Abaküs Yazılım
17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/4106
Karar No: 2019/11047
Karar Tarihi: 25.11.2019

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2017/4106 Esas 2019/11047 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2017/4106 E.  ,  2019/11047 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

    Taraflar arasındaki ilk derece mahkemesinde görülen tasarrufun iptali davasında verilen davanın reddine ilişkin hüküm hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelenmesi sonucunda; esas yönünden istinaf isteminin reddine ilişkin kararın, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.

    -K A R A R-

    DDavacı vekili; müvekkili ile davalı ..."ın 1992 yılında evlendiklerini evlilik birliği içerisinde ... ili ... ilçesi ... Mahallesi ... Mevkiinde 262 ada 80 parsel sayılı taşınmaz ile ... ili ... İlçesi ... Mahallesi Maydos Ovası Mevkii, 173 ada 17 parselde kayıtlı kat no: 3 bağımsız daire 4 sayılı taşınmazı iktisap ettiklerini, müvekkili tarafından Sadık"a karşı ... Aile Mahkemesinin 2015/4 E sayılı dosyasından boşanma davası açıldığını, maddi ve manevi tazminat talebinde bulunulduğunu, davalının tazminat talebini bertaraf etmek için sözü edilen taşınmazları aynı gün vekili Süleyman"ın eşi diğer davalıya hileli şekilde 25/12/2014 tarihinde gerçek bedellerinin altında satıldığını, davalının liman işletmesinde güvenlik görevlisi olarak çalışırken boşanma davası açılması sırasında işinden istifa ettiğini, adına kayıtlı ... plakalı aracını da sattığını, amacının herhangi bir gelirinin olmadığı yönünde algı yaratmak olduğunu, davalının vekili ile taşınmazı satın alan inşaat sahiplerine kayıt dışı su tesisat işi yaptığını ve birbirlerini çok iyi tanıdıklarını ileri sürerek taşınmazların tapu kayıtlarının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı ...; ... ..."in inşaatlarında birçok kez su tesisat işi yaptığını, kendisine yardım eden ve sıkıştığı dönemlerde yardımcı olan ... ...’e bu borcunu ödeyebilmek için ..."ta bulunan 3 adet gayrimenkulünü devrettiğini,eşinden mal kaçırma kastının olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Davalı ...; eşi olan ... ..."in ..."ta müteahhitlik yaptığını, diğer davalı ..."nın arada boş kaldıkça eşinin inşaatlarında su tesisatı işlerinde götürü usulü iş yaptığını,..."nın ..."ta 3 adet gayrimenkulü olmasına rağmen eşinin sadece kendilerinin alacağını karşılamaya yetecek değerde olan 1 ev ve 1 arsayı kendi üzerine yaparak alacağını tahsil ettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, Danışıklı olduğu ileri sürülen işlemin alacağının ödenmesini önlemek amacıyla yapılmış olduğu iddiası da ispatlanamadığından davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
    İzmir Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre, Davacı vekilinin ileri sürdüğü tüm istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden istinaf isteminin 6100 Sayılı HMK"nun 353/1. fıkra (b-1) bendi maddesi gereğince esastan reddine, karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dava, BK’nun 19. maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptaline ilişkindir.
    Somut olayda, dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre dava niteliği itibarıyla BK"nun 19. maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptali istemine ilişkindir. Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK"nun 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır. Oysa muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçlar. Kural olarak muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören 3.kişiler tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler.
    3.kişinin danışıklı işlem ile hakkının zarar gördüğünün benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan bir alacağının var olması ve bu alacağın ödenmesinin önlemek amacıyla danışıklı bir işlem yapılması gerekir. Davacının bu davadaki amacı alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır. Muvazaaya dayalı davalarda davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek yoktur. Çünkü
    yukarıda açıklandığı gibi İİK 277 ve izleyen maddelerinde iptal davasına konu tasarruflar özünde geçerli olmasına rağmen kanunun icra hukuku yönünden iptaline imkan verdiği tasarruflardır. Muvazaaya dayalı iptal davasında ise davacı muvazaalı işlemle kendisinin zararlandırıldığını ileri sürmektedir. İİK 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen iptal davası açma hakkı davacının genel hükümlere,muvazaaya dayanarak dava açmasına engel değildir. Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK 283/1,2 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir.
    Bu davalarda aciz vesikası ibraz etme zorunluluğu bulunmamakla birlikte, mevcut malların borca yetersizliğinin anlaşılması gerekir. Ne var ki davalı borçlu ...’ya ait ... ... İlçesi ... Mah.... parsel sayılı taşınmaz ve ... plakalı araç bulunmakta olup Bölge Adliye Mahkemesince davacının; boşanma davası sonucunda hükmedilen toplam 50.000,00-TL tazminat ve aylık 400,00-TL tedbir nafakasını tahsil edebileceği, davalıya ait mal varlığı bulunduğu dava konusu tasarruf işleminin bu nedenle mal kaçırmak amaçlı yapılmadığı değerlendirilmişse de davalı borçlu ... üzerine kayıtlı ... ... İlçesi ... Mah.... parsel sayılı taşınmaz ve ... plakalı aracın değerinin davacının alacağını karşılayıp karşılayamayacağı anlaşılamamaktadır.
    O halde mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuksal olgulara göre davalı borçluya ait olan taşınmaz ve aracın değerinin davacının alacağını karşılayıp karşılamayacağı konusunda bilirkişi raporu alınarak sonucuna göre karar verilmesi, gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
    2-Somut uyuşmazlıkta; Dava konusu edilen taşınmazlar davalı borçlu ... tarafından dava dışı ... ...’e verilen vekaletname üzerine vekil olan ... ...’in eşi davalı ...’e devredilmiş olup, yargılama sırasında aşamalardaki beyanlardan; davalı borçlu ... ile davalı 3.kişi ...’in eşi dava dışı ... ... arasında ticari ilişki bulunduğu anlaşılmaktadır. Her ne kadar Yerel Mahkeme ve Bölge Adliye Mahkemesince; davalı ..."ın ... ..."e gerçek bir borç durumunun söz konusu olduğu, davalı ..."ın borçlu olduğu ..."ye vekaletname verdiği ve borcuna tekabül sadece dava konusu iki taşınmazın ... Hilmi tarafından eşi Ayşegül"e satıldığı gerekçesiyle davalı ..."ın taşınmazları muvazaalı olarak devretmediği anlaşıldığından davanın reddine
    karar verilmişse de; dava konusu taşınmazlar davalı borçlu ... tarafından aralarında ticari ilişki bulunan ... ...’in eşi ...’e devredilmiştir. Davalı ... borçlu ...’nın bu taşınmaz devrini mal kaçırma amacı ile yaptığını bilebilecek şahıslardandır. Borçlunun mal varlığının borçlarını karşılayacak nispette olup olmadığı bilirkişi aracılığı ile incelenmeden davanın reddine karar verilmesi de doğru olmamıştır. Yerel Mahkeme ve Bölge Adliye Mahkemesinin dava konusu taşınmazların devrinde muvazaanın bulunmadığı yönündeki görüşüne katılma imkanı bulunmamaktadır.
    SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 25/11/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.







    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi