
Esas No: 2019/4379
Karar No: 2021/2652
Karar Tarihi: 12.04.2021
Silahlı terör örgütüne üye olma - Silahlı terör örgütüne yardım etme - Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2019/4379 Esas 2021/2652 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Ceza Dairesi
Suç : Silahlı terör örgütüne üye olma, Silahlı terör örgütüne yardım etme
... için 27.10.2016, ... için 08.08.2016, ... için 07.08.2016, ... için 15.08.2016, ... için 08.08.2016, ... için 08.08.2016, ... için 10.01.2018
Hüküm : 1- Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında TCK"nın 314/2 ve 3713 sayılı Kanunun 5/1 maddesi ile TCK"nın 62, 53, 58/9 ve 63 maddeleri uyarınca verilen mahkumiyet kararlarına ilişkin istinaf başvurularının esastan reddi
2- Sanıklar ... ve ... hakkında TCK"nın 314/2 ve 3713 sayılı Kanunun 5/1 maddesi ile TCK"nın 53, 58/9 ve 63 maddeleri uyarınca verilen mahkumiyet kararlarına ilişkin istinaf başvurularının esastan reddi
3- Sanıklar ..., ... ve ... hakkında TCK"nın 314/2 ve 3713 sayılı Kanunun 5. maddesi ile TCK"nın 221/4-5, 62, 53, 58/9 ve 63. maddeleri uyarınca verilen mahkumiyet kararlarına ilişkin istinaf başvurularının düzeltilerek esastan reddi
4- Sanıklar ... ve ... hakkında TCK"nın 314/2, 220/7 ve 3713 sayılı Kanunun 5/1 maddesi ile TCK"nın 62, 53 ve 63 maddeleri uyarınca verilen mahkumiyet kararlarına ilişkin istinaf başvurularının düzeltilerek esastan reddi
Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle;
Temyiz edenin sıfatı, başvurunun süresi, kararın niteliği ve temyiz sebebine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü;
Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... müdafilerinin duruşmalı inceleme istemlerinin hükmolunan cezaların süresine göre şartları bulunmadığından, sanık ... müdafiinin duruşmalı inceleme isteminin İlk Derece ve Bölge Adliye Mahkemesinde, silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkesi doğrultusunda, savunmaya yeterli imkanın sağlanması ve bu hakkın etkin şekilde kullandırılmış olması, temyiz denetiminde sınırsız şekilde yazılı savunma
imkanının kullanılabilme olanağının bulunması karşısında savunma hakkının kısıtlanması söz konusu olmadığından, 01.02.2018 tarihli ve 7079 sayılı Kanunun 94. maddesi ile değişik CMK’nın 299/1. maddesi uyarınca takdiren REDDİNE,
Bölge Adliye Mahkemesince sanıklar ..., ..., ... ve ... yönünden kesin olarak verilen hükümler, 24.10.2019 tarihinde Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 7188 sayılı Kanunun 29. maddesi ile 5271 sayılı CMK"nın 286. maddesine eklenen üçüncü fıkradaki düzenleme gereğince temyiz yolunun açılması üzerine anılan kanunun eklenen geçici 5. maddesinin 1/f bendinde belirtilen süre içinde, diğer sanıklar yönünden ise Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm süresinde temyiz edilmekle; temyiz taleplerinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi;
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler, tanık beyanları ve gerekçe içeriğine göre, örgütle iltisaklı gazete, dergi abonelikleri ile çocuğunu örgüte müzahir okula göndermenin ve BDDK’nın 29.05.2015 tarihli kararı ile temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimi Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna devredilen ve 22 Temmuz 2016 tarihli kararı ile de 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 107. maddesinin son fıkrası gereğince faaliyet izni kaldırılıncaya kadar yasal bankacılık faaliyetlerine devam eden, FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile iltisaklı Asya Katılım Bankası AŞ"de örgüt liderinin talimatı üzerine hesap açtığı, işlem yaptığı yönünde delil bulunmayan sanık ...’un anılan banka nezdinde açılmış hesabına ait mutad hesap hareketlerinin müsnet suç bakımından delil ya da örgütsel faaliyet olarak değerlendirilemeyeceği belirlenerek yapılan incelemede;
1-Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... yönünden;
Tüm dosya kapsamı gözetilerek diğer delillerin atılı suçun sübutu için yeterli olduğu görülmekle, sanık ...’in ByLock kullanıcısı olduğunu bildiren ayrıntılı ByLock tespit ve değerlendirme tutanağının dosyaya gelmesi beklenilmeden karar verilmesi sonuca etkili bulunmamış, Silahlı terör örgütü üyeliği suçunun temadi eden bir suç olması nedeniyle suç tarihinin sanık ...’in yakalandığı tarih olan 30.07.2016 yerine karar başlıklarında hatalı olarak 02.08.2016 olarak yazılması mahallinde düzeltilebilir yazım hatası kabul edilmiştir.
Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükümlere esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımların kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı anlaşılmakla; sanıklar müdafilerinin temyiz dilekçelerinde ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmediğinden CMK"nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davasının esastan reddiyle hükümlerin ONANMASINA,
2- SanıkNazmi Yıldız yönünden;
Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımların kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı anlaşılmakla; sanık müdafiinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmediğinden CMK’nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davasının esastan reddine ancak;
Sanık hakkında silahlı terör örgütüne yardım etme suçundan temel ceza tayin edilirken “TCK"nın 314/3 ve 220/7. maddelerinin delalet maddesi olarak gösterilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Silahlı terör örgütüne yardım etme suçundan İlk Derece Mahkemesince hüküm kurulan suç tarihinin yardım niteliğindeki en son eylem tarihi olan “29.01.2014” yerine İlk Derece ve Bölge Adliye Mahkemesi karar başlıklarında “08.08.2016” olarak yazılması,
Sanık hakkında silahlı terör örgütüne yardım etme suçundan hüküm verilmesine rağmen suç adının İlk Derece Mahkemesi gerekçeli karar başlığında yalnızca silahlı terör örgütüne üye olma olarak gösterilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı BOZULMASINA, ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususların CMK’nın 303/1-c. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; hükmün 18 numaralı maddesinin birinci bendinden “5237 sayılı TCK’nun 314/2” ibaresinin çıkarılıp yerine “TCK"nın 314/3 ve 220/7. maddeleri delaletiyle TCK"nın 314/2” ibaresinin eklenmesi ile İlk Derece ve Bölge Adliye Mahkemesi karar başlıklarında suç tarihinin sanık ... yönünden “29.01.2014”, İlk Derece Mahkemesi gerekçeli karar başlığındaki suç adının “silahlı terör örgütüne üye olma ve silahlı terör örgütüne yardım etme” olarak değiştirilmesi suretiyle sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
3- Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve Zülfü Er yönünden;
Zorunluluk nedeni gösterilmeden SEGBİS vasıtasıyla savunma alınmasına yargılamanın hiçbir aşamasında itiraz etmeyerek zımnen kabul etmiş olan sanık ...’ın bu yöntemle savunma alınmasının silahların eşitliği ve adil yargılama ilkesi çerçevesinde savunmasında zaafiyet oluşturmadığı anlaşıldığından, temyiz aşamasında sanık ve müdafiinin bu yönde bildirilen itirazları yerinde görülmeyerek sanığın savunmasının SEGBİS ile alınması bozma nedeni yapılmamıştır.
Toplanan delillerin suçun sübuta erdiği hususunda vicdani kanaatin oluşması için yeterli olup, şüpheye yer bırakmamış olması karşısında sanıklar ..., ..., ..., ... ve ... müdafiilerinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
a-Sanık ... yönünden;
TCK"nın 221/4. maddesinde, etkin pişmanlık nedeniyle cezada yapılacak indirim oranının "üçte birden dörtte üçe kadar" olarak belirlendiği gözetildiğinde, aşamalarda örgüt içerisindeki konumuyla uyumlu şekilde örgüt üyeleri, örgütün yapısı ve faaliyetleri ile ilgili ayrıntılı olarak bilgi veren sanık hakkında kanunda gösterilen miktara uygun, verilen bilgiye göre orantılı, makul bir indirim yapılması gerekirken, 1/2 oranında indirim yapılması suretiyle fazla ceza tayini,
Kabul ve uygulamaya göre de;
Sanık hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan tayin edilen temel cezadan 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 5. maddesi uyarınca artırım yapılırken 3713 sayılı Kanunun 5. maddesinin 1. fıkrası uyarınca artırım yapıldığının belirtilmesi gerektiği gözetilmeden, uygulama maddesinin yalnızca 3713 sayılı Kanunun 5. maddesi olarak gösterilmesi,
b-Sanık ... yönünden;
Takdiri indirim nedeni olarak; failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın failinin geleceği üzerindeki olası etkileri gibi hususların göz önünde bulundurulması gerektiği gözetilmeden geçmişte hakkında herhangi bir suç kaydı, sabıkası bulunmayan, dosyaya yansıyan olumsuz bir davranışı tespit edilemeyen ve soruşturma aşamasında yakalama emri neticesinde yakalanan yargılama aşamasında tutuklu olarak yargılanan sanık hakkında yeterli ve dosya kapsamı ile uygun olmayan gerekçe ile TCK’nın 62. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi,
c- Sanıklar ... ve ... yönünden;
Sanık ...’nin temyiz aşamasında 17.12.2020 tarihli dilekçesinde etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak istediğini bildirmesi ve sanık ...’in 09.04.2021 tarihli dilekçesi ile etkin pişmanlıktan yararlanmak istediğini bildirip bu yönde bilgi vermesi karşısında, sanıkların duruşmada hazır edilerek beyanlarının alınıp, verecekleri bilgilerin örgüt içerisindeki kaldığı süre, örgütsel faaliyet ve konumlarına uygun faydalı bilgiler olup olmadığı eldeki bilgiler ile örtüşüp örtüşmediği ilgili birimlerden sorulup değerlendirilerek sonucuna göre sanıklar hakkında 5237 sayılı TCK"nın 221. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılmasında zorunluluk bulunması,
d- Sanık ... yönünden;
Anayasanın 138/1. maddesi hükmü, TCK"nın 61/1. maddesinde düzenlenen cezanın belirlenmesi ve bireyselleştirilmesine ilişkin ölçütlerle aynı Kanunun 3/1. maddesi uyarınca; suçun işleniş biçimi, işlendiği yer ve zaman, meydana gelen tehlikenin ağırlığı göz önünde bulundurularak, sanık hakkında hakkaniyete uygun bir ceza tayini gerekirken, temel cezanın belirlenmesinde suçun unsurlarının teşdit sebebi kabul edilip, TCK"nın 61/3. maddesine muhalefet edilerek alt sınırdan uzaklaşılmak suretiyle fazla ceza tayini,
e- Sanıklar ... ve ... yönünden;
Ayrıntıları ve hukuki mahiyeti Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarafından onanarak kesinleşen Dairemizin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği 24.04.2017 tarih, 2015/3 Esas, 2017/3 Karar sayılı ilamında açıklandığı üzere;
Örgüt üyesi, örgüt amacını benimseyen, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olan ve bu suretle verilecek görevleri yerine getirmeye hazır olmak üzere kendi iradesini örgüt iradesine terk eden kişidir. Örgüt üyeliği, örgüte katılmayı, bağlanmayı, örgüte hakim olan hiyerarşik gücün emrine girmeyi ifade etmektedir. Örgüt üyesi örgütle organik bağ kurup faaliyetlerine katılmalıdır. Organik bağ, canlı, geçişken, etkin, faili emir ve talimat almaya açık tutan ve hiyerarşik konumunu tespit eden bağ olup, üyeliğin en önemli unsurudur. Örgüte yardımda veya örgüt adına suç işlemede de, örgüt yöneticileri veya diğer mensuplarının emir ya da talimatları vardır. Ancak örgüt üyeliğini belirlemede ayırt edici fark, örgüt üyesinin örgüt hiyerarşisi dahilinde verilen her türlü emir ve talimatı sorgulamaksızın tamamen teslimiyet duygusuyla yerine getirmeye hazır olması ve öylece ifa etmesidir.
Silahlı örgüte üyelik suçunun oluşabilmesi için örgütle organik bağ kurulması ve kural olarak süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gerektiren eylem ve faaliyetlerin bulunması aranmaktadır. Ancak niteliği, işleniş biçimi, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı, örgütün amacı ve menfaatlerine katkısı itibariyle süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk özelliği olmasa da ancak örgüt üyeleri tarafından işlenebilen suçların faillerinin de örgüt üyesi olduğunun kabulü gerekir. Örgüte sadece sempati duymak ya da örgütün amaçlarını, değerlerini, ideolojisini benimsemek, buna ilişkin yayınları okumak, bulundurmak, örgüt liderine saygı duymak gibi eylemler örgüt üyeliği için yeterli değildir (Evik, Cürüm işlemek için örgütlenme, Syf 383 vd.).
Örgüt üyesinin, örgüte bilerek ve isteyerek katılması, katıldığı örgütün niteliğini ve amaçlarını bilmesi, onun bir parçası olmayı istemesi, katılma iradesinin devamlılık arz etmesi gerekir. Örgüte üye olan kimse, bir örgüte girerken örgütün kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla kurulan bir örgüt olduğunu bilerek üye olmak kastı ve iradesiyle hareket etmelidir.
Suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olmak suçu için de saikin "suç işlemek amacı" olması aranır (Toroslu özel kısım syf.263-266, Alacakaptan Cürüm İşlemek İçin Örgüt syf. 28, Özgenç Genel Hükümler syf.280).
Suç örgütünün tanımlanıp yaptırıma bağlandığı 5237 sayılı TCK’nın 220. maddesinin 7. fıkrasında yardım fiiline yer verilmiştir. “Örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişinin, örgüt üyesi olarak” cezalandırılacağı belirtilmiş, anılan normun konuluş amacı, gerekçesinde; “örgüte hakim olan hiyerarşik ilişki içinde olmamakla beraber, örgütün amacına bilerek ve isteyerek hizmet eden kişi, örgüt üyesi olarak kabul edilerek cezalandırılır.” şeklinde açıklanmış, 765 sayılı TCK’nın sistematiğinden tamamen farklı bir anlayışla düzenlenen maddede yardım etme fiilleri de örgüt üyeliği kapsamında değerlendirilerek, bağımsız bir şekilde örgüte yardım suçuna yer verilmemiştir.
Yardım fiilini işleyen failin örgütün hiyerarşik yapısına dahil olmaması, yardımda bulunduğu örgütün TCK’nın 314. maddesi kapsamında silahlı terör örgütü olduğunu bilmesi, yardımın örgütün amacına hizmet eder nitelikte bulunması yardım ettiği kişinin örgüt yöneticisi ya da üyesi olması gereklidir. Yardımdan fiilen yararlanmak zorunlu değildir. Örgütün istifadesine sunulmuş olması ve üzerinde tasarruf imkanının bulunması suçun tamamlanması için yeterlidir.
Yardım fiilleri örgüte silah sağlama ve terörün finansmanı dışında tahdidi olarak sayılmamıştır. Her ne surette olursa olsun örgütün hareketlerini kolaylaştıran ve yaşantısını sürdürmeye yönelik eylemler yardım kapsamında görülebilir (Yargıtay Ceza Genel Kurulu 11.11.1991 tarih, Esas 9-242, Karar 305). Yardım teşkil eden hareketin başlı başına suç teşkil etmesi gerekmez. Yardım bir kez olabileceği gibi birden çok şekilde de gerçekleşebilir. Ancak yardım teşkil eden faaliyetlerde devamlılık, çeşitlilik veya yoğunluk var ise örgüt üyesi olarak da kabul edilebilecektir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Örgütün hiyerarşik yapısına organik bağla bağlanarak çeşitlilik süreklilik ve yoğunluk arz eden faaliyetler gerçekleştirdiği yönünde kesin ve inandırıcı delil bulunmayan; sanık ...’in örgüt liderinin talimatı doğrultusunda örgütle irtibatlı Bank Asya’daki hesabına para yatırma, kimse yok mu derneğine üye olma ve ... isimli şahsa ait evin örgütle iltisaklı şirkete devrinin sağlanmasında aktif rol almaktan ibaret eylemleri ile ...’nin 2004 yılına kadar örgütle iltisaklı şirketin ortağı olmak, fitre, zekat, kurban derilerini örgüt adına toplamak ve örgüt ile örgüt lideri lehine konuşmalar yapmaktan ibaret eylemlerinin hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek suçunu oluşturacağı gözetilmeksizin, sanıklar hakkında delillerin hatalı değerlendirilmesi neticesinde suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi,
f-Sanık ... yönünden;
Suçun oluşması kastın varlığına bağlıdır. Kast, suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesidir(TCK madde 21/1). Fiilin icrası sırasında suçun kanuni tanımındaki maddi unsurları bilmeyen bir kimse, kasten hareket etmiş olmaz(TCK madde 30/1). 5237 sayılı TCK’nın, “Hata” kenar başlıklı 30/1.maddesinde düzenlenen suçun maddi unsurlarında hata şartlarının gerçekleştiği durumlarda, sanığın kasten hareket ettiğinden bahsedilemeyecek ve somut olayda tipik eylem gerçekleşmiş olsa da 5271 sayılı CMK’nın 223/2-c maddesi gereğince beraat kararı verilecektir.
Hata (yanılma); kişinin tasavvuru, zihninden geçirdikleri ile gerçeğin birbirine uymaması anlamına gelen bir kavramdır. Hata kural olarak iradenin oluşum sürecine etki eder ve gerçeğin yanlış biçimde tasavvuru veya bilinmesi nedeniyle irade bozulmuş olarak doğar. Failin tasavvurunun konusu dış dünyaya ait bir şeye ilişkin olabileceği gibi, normatif dünyaya (kurallar alanına) dair de olabilir. Dış dünyayla ilgili şey olduğundan farklı bir biçimde algılanması halinde unsur yanılgısından (tipiklik hatası), normatif dünyaya ait gerçekliğin farklı biçimde değerlendirilmesi halinde ise yasak hatasından bahsedilir. Kısaca unsur hatası bir algılama hatası olduğu halde, yasak hatası bir değerlendirme hatasıdır.
Dairemizin 2015/3 Esas, 2017/3 Karar sayılı dosyasında ayrıntılı olarak açıklandığı üzere; FETÖ/PDY terör örgütünün, başlangıçta bir ahlak ve eğitim hareketi olarak ortaya çıkması ve toplumun her katmanında büyük bir kesimce böylece algılanması, amaca ulaşmak için her yolu mübah gören fakat sözde meşruiyetini sivil alanda dinden, kamusal alanda ise hukuktan aldığı izlenimi vermek
için yeterli güce erişinceye kadar alenen kriminalize olmamaya özen göstermesi gerçeği nazara alındığında, örgütün ustaca gizlenen amacını bilenler ve bu amaçla örgütte görev alanlar açısından, suç tarihine bakılmaksızın ve suç tarihinden önce anılan yapının terör örgütü olduğuna ilişkin bir mahkeme kararı verilmiş olması da aranmaksızın hata savunmalarına itibar edilemeyeceğinde kuşku bulunmamakta ise de; terör örgütü olduğunu bilmeksizin içinde yer alan veya yardım eden sanıklar yönünden mensup olduğu ya da yardım ettiği yapının Anayasal düzeni zorla değiştirme, Anayasaya uygun olmayan yöntemlerle iktidarı ele geçirmeyi amaçlayan bir terör örgütü olduğunu veya terör örgütüne dönüştüğünü anladığı veyahut expost bir değerlendirme ile dış aleme yansıyan olay ve olgular itibariyle kendisinden anlamasının beklendiği tarihten itibaren davranışları ile bu örgütten ayrılma iradesini ortaya koyup koymadığı ve bu bağlamda TCK’nın 30/1. maddesinde düzenlenen suçun maddi unsurlarında hata şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği somut olayın özelliğine göre değerlendirilmelidir.
Somut olayda, FETÖ silahlı terör örgütünün Elazığ ilinde faaliyetlerini yürüttüğü Erkam Özel Öğretim A.Ş.’nin herhangi bir bedel ödemeden 27.02.2009 yılında ortak olan, ortaklık dışında şirket yönetimine ilişkin yetkili sıfatı bulunmayan, örgütsel toplantılara katılarak himmet adı altında örgüte finansal destek sağlayan sanığın; kollukta müdafii huzurunda beyanı alınan Sezai Çetin’in 17/25 Aralık 2013 sonrası sohbetlere katılmayı bıraktığına, şirket ve dershane ortaklıklarını sonlandırdığını bildiğine, dosya kapsamında etkin pişmanlıkta bulunan sanık ...’ın 2012 yılından sonra şirket hisselerini devretmeye çalıştığına, sanık ...’nın 2014 yılında örgüt imamları ve bazı şahısların olumsuz eleştirileri üzerine örgütten ayrıldığına ve bir daha sohbetlere gelmediğine dair, savunmayı doğrulayan beyanları gözetildiğinde; örgütün nihai amaçlarını açıkça ortaya koyan dış aleme yansıyan olay ve olguların yaşandığı 2013 yılından itibaren herhangi bir örgütsel faaliyeti tespit edilemediğinin anlaşılması karşısında; Dikey şekilde 7 katlı piramit biçimde gerçekleşen ve hiyerarşik yapılanmasındaki tabaka sistemi kat sistemine dayanan FETÖ/PDY"nin Birinci Katında (Örgütle iman ve gönül bağı ile bağlı olanlar, fiili ve maddi destek sağlayanlardan oluşur.) yer alan sanık hakkında TCK’nın 30. maddesinin uygulanma şartlarının bulunup bulunmadığının karar yerinde tartışmasız bırakılması,
Kabul ve uygulamaya göre de;
Sanık hakkında silahlı terör örgütüne yardım etme suçundan temel ceza tayin edilirken uygulama maddesinin, “TCK"nın 314/3 ve 220/7. maddeleri delaletiyle TCK"nın 314/2. maddesi” yerine “TCK"nın 314/2. maddesi” olarak gösterilmesi,
Silahlı terör örgütüne yardım etme suçundan ilk derece mahkemesince hüküm kurulan sanık hakkında suç tarihi olarak sanığın en son yardım niteliğindeki eylem tarihi yerine ilk derece ve bölge adliye mahkemesi karar başlıklarında yakalama tarihinin yazılması,
g- Sanıklar ..., ..., ... ve ... yönünden;
Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 20.10.2009 gün ve
2009/1-85/242 sayılı Kararında açıklandığı üzere; sanıklardan birisinin savunulmasının diğer sanık yönünden savunmada zaafiyet yarattığı durumlarda menfaat uyuşmazlığı bulunduğunun kabulü gerektiği gözetilerek;
Dosyada sanık ... yönünden vekillikten çekilme veya azle ilişkin belge bulunmadığı gibi sanık hakkında 7188 sayılı Kanun kapsamında temyiz dilekçesi sunduğu nazara alındığında Av. ...’in sanık ... ile arasında vekalet ilişkisinin sona ermediği gözetilerek, yirmiüçüncü celseye kadar aynı müdafii Av.... tarafından, otuzuncu celse ve sonrasında karar celsesine kadar Av. ... tarafından temsil edilen sanıklar ... ile ... ve otuzuncu celseye kadar ortak müdafii ... tarafından temsil edilen sanıklar ..., ... ve ... yönünden yapılan değerlendirmede;
Sanık ...’nın kovuşturma aşamasındaki “...’in kendisi yerine bazı örgüt toplantılarına katıldığına, ...’in son güne kadar devam ettiğine, Mustafa Cerit isimli şahsın toplantılarında kaçın gidin denilen şahıslardan olduğuna” dair beyanları, sanık ...’in “2016 yılının Mayıs ayında kendisine ait Malatya yolundaki işyerinde yapılan örgüt toplantısına ..."nın da katıldığına” ve “...’nın genelde pazartesi günü sabah namazında il imamı Mehmet Durakoğlu’nun bulunduğu toplantıya katılanlardan olduğuna” dair beyanlar içerir 25.04.2018 tarihli yazılı dilekçesi ile sanık ...’in “2015 yılı sonunda yapılan resmi bir yönetim kurulu toplantısında ... ve ...’ın şirketten ayrıldıklarını öğrendiklerine, bunun üzerine kendilerinin de ayrılmak istediklerini söylediklerine” dair beyanları ile ve 10.01.2018 havale tarihli yazılı dilekçesi ile “...’ın 2012 yılında Murat Korucu isimli şahsın sohbet hocalığı döneminde toplantılara katıldığına” dair beyanları nazara alındığında;
Silahlı terör örgütüne üye olma suçundan yargılanan sanıkların aynı avukatlar, tarafından savunulması nedeniyle aralarında menfaat çatışmasının oluştuğu gözetilmeden; sanıkların ayrı ayrı müdafiler yerine ortak müdafiler tarafından savunmalarının yapılması suretiyle 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 38/1 ve 5271 sayılı CMK’nın 152. maddelerine muhalefet edilmesi,
h- Örgüt lideri tarafından yazılan kitaplar, ses kayıtlarına ilişkin kasetler ile yasak kitapların delil niteliği taşıması nedeniyle dosyada delil olarak saklanması, diğer kitapların sahiplerine iadesi yerine TCK"nın 54. maddesinde öngörülen şartlar oluşmadığı halde yazılı şekilde müsaderelerine karar verilmesi,
Kanuna aykırı, sanıklar müdafilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan sanıklar ..., ..., ... ve ... hakkında sair yönleri incelenmeyen hükümlerin bu sebeplerden dolayı CMK"nın 302/2. maddesi uyarınca BOZULMASINA, sanık ...’ın tutuklulukta geçirdiği süre, bozma nedeni, atılı suç için kanun maddelerinde öngörülen ceza miktarı ve mevcut delil durumu gözetilerek tahliye talebinin reddi ile tutukluluk halinin devamına, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304/1. maddesi uyarınca
dosyanın Elazığ 2. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin bilgi için Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 12.04.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.