Abaküs Yazılım
Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
Esas No: 2022/284
Karar No: 2022/560
Karar Tarihi: 09.05.2022

BAM Hukuk Mahkemeleri Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/284 Esas 2022/560 Karar Sayılı İlamı

T.C. BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/284 Esas - 2022/560
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/284
KARAR NO : 2022/560

HAKİM :
KATİP :

DAVACI : ..... KOZMETİK SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ -
VEKİLİ : Av.
DAVALI :
VEKİLİ : Av.
DAVA : Banka Teminat Mektubundan Kaynaklanan Davalar (Finans İhtisas) (Alacak)
DAVA TARİHİ : 01/03/2022
KARAR TARİHİ : 09/05/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 09/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan Banka Teminat Mektubundan Kaynaklanan Davalar (Finans İhtisas) (Alacak) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE SAVUNMA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkili firma ile dava dışı ..... Kozmetik Gıda Tur. Nak. İnş. Tek. Tarım Ür. Hayv. Emlak Mak. San. ve Tic. Ltd. Şti. arasındaki sözleşmesel ilişki ve ticari ilişki çerçevesinde davalı firma tarafından 16.03.2015 tarihli ve 14636 seri numaralı 60.000-TL bedelli banka teminat mektubu düzenlendiğini, işbu teminat mektubunun lehtarı dava dışı firma, muhatabı ise Müvekkil firma olduğunu, işbu teminat mektubunun süresi davalı banka tarafından 31.12.2021 tarihine kadar uzatıldığını, dava dışı Çamsar Kozmetik Gıda Tur. Nak. İnş. Tek. Tarım Ür. Hayv. Emlak Mak. San. ve Tic. Ltd. Şti. firmasının Müvekkil firma ile arasındaki sözleşmeden kaynaklı borç ve yükümlülüklerini ifa etmemesi sebebiyle alacağın tahsili için davalı bankadan yukarıda bilgileri yer alan teminat mektubu bakımından Müvekkil firmaya ödeme yapılması talep edildiğini, davalı banka teminat mektubunun aslının Müvekkil firma tarafından ibraz edilmesi gerektiğini iddia etmiş ve adı geçen teminat mektubunun Müvekkil firma tarafından ibraz edilemediği gerekçesi ile dava konusu teminat mektubundan kaynaklı borç ve yükümlülüğünü yerine getirmekten imtina ettiğini, bunun üzerine Müvekkil firma tarafından Beyoğlu 39. Noterliğinin 03.09.2021 tarih ve 18267 yevmiye sayılı ihtarname ile yine Beyoğlu 39. Noterliğinin 30.09.2021 tarih ve 21057 yevmiye sayılı ihtarnameleri keşide edilerek dava bankadan teminat mektubu kapsamında ödeme yapması hususu talep ve ihtar edildiğini, emsal niteliğinde yargıtay kararları ile de aşikar olduğu üzere bankanın teminat mektubu bakımından sorumluluğu mektubun aslının ibrazı hali ile sınırlı olmadığını, kaldı ki davalı yanın yukarıda yer alan 12.10.2021 tarihli cevap yazısında bildirildiği gibi “teminat mektubunun zayi” olduğuna ilişkin bir karar alınması da hukuksal olarak mümkün olmadığını, emsal niteliğindeki yargıtay kararları ile de açık olduğu üzere davalı banka müvekkil firmanın teminat mektubuna ilişkin talebini hukuki dayanaktan yoksun bir şekilde reddettiğini, davalı yanın işbu hukuki dayanaktan yoksun tutum ve davranışları nedeniyle müvekkil firma zarara uğradığını, hal böyle iken müvekkilin fazlaya ilişkin bilcümle talep, dava ve şikayet hakkı saklı kalmak kaydı ile işbu davanın ikame edilmesi zarareti hasıl olduğunu, yukarıda açıklanan nedenlerle Sayın Mahkemenizce de re’sen göz önüne alınacak sair sebeplerle; Müvekkilin fazlaya ilişkin bilcümle hak ve alacakları ile talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile davalı bankanın 16.03.2015 tarihli ve 14636 seri numaralı teminat mektubundan kaynaklı sorumluluğu olan 60.000,00-TL’nin ihtarnamenin tebliğ tarihi olan 07.09.2021 tarihinden itibaren işleyen temerrüt faizinin davalıdan tahsili ile Müvekkil firmaya verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Davacının açtığı davanın hukuki dayanaktan yoksun olup, davacının da açıkça dava dilekçesinde de ikrar ettiği üzere "davacı, davalı bankaya söz konusu teminat mektubunun aslını sunamadığından" davanın reddi gerektiğini, davacının, alıntıladığı Yargıtay kararları huzurda ki davanın konusunu oluşturmamaktadır. Davacının sunduğu Yargıtay kararı incelendiğinde, savunmasında "teminat mektubunun muhatabı lehtarın taahhütlerini yerine getirmiş olması nedeniyle mektubun kendisine iade edilmiş olması nedeniyle mektubun kendisine iade edildiğini belirterek teminat mektubunun aslının bankaya ibrazı, bankanın lehtara rücu hakkını tehlikeye düşürürse de davalı bankanın böyle bir başvurunun savunmasında yer vermediği" gerekçesinden ibaret olduğunu, oysa ki: Davacının da dilekçesinde belirttiği üzere davalı banka, söz konusu teminat mektubunun aslının ibraz edilememiş olması nedeniyle davacının talebine karşılık veremediğini açıkça belirtildiğini, Yargıtay Yerleşik İçtihatlarına da vurgu yapıldığı üzere: BAM İZMİR 11. HUKUK DAİRESİ 2017/125E. 2017/408K. Sayılı kararında da, Yargıtay 11. HD'nin 18.10.2010 tarih 2008/8999E 2010/451K. Sayılı kararına atıfta bulunarak: Hukukumuzda banka teminat mektuplarının nakde çevrilmesi konusunda açık bir düzenleme bulunmamakta, 6098 sayılı TBK'nın 128. maddesinde düzenlenen üçüncü kişinin fiilini üstlenme kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini, TBK'nun 128/2. maddesi uyarınca belirli bir süre için yapılan üstlenmede, sürenin bitimine kadar üstlenene edimini ifa etmesi için yazılı olarak başvurulmaması hâlinde, üstlenenin sorumluluğunun sona ereceği kararlaştırılabilir. Somut olayda dava konusu teminat mektubu üzerinde "İşbu teminat mektubu 30.04.2011 tarihine kadar geçerli olup, bu tarihe kadar elimize geçecek şekilde tarafınızdan yazılı tazmin talebinde bulunulmadığı takdirde hükümsüz olacaktır." ibarelerine yer verilmiş, teminat mektubunun süresi aynı şartlarla 12.08.2014 tarihine kadar uzatılmış olmakla, bu teminat mektubu için bankanın sorumluluğunun 10 yıllık genel zamanaşımı süresine değil 12.08.2014 tarihine kadar devam ettiği kabul edilmesi gerektiğini, teminat mektubunun, garanti sözleşmesi niteliğinde bulunduğu kuşkusuz olduğunu, ayrıca, kıymetli evrak niteliği bulunmadığı da açıktır. Ancak, bankalar tazmin ettiği teminat mektupları dolayısıyla müşteri lehtardan komisyon alındığını, ayrıca, kendilerine yapılan tazmin talepleri sonucu yaptığı ödemeleri ispat ve lehtara rücu etmek için teminat mektubu aslını ibraz ettiklerini, genel bankacılık uygulamasına göre, teminat mektubunun aslının iadesi, taraflar arasındaki borç ilişkisinin sona erdiği ve dolayısıyla teminatın sona erdirilebileceği anlamına geldiğini, bu bakımdan, banka tazmin istemini yerine getirirken mektup aslını almak, gerçekliği ile imzanın doğruluğunu kontrol etmek zorunda olduklarını (Yargıtay 11. HD'nin 18.10.2010 tarih 2008/8999E 2010/451K) şeklinde olduğunu, kararın devamın da ise Davalı banka, sorumlu olduğu süre içerisinde muhatap kurumca gönderilen zarftan sadece teminat mektubunun aslının çıktığını, tazmin yazısı çıkmadığını savunmakta ise de, az yukarıda açıklandığı üzere teminat mektubunun aslını sunmasının tazmin isteği olarak değerlendirilmesi, tereddüt halinde objektif özen yükümlülüğüne sahip basiretli tacir olan bankanın bu durumu araştırması icap ettiğini, aksinin kabulü iyi niyet kurallarına da aykırı olacağını, nitekim davacı kuruma ait Yapı İşleri ve Teknik Dairesi Başkanlığı'nın Strateji Geliştirme Başkanlığı'na yazdığı 10.07.2013 tarihli olup 11.07.2013 tarihinde kaşe ve imza ile evrak kayıt işlemine tabii tutulduğu anlaşılan yazı ile teminat mektubunun nakde çevrilmesi isteminde bulunduğu gözetildiğinde muhatap davacı kurumun tazmin iradesinde bulunduğunun kabulü gerekip davacının tazmin talebine dayanak gösterdiği 10.07.2013 tarihli Yapı İşleri ve Teknik Dairesi Başkanlığı yazısında lehdarın 100.525,18 TL'lik eksik ve kusurlu işleri nedeniyle teminat mektubunun bu miktarda nakde çevrilmesi istendiğinden davanın kısmen kabulü ile 100.525,28 TL yönünden teminat mektubunun nakde çevrilmesine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi yerinde görülmemiş, yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığından Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir." şeklinde devam etmekte olup, gerekçeli kararda da belirtildiği üzere "söz konusu teminat senedinin ancak aslının sunulması halinde davacının tazmin talebinin kabul edilebileceği, aksi durumda ise davalı bankasının teminat mektubunun yokluğu nedeniyle tazminden imtina edeceği de belirtildiğini, banka teminat mektupları birer kıymetli evrak olmamakla birlikte bu durum teminat mektubu aslının işlevsiz olduğu anlamına gelmeyeceğini, banka teminat mektupları banka ile muhatap arasında akdedilen garanti sözleşmesinin metnini oluşturmakta ve bir ispat aracı görevini gördüğünü, muhatap teminat mektubunda belirtilen riskin gerçekleşmesi durumunda bu teminat mektubuna istinaden bankadan ödeme talebinde bulunacağını, banka da muhatabın ödeme talebine konu teminat mektubunun kendisi tarafından hazırlanan bir teminat mektubu olup olmadığının, herhangi bir tahrifata uğrayıp uğramadığını, ödeme talebini teminat mektubunda belirtilen kişinin mi ya da onun yetkilendirdiği bir kişinin mi yapmakta olduğunu, teminat mektubunun aslını ve onu ibraz eden kişinin kimliğini tespit ederek denetleyebileceğini, ayrıca: Uygulamada, teminat mektubunun aslının iadesi, garanti ilişkisinin sona erdiğine ilişkin bir teamül oluşturduğunu, bunun yanında, teminat mektubu aslı olmaksızın ödeme yapan bankanın, lehtara rücu aşamasında, lehtarın muhatapla aralarında ki temel ilişkiden kaynaklanan yükümlülüğü yerine getirdiğini ve hatta teminat mektubu aslını da muhataptan iade almış olduğunu iddia ve ispat ederek bankaya ödeme yapmaktan kaçınabilmesi durumuyla karşılaşması mümkün olduğunu, bu nedenle de: Bankanın, muhatap ile aralarında ki garanti sözleşmesine uygun şekilde ödeme yapmış olduğunu ispat zorunluluğu ortaya çıktığından, istifade edilmek üzere, ödeme talebi ile birlikte teminat mektubunun aslının iadesini talep zorunluluğu doğduğunu, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, tarafların karşılıklı beyan dilekçeleri, banka evrakları, arabuluculuk tutanağı, yazılan müzekkere cevapları ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ SONUÇ:
Dava, hukuki niteliği itibariyle alacak istemine ilişkindir.
Taraflara usulune uygun davetiye tebliğ edilerek taraf teşkili sağlanmıştır.
Davacı vekilinin 27/04/2022 havale tarihli feragat dilekçesinde; davadan feragat ettiklerini beyan etmiştir.
6100 sayılı HMK' nın 307, 309, 310, 311. Maddelerine göre " Feragat, davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir.
Feragat ve kabul, dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılır. Feragat ve kabulün hüküm ifade etmesi, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir.
Kısmen feragat veya kabulde, feragat edilen veya kabul edilen kısmın, dilekçede yahut tutanakta açıkça gösterilmesi gerekir.
Feragat ve kabul, kayıtsız ve şartsız olmalıdır.
Feragat ve kabul, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir.
Feragat ve kabul, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. İrade bozukluğu hâllerinde, feragat ve kabulün iptali istenebilir." davacının dilekçesinin yasaya uygun olarak feragat beyanı olduğu ve tek taraflı davayı sona erdiren taraf işlemi niteliğinde bulunduğundan mahkemeye ulaştığında hukuki sonuç doğurmaktadır. Feragat hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabileceğinden dilekçeler aşamasında beyanda bulunduğu anlaşılmakla davanın feragat nedeniyle reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlere,
1-Davanın feragat nedeniyle REDDİNE,
2-Kararın niteliği gereği yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3-Harçlar Kanunun 22. Maddesi gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcının feragatın ilk celsede vuku bulması sebebiyle 1/3' ü olan 26,90 TL'den peşin alınan 1.024,65 TL harcın mahsubu ile bakiye 997,75 TL fazla harcın istek halinde davacıya iadesine,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı vekil ile temsil edildiğinden AAÜT'ye göre belirlenen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
6-HMK'nın 333. Maddesi gereğince kullanılmayan gider avanslarının hükmün kesinleşmesinden sonra ilgilisine iadesine,
Dair tarafların yokluğunda HMK' nın 341 ve 345. Maddeleri gereği kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile Bursa Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf Kanun Yolu açık olmak üzere, Türk Milleti adına dosya üzerinden karar verildi. 09/05/2022

Katip 146195
¸e-imzalıdır.


Hakim 125958
¸e-imzalıdır.


Güvenli elektronik imza ile onaylanmıştır.
Aslının aynı olduğu tasdik olunur.
Katip 146195
¸E-imzalıdır.




Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi