
Esas No: 2018/472
Karar No: 2018/1552
Silahlı terör örgütüne üye olma - 6136 sayılı Kanuna muhalefet - Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2018/472 Esas 2018/1552 Karar Sayılı İlamı
16. Ceza Dairesi 2018/472 E. , 2018/1552 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Ceza Dairesi
Suç : Silahlı terör örgütüne üye olma, 6136 sayılı Kanuna
muhalefet
Hüküm : 1-Sanıklar ..., ... ve ... hakkında; TCK"nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5,
TCK"nın 53, 58/9, 63. maddeleri uyarınca mahkumiyet
kararına ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddi
2-Sanık ... hakkında; 6136 sayılı Kanunun
13/1, 3713 sayılı Kanunun 5, TCK"nın 53, 58/9, 63.
maddeleri uyarınca mahkumiyet kararına ilişkin istinaf
başvurusunun esastan reddi
Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle;
Temyiz edenin sıfatı, başvurunun süresi, kararın niteliği ve temyiz sebebine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü;
Hükmolunan cezanın süresine göre şartları bulunmadığından sanık ... müdafiinin duruşmalı inceleme isteminin CMK’nın 299/1. maddesi uyarınca REDDİNE,
1- Sanık ... hakkında 6136 sayılı Kanuna muhalefet suçu yönünden;
Bölge adliye mahkemesinin kararı, verilen cezanın tür ve süresine göre CMK"nın 286/2-b maddesi gereğince temyiz edilemez nitelikte olduğundan sanık müdafiinin bu suç yönünden temyiz isteminin CMK"nın 298. maddesi gereğince REDDİNE,
2- Sanıklar ..., ... ve ... hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçları yönünden;
Temyiz talebinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi;
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin Kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu yaptırımın kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı anlaşılmakla; sanık ... ve sanıklar müdafilerinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmediğinden CMK’nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davasının esastan reddiyle hükümlerin sanıklar ... ve ... yönünden oybirliğiyle, sanık ... yönünden ise üye ..."ın eksik araştırmaya dayanan karşı oyu ve oyçokluğuyla ONANMASINA, 16.05.2018 tarihinde karar verildi.
KARŞI OY:
Sanıklar ..., ... ve ... hakkında silahlı terör örgütüne üye olma, 6136 sayılı Kanuna muhalefet suçlarından İstanbul 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda mahkumiyetlerine ilişkin kararın istinaf edilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi tarafından yapılan yargılama sonucunda ...’in terör örgütü üyesi olmak ve resmi belgede sahtecilik suçlarından mahkumiyetine karar verildiği, sanık ...’ün terör örgütü üyesi olmak ve 6136 sayılı Yasaya muhalefet suçlarından, sanık ...’nın ise terör örgütü üyeliğinden verilen cezanın onanmasına karar verildiği,
Dairemizce yapılan temyiz incelemesi sonucunda sanık ... ve ...’e verilen mahkumiyet cezalarının oybirliğiyle onanmasına karar verildiği, sanık ... hakkında verilen mahkumiyet kararı da oyçokluğuyla onandığı, sanık ... yönünde karara muhalefet etmemizin sebebi eksik inceleme sonucu mahkumiyet hükmünün kurulması gerekçesine dayandığı, sanık ... hakkında verilen karara muhalefet etmemizin hukuki sebepleri;
Sanığın sabıkasız olduğu, ...’le ilgisi bulunmadığı, ...’in ...’le bağlantılı olduğu, ancak sanık ...’ın ...’le arkadaş oldukları, daha önce hakkında bu suçlardan herhangi bir soruşturma yürütülmediği ve kendisine isnat edilen eylemin ise olay tarihinde terör örgütü adına gerçekleştirilecek bir eylem için Gaziosmanpaşa Emniyet Müdürlüğü önünde keşif amacıyla bulunan ...’ün cep telefonuyla yaptığı çekimde 2 saniyelik vücudunun üst kısmını gösterir görüntüsünün bulunması, 26.09.2016 tarih, saat 18:39 ile 19:52 arasında mesajla aramalarının bulunması gerekçe gösterilerek sanığın terör örgütü üyesi olduğu kabul edilmiştir.
İddianamede ve olay tutanağında PKK terör örgütü adına silahlı eylemde bulunmak üzere ...’in İstanbul’a geldiği, ...’le irtibat kurduğu, ...’in ... tarafından İstanbul’a getirilmeye çalışılan örgütsel malzemeleri kullanarak İstanbul’da bombalı saldırı niteliğinde eylem gerçekleştirmek amacında olabileceği yönünde istihbari bilgiler ulaşması üzerine emniyet birimleri harekete geçtiği ve Cumhuriyet Başsavcılığının talimatıyla ...’in yakalandığı, daha sonra da ...’le bağlantılı olan Barış’ın yakalandığı, Barış’ın üst aramasında çıkan telefon üzerinde yapılan incelemede telefonda bulunan bir görüntü kaydında, Kürtçe olarak “burası meydan oluyor, küçükköy sağda kalıyor” devamında Türkçe Kürtçe “bu önümdeki taşlar önce yoktu, son zamanlarda getirdiler, araları uzaktan 2,5 metredir” ve sonrasında Kürtçe olarak “giriş bu taraftadır, orası araçla kapatılmış, yolda tam zamanında geçiyor” şeklinde yürüyerek görüntü alma 01:01:07 saniyelik görüntüler aldığı ve bu görüntülerden (2 saniye) vücudunun üst kısmı görünen kişi sorulduğunda ...’ün resimdeki kişinin ... olduğunu söylediği, dosya içerisindeki delillerden aslında görüntülerden iki kişinin konuşmasının bulunduğu tespit edildiği, ancak bu seslerin kime ait olduğuna yönelik ses analiz tespiti yapılmadığı tespit edilmiştir. Dosyadaki tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde sanık ...’le ...’ün terör örgütü adına bir eylem gerçekleştirmeye yönelik olay tarihinde; ...’ün emniyet müdürlüğü binası önünde keşif yaptığı tespit edildiği ve her iki sanık hakkında açılan suçların sübuta erip mahkumiyetlerine karar verildiği ve kararın da Dairemizce onandığı tespit edilmiştir.
Burada sorun sanık ...’ün görüntüdeki kişinin kendisi olmadığı, inşaatlarda çalıştığı ve 5 yıldır o bölgede bulunduğunu beyan etmesi karşısında; elde edilen görüntü ve ses kayıtlarının özellikle iki şahıs arasında geçen konuşmada ikinci şahsın sanık olup olmadığı yönünde bir tespitin yapılması zorunlu olduğu göz önüne alınarak görüntü ve ses kayıtlarının Adli Tıp, TÜBİTAK veya TRT gibi uzman kuruluşlardan birisine gönderilip görüntü ve fotoğraf iyileştirme ve ses analizleri yaptırılarak olaydaki ikinci kişinin sanık ... olup olmadığı hususunun kuşkuya yer vermeyecek biçimde kesin olarak saptanmasının zorunlu olduğu, sanığın eyleminin örgüte yardım etmek mi, üyelik mi olduğu yönünde soruşturmanın derinleştirilerek ses analizi yapılması, HTS raporları getirilmesi, sanık ...’ın lehine tanıklık beyanında bulunan kişilerin beyanlarının teyit edilmesi yönünde araştırma yapılması gerektiği, olay tarihinde örgütün hiyerarşik yapısı içerisinde yer alıp almadığı tespit yapıldıktan sonra eylemin hukuki değerlendirilmesi yapılması gerektiği, zira Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 16. Ceza Dairesi kararlarında açıkça belirtildiği gibi “...silahlı örgüt üyeliği suçunun oluşabilmesi için örgütle organik bağ kurulması ve kural olarak süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gerektiren eylem ve faaliyetlerin bulunması” aranmaktadır. Ancak niteliği, işleniş biçimi, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı örgütün amacı ve menfaatlerine katkısı nedeniyle ağır nitelikteki eylemleri işleyenler de örgüt üyesi olarak kabul edilmektedir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 26.09.2017 tarih, 2017/16.MD-956 E, 2017/370 sayılı kararıyla onanarak kesinleşen Dairemizin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği 24.04.2017 tarih 2015/3 E, 2017/3 sayılı kararında belirtildiği gibi; “Örgüt üyesi, örgüt amacını benimseyen, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olan ve bu suretle verilecek görevleri yerine getirmeye hazır olmak üzere kendi iradesini örgüt iradesine terk eden kişidir. Örgüt üyeliği, örgüte katılmayı, bağlanmayı, örgüte hakim olan hiyerarşik gücün emrine girmeyi ifade etmektedir. Örgüt üyesi örgütle organik bağ kurup faaliyetlerine katılmalıdır. Organik bağ, canlı, geçişken, etkin, faili emir ve talimat almaya açık tutan ve hiyerarşik konumunu tespit eden bağ olup, üyeliğin en önemli unsurudur. Örgüte yardımda veya örgüt adına suç işlemede de, örgüt yöneticileri veya diğer mensuplarının emir ya da talimatları vardır. Ancak örgüt üyeliğini belirlemede ayırt edici fark, örgüt üyesinin örgüt hiyerarşisi dahilinde verilen her türlü emir ve talimatı sorgulamaksızın tamamen teslimiyet duygusuyla yerine getirmeye hazır olması ve öylece ifa etmesidir.
Örgüte sadece sempati duymak ya da örgütün amaçlarını, değerlerini, ideolojisini benimsemek, buna ilişkin yayınları okumak, bulundurmak, örgüt liderine saygı duymak gibi eylemler örgüt üyeliği için yeterli değildir. (Evik, Cürüm işlemek için örgütlenme, Syf 383 vd.)”
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında gerçekten Yargıtay’ımız tarafından silahlı örgüt için kabul edilen tanımın doğru ve yerinde olduğunu belirtmiş, nitekim 14.10.2017 tarih 41226/09 başvuru nolu Işıkırık/Türkiye kararında;
Yargıtayın silahlı örgüt hakkında “üyelik” üzerine ölçüt geliştirdiği zengin bir içtihatı bulunmaktadır Yargıtay, ilgili şüphelinin eylemlerinin, şüphelinin örgütle “organik bağının” olduğunu kanıtlayıp kanıtlamadığı, ya da eylemlerinin “örgütün hiyerarşik yapısı” içerisinde bilerek ve isteyerek işlenmiş olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceğinin anlaşılması amacıyla şüphelinin değişik eylemlerini, eylemlerin “devamlılığı, çeşitliliği ve yoğunluğu”nu göz önünde bulundurarak incelemiştir.
Eğer örgütle olan “organik bağ” davalıya atfedilen ve “devamlılık, çeşitlilik ya da yoğunluk” arz etmeyen eylemler temelinde kanıtlanamaz ise 220. maddenin “silahlı örgüte yardım ve yataklık yapmak” ya da “silahlı örgüt adına suç işlemek” hakkındaki fıkraları uygulanabilir.
Sanığa atfedilen eylemlerin “devamlılığı, çeşitliliği ve yoğunluğuyla” onun bir örgütle olan “organik bağını” göstermesini ya da bu eylemlerin davalının örgütün “hiyerarşik yapısı” içerisinde bilerek ve isteyerek hareket ettiğini kanıtlamasını gerekli kılan ve Yargıtay içtihadında yer alan ölçütün sıkı bir şekilde uygulanmasını önermektedir. Bu ölçütlerin gevşek bir şekilde uygulanması özellikle Sözleşme’nin 7. maddesi kapsamında kanunilik ilkesi ile ilgili sorunlara mahal verilebilecektir.” sonucuna ulaşmıştır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 16. Ceza Dairesi kararları, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları ve hukuki düzenlemelerimiz göz önünde bulundurulduğunda sanığın örgüt üyesi olarak cezalandırılabilmesi için örgütün hiyerarşik yapısı içerisinde yer aldığını tespit edilmesi zorunlu olduğundan eksik inceleme sonucu sanığın mahkumiyetine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan çoğunluk görüşüne katılınmamıştır.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.