17. Hukuk Dairesi 2017/4653 E. , 2019/11112 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki rücuan tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne ilişkin verilen hükmün yargılamanın iadesi kanun yoluyla yeniden incelenmesinin davalı vekilince talep edilmesi üzerine; yerel mahkemesince davalı vekilinin talebi temyiz talebi olarak değerlendirilmek ve mahkeme kararının kesinleşmesine ilişkin karar kaldırılmak suretiyle, temyiz incelemesi için Yargıtaya gönderilmesine karar verilen dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; müvekkili sigorta şirketine zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı bulunan davalı adına kayıtlı, dava dışı ..."nın sevk ve idaresindeki aracın, ... adına kayıtlı ..."ın sevk ve idaresindeki araçla 16.08.2007 tarihinde çarpışması sonucunda yaralamalı maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, davalıya ait aracın sürücüsü ..."nın alkollü olarak araç kullanarak kazaya sebebiyet verdiğini, kazada meydana gelen yaralanma ve hasar neticesinde müvekkili şirketce sigortalıya 5.750,00 TL ödendiğini beyanla, 5.750,00 TL"nin ödeme tarihi olan 18.01.2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dosyada davalı tarafın davaya karşı beyan dilekçesinin bulunmadığı görülmüştür.
Mahkemece toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın kabulü ile 5.750,00 TL alacağın 18.01.2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, mahkeme kararı tarafların temyiz etmemesi üzerine 17.01.2011 tarihinde kesinleştirilmiş, davalı vekilinin sunduğu 12.05.2017 tarihli yargılamanın iadesi istemli dilekçe üzerine yerel mahkemenin 17.5.2017 tarihli ek kararında; yargılama sırasında mahkemece davalı ..."e çıkartılan tebligatların T.K. 35. Md."ne göre yapıldığı Tebligat Kanunu"nun aradığı yasal şartlara uygun olmadığı, gerekçeli kararın tebliğinin de önceki yapılan TK. 35"e göre yapılan tebligat esas alınarak yapılmış olduğu, tebligatın T.K."nın aradığı usule göre yapılmadığı sonuç ve kanaatine varıldığı gerekçesiyle davalı vekilinin yargılamanın yenilenmesi talebi, temyiz talebi olarak değerlendirilerek, mahkeme kararının kesinleşmesine ilişkin kararın kaldırılarak, dosyanın temyiz incelemesi için ilgili Yargıtay dairesine gönderilmesine karar verilmiş, ek kararın taraf vekillerine tebliğ üzerine davalı vekilince 16.06.2017 tarihli temyiz itirazlarını havi dilekçe sunulmuştur.
1-“Hukuki Dinlenme Hakkı” başlığını taşıyan 6100 sayılı HMK"nın 27 nci maddesinde; “Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. Bu hak; a)Yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, b)Açıklama ve ispat hakkını, c)Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içerir.” hükmü bulunmaktadır.
Anayasa"nın 36 ncı maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"nin 6 ncı maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukuki dinlenme hakkı; davalının, usulüne uygun olarak duruşmalara davet edilmesini zorunlu kılar. Bir başka deyişle; mahkeme, davalıyı, savunma hakkı tanımak için usulüne uygun davet etmedikçe yargılamaya devam edip hükmünü veremez. Davalıya, savunma hakkını kullanma imkanı verilmesi, davalıya, usulüne uygun olarak dava dilekçesinin tebliğ edilmesi ile olur. Usulüne uygun tebligatın amacı, davalıya savunma hakkının sağlanmasıdır.
Bununla birlikte; yargılama sırasında yapılan tebliğlerle ilgili tebliğ mazbatalarının ve ilgili diğer belgelerin dosyaya konulması, 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve bu Kanunun uygulanması için çıkarılan Tüzük hükümleri tamamen şeklidir ve titizlikle uygulanması gerekir.Bir davada yapılan tebligatların usulüne uygun olarak yapılıp yapılmadığını hâkim kendiliğinden denetlemelidir.
Eldeki dosyada; dava tarihi 16.08.2008 olup, 7201 Sayılı Tebligat Kanunu 35.maddesinde; "Kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olan kimse, adresini değiştirirse, yenisini hemen tebliği yaptırmış olan kaza merciine bildirmeye mecburdur. Bu takdirde bundan sonraki tebliğler bildirilen yeni adrese yapılır.
(Değişik fıkra:19/03/2003-4829 S.K./11 md.) Adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve yeni adres tebliğ memurunca da tespit edilemediği takdirde, tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi, tebliğ tarihi sayılır.
(Değişik fıkra: 19/03/2003-4829 S.K./11.md) Bundan sonra eski adrese çıkarılan tebliğler muhataba yapılmış sayılır.
(Ek fıkra:06/06/1985-3220/12 md) Daha önce tebligat yapılmamış olsa bile, taraflar arasında yapılan, imzası resmi merciler önünde ikrar olunmuş sözleşmelerde belirtilen adresler ile kamu kurum ve kuruluşları ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına, ticaret sicillerine ve esnaf ve sanatkarlar sicillerine verilen en son adreslerdeki değişiklikler hakkında da bu madde hükümleri uygulanır." denilmektedir.
Tebligat Kanunu"nun 35. ve ilgili Yönetmeliğin 57. maddelerine göre tebligat yapılabilmesi için, gerçek kişi muhatabın kendisine veya adresine Kanun"un ve Yönetmeliğin gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olması, muhatabın adresini değiştirmiş ve yeni adresini bildirmemiş olması, muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresinin de tespit edilememiş olması, ayrıca tüzel kişiler bakımından da madde de belirtilen resmî kayıtlardaki adreslerin esas alınması gerekir. Bu koşullardan biri eksikse sözü edilen maddelere göre tebligat yapılamaz.
Hakim kanundaki istisnalar dışında taraflara dava dilekçesini usulüne uygun tebliğ ederek, duruşmaya davet etmeden hüküm veremez. (HMK md. 27,HUMK.md.73).
Dosya içeriğine göre, davalı ..."e dava dilekçesi ve duruşma günü dava dilekçesinde bildirilen adresine çıkarılmış, adresten taşındığından ve kaydına rastlanmadığından bahisle bila tebliğ iade edilmiş, bunu müteakip TK.nun 35. maddesi uyarınca yapılan tebligatla dava sona erdirilmiştir.
Oysa 7201 Sayılı Tebligat Kanunun 35. maddesi uyarınca tebligat yapılabilmesi için; “Kendisine veya adresine daha önce kanunun gösterdiği usullere göre aynı adreste usulüne uygun tebligat yapılmış olması gerekir. “
Bu nedenle davalının taşındığı belirtilen ve daha önce hiç tebligat yapılmamış olan adresine dava dilekçesi, duruşma günü, bilirkişi raporu ve gerekçeli kararın Tebligat Kanunu 35. maddesine göre tebliğ edilmesi, böylece savunma hakkının kısıtlanması yasaya uygun görülmemiş ve karar bozmayı gerektirmiştir.
2-Bozma sebebine göre davalı vekilinin sair temyiz itirazları ile Anayasaya aykırılık iddiasının incelenmesine ise şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin, sair temyiz itirazları ile Anayasaya aykırılık iddiasının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 26/11/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.