17. Hukuk Dairesi 2017/1922 E. , 2019/10865 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat ve itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalıların maliki, sürücüsü ve ... poliçesi ile sigortacısı oldukları aracın yaya geçidinden geçen davacıya çarparak ağır yaralanmasına sebep olduğunu, davacının tedavisi için Türkiye"de ve yurt dışında nakdi harcamalar yapıldığını belirterek kusura tekabül eden 9.808,74 TL ve 1.303,69 Euro maddi, 37.500,00 Euro manevi tazminatın kaza tarihinden faizi ile davalılardan (poliçe limiti ile sınırlı) tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... Şirketi vekili; zamanaşımı itirazında bulunarak davacı için sarf olunan tedavi gideri faturalarına ilişkin 16.125,00 TL"nin hastaneye ödeme yapan sigortalıya ödendiğini ve manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir.
Diğer davalılar vekili; kazanın oluşumunda davacının asli kusurlu olduğunu, maluliyet oranının tespitinin gerektiğini ve manevi tazminat talebinin fahiş olduğunu bildirerek davanın reddini talep etmiştir.
Davacı vekili birleşen davada; davacı şirketin sigortalısı ..."ın ağır şekilde yaralanması nedeniyle sürekli tedavi gördüğünü, yaşamını sürdürebilmek için gerekli araç ve tedavi ücreti olarak yapılan harcama bedellerinin tahsili amacıyla başlatılan icra takibinin itiraz üzerine durduğunu belirterek, itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... şirketi vekili cevap dilekçesinde, zaman aşımı itirazında bulunarak dava konusu kaza nedeniyle yaralanan ... için sarf olunan tedavi gideri faturalarından sigortalının kusuru oranında ödeme yapıldığını ve ödemelerin tazminat hesabından tenzili gerektiğini bildirerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Diğer davalılar vekili, davanın reddinin gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre, asıl dava yönünden davanın kısmen kabulü ile 9.417,95 TL maddi ve 3.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi 15/09/2005 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan (davalı ... şirketinin ... poliçe limitinden bakiye 23.875,00 TL ve ihtiyari mali mesuliyet sigorta poliçe limiti ile sınırlı sorumlu) tahsili ile davacılara verilmesine, davacının yurt dışında yaptığı harcamalara ilişkin talebinin reddine; birleşen 2010/451 E 2013/246 K sayılı dava dosyası yönünden; davalıların İstanbul Anadolu 15. İcra Müdürlüğünün (Kapatılan Üsküdar 4. İcra Müdürlüğü) 2010/5218 sayılı icra takip dosyasına vaki itirazlarının kısmen iptali ile takibin 14.750,84 Euro üzerinden devamına, fazlaya ilişkin tazminat istemlerinin reddine karar verilmiş; karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davacı vekili, dava dilekçesiyle, davacının, davaya konu kaza sonucu uğradığı cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat isteminde bulunulmuş; yargılamanın devamı sırasında (06.08.2012 tarihinde) davacı vefat etmiştir. Davacı için talep edilen maddi ve manevi tazminat yönünden, mirasçıları tarafından davaya devam edilmesi konusunda gerekli usuli işlemler yapıldığı halde, davacı ... için tazminata hükmedilmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun 27/1. maddesi gereğince, gerçek kişiler yönünden maddi hukuk bakımından hak ehliyeti ve usul hukuku bakımından da taraf ehliyeti ölümle son bulur. Bu nedenle, davaya ölen tarafa karşı veya onun tarafından devam edilmesine imkan yoktur. Ölü kişi adına hüküm kurulamaz. Yalnız öleni ilgilendiren, yani mirasçılara geçmeyen haklara ilişkin davalar, tarafın ölümü ile konusuz kalır. Yalnız ölen tarafı ilgilendirmeyen ve mirasçıların malvarlığı haklarını etkileyen davalar ise tarafın ölümü ile konusuz kalmaz, bu davalara, ölen tarafın mirasçıları tarafından veya ölen tarafın mirasçılarına karşı devam edilir.
Açıklanan tüm maddi ve hukuki vakıalar karşısında mahkemece; davanın devamı sırasında ölen davacının davada taraf olma ehliyetinin son bulduğu, davacının malvarlığına ilişkin olan tazminat haklarının mirasçılarına geçtiği, ölenin mirasçılarının davaya dahil edilmesine ilişkin usul işlemlerinin tamamlanması suretiyle, davacının maddi ve manevi tazminat istemi hakkında karar verilmesi gerekirken, hatalı biçimde, ölü kişi lehine hüküm tesis edilerek karar başlığında mirasçıların gösterilmemesi bozmayı gerektirmiştir.
3-Davacı taraf, trafik kazası sonucu yaralanması nedeni ile tedavisi için Türkiye"de ve yurt dışında harcama yapıldığını belirterek maddi tazminat talebinde bulunmuş, mahkemece hükme esas alınan 13.02.2012 tarihli hesap bilirkişi raporunda "davacının yurt dışında yaptığını bildirdiği ve herhangi bir kurumca karşılanmadığını iddia ettiği harcamalar kapsamında sunduğu belgelerin yabancı dilde olduğu, içeriklerinin ve olayla bağlantısının taraflarınca tespitinin mümkün bulunmadığı"; 26.09.2012 tarihli ek raporda "davacının yurtdışında yapılan tedavileri kapsamında sunulu 1.667,12 Euro tutarındaki belgelerin yabancı dilde olması sebebiyle sağlıklı denetlenemediği"; 09.06.2014 tarihli ikinci ek raporda "tercümelerinin hazırlandığının bildirildiği, ancak taraflarına bu kapsamda herhangi bir tercüme belgesi teslim edilmediğinin" bildirildiği görülmüş; mahkemece alınan bu raporlar sonrasında davacının yurt dışında yaptığı harcamalara ilişkin sunulan belge içeriklerinin olay ile bağlantısının tespit edilemediği gerekçesiyle bu yöndeki taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Bu durumda mahkemece; davacının kazayla ilgili olduğu ileri sürülerek yurt dışında yaptığını bildirdiği ve herhangi bir kurumca karşılanmadığını iddia ettiği harcamalar kapsamında sunduğu tedavi evraklarının tercümeleri yaptırıldıktan sonra kazayla illiyet bağının irdelendiği, ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli bir rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
4-BK"nın 47. maddesindeki (6098 sayılı TBK m. 56) hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek, tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.
22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı"nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri gözönünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
Yukarıda belirtilen hususlar ve olay tarihi, desteği, yaşı, kusur durumu gibi hususlar da dikkate alındığında, davacı için takdir edilen manevi tazminatın az olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının REDDİNE; (2), (3) ve (4) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 20/11/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.