
Esas No: 2013/6689
Karar No: 2013/6689
Karar Tarihi: 15/4/2014
Anayasa Mahkemesinin bu kararı bireysel başvuru kararı olup kişisel veri içerme ihtimali bulunmaktadır. Her ne kadar yayınlamakta yasal bir sakınca bulunmasa da bunun kişilere zarar verme ihtimali karşısında bu kararı yayınlamıyoruz.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
ALİ YILMAZ BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2013/6689) |
|
Karar Tarihi: 15/4/2014 |
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Serruh
KALELİ |
Üyeler |
: |
Nuri NECİPOĞLU |
|
|
Hicabi
DURSUN |
|
|
Erdal TERCAN |
|
|
Zühtü ARSLAN |
Raportör |
: |
Yunus HEPER |
Başvurucu |
: |
Ali YILMAZ |
Vekili |
: |
Av. Onur ŞAHİNKAYA |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvurucu, makul sürede yargılanmadığını, bu nedenle adil
yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru, başvurucu vekili tarafından 21/8/2013 tarihinde
Anayasa Mahkemesine bizzat yapılmıştır. İdari yönden yapılan ön incelemede
başvurunun Komisyona sunulmasına engel bir durumun bulunmadığı tespit
edilmiştir.
3. Birinci Bölüm İkinci Komisyonunca, 10/12/2013 tarihinde
kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme
gönderilmesine karar verilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
4. Başvuru dilekçesindeki ilgili olaylar özetle şöyledir:
5. Başvurucu hakkında Türkiye Cumhuriyeti Devleti Anayasal
Düzenini Değiştirmek Amacıyla Silahlı Eylemde Bulunmak suçunu işlediği
iddiasıyla1/3/1926 tarih ve 765 sayılı Mülga Türk Ceza Kanunu’nun 146. maddesi
uyarınca cezalandırılması için Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet
Başsavcılığının 21/5/1993 tarihli iddianamesiyle kamu davası açılmıştır.
6. Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesinin 30/6/1994 tarihli
kararı ile başvurucunun üzerine atılı suçtan müebbet hapis cezası ile
cezalandırılmasına karar verilmiştir.
7. Başvurucu hakkında hükmedilen cezayı infaz etmekte iken
Cumhurbaşkanı tarafından 30/4/2003 tarihinde cezasının kaldırılmasına karar
verilmiştir.
8. Başvurucu hakkında bu kez 1992 yılında işlediği iddia
edilen suçlar nedeniyle Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 29/1/2007 tarihli
iddianamesi ile cezalandırılması için Bakırköy 7. Ağır Ceza Mahkemesine kamu
davası açılmıştır.
9. Bakırköy 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 19/2/2007 tarihli
görevsizlik kararı ile dosya CMK 250. Maddesi ile Görevli İstanbul 10. Ağır
Ceza Mahkemesine gönderilmiştir.
10. İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi 20/11/2007 tarihli
kararı ile başvurucu hakkındaki dosyanın aralarındaki fiili ve hukuki irtibat
nedeniyle İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesinin 2003/237 Esas sayılı dava dosyası
ile birleştirilmesine karar verilmiştir.
11. İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi, 18/9/2012 tarihinde,
başvurucu hakkında açılan davanın mükerrer olması nedeniyle reddine karar
vermiştir. Mahkeme davanın reddi kararında şu gerekçelere dayanmıştır:
Yukarıda
ceza verilen sanıklar hakkında yapılan açıklamalarda da belirtildiği gibi,
örgüt üyesi olan bir sanığın vahamet arzeden
eylemleri çok sayıda olsa bile her bir suç için ayrı ayrı ceza verilemeyeceği,
eylemlerin tümünün bir bütün olarak 146.madde kapsamında değerlendirilmesi
gerektiği, Sanık Ali Yılmaz hakkında da Ankara DGM. C. Savcılığınca 05/06/2001
tarih ve 1993/33 nolu iddianame ile sanığın 765
sayılı TCK.nun 146/1.maddesi gereğince
cezalandırılmasının talep edildiği, suç tarihinin 01/04/1993 ve öncesi olduğu,
yapılan yargılama sonucunda Ankara DGM tarafından 30/06/1994 tarih ve
1993/54-93 sayılı kararla sanığın 765 sayılı TCK.nun
146/1.maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verildiği, mahkememizdeki
yargılama konusu olaylarında aynı dönemlere denk geldiği, dolayısıyla tekrar
ceza verilemeyeceği anlaşıldığından mükerrer açılan davanın reddine karar
verilmiştir.
12. Karar başvurucuya tebliğ edilmemiş ve
kesinleştirilmemiştir.
B. İlgili Hukuk
13. 765 sayılı Kanun’un 146. maddesi
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
14. Mahkemenin 15/4/2014 tarihinde yapmış olduğu toplantıda,
başvurucunun 21/8/2013 tarih ve 2013/6689 numaralı başvurusu incelenip gereği
düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
15. Başvurucu, 1993 yılında işlediği iddia edilen suçlar
nedeniyle yargılandığını ve mahkum edildiğini, aynı
tarihlerde meydana gelen olaylar nedeniyle bu kez 2007 yılında hakkında yeniden
kamu davası açıldığını, bu davada mükerer olarak beş
yıl yargılandığını belirtmiştir. Başvurucu, hakkındaki ceza davasının beş yıl
sürmesi nedeniyle makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri
sürmüş ve tazminat talebinde bulunmuştur.
B. Değerlendirme
16. Anayasa’nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası ile 6216
sayılı Kanun’un 45. maddesinin (1) numaralı fıkrasında herkesin, Anayasada
güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği
iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabileceği hükmüne yer verilmiştir.
17. 6216 sayılı Kanun’un geçici 1. maddesinin (8) numaralı
fıkrası şöyledir:
“Mahkeme, 23/9/2012 tarihinden sonra kesinleşen nihai işlem
ve kararlar aleyhine yapılacak bireysel başvuruları inceler.”
18. Anılan Anayasa ve Kanun hükümleri uyarınca Anayasa
Mahkemesinin zaman bakımından yetkisinin başlangıcı 23/9/2012 tarihi olup,
Mahkeme, ancak bu tarihten sonra kesinleşen nihai işlem ve kararlar aleyhine
yapılan bireysel başvuruları inceleyebilecektir. Bu açık düzenlemeler
karşısında, anılan tarihten önce kesinleşmiş nihai işlem ve kararları da
içerecek şekilde yetki kapsamının genişletilmesi mümkün değildir. Öte yandan
başvuru yollarını tüketen nihai kararın başvurucuya Anayasa Mahkemesinin zaman
bakımından yetkisinin başladığı tarihten sonra tebliğ edilmesi, başvuruyu,
Mahkemenin zaman bakımından yetkisi kapsamına sokmaz.
19. Öte yandan, Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisi
için kesin bir tarihin belirlenmesi ve Mahkemenin yetkisinin geriye yürür
şekilde uygulanmaması hukuk güvenliği ilkesinin bir gereğidir. (B. No: 2012/51,
25/12/2012, § 18)
20. Başvuru konusu olayda başvurucu, 1993 yılında işlediği
iddia edilen suçlar nedeniyle açılan ceza davasında yargılanmış ve mahkum edilmiştir. Başvurucu hakkında aynı fiiller nedeniyle
bu kez 29/1/2007 tarihinde ceza davası açılmış ve İstanbul 9. Ağır Ceza
Mahkemesinin, 18/9/2012 tarihli kararı ile başvurucu hakkında açılan davanın
mükerrer olması nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir. İstanbul 9. Ağır
Ceza Mahkemesinin kararı başvurucuya tebliğ edilmemiş ve kesinleştirme işlemi
de yapılmamıştır.
21. 4/4/1929 tarih ve 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü
Kanunu’nun 305. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Ceza Mahkemelerinden verilen hükümler temyiz
olunabilir” biçimindeki
hükme göre ceza
mahkemelerince verilen ve son karar olarak nitelendirilen beraat, mahkûmiyet,
ret ve düşme kararlarına karşı temyiz yoluna başvurulabilir. Dolayısıyla somut
olayda verilen ret kararına karşı başvurucunun temyiz yoluna başvurma hakkı
bulunmaktadır.
22. Temyiz süresi hükmün tefhiminden itibaren bir haftadır.
Hüküm ilgilinin yokluğunda yapılmış ise gerekçeli kararın ilgiliye tebliğinden
itibaren bir haftadır. 1412 sayılı Kanun’un 310. maddesinin birinci ve ikinci
fıkrası şöyledir:
“ Temyiz talebi, hükmün tefhiminden bir hafta içinde
hükmü veren mahkemeye bir dilekçe verilmesi veya zabıt katibine yapılacak
beyanla olur. Beyan tutanağa geçirilir ve tutanak hakime
tasdik ettirilir.
Hükmün tefhimi sanığın yokluğunda olmuşsa bu süre tebliğ
tarihinden başlar.”
23. Somut olayda başvurucunun nihai kararı öğrendiği tarihten
itibaren kanuni süresi içerisinde temyiz yoluna başvurma hakkı bulunmakla
birlikte bu yola başvurmamıştır. Bu itibarla başvurucu hakkında açılan mükerrer
davanın reddedilmesine ilişkin nihai kararın tebliğ edilmemiş olması, hukuk
yollarının, bireysel başvuru yönünden, İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesinin
18/9/2012 tarihli kararıyla tüketilmiş olduğu gerçeğini ortadan
kaldırmayacaktır.
24. Açıklanan nedenlerle, olayda iç hukuk yolunu tüketen
nihai kararın, Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisinin başladığı 23/9/2012
tarihinden önce verildiği anlaşıldığından başvurunun, diğer kabul edilebilirlik
şartları yönünden incelenmeksizin “zaman
bakımından yetkisizlik” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
Başvurunun, “zaman bakımından yetkisizlik”
nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA, yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde
bırakılmasına, 15/4/2014 tarihinde OY
BİRLİĞİYLE karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.