("...Davacı, davalının 356 nolu içme suyu ve aydınlatma abonesi olduğunu, 2001 yılı içerisinde sayacın diskinin arızalanması sonucu TEDAŞ‘a müracaat ettiğini, kendi başvurusu üzerine sayaç değiştirilerek 188507 seri nolu sayacın takıldığını, daha sonra 2006 yılının 8. ayında kuşların sebep olduğu bir yangın sonucu sayacın kısa devre yapması nedeniyle yandığını, süresi içerisinde kuruma müracaat ederek sayacın sökülerek kontrole götürüldüğünü,hakkında elektrik hırsızlığı nedeniyle ceza mahkemesinde dava açıldığını ve beraat ettiğini, kaçak elektrik kullanımından dolayı 17.076,84 TL borç tahakkuk ettirildiğini,tüm elektrik borçlarını ödediğini ileri sürerek, borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm, davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-4822 sayılı yasa ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 2.maddesinde “Bu kanunun, birinci maddesinde belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar” hükmüne yer verilmiş, yasanın 3.maddesinde mal; alışverişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz malları ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddi malları ifade eder. Satıcı; kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişileri kapsar. Tüketici ise mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan veya yararlanan gerçek yada tüzel kişiyi ifade eder şeklinde tanımlanmıştır. Bir hukuki işlemin 4077 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir. Somut uyuşmazlıkta davacı (alıcı) ile davalı (satıcı) arasındaki “ içme suyu ve aydınlatma ” satımına ilişkin abonelik sözleşmesi nedeniyle, taraflar arasındaki ilişkinin 4077 sayılı yasa kapsamında kaldığı anlaşılmaktadır.
4077 sayılı yasanın 23.maddesi bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür. Taraflar arasındaki uyuşmazlık Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığına göre davaya bakmaya Tüketici Mahkemesi görevlidir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak da söz konusu olmaz. Bu durumda mahkemece Şanlıurfa’da ayrı bir tüketici mahkemesi varsa görevsizlik kararı verilmesi yok ise ara kararı ile davaya tüketici mahkemesi sıfatıyla bakılması gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
Temyiz edilen kararın (1) no’lu bentte açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, (2) no’lu bent gereğince tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer yoktur...")
gerekçesi ile bozularak, dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davacı
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, abonelik sözleşmesi bulunmasına rağmen sayaçtan geçirilmeksizin kullanıldığı ileri sürülen kaçak elektrik bedeli nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Davacı, davalı kurum tarafından kaçak elektrik kullanımından dolayı tahakkuk ettirilen elektrik borcunun olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, EPMH Yönetmeliğinin 13.maddesi uyarınca sayaca müdahale edilerek tüketimin doğru tespit edilmesini engellemek suretiyle elektrik enerjisinin eksik veya hatalı ölçülerek mevzuata aykırı bir şekilde enerji tüketilmesinin, kaçak elektrik tüketimi olarak kabul edileceğini, usul ve yasaya uygun bilimsel verilere dayalı bilirkişi raporuna itibar edilerek davacının davalı şirkete 30/09/2006 tarih ve 502209 nolu kaçak usulsüz elektrik tespit tutanağından dolayı 10.848,40 TL borçlu olduğu; 6.976,28 TL de borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
Taraflarca kararın temyizi üzerine,Özel Dairece yukarıya metni aynen alınan gerekçe ile hüküm bozulmuştur.Yerel Mahkeme önceki kararda direnmiş,hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, abonelik sözleşmesi bulunan davacı ile davalı idare arasındaki kaçak elektrik bedelinden kaynaklanan davanın, Yerel Mahkemece Tüketici Mahkemesi sıfatıyla görülüp görülmediği noktasında toplanmaktadır.
Bilindiği üzere 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun(HUMK) 388,yeni 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun(HMK) 297.maddesinde düzenlendiği gibi,hükümde,hükmü veren mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa hükmün hangi sıfatla verildiğinin açıkça gösterilmesi gereklidir. Yine 6100 Sayılı HMK"nın 154.maddesi (Eski HUMK 151.madde) de tutanaklara nelerin yazılacağı hususunu düzenlemekte olup,anılan maddeye göre “...Mahkemenin adı” nın duruşma tutanağına da yazılması gerekmektedir.
Somut olayda,Yerel Mahkemece her ne kadar ilk kararda ve tutanak başlıklarında olması gerekenin aksine mahkemenin hangi sıfatla davaya baktığı açıkça yazılmamışsa da, 20.11.2008 günlü 3. oturumda,davanın niteliğinin 4077 Sayılı Yasa kapsamında olması sebebiyle Tüketici Mahkemesi sıfatıyla bakılmasına dair ara karar tesis edilerek davaya Tüketici Mahkemesi sıfatıyla bakılmıştır. Direnme kararında da karar başlığında açıkça “Tüketici Mahkemesi sıfatıyla” davanın yürütüldüğünün yazılı olduğu görülmektedir.
O halde Yerel Mahkemenin bu yöne ilişkin direnme kararı yerindedir.
Ne var ki, Özel Dairece işin esasına yönelik diğer temyiz itirazları incelenmemiştir.
S O N U Ç : Yukarıda açıklanan nedenlerle, direnme uygun olup, davacının işin esasına yönelik diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 13.Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine, hükmün tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30.05.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.