendirilip değerlendirilmeyeceği görüşülmüş, ek DAB ve fatura ibraz edilmesi kaydıyla taahhüdü kapatılmış belgelerin açılarak sözkonusu kredilerin bu belgeler kapsamında değerlendirilebileceği yanıtının alındığını, davalı vekilinin haksız iddialarının reddini, davanın kabulünü, yargılama gideri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
Huzurdaki ihtilaf; davacı ... tarafından devralınan dava dışı ... A.Ş. ... Şubesinden yine dava dışı ... Ltd. Şti’nin kullanmış olduğu muhtelif krediler için ait ihracat taahhüdünün yerine getirilmemiş olduğu iddiasından kaynaklı vergi cezalarının davacı ... tarafından ödenmesinden sonra asıl ve birleşen dava davalılarına kredi sözleşmelerine olan kefalet şeklindeki teminatları nedeniyle alacağın tahsiline yönelik takibe yapılan itirazın iptali niteliğindedir.
...3. İcra Müdürlüğünün ... Esas sayılı takip dosyası celbedilerek incelendiğinde, davacı ... tarafından, 49.374,37 TL. Asıl alacak, 9.595,09 TL. Temerrüt Faizi, 479.75 TL. Bsmv olmak üzere 59.449,22-TL üzerinden asıl ve birleşen davanın davalılarının da dahil olduğu bir kısım borçlulara yönelik başlatılan ilamsız takibe davalı borçlunun süresinde itirazı üzerine takibin durdurulmuş olduğu, icra dosyası içeriğine göre borçlu tarafından tebliğ için gider avansı yatırılıp itiraz dilekçesi alacaklıya tebliğ edilmemiş olduğundan davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmış olduğu görülmüştür.
Dosya kapsamında davaya ve icra takibine konu alacak; dava dışı ...Ltd. Şti’nin, ... A.Ş. ... Şubesinden kullandırılmış olan kredilere yönelik doğrudan ödenmeyen kredi bedellerine ilişkin olmayıp; taahhüt kapatma işlemi yapılmayan ihracat taahhütlerinde dolayı ödenen ceza bedellerinin kefalet sözleşmeleri uyarınca tahsiline yöneliktir.
Bu kapsamda dosyanın bankacı bilirkişilerden rapor alnması gerekmiş; dosya Emekli Banka Müdürü Bilirkişisi ...'a tevdi edildiği, bilirkişi tarafından dosyaya sunulan 19.06.2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle ve sonuç olarak; dava dosyamda yapılan incelemelerden davanın sadece barç ilişkisi olmadığı Dava dışı ...Ltd.Şti firmasının Kentbank Şirinevler Şubesinden 1998 ve 2000 yıllarında kullandığı DEM 1.075.000 ve USD 200.000 tutarlı döviz kredilerinin ihracat taahhüdünün açık olduğu, tarafların İhracat taahhüdünün kapatılması ile ilgili olarak görev kusurunda olduğunun iddia edildiği, davalı konumunda bulunan tarafların 3505 Sayılı Yasanın Geçici 2. Maddesine ilişkin 4 Nolu Tebliğ gereği döviz kazandırıcı faaliyet belgesi kapsamında kulanılan Harç ve Vergi istisnası muafiyeti kapsamındaki kredideki belgeyi verme yükümlülüğü bulunup bulunmadığı, 3505 sayılı yasa 4 nolu İhracat ve Yatırımlarda Damga Vergisi ve Harç İstisnası konusunda davada kefil sıfatı bulunan davalıların dava konusu ile ilgili olarak sorumlu bulunup bulunmadıklarına ilişkin yasal Hukuki Yorum gerektirdiği anlaşıldığından İhracat Harç ve İstisnası ile Döviz Tahhüt Kapama Kornbiyo işlemleri konunda uzman Hukukçu bilirkişi tarafından değerlendirilmesi konusu sayın Mahkemenin taktirlerinde olduğu, sonuç ve kanaatine varılmıştır." şeklinde tespit edilmiştir.
Dosya Bilirkişi ...'a tevdi edildiği, bilirkişi tarafından dosyaya sunulan 01.02.2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle ve sonuç olarak; "...Netice itibariyle;...A.Ş.nin, (... Şubesinin işlemlerinin) devir alan, Davacı ... A.Ş. vekili tarafından, dava konusu kredilerin, ihracat taahhütlü, Belgesiz Döviz Kredisi kullandırıldığının dayanağını tevsik eden kredi belge tarih, no ve ihracat taahhüdünün şerh konulmadığı, krediyi kullandıran Bankanın, “ ...Vergi Dairesi Müdürlüğü'ne hitaben, İhracat kredisini kullandıran banka tarafından, <<İhracat ve Yatırımlarda Vergi, Resim ve Harç İstisnası”ndan Yararlanlara ait — BİLDİRİM Belgesi,>> sunulmadığı, dolayısıyla, kredinin ilk — kullandırım aşamasının, denetlenmediği, buna mukabil ihracat kredisi kullanan, dava dışı; Kredi müşterisi; ... Ltd. Şti. imza yetkili kişilerce, |Basiretli Tacir Sıfatıyla,| Genel Kredi Sözleşmesi imzalanırken, ihracata ilişkin, gerekli şerhlerin yazılmasının talep edilmediği,.... takip tarihi itibariyle, yukarıdaki hesaplamalarımın benimsenmesi halinde, davalılar icra takibinde, talep edilen alacak tutarının tamamına itiraz ettiklerinden, Davalı müteselsil kefiller; ... ve ... ile ...Ltd. Şti. Hakkında, hesaplanan, toplam 59,449,21 TL. tutar üzerinden, diğer davalı Müteselsil kefil ... hakkında, hesaplanan, toplam 59,356,85 TL. tutar Üzerinden, itirazlarının iptali ile icra takibine devam edilmesi, Sayın Mahkemenizin takdirlerindedir." şeklinde tespit edilmiştir.
Dosya kapsamında alınan Dosya Bilirkişi ..., ... ve ...'e tevdi edildiği, bilirkişiler tarafından dosyaya sunulan 03.07.2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle ve sonuç olarak; "Dava dosyası içeriği ile raporumuzun Mali/Bankacılık kısmındaki inceleme ve tespitler incelendiğinde; davadışı asıl borçlunun (... Şirketi'nin) davacı Bankadan kulfanmış olduği ihracat taahhütlü kredi için ilgili idare tarafından davadışı asıl borçluya sağlanmış olan menfaatlerin/avantajların (vergi indirimi vb.) karşılığı olan ihracat taabhüdünü yerine getirdiğirli davadışı asıl borçlunun belgeleyememiş (ve dolayısıyla da ispat edememiş) olması nedeniyle, davadı Banka tarafından davadışı idareye ceza ödenmek zorunda kalındığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle kendisine kullandırılmış olan avantajlı kredinin kullandırılmasının karşılığı olarak kendisin yüklenmiş olan ihracat taahhüdünü yerine getirdiğini ispata ilişkin belgeleri ibraz edememiş olar davadışı asıl borçlurum, davacı Banka tarafından ödenmek zorunda kalınan cezadan sorumlu olduğu (eski BK.md,96, yeni TBK.md.112 vd.), bu nedenle de davacı bankanın bu cezanın rücuen tahsilini, dava dışı asıl borçlu ile davalı kefillerden talebe hak kazandığı kanaatine varılmaktadır." şeklinde tespit edilmiştir.
Dava, ihracata dayalı teşvik tedbirleri (Vergi Resim Harç İstisnası Belgesi ) kapsamında ihracatçı firmalara kullandırılan ihracat taahhütlü kredilerle ilgili olup; dava dışı ... Ltd.Şti firmasının ... Şubesinden kullanmış olduğu muhtelif krediler söz konusudur. İlk kredi ilişkisi genel kredi sözleşmesi şekliyle 05/09/1995 tarihli olup; asıl ve birleşen davanın tarafları bu kredi sözleşmesine taraf değillerdir. Ancak devam eden ilişkide dava dışı şirket ile ... Şubesi arasında akdedilen ve 01/02/2019 tarihli bilirkişi rapor içeriğinde tablo haliyle gösterilen ve dosya kapsamında mübrez olan ek kredi sözleşmeleri imzalanmış ve bu kredi sözleşmesi içeriğinde de 05/09/1995 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi hükümlerine açıkça atıf yapılmıştır. Kullandırılan tüm krediler dava dışı ... Ltd.Şti lehine kullanıldığından asıl ve birleşen davanın davalılarının kefil sıfatıyla basiretli davranmak yükümlülüğü bulunmaktadır.
Genel kredi sözleşmesini de kapsar şekilde ek kredi sözleşmelerine şahsi teminat olarak kefil olunması hali üzerinde ayrıca durmak gereklidir.
Kefalet sözleşmesi kefilin alacaklıya, borçlunun borcunu ifa etmemesinin sonuçlarından kişisel olarak sorumlu olmayı üstlendiği bir teminat sözleşmesidir.
Kefalet sözleşmesi mevcut ve geçerli bir asıl borcun varlığını gerektirir; gelecekte doğacak ya da koşula bağlı borçlar için de kefalet mümkündür (TBK m.582). Kefaletin geçerlik koşullarından biri de asıl borcun ve kefilin sorumlu olduğu tutarın belirli olmasıdır.
Kefil belirli bir borç için kefalet vermişse, tarafları aynı olan başka borçlardan sorumlu tutulamaz. (Reisoğlu, S.: Kefalet Kavramı ve Muteberlik Şartları, AÜHFD, C.XIX, 1962, s.327; Ayrancı, H.: Kefalet Sözleşmesinde Asıl Borcun Belirli Olması İlkesi ve Cari Hesaba Kefalet, GÜHFD, C.IX, 2005, s.112).
Ancak belli bir hukuki ilişkiden doğan birden fazla borca kefalet vermek mümkündür. (Reisoğlu, s.342; Ayrancı, s.112; Becker, H.: İsviçre Borçlar Kanunu Şerhi, II. Bölüm, Ankara 1992, m.493, s.1047-1048). Bir borca değil de bütünlük içinde yer alan birden fazla borca kefalet verilmesi halinde borçların tek tek belirlenebilir olması aranmaz. Öğretide değişik içerikli birden çok borcun doğduğu, bu borçların sayısının ve miktarının değişebildiği bir ilişkiler yumağına kefaletin mümkün olduğu, bu durumda kefilin sorumluluğunun belirtilen azami sınır kadar olacağı kabul edilmektedir. (Ayrancı, s.113). Öte yandan kefalet sözleşmesinde önceden kurulmuş bulunan borç ilişkilerinin de bu kapsamda olduğu belirtilebilir. (Ayrancı, s.113; aynı yönde Tandoğan, H.: Borçlar Hukuku, Özel Borç İlişkileri, C.II, Ankara 1987, s.720).
Nitekim uygulamada görülen "doğmuş ve doğacak alacaklar" için kefalet geçerli sayılmaktadır (Reisoğlu, s.340; Ayrancı, s.120 ve orada sözü edilen yazarlar).
Cari hesap sözleşmelerine kefalette de aynı ilkeler geçerlidir. Bu sözleşmenin türü gereği hesap devresi sonunda veya hesap kat edildiğinde kefaletin bakiye tutar için verildiği kabul edilir (Ayrancı, s.117). Eğer kefil tek bir kredi sözleşmesinden sorumlu olmak istiyorsa bunu sözleşmede açıkça belirtmelidir (Reisoğlu, s.341; Ayrancı, s.118). (Karar içeriğinde geçen bu tespitler ve kaynaklar Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesinin 2018/1887 Esas, 2020/58 Karar sayılı ilamından alınmıştır.)
Asıl ve birleşen davanın davalıları tarafından imzalanan ek kredi sözleşme içeriklerinde açıkça genel kredi sözleşmesine atıf yapıldığı, 05/09/1995 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi hükümlerinin kabul edildiği; ek kredi sözleşmelerinin akit tarihinde 6098 sayılı TBK m. 20 vd. Maddeleri uyarınca genel işlem şartı niteliğine ilişkin bir incelemeye girişilemeyeceği, ilgili genel kredi sözleşmesi içeriğinde 21.madde ile kefilin sorumluluğunun düzenlendiği, bu madde içerisinde borçlandığı ve borçlanacağı borçların teminat altına alındığının yazılı olduğu, ayrıca 31.madde ile ihracat kredilerinin de düzenlendiği ve asıl ve birleşen davanın davalıları tarafından içeriği ek kredi sözleşmelerinin onaylanması ile bağlayıcı hale geldiği anlaşılmaktadır.
Bu kapsamda kefalet tarihinde yürürlükte olan 818 sayılı BK’nın 483. maddesi uyarınca kefalet mevcut ve muteber bir borç için söz konusu olabileceği gibi doğması muhtemel borç bakımından da mümkündür. Kredi ve kefalet sözleşmesi gözetildiğinde, asıl ve birleşen davanın davalılarının sadece artırılan limit çerçevesinde kullandırılan krediden kaynaklanan borca kefil olduğu yolundaki savunmasına itibar edilmememiştir.
Asıl ve birleşen davanın davalılarınca yapılan zaman aşımı defi yönünden incelemede; davacının fonun alacağının vergi dairesine ödenen ceza bedellerinin rücuen tahsil alacağı niteliğinde olduğu, bu yönüyle cezanın ödendiği tarih itibariyle yürürlükte olan 818 sayılı BK m.125'deki 10 yıllık genel zamanaşıı süresine tabi olup, işbu zamanaşımı süresi, davacı banka tarafından söz konusu cezaların ödenmeyi başlamış olduğu 22.12.2011 tarihinden (davacı alacağın muaccel olduğu tarihten) itibaren işlemeye başlayacağı da gzöetilerek, dava konusu icra takibinin de 09.01.2013 tarihinde başlatıldığı gözetilerek zamanaşımı defiine itibar edilmemiştir.
Gerçek kişi kefiiler yönünden hak düşürücü süre yönünden de re'sen değerlendirme yapılması gereklidir. TBK nun Uygulama Şekli Hakkındaki 6101 sayılı kanunun 1. maddesinin son cümlesinde ''.....TBK nun yürürlüğe girmesinden sonra bu fiili ve işlemlere ilişkin olarak gerçekleşecek temerrüt, sona erme ve tasfiye TBK nun hükümlerine tabidir.'' denilmiştir.
TBK’nun 598/3. maddesinde ''Bir gerçek kişi tarafından verilmiş olan her türlü kefalet, buna ilişkin sözleşmenin kurulmasından başlayarak 10 yılın geçmesiyle kendiliğinden ortadan kalkar.'', 598/4. Maddesinde ise ''Kefalet 10 yıldan fazla bir süre için verilmiş olsa bile uzatılmış veya yeni bir kefalet verilmiş olmadıkça kefil, ancak 10 yıllık süre doluncaya kadar takip edilebilir.'' şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Aynı yasanın 5/2. maddesinde ''TBK ile hakdüşürücü süre veya özel bir zamanaşımı süresi ilk defa öngörülmüş olup da başlangıç tarihi itibariyle bu süre dolmuş ise, hak sahipleri Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten başlayarak bir yıllık ek süreden yararlanırlar. Ancak bu ek süre, TBK nda öngörülen süreden daha uzun olamaz.'' şeklinde, 6. maddesinde ise ''Bu kanunun 5. maddesi uygun düştüğü ölçüde TBK nda öngörülen diğer süreler hakkında da uygulanır.'' şeklinde düzenleme yapılmıştır. (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesinin 2021/320 Esas, 2021/298 Karar sayılı ilamı)
Tüm bu hükümler birlikte değerlendirilerek somut olaya dönüldüğünde; kefalet borcunun sona ermesiyle ilgili olarak 6098 sayılı TBK hükümlerinin uygulanması gerektiği, davalılarının kefaletlerinin süresiz olduğu, buna göre asıl ve birleşen davaların davalılarının müteselsil kefil olduğu genel kredi sözleşmesinin 6098 sayılı TBK'nın yürürlük tarihinden önce akdedildiği, buna göre 01.07.2013 tarihi itibariyle de 1 yıllık ek sürenin dolacağı, buna göre icra takip tarihi olan 01.09.2013 tarihinde müteselsil kefil olan davalıların sorumluluğunun sona ermediği, kefilleri başvuru yönünden hak düşürücü sürenin dolmadığı anlaşılmaktadır.
Davalıların davacı fonun dolaysıyla davalı bankanın cezanın ortaya çıkmasına yönelik ağır kusurlu olduğuna yönelik savunmalarının da dosya kapsamına sunulan 03.07.2020 tarihli bilirkişi rapor içeriğinde ihracat kredi uygulamaları ve mevzuatı, idari ve vergisel yönüyle denetime açık şekilde tartışılmış davaya konu krediler genel kredi sözleşmesi kapsamında; Davacı Bankanın Dava dışı asıl borçlu firma ... İtd Şti ne kullandırmış olduğu bu kredileri 2000/YB-25 s.lı İhracatı Teşvik Genelgesinin 3. maddesinde belirtildiği üzere; “Kullandırılan kredilere istisna uygulandığından; istisnayı uygulayan davacı Bankanın; istisnayı belgeye işleyerek, ilgilinin (kredi kullananın) bağlı bulunduğu yer vergi dairesine işlem tarihinden itibaren 30 gün İçinde bildirme yükümlülüğü” ne uymadığı; ancak dava dışı şirketin davacı bankadan 1998 yılında kullanmış olduğu 200.000,-TL lık Kredi ile 2000 yılında kullanmış olduğu 1.075.000,-DEM lık Kredi ile İlgili İhracat taahhütlerini yerine getirmediği bu sebeple; kredilerin kullandırılması aşamasında belge kapsamında uygulanan, (Damga Vergisi -Banka Sigorta Muamele Vergisi - Kaynak Kullanımın Destekleme Fonu istisnalarını - Müeyyide uygulaması karşı karşıya kaldığı, ancak bu cezanın davacı Banka tarafından ödendiği, dava banka tarafından Vergi Reslm Harç İstisnası Belgelerine işlenemeyen bu iki kredinin daha evvel kapatılmış olan 4 adet (VRHİB) nin açılarak bu belgeler kapsamına alınabileceği taahhütlerinin bu belgeler kapsamında kapatılabileceği imkânını sağladığı, aynı zamanda taahhüt kapatma imkanlarının uzayan süreye rağmen dava dışı şirket tarafından yerine getirilmediği, bu aşamada davacı bankanın kusurunun önüne geçer nispette olduğu yönündeki denetime açık ve bilimsel temele dayanan, ihracat kredileri uygulamaları, idari ve vergisel yaptırım düzeni, bu yaptırımların hafifletilmesi yönelik kamusal imkanlar vs. tahlil edilerek tesis edilen rapor içeriğindeki kusur durumu tespitine itibar edilerek; asıl ve birleşen davanın kabulü ile davalıların ... 3. İcra Müdürlüğünün ... E.sayılı takip dosyasına yönelik yapmış oldukları itirazların iptali ile takibin bu davalılar yönünden aynı koşullar altında aynen devamına karar vermek gerekmiştir.
İcra ve İflas Kanunu'nun 67. maddesinin 2. fıkrası hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Bunlardan başka, alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. (HGK'nın 07.06.2006 tarih 2006/19-295 Esas, 2006/341 Karar sayılı kararı ve Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin 2021/3214 Esas, 2021/7424 Karar sayılı ilamı) Tüm dosya kapsamı itibariyle davalı kefillerin dava dışı şirketin sözleşmesel kusurundan kaynaklı alacağın miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi mümkün olmadığından da asıl ve birleşen dava yönünden davacının icra inkar tazminatı talebinin şartları oluşmadığından reddine, dair hüküm tesisi yoluna gidilmiştir.
HÜKÜM: (Gerekçesi ve Ayrıntısı Yukarıda Açıklandığı Üzere);
Asıl dava dosyası yönünden;
1-Asıl davanın kabulü ile davalıların ... 3. İcra Müdürlüğünün ... E.sayılı takip dosyasına yönelik yapmış oldukları itirazların iptali ile takibin bu davalılar yönünden aynı koşullar altında aynen devamına,
2-Davacının icra inkar tazminatı talebinin şartları oluşmadığından reddine,
3-Kabul edilen dava değeri (59.449,22 TL) üzerinden alınması gereken 4.060,97 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
4-Davacı tarafından yargılama nedeniyle yapılan posta ve tebligat masrafı 597,00 TL, bilirkişi ücreti 2.800,00- TL olmak üzere toplam 3.397,00 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davalılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT'nin 13/1. maddesi uyarınca maktudan az olmamak koşulu ile belirlenen 8.528,40 TL vekâlet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya VERİLMESİNE,
7-HMK' nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan anacak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgili tarafa veya vekiline İADESİNE,
Birleşen dava dosyası yönünden (İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1109 Esas)
1-Asıl davanın kabulü ile davalının ... 3. İcra Müdürlüğünün ... E.sayılı takip dosyasına yönelik yapmış olduğu itirazların iptali ile takibin bu davalı yönünden aynı koşullar altında aynen devamına,
2-Davacının icra inkar tazminatı talebinin şartları oluşmadığından reddine,
3-Kabul edilen dava değeri (59.449,22 TL) üzerinden alınması gereken 4.060,97 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
4-Davacı tarafından herhangi bir yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı tarafından yatırılan herhangi bir yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT'nin 13/1. maddesi uyarınca maktudan az olmamak koşulu ile belirlenen 8.528,40 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
7-HMK' nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan anacak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgili tarafa veya vekiline İADESİNE,
Dair, Asıl ve birleşen dava davacı vekili ve Asıl dava davalılar vekili ve birleşen dava davalı ... vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize ve bulunulan yer Asliye Ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.12/04/2022

Katip ...
¸e-imzalıdır

Hakim ...
¸e-imzalıdır



TASHİH ŞERHİ

6100 sayılı HMK m.304 "Hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hatalar, mahkemece resen veya taraflardan birinin talebi üzerine düzeltilebilir. Hüküm tebliğ edilmişse hâkim, tarafları dinlemeden hatayı düzeltemez. Davet üzerine taraflar gelmezse, dosya üzerinde inceleme yapılarak karar verilebilir. Tashih kararı verildiği takdirde, düzeltilen hususlarla ilgili karar, mahkemede bulunan nüshalar ile verilmiş olan suretlerin altına veya bunlara eklenecek ayrı bir kâğıda yazılır, imzalanır ve mühürlenir." hükmünü içermektedir.
HÜKÜM:
Mahkememizin yukarıda esas ve karar numarası yazılı dava dosyasından verilen 12/04/2022 tarihli duruşma tutanağının birleşen dava dosyası yönünden kısa kararında;
''Birleşen dava dosyası yönünden (İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1109 Esas)
1-Asıl davanın kabulü ile davalının ... 3. İcra Müdürlüğünün ...E.sayılı takip dosyasına yönelik yapmış olduğu itirazların iptali ile takibin bu davalı yönünden aynı koşullar altında aynen devamına,''
şeklindeki hüküm fıkrasının,
''Birleşen dava dosyası yönünden (İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1109 Esas)
1-Birleşen davanın kabulü ile davalının ... 3. İcra Müdürlüğünün ... E.sayılı takip dosyasına yönelik yapmış olduğu itirazların iptali ile takibin bu davalı yönünden aynı koşullar altında aynen devamına,'' şeklinde mahkememiz kararının tashihine, tashih şerhinin gerekçeli karar arkasına yazılmasına, HMK m. 304 hükümlerine göre karar verildi.

Katip ...
¸e-imzalıdır


Hakim ...
¸e-imzalıdır





Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi