
Esas No: 2018/1709
Karar No: 2020/99
Karar Tarihi: 06.02.2020
BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/1709 Esas 2020/99 Karar Sayılı İlamı
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1709
KARAR NO: 2020/99
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/05/2018
NUMARASI: 2015/848E. 2018/575K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)- İstirdat Taraflar arasında görülen menfi tespit davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine ilişkin verilen hükme karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Türkiye genelinde optik sektöründe faaliyet gösteren müvekkili şirketin aynı iş kolunda faaliyet gösteren ... ile bir bayilik anlaşması yaptığını, bu bayilik anlaşmasına göre; müvekkili şirketin ithalatçısı olduğu optik ve güneş gözlüklerinin pazarlama ve satışının davalı/bayi tarafından yapılacağını, ...'in, müvekkili şirketten aldığı gözlüklere karşılık ileri vadeli senetler verdiğini, ... almış olduğu malların bir kısmını iade ederek, iade edilen kısma isabet eden senetleri geri istediğini, senetlerin bankalardan geri alınması işlemlerinin uzun sürmesi sebebi ile bu senetler iade edilinceye kadar teminat amaçlı olarak, dava konusu toplam 60.000 TL tutarındaki senedin ...'e verildiğini, daha sonrasında senetleri ilgili bankalardan geri alınarak ...'e iade edildiğini, dolayısıyla ...'in elindeki teminat amaçlı verilen senetlerin bedelsiz kaldığını, ancak ...'in bu senetleri iade etmediğini, bedelsiz kalan senetler hakkında ... aleyhine Gaziantep 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/589 Esas saydı dosya ile icra takibinden önce İİK'nın 72/2,maddesi gereğince menfi tespit davası açıldığını, mahkemece ihtiyati tedbir kararı verildiğini, bunun üzerine ...'in senetleri davalı ...'e ciro ettiğini ve senetlerin icraya konulduğunu, Gaziantep l. Asliye Ticaret Mahkemesinde açtıkları menfi tespit davasında davalı vekili olan Av. ...'ün, menfi tespit davasındaki vekillikten istifa edip, dava konusu icra takibinde ...' in vekilliğini üstlendiğini, vadeden sonra yapılan cironun TTK'nın 690.maddesi uyarınca alacağın temliki hükmünde olduğundan, ...'e karşı ileri sürülen bedelsizlik definin ...'e karşı da ileri sürülebileceğini, davalı ile ...'in işbirliği içinde, muvazaalı olarak, bedelsiz kalmış olan senedi kullanmalarının TCK'nın 156.maddesi uyarınca suç olup kendileri hakkında gerekli şikayetin yapılacağını belirterek, İstanbul Anadolu ... İcra Müdürlüğümün ... Esas sayılı dosyası ile yapılan icra takibinin takdir edilecek teminat karşılığında tedbiren durdurulmasına, icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmesinin önlenmesine, davanın kabulüne, İstanbul Anadolu ... İcra Müdürlüğünün ... Esas saydı dosyasından dolayı müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine, takibin iptaline, dava konusu alacağın %20'sinden den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatının davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; vekilliğinden çekildiği eski müvekkili ile yeni müvekkili arasında bir bağlantı olmadığını, müvekkilinin alacağını en kısa yoldan tahsil etmekle görevli olduğunu, davacının tedavüle sunduğu bonosunu kendisinin takip etmesi gerektiğini, davacı borçlunun iddiasını yazılı delil ile ispatlamak zorunda olduğunu, senetlerin bedelsiz olduğu iddiasının senedi ciro ile iktisap elmiş olan müvekkiline karşı ileri süremeyeceğini, müvekkili ...' in ağır kusurlu ve kötü niyetli olduğunu davacının ispatlaması gerektiğini, Gaziantep 1. Asliye Ticaret Mahkemesindeki davanın halen sonuçlanmadığını belirterek, İstanbul Anadolu ... İcra Müdürlüğünün ... Esas sayılı dosyasına verilen tedbirin öncelikle kaldırılmasına, haksız ve kötü niyetli davacının davasının reddine, haksız ve kötü niyetli dava nedeni ile % 20 oranında kötü niyet tazminatının davacıdan tahsiline, yargılama giderleri ve ücreti vekâletin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; "...Davacı tarafından dosyaya sunulan protokole göre davaya konu olmayan 31/07/2013, 31/08/2013 ve 30/09/2013 vadeli 20.000,00 'er TL bedelli 3 adet senet ile 31/05/2013, 30/06/2013 vadeli 20.000,00'er TL bedelli 2 adet senet ve 2014 yılının 1'inci ayından 12 'nci ayına kadar her ayın son günü vade olarak sıralı halde düzenlenmiş 12 adet 20.000,00 'er TL bedelli senetlerin davacı ...A.Ş. Tarafından ... 'e iade edileceğinin ve ...'de kalan 31/10/2013, 31/11/2013 ve 31/12/2013 vadeli 20.000,00 'er TL'lik senetlere karşılık bu senetlerin vadelerine yakın ve aynı tutarda 3 adet evrakın ... tarafından ... 'e verildiği, bu evrakların herhangi birinin vadesinde ödenmemesi halinde kalan evrakların mucceliyet kesbedeceğinin kararlaştırıldığı, her ne kadar bahsi geçen protokolde davamıza konu 30/10/2013, 30/11/2013 ve 30/12/2013 vade tarihli bonolara ilişkin doğrudan bir atıf olmasa da protokolün 6 'ncı maddesi uyarınca davacı tarafından dava dışı ...'e verilen bonolar olduğu hususunun davacının kabulünde olduğu, davacı tarafça eldeki davada davalının bedelsiz kalan senetleri kötü niyetle iktisap ettiği nedenine dayalı olarak dava açıldığı, davacı tarafça davaya konu bonoların vadeden sonra davalıya ciro edildiğinin ispatlanamadığı, kapsamda davacının davalı tarafça bonolar iktisap edilirken bile bile borçlunun zararına hareket edilmiş olduğunun ispatlanması gerektiği, bunun dışında keşideci ile lehdar arasında olan şahsi def'ilerin hamile karşı ileri sürülemeyeceği, davalı vekilinin farklı dönemlerde bonoların lehdarı ile davalı hamilin avukatlığını yapmış olmasının davalının bonoları bile bile borçlunun zararına iktisap ettiğini ispata elverişli olmadığını, kaldı ki mahkememize açılan dava tarihinden sonra Yargıtay 19. Hukuk Dairesi tarafından davaya konu bonolara ilişkin olarak keşideci ve lehdar arasında görülen davanın 28/09/2017 tarihi itibariyle bonoların teminat vasfının devam ettiği gerekçesi ile ilk derece mahkemesi kararını bozduğu nazara alındığında bonoların mahkememize açılan dava tarihi itibariyle bedelsiz kalmadığı, bu nedenle davalı tarafça bonoların kötü niyetle iktisap edildiğinin kabulünün mümkün olmadığı, davaya konu her üç bonoda da 'malen' kaydının bulunduğu, bu kapsamda davalı tarafın keşideci ile lehdar arasındaki protokolden haberdar olup senetlerin teminat senedi olduğunu bildiği ve bile bile davacının zararına iktisap edildiği hususunun ispatlanamadığı, ihtiyati tedbir kararı nedeniyle davalı/alacaklı alacağına geç kavuştuğundan davalı yararına kabul edilen alacak üzerinden yüzde yirmi oranında tazminata hükmedilmesi gerektiği(İİK m. 72/4), sonuç ve vicdani kanaatine(Ay. m.138) varılarak ...", davanın reddine, verilen ve uygulanan ihtiyati tedbir nedeni ile alacağın %20'si olan 14.329,88 TL tazminatın İİK'nın 72/4. maddesi uyarınca davacıdan alınarak davalıya verilmesine, karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Davaya konu senetlerin, müvekkili şirket tarafından keşide edilerek teminat amacıyla ve dosyada mübrez protokol kapsamında dava dışı ... isimli şahsa verildiğini, ...'in ise bedelsiz olan senetleri muvazaalı bir şekilde huzurdaki davada davalı olan ...'e ciro ederek hukukun etrafını dolanmaya ve haksız kazanç elde etmeye çalıştığını, Gaziantep 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/91 E. sayılı dosyasından tekrar haklı davanın kabulüne karar verildiğini, Lehdar ...'in elinde bulunan senetlerin 26.06.2013 tarihli protokol kapsamında teminat olarak verilmiş bedelsiz senetler olduğunu, senetlerin protokol kapsamında teminat olarak verildiğinin karşı tarafça inkar edilmediğini, davacı ... vekilinin daha önceden senetlerin lehtarı olan ...'in vekili olduğunu, halen de ...'un babası ...'in vekili olduğunu, dolayısı ile babasının avukatıyken oğluna karşı icra takibi yapmakta samimi olamayacağını, aynı şekilde icra takibinde borçlu olan müvekkiline karşı her türlü tahsil imkanı denenirken ...'e karşı takibin iki yıldır kesinleşmemiş olmasının da taraflar arasındaki muvazaaya işaret ettiğini, Muvazaalı bir şekilde haksız ve kötü niyetli olarak senedi devralan ...'le devreden ... arasındaki muvazaanın ispatlanması amacıyla ...'in mali durumunun, ticaretle uğraşıp uğraşmadığının, bu senetleri ne gerekçeyle devraldığının araştırılmasına yönelik taleplerinin de mahkemece reddedildiğini, İlk derece mahkemesinin istinafa konu kararının bu nedenlerle usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇESİ: Dava, icra takibine konu olan kambiyo senedinin bedelsizliği iddiasıyla, İİK'nın 72.maddesi uyarınca açılmış bir menfi tespit davasıdır. Ancak davacı vekili 27.03.2018 tarihli dilekçesi ile haciz baskısı altında icra dosyasına ödeme yapılmış olduğundan, dava istirdat davasına dönüşmüştür. İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi HMK'nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Kural olarak kambiyo senedinde bedelsizlik iddiasının yazılı belge ile kanıtlanması gerekir. Davalı ..., kambiyo senetlerinde ciro suretiyle hamil , davacı ...Şti. keşideci konumunda olup davalı ... davaya konu icra takibinde alacaklı durumundadır. Dava dosyası içerisindeki Gaziantep Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/589 E sayılı dosyasında; davacının ..., davalının eldeki dava dosyasına konu edilen senetlerin lehdarı ... olduğu, sözkonusu senetlerin teminat senedi olduğu ve davalı tarafından iade edilmesi gerektiği sebeplerine dayalı olarak davalıya borçlu olunmadığının tespitinin talep edildiği anlaşılmaktadır. İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş, Yargıtay denetiminde, aradaki sözleşme gereği davacının elindeki davalıya ait senetlerin davalıya iade edilmesi koşuluyla dava konusu senetlerin davalı tarafından iade edilebileceği, davacının kendi uhdesindeki senetleri iade etmemesinden ötürü davacının davasının reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle ilk derece mahkemesinin kararı bozulmuştur. İlk derece mahkemesi yeniden yapmış olduğu yargılamada, davacı tarafından senetlerin ilk derece mahkemesine teslim edilmiş olması sebebiyle yeniden davayı kabul yönünde hüküm kurmuştur. Sözkonusu ilamın halen kesinleşmediği anlaşılmaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü amacıyla yapılan yargılama sırasında; dava konusu bonoların davacı ile dava dışı lehdar ... arasındaki satış ilişkisi çerçevesinde ...'in satın almış olduğu birkısım emtiayı sonradan iade etmek istemesi üzerine 26.03.2013 tarihli ''protokol'' başlıklı sözleşme kapsamında verildiği anlaşılmaktadır. Sözkonusu senetlerin teminat senedi olduğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Dava konusu bonoların lehtar/dava dışı ... tarafından beyaza ciro edildiği dosya içerisindeki bonoların arka yüzlerinin suretinden görülmektedir. Dava konusu bonoların üzerinde ''malen'' kaydı bulunmakla, takibe konu senetlerin metninden muvazaalı devir yapıldığının anlaşılması mümkün olmamakla birlikte; davalı ciranta temel borç ilişkisinin tarafı olmadığından, davacı muvazaa iddiasını her türlü delille ispatlayabilir. Ancak davacı bu iddiayı ispata yarar delili dosyaya ibraz etmemiştir. Ayrıca davalı vekilinin daha önceden senet lehdarının avukatlığını yapmış olmasının da tek başına davalı hamili kötüniyetli hale getirmeyeceği ortadadır.
TTK'nın 778. maddesi atfıyla bonolara da uygulanması gereken 687. maddesi uyarınca, temel ilişkideki defiler hamile karşı ileri sürülemez; meğer ki hamil, senedi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun. Somut uyuşmazlıkta; davacının, TMK'nın 6.maddesi uyarınca, hamil davalının bonoyu devralırken karşılıksız olduğunu bildiği ve bu hususu bile bile borçlu davacının zararına olarak devraldığını ispat edemediği; ayrıca, dava konusu bononun arka yüzünde takip yapan alacaklıya alacağın temlik edildiğine ilişkin bir açıklama bulunmadığı; kural olarak bononun vadeden sonra ciro edildiğine dair kanıt bulunmadığı, beyaz ciro yapıldığı, cironun vadeden sonra yapıldığının ispatlanamadığı, TTK'nın 690/2.maddesi uyarınca, tarihsiz cironun kural olarak protestonun düzenlenmesi için öngörülen sürenin geçmesinden önce yapılmış sayılacağı, davacının bu karinenin aksini kanıtlayamadığı kanaatine varılmış olup ilk derece mahkemesinin davanın reddi yönünde vermiş olduğu karar yerinde görüldüğünden, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK'nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine, 6-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK'nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 06.02.2020
KANUN YOLU: HMK'nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.