
Esas No: 2022/1971
Karar No: 2022/3185
Karar Tarihi: 27.04.2022
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2022/1971 Esas 2022/3185 Karar Sayılı İlamı
7. Hukuk Dairesi 2022/1971 E. , 2022/3185 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 13/11/2012 gününde verilen dilekçe ile ecrimisil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine dair verilen 29/03/2018 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi taraf vekillerince, 23/12/2021 günlü tavzih kararı üzerine davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava; menfi tespit istemine ilişkindir.
Davacı, 367 parsel sayılı, 34300 m2 miktarlı tarla niteliğiyle tapuya kayıtlı taşınmazın, 21.750 m2'sini hububat ekerek, 1000 m2'sini de zeytinlerini toplayarak, toplam 22.750 m2'lik kısmına 30 yıldır zilyedi olduğunu, taşınmaz maliki paydaşlara Antalya 1.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2011/390 Esas, 2012/491 Karar sayılı, 17/04/2012 günlü karar ile atanan kayyım tarafından, yapılan işlemler sonucu ihbarname ile 01.01.2002-31.12.2011 tarihleri arasındaki 10 yıllık dönem için hububat ekilerek kullanılan 21750 m2'lik bölüm yönünden 36.500,00 TL, 1000 m2'lik zeytinlik için 4.030,00 TL olmak üzere, toplam 40.530,00 TL tazminat talep edildiğini, kayyımın 17/04/2012 tarihinde görevlendirildiğini, 2012 yılından önceki dönem için ecrimisil istenemeyeceği gibi ecrimisilin fahiş olduğunu belirterek, davacı tarafça talep edilen tazminat nedeniyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalı; 367 parsel sayılı taşınmazın (1/3) paydaşları ölü ... çocukları, ..., ..., ... mirasçılarına Antalya Defterdarlığının yönetim kayyımı olarak atandığını, kayyımın atandığı tarihten önceki 10 yıl için de tazminat istenebileceğini, yönetmelik gereğince belirlenen ecrimisilin 5 yıllık zamanaşımına tabi olmayıp 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davaya konu ecrimisil ihbarnamelerinden dolayı, davacının 2007 yılı için 682,50 TL, 2008 yılı için 30,00 TL, 2009 yılı için 682,50 TL 2010 yılı için 30,00 TL, 2011 yılı için 682,50 TL olmak üzere toplam 2.107,50 TL ecrimisilden sorumlu olduğu, 1000 m2'lik zeytinlik için 2004, 2005, 2006 yılları için 21.750 m2'lik bölüm yönünden 2003, 2005 yılları için istenen tazminat zamanaşımına uğradığından, 1.000 m2 'lik bölüm için 2007, 2008, 2009, 2010, 2011 yılları için istenen fazla miktar yönünden tazminat sabit olmadığından 21.750 m2'lik bölüm için 2007, 2009, 2011 yılları için fazla miktar yönünden sabit olmadığından davacının borçlu olmadığının tespitine dair verilen karar davalı kayyım vekili tarafından temyiz edilmiş; 1. Hukuk Dairesinin 28/12/2015 gün ve 2014/13151 Esas– 2015/15191 sayılı Kararı ile “Somut olayda; kayyımla idare edilen 367 parsel sayılı taşınmazın 10 yılı aşkın süredir davacı ... tarafından 21.750 m2'lik kısmında hububat ekilerek, 1000 m2'lik zeytinliğinde zeytinleri toplanarak kullanıldığı tarafların ve mahkemenin kabulü ile sabit olup davalı kayyım, hububat ekilen tarladan ve zeytinlikten ürün esasına göre haksız kullanım tazminatı talep etmektedir. Taşınmazın niteliği, davalı kayyımın talebi ve yukarıda belirtilen ilkeler gözetilerek ürün esası ve tarımsal gelir metoduna göre ecrimisil belirlenerek davacının borçlu olmadığı miktarın tespiti gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile mahkemece kira geliri üzerinden hüküm kurulması doğru değildir. Hâl böyle olunca; dava, 06/08/2012 tarihli tazminat ihbarnamesinde istenen haksız kullanım tazminatı nedeniyle borçlu olmadığının tespitine ilişkin olduğuna göre, bu ihbarnamede talep edilen dönem, davacının, zamanaşımı def'i gözetilerek ürün esası ve tarımsal gelir metoduna göre haksız kullanım tazminatı belirlenerek, davacının borçlu olmadığı miktarın tespiti gerektiğinden karar bozulmalıdır.” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma ilamına uyulması sonrası yapılan yargılama sonunda mahkemece davanın kısmen kabul kısmen reddi ile, davaya konu ecrimisil ihbarnamelerinden dolayı davacının davalıya karşı 1000 m²'lik alan için 1.775,10 TL, 21.750 m²'lik alan için 4.073,98 TL borçlu olup 34.680,92 TL ecrimisil bedeli üzerinden borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen 29.03.2018 tarihli hükme karşı, davacı vekili, davanın menfi tespit davası olması sebebiyle borçlu olunmadğı tespit edilen 34.680,00 TL üzerinden lehe vekalet ücreti takdiri gerekirken aleyhe; 5.849,08 TL üzerinden aleyhe vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken lehe vekalet ücreti takdir edilmiş olduğu gerekçesiyle tavzih talebinde bulunmuş ve mahkemece 23.12.2021 tarihli ek karar ile vekalet ücreti yazımı hususunda maddi hata yapıldığı kabulü ile tavzih talebi kabul edilerek “Mahkememizin 29/03/2018 tarihli hüküm fıkrasının 8 nolu bendinin "kabul edilen miktara göre vekille temsil edilen davacı yararına taktir edilen 4.360,16 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine," 9 nolu bendinin " reddedilen miktara göre vekille temsil edilen davalı yararına takdir edilen 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine" şeklinde tavzihine, “ şeklinde karar verilmiştir.
Mahkemece verilen asıl karar davacı vekili ve davalı kayyım vekili; 23/12/2021 tarihli ek karar ise davalı kayyım vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına göre, 1. Hukuk Dairesinin 28/12/2015 gün ve 2014/13151 Esas– 2015/15191 Karar sayılı bozma ilamı doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılarak verilmiş olan karar usul ve yasaya uygun bulunduğundan asıl karar yönünden yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün onanmasına karar verilmiştir.
2-Davalı kayyım vekilinin tavzih ek kararına yönelik temyiz itirazlarına gelince; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 305. maddesi incelendiğinde; hükmün tavzihi ancak hüküm yeterince açık değilse veya icrasında tereddüt uyandırıyor yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa, icrası tamamlanıncaya kadar taraflarca hükmün açıklanması, tereddüt ya da aykırılığın giderilmesi için istenebilir. Madde metninden açıkça anlaşılacağı üzere, taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamayacak, genişletilemeyecek ve değiştirilemeyecektir. Mahkemece, dava konusu uyuşmazlığın menfi tespit davası olduğu gözetilerek maddi hata niteliğindeki düzeltmeye ilişkin ek kararda bir isabetsizlik bulunmadığından, 23.12.2021 tarihli ek kararın onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun hükmün ONANMASINA; Harçlar Kanununun 13/j maddesi gereğince asıl kararda ve ek kararda Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, 2. bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin ek karara yönelik temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun 23/12/2021 tarihli ek kararın ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden davacıya yükletilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27/04/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.