
Esas No: 2018/1095
Karar No: 2020/156
Karar Tarihi: 06.02.2020
BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/1095 Esas 2020/156 Karar Sayılı İlamı
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1095
KARAR NO : 2020/156
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/03/2018
NUMARASI : 2016/927 Esas- 2018/315 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 06/02/2020
Davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
DAVA:Temlik eden vekili, müvekkili tarafından davalıya siparişlerine uygun olarak değişik tarihlerde ürün satış ve teslimi yapılmış olup bu nedenle müvekkilinin 406.486,20-TL alacaklı olduğunu, davalının ödemeden imtina ettiğini, alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibinin davalının haksız itirazı ile durduğunu, müvekkilince imzalanan bir çerçeve sözleşmesi bulunmadığını, davalı tarafça sözü edilen sözleşmede imzası bulunan kişilerin temsil ve ilzama yetkili olmadıklarını, davalının ceza faturalarının yasal dayanağının bulunmadığını, sevkiyatta gecikme olmadığı gibi davalının bugüne kadar bu yönde bir ihtarının da olmadığını ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına, icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı-temlik alan vekili 13/02/2018 tarihli dilekçesinde, dava konusu alacağın müvekkiline temlik edildiğini bildirmiştir.
CEVAP:Davalı vekili, müvekkilinin davacıya borcunun bulunmadığını, cari hesap kayıtları arasındaki farkın öncelikle müvekkilince düzenlenen 252.500-TL tutarlı davacının yapamadığı sevkiyatlara ilişkin ceza faturasından kaynaklandığını ve taraflar arasında akdedilen Çerçeve Sözleşmesinin 8.m. uyarınca düzenlendiğini, davacının kötüniyetli olarak bu faturayı kayıtlarına almadığını, 107.548,87-TL tutarındaki devir farkı ve faturaların ise müvekkili kayıtlarında olmadığını ve kabul edilemeyeceğini, ayrıca davacının müvekkilince düzenlenen 42.305,99-TL bedelli faturayı kayıtlarına girmediğini, yine davacının 4.130,34-TL bedelli faturalarının müvekkili kayıtlarında olmadığını savunarak davanın reddini ve kötüniyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davalı tarafça sunulan sözleşmeyi davacı adına imzalayan şahsın tek başına temsil ve ilzama yetkili olmaması nedeniyle bu sözleşmenin davacıyı bağlamayacağı, davacı kayıtlarına göre davacının takip tarihi itibariyle bakiye 406.486,20- TL alacağının kaldığı, davalı kayıtlarında ise davalının davacıya borçlu olmadığı, her iki taraf defter kayıtları arasındaki 406.486,20- TL tutarında farkın 373.565,45- TL'lik tutarının davalı şirket defterinde kayıtlı olduğu halde davacı şirket defterinde kayıtlı olmayan faturalardan kaynaklandığı, bu faturaların da 89.935,21- TL'lik kısmının 2014 yılından 2015 yılına devreden davalı alacağından kaynaklandığı, davalının devreden bu alacağı fatura ve ek belgeleri ile kanıtlayamadığı, 283.630,24- TL tutarın ise davalı tarafından Ekim ve Kasım aylarında mal gönderilmemesi nedeniyle düzenlenen 242.500,20- TL tutarlı ceza faturası ve 31.130,04-TL davalının davacıya kestiği muhtelif iade ve ürün teslim faturalarından kaynaklandığı, davacının incelenen ticari defter kayıtlarına göre davalı şirkete Ekim ve Kasım aylarında toplam 3.076,838- TL tutarlı mal gönderdiği, davalının bunun dışında davacıya mal siparişi verdiği hususunu kanıtlayamadığı, bu nedenle davalının davacı şirkete kestiği 242.500,20- TL'lik cezai şart faturasının kabul edilemeyeceği, diğer taraftan davalının 31.130,04- TL tutarlı fatura muhteviyatı malı ve faturayı davacıya tebliğ ettiğini de kanıtlayamadığı, farkın 32.920,75 -TL'lik kısmının da davacı defterinde olup da davalı defter kayıtlarında bulunmayan faturalardan kaynaklandığı ve davacının da bu tutardaki alacağını kanıtlayamadığı, bu durumda davacının 373.565,45- TL bakiye alacağının bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalının icra takibine itirazının kısmen iptali ile takibin 373.565,45-TL asıl alacak üzerinden ve asıl alacağa faiz işletilmek suretiyle devamına, %20 icra inkar tazminatına, fazla istemin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-Davacı unvanı ....Ltd. Şti. iken imzalanan sözleşmenin davacının münferit imza yetkilisi ve müdürü olan ... tarafından imzalandığını, daha sonra davacı şirketin nevi değiştirdiğini, bundan sonra tekrar sözleşme akdedilmek istendiğini ve bu doğrultuda davacı şirket bölge müdürü olarak tanıtılan .... ile sözleşme imzalandığını, bu sözleşmenin önceki sözleşmenin devamı niteliğinde olduğunu ve aynı hükümleri içerdiğini, ....A.Ş. ile yapılan sözleşmenin geçersizliğine karar verilse dahi ...Ltd. Şti ile imzalanan sözleşme çerçevesinde değerlendirme yapılması gerektiğini, 2-Taraflar arasındaki sevkiyatın yapılamadığına dair mail yazışmalarının dikkate alınmadığını, müvekkilinin davacının mal temin ettiği ... ile gerçekleştirdiği mail yazışmalarından davacının sevkiyatlarını gerçekleştirmede sıkıntı yaşamakta olduğunun anlaşıldığını, 06.10.2015,07.10.2015 ve 16.10.2015 tarihinde Marmarabirlik tarafından müvekkiline gönderilen maillerde bu durumun açıkça bildirildiğini, cezai şart işleminin sözleşmenin 8.maddesine uygun olduğunu, ayrıca sözleşmenin 10.m. ile davacının kesilen cezai şart faturalarını her şart altında kabul ettiğini, kaldı ki yargılama sırasında müvekkilince verilen siparişlere ilişkin ekstrelerin sunulduğunu, ancak bilirkişi tarafından bu belgelerin incelenmediğini, bu belgelerin ekte de sunulmakta olduğunu belirterek hükmün kaldırılmasını ve davanın reddini istemiştir.
GEREKÇE: Dava, cari hesaptan doğan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vâki itirazın iptali istemine ilişkindir.Tarafların ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi sonucunda, davacı kayıtlarına göre davacının takip tarihi itibariyle 406.486,20-TL alacaklı olduğu, davalı kayıtlarına göre davalının borcunun olmadığı, aradaki farkın davalı kayıtlarında olup davacı kayıtlarında olmayan 89.935,21- TL devir farkı, 252.500,20- TL tutarlı sevkiyatsızlık faturası ve 31.130,04- TL tutarındaki muhtelif faturalardan, ayrıca davacı kayıtlarında olup davalı kayıtlarında olmayan 27.326,25- TL devir farkı ve 5.594,50- TL tutarlı muhtelif faturalardan kaynaklandığı tespit edilmiştir. Ne var ki gerek tarafların kayıtlarındaki devir farklarının gerekse davalının kayıtlarındaki 31.130,04-TL ve davacının kayıtlarındaki 5.594,50-TL tutarındaki muhtelif faturaların dayanakları sunulmamış olup, bu kayıtlara konu alacak ispat edilememiş, ayrıca istinaf konusu da edilmemiştir.Bu aşamada davalı tarafça istinaf konusu edilen taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalı kayıtlarında yer alıp davacı kayıtlarında yer almayan 252.500,20- TL tutarlı sevkiyatsızlık ceza faturalarından kaynaklanmaktadır. Davalı bu ceza faturalarının taraflar arasında akdedilen bila tarihli Çerçeve Sözleşmesi uyarınca düzenlendiğini savunmuştur, aslı da sunulduğu anlaşılan bu sözleşme incelendiğinde davalı ile davacı(davacının .....A.Ş. unvanlı kaşesi ile) adına ... Mağazalar Müdürü ... tarafından imzalandığı görülmüştür. Davacı, kayıtlarında böyle bir sözleşme olmadığını, sözleşmeyi imzalayan şahsın tek başına şirketi temsil ve ilzama yetkili de olmadığını bildirmiş, sözleşme bila tarihli olmakla birlikte davacının o tarihteki unvanı dikkate alınarak davacı şirket sicil kaydı incelendiğinde bu şahsın davacı şirket adına sözleşme imzalamaya tek başına yetkili olmadığı görülmüş olup, sözleşmenin somut olayda dikkate alınması mümkün görülmemiştir. Öte yandan davalı tarafça bu sözleşmeden sonra dosyaya yine bila tarihli bu kez davacının .....Ltd. Şti. unvanlı kaşesi ve tek imza ile imzalanan benzer içerikli bir sözleşme fotokopisi daha sunulmuş, davalı tarafça ilişkinin 2009 yılına dayandığı bildirilmiş, ancak bu sözleşmenin tam olarak hangi tarihte imzalandığı bildirilmemiştir. Davacı kendilerince imzalanan böyle bir sözleşme de olmadığını bildirmiş, davalı tarafça yargılama sırasında bu sözleşmenin aslı sunulmamıştır. O halde yeni sözleşme bulunduğunun ileri sürülmesi nedeniyle esasen delil olarak dayanılmayan, davacı tarafın kabulünde olmayan ve buna rağmen aslı sunulmayan bila tarihli bu sözleşmenin de somut olayda uygulama yeri bulunmadığının kabulü gerekmiştir.Bununla birlikte sunulan sözleşmelerin davacıyı bağlayacağı kabul edilse dahi, davalının ayrıca Ekim-Kasım aylarında siparişlerinin karşılanmadığını, yeterli sevkiyat yapılmadığını ispat etmesi gerekmekte olup, bilirkişi incelemesi sonucu davacının davalıya Ekim ve Kasım aylarında toplam 3.076.838-TL tutarlı mal gönderdiği, davalının bunun dışında siparişi olduğunu ve sevkiyat yapılmadığını kanıtlayamadığı tespit edilmiştir. Davalı istinaf aşamasında siparişlerini gösteren ekstre kayıtlarının bilirkişi tarafından incelenmediğini belirterek CD içinde bu kayıtları sunmuş ise de, rapora itiraz dilekçesinde bu yönde bir itirazda bulunmadığı gibi bu kayıtlardan da söz etmemiştir. Kaldı ki söz konusu kayıtlar davalı tarafça tek taraflı olarak düzenlenmiş olup, ekstrelerin davacıya tebliğine dair belge de sunulmadığından davalı savunmasını ispata yeterli görülmemiştir. Davalı bunun dışında delil olarak davacının mal tedarik ettiğini ileri sürdüğü dava dışı firma ile olan e-posta yazışmalarına dayanmış ise de, dava dışı firma beyanlarının da bu iddiayı ispat için yeterli olmayacağı açıktır. Bu durumda gerekli mal sevkiyatı yapılmadığına dair ihtar vs dahi düzenlememiş olan ve cezai şart faturalarının dayanağını ispat edemeyen davalının, 252.500,20-TL tutarındaki alacak talebinde haklı olmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır. O halde ilk derece mahkemesinin davanın kısmen kabulü yönünde verdiği kararında bir isabetsizlik görülmemiş olup, açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 25.518,30- TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 6.379,57- TL harcın mahsubu ile bakiye 19.138,73-TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, hükümden sonra davacı yan gider avansından karşılanan 42,35- TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, Gerekçeli kararın birer örneğinin taraflara tebliğine, HMK 'nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 06/02/2020
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.