17. Hukuk Dairesi 2017/5713 E. , 2019/11080 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki muvazaalı işlemin iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalı borçlu şirket hakkında takip başlatıldığını, takibin semeresiz kaldığını, borçlunun dava konusu ... plakalı aracı 13.11.2013 tarihinde borçlu şirket yetkilisi ..."ın babası ..."ye sattığını belirterek, muvazaalı işlemin iptalini talep etmiştir.
Mahkemenin, verdiği görevsizlik kararı Dairemizin 20.03.2014 tarih 2014/3659 Esas 2014/3866 karar sayılı ilamı ile bozulmuş, bozma sonrasında davacı tarafından aciz belgesi sunulmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava BK"nun 19. maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptali davasına ilişkindir.
HMK"nin 33. maddesine göre Hakim, Türk hukukunu resen uygulamak zorundadır. Bir davada olayları belirtmek ve açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme Hakime aittir. Bu nedenle tarafların hukuki nitelendirmeyi doğru yapmak zorunluluğu yoktur. Başka bir ifade ile Hakim, bildirilen hukuki sebeplerle bağlı olmayıp, hukuki sebebi kendiliğinden bulup uygulamakla sorumludur.
Somut olayda, dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre dava niteliği itibarıyla BK"nun 19. maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptali istemine ilişkindir. Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır. Oysa muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tesbit ettirmeyi amaçlar. Kural olarak muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören 3.kişiler tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler.
3.kişinin danışıklı işlem ile hakkının zarar gördüğünün benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan bir alacağının var olması ve bu alacağın ödenmesini önlemek amacıyla danışıklı bir işlem yapılması gerekir. Davacının bu davadaki amacı alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır. Muvazaaya dayalı davalarda davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek yoktur. Çünkü yukarıda açıklandığı gibi İİK 277 ve izleyen maddelerinde iptal davasına konu tasarruflar özünde geçerli olmasına rağmen kanunun icra hukuku yönünden iptaline imkan verdiği tasarruflardır. Muvazaaya dayalı iptal davasında ise davacı muvazaalı işlemle kendisinin zararlandırıldığını ileri sürmektedir.
Somut olayda, dava konusu aracın borçlu şirketin ortağı ... ile üçüncü kişi ... baba-oğul oldukları dosya içeriği ile sabit olup borcun doğumundan sonra yapılan bu devrin muvazaalı olduğunun kabulü gerekir.
Öte yandan, dava konusu araç davanın açılmasından sonra 21.01.2014 tarihinde dava dışı ...’a devredilmiş o da 13.01.2016 tarihinde yine dava dışı Yalçın Odabaşı"na devretmiştir. Bu araç ile ilgili satışın iptaline karar verilmesi için aracın devir silsilesi içindeki tüm satışların muvazaalı olduğunun ispatlanması gerekir. Ancak dava konusunun yargılama sırasında davalı tarafından devri halinde HMK’nun 125. maddesine göre davacının devir alan şahısları davaya dahil etmesi veya tazminata dönüştürmek gibi ihtiyari bir hakka sahiptir.
Davacı 15.05.2014 tarihli dilekçe ile davayı bedele dönüştürdüklerini belirtmiştir. Bu durumda dava konusu araç bedelinin davalı ..."den alacak ve ferileri ile sınırlı olarak tahsiline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır
2-Kabule göre ise, dava ön koşul yokluğundan reddine karar verildiğine göre karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT"nin 7/2. maddesine göre maktu yerine nispi vekalet ücretine hükmedilmesi de isabetsizdir.
SONUÇ:Yukarıda (1) ve (2) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davacı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 25/11/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.