17. Hukuk Dairesi 2017/681 E. , 2019/10401 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki rücuen tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle, davanın kabulüne ilişkin verilen hüküm, davalı ... tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalıya ait olup şirketleri nezdinde trafik sigortalı aracın 1,36 promil alkollü sürücü idaresinde karıştığı kaza sonucu karşı araç sürücüsünün % 20 oranında malul kaldığını, 3. kişinin maluliyeti nedeniyle 38.520,96 TL. tazminat ödediklerini ve davalıya rücu haklarının doğduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 38.520,96 TL"nin ödeme tarihi olan 11.02.2013"ten işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı ..., davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davanın kabulü ile 38.520,96 TL. tazminatın ödeme tarihi olan 11.02.2013"ten işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi kapsamında davacının ödediği tazminatın, davalı sigortalıdan rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Kaza tarihi itibariyle yürürlükte olan Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları"nın B.4.d maddesinde, tazminatı gerektiren olay, işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin veya motorlu aracın hatır için karşılıksız olarak kendilerine verilen kişilerin uyuşturucu veya keyif verici maddeler almış olarak aracı sevk ve idare etmeleri esnasında meydana gelmiş veya olay yukarıda sayılan kişilerin alkollü içki almış olmaları nedeniyle aracı güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş bulunmalarından ileri geliyorsa, sigortacının sigorta ettirene rücu hakkı olduğu açıklanmıştır. Bununla birlikte, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları"nın B.4.d maddesinin dayanağını teşkil eden KTK"nun 48. maddesinin yasaklamayı düzenleyen ilk fıkrasında, alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli araç sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmeleri yasaklanmış olup, aynı maddenin 2. fıkrasındaki yönetmelik düzenlenmesine olanak tanıyan hükümde, yasaklama yetkisi yönetmeliğe bırakılmış olmadığından, Karayolları Trafik Yönetmeliği"nin 97. maddesinde, yukarıda anılan yasa hükmü tekrarlandıktan ve müteakip, uyuşturucu veya keyif verici maddeler ile alkollü içkilerin oranlarının ne şekilde saptanacağı belirlendikten sonra, yasada yer alan hükmü dikkate almadan salt 0.50 promilin üstünde alınan alkol miktarına göre araç kullanma yasağı getirilmesinin yasal dayanağı bulunmadığından geçersiz bulunmaktadır. Geçersiz yönetmelik hükümlerinin yasaya aykırı bir şekilde genel şart olarak kabulü de mümkün değildir.
Hasarın, ZMSS teminatı dışında kalabilmesi ve davacı sigortacının sigortalısına rücu edebilmesi için, kazanın meydana geliş şekli itibariyle sürücünün salt (münhasıran) alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerekmektedir. Diğer bir anlatımla, sürücünün alkollü olması, tek başına hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmez.
Mahkemece, açıklanan bu hususların ilke olarak kabul edildiği belirtilmiş olmakla birlikte, 01.07.2014 tarihli bilirkişi heyeti raporuyla kazanın münhasıran alkolden meydana geldiğinin saptandığı gerekçesiyle, davacının sigortalısı olan davalıya rücu hakkının bulunduğu kabul edilerek hüküm tesis edilmiştir. Hükme esas alınan 01.07.2014 tarihli bilirkişi heyeti (uzman nörolog da bulunan) raporu ve itirazlar üzerine alınan Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi"nin 27.03.2015 tarihli raporu incelendiğinde; davaya konu kazanın gerçekleşmesinde, davalıya ait araç sürücüsünün % 85 ve karşı araç sürücüsünün % 15 oranında kusurlu olduğu tespitinin yapıldığı; bu kusur oranlarının, mahkemenin de kabulünde olduğu görülmektedir. Bu itibarla; kazanın münhasıran alkolden kaynaklandığının kabulünden sonra, karşı sürücünün de olayda % 15 kusurlu olduğunun kabul edilmesi, oluşa ilişkin mahkeme kabulünü çelişkili hale getirdiği gibi davacının rücu şartlarının değerlendirilmesinde de hatalı sonuca ulaşılmasına yol açmıştır.
Açıklanan vakıalar karşısında mahkemece; davaya konu kazanın meydana gelmesinde davalı sürücüsünün kusuru yanında, karşı araç sürücüsünün kusurlu davranışının da etkili olduğu; karşı araç sürücüsünün kusurlu hareketleri kazada etkili olduğundan, davalı sürücüsünün alkollü olmasının kazanın oluşumuna münhasıran etki ettiğinden bahsedilemeyeceği; davacının sigortalısı olan davalıya rücusu için gerekli şartların oluşmadığı gözönünde bulundurularak, davalının hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeyle, yazılı biçimde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.
2-Bozma ilamının kapsam ve şekline göre, davalı ..."nın diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı ..."nın temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ..."ya geri verilmesine 11/11/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.