Abaküs Yazılım
17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/16192
Karar No: 2019/10253
Karar Tarihi: 06.11.2019

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2016/16192 Esas 2019/10253 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2016/16192 E.  ,  2019/10253 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 26.06.2019 Salı günü davacı vek. Av.... geldi. Davalılar tarafından gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davacı vekili dinlendikten sonra vaktin darlığından dolayı işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmış olup dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    -K A R A R-

    Davacı vekili, müvekkili şirketin alacaklı olduğu davalı borçlu ... hakkında Gaziantep İcra Müdürlükleri nezdinde muhtelif tarihlerde icra takipleri açıldığı, davalı borçlu adına kayıtlı iken, diğer davalı ..."a devredilen dava konusu taşınmaz ... ili, ... İlçesi, ... köyü, 24 pafta, 4969 parselde kayıtlı 217,50 m2 arsa üzerinde bulunan, zemin kat 3 nolu bağımsız bölüm mesken daire ve eklentisinin 04/08/2011 tarih ve 19181 yevmiye ile yapılmış satış işlemi sonundaki borçlu tasarrufunun iptali ile kendi taraflarına cebri icra yetkisi verilmesine karar verilemesini talep etmiştir.
    Davalı ... vekili, açılan davaya usul yönünden itiraz ederek, dava tarihinde kesinleşmiş bir alacak bulunmasının gerekli olduğunu, davaya esas yönünden itirazları olduğunu, taşınmazın değerinin çok altında bir miktarla satışının yapıldığı tezini kabul etmediklerini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
    Davalı borçlu ... vekili, diğer davalıya yapılmış olan satışın muvazaalı yapılmadığını bu konuda delillerini mahkemeye sunmuş olduklarını davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1- Dava, ÎÎK 277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
    ÎİK"nun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (ÎÎK.md.283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nispi nitelikte, yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.
    Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (ÎÎK.nun 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise ÎÎK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır.
    Tasarrufun iptali davalarının dinlenebilmesi için borcun, iptali istenen tasarruftan önce doğması dava ön koşulu olup mahkemece res"en araştırılmalıdır. Dava koşulu gerçekleşmediği takdirde işin esası hakkında hüküm kurulamaz. Somut olayda, mahkemece davanın hem ön şart olan iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan önce yapılmış olması nedeniyle hem de esasa ilişkin olarak bedel farkının bulunmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun düşmemektedir. Kural olarak davanın ön şart yokluğundan reddi halinde esasa girilmeden ön şart yokluğu nedeniyle usulden reddi ile yetinilmesi gereklidir. Mahkemenin gerekçesinde davanın esasına ilişkin bir değerlendirme yapılması hatalı olmuştur.
    2- Ayrıca somut olayda, dava konusu tasarrufun takip konusu borçtan önce yapıldığı görülmektedir. Uygulamada alacak- borç ilişkisi çok daha önce başlamasına rağmen alacak
    için düzenlenen bono veya çek gibi kıymetli evraka sonraki tarihlerin atıldığı sıklıkla görülmektedir. Bu nedenle davacı alacaklı, borcun doğumunun takip dayanağı çeklerin keşide tarihinden önce gerçekleştiğini ileri sürerse mahkemece alacaklıya bu konuda kanıt sunma olanağı verilmeli, gerekirse davacı alacaklı ile borçlu isticvap edilerek senedin düzenlenmesine neden olan temel ilişki sorulmalı, gerektiğinde davacı ile borçlunun ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak borcun gerçek doğum tarihi tespit edilerek koşulun gerçekleşip gerçekleşmediği saptanmalıdır. 0 halde mahkemece, davacı vekiline takip konusu borcun doğumuna ilişkin temel ilişki konusunda delillerini sunması için süre verilmesi, sunduğu delillerin toplanması(ticari ilişkiyi kanıtlayan fatura, cari hesap hareketleri vs), davacı ve davalı borçlunun varsa bu ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması, gerektiğinde davacı ve borçlunun isticvabı ile borcun doğumunun tespiti; daha önce doğduğu ispatlandığı takdirde buna ilişkin dava koşulunun gerçekleştiği kabul edilerek işin esasına girilip iptal nedenlerinin oluşup oluşmadığı araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekir. Aksi durumun tespiti halinde ise borcun doğumu tasarruf tarihinden sonra ise davanın ön koşul yokluğu nedeni ile reddine karar verilmesi gerekir.
    Mahkemece tüm bu maddi hukuki olgular dikkate alınmadan hatalı tespit ve eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 2.037,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davacıya verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 06/11/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.







    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi