17. Hukuk Dairesi 2017/3220 E. , 2019/10447 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; davalı kurum tarafından davacı bankaya gönderilen 2012/17823 sayılı haciz bildirisi ile ... ve ... İnşaat Limited Şirketi,2012/15213 sayılı haciz bildirisi ile ...ve ... Tüketim Malzemeleri Limited Şirketi, 2012/16473 sayılı haciz bildirisi ile ..., ...ve İdeal Konfeksiyon Limited Şirketi ve 2012/16807 sayılı haciz bildirisi ile ..."ın davacı banka nezdinde herhangi bir hesap, hak ve alacağının bulunmadığı gibi davacı bankanın yazılı amme borçlularına herhangi bir borcu da bulunmadığını, ancak davalı kurum tarafından davacı bankaya tebliğ edilen bu haciz bildirimlerine verilen cevapların yedi günlük yasal süre geçirilerek tebliğ edildiğini, haciz bildirimlerine yasal süresi içerisinde itiraz edilmediğinden ve cevap verilemediğinden borcun da davacı bankanın zimmetinde sayıldığını, davacı bankanın belirtilen haciz bildirilerindeki borçlulara ve davalı kuruma borçlu olmadığının tespitini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; davayı kabul etmediklerini, davalı kurumda yürütülen işlemlerde herhangi bir hukuka aykırılık olmadığını, belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere göre; davanın kabulü ile davacı ...Ş."nin 2012/17823, 2012/15213, 2012/16473 ve 2012/16807 sayılı haciz bildirgelerindeki borç nedeniyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava,6183 sayılı Yasa’nın 79/4 maddesine dayalı olarak açılan menfi tespit istemine ilişkindir.
Davalı Sosyal Güvenlik Kurumu kamu borçlusu dava dışı şirket ve kişilerin hesaplarının bulunduğu banka olan davacı şirkete haciz ihbarnameleri ile kamu borçlarının olduğunu belirterek hesaplarındaki miktarların vergi idaresi hesabına aktarılmasını talep etmiştir. Ancak kamu borçlularının bankaları nezdinde herhangi bir hesap, hak ve alacağının bulunmadığı gerekçesi ile davacı şirket tarafından bu haciz ihbarnamelerine cevap verilmemiş ve itiraz yapılmamış,bunun üzerine ödeme emirleri gönderilerek davacı bankadan bu borçların ödenmesi istenilmiştir. Bunun üzerine davacı şirket eldeki davayı açarak haciz bildirilerindeki borçlulara ve davalı kuruma borçlu olmadığının tespitini istemiştir. Mahkemece davacının borçlu olduğu miktarın tespiti için bilirkişi raporu alınmış ise de yasal gerekçeler içermeyen ve denetimden uzak bir rapor niteliğinde olduğu görülmüştür. Bilirkişi Raporunda; 6183 sayılı Yasanın 79.maddesine göre haczin mevcudun olması halinde tatbik edilebileceği, paranın olması halinde ancak sorumluluğunun bulunacağı, dosya kapsamına göre davacıya gönderilen haciz bildirilerinden dolayı amme borçlularının banka hesaplarında hak ve alacaklarının olmadığı, bundan dolayı da davacının borçlardan dolayı sorumluluğunun bulunmadığı ve borçlu olmadığı belirtilmişse de; bilirkişi tarafından davacı banka nezdinde kamu borçlularının hesaplarının hak ve alacaklarının bulunup bulunmadığı konusunda yerinde inceleme yapılmadan salt davacının beyanlarına göre kamu borçlarının banka hesaplarında hak ve alacakları bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Bu durumda; Mahkemece yapılacak iş, her bir kamu borçlusu için ayrı ayrı davacıya tebliğ edilen haciz bildirilerinin tebliğ tarihinde banka nezdinde herhangi bir hak veya alacaklarının (mevduat hesabı vs.) bulunup bulunmadığı banka kayıtları incelenerek tespit eden denetime elverişli uzman bilirkişi incelemesi yaptırılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olarak karar verilmesi doğru görülmemiştir.
2-Kabule göre de; Eldeki dava 6183 sayılı Yasa"nın 79. maddesi hükmüne göre açılmış ve davacı haciz bildirisine süresinde itiraz etmemiş olup, davanın açılmasına kendisi sebebiyet verdiğinden yargılama giderlerinin üzerinde bırakılması gerekirken davalı aleyhine yargılama masrafları ve vekalet ücretine hükmedilmesi doğru değildir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz isteğinin kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 11/11/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.